Kozadan kelebek değil…
Sağınızı, solunuzu, önünüzü, arkanızı kaplamıştır, ‘Sobe’ dercesine. Nelerdir onlar? Yaşadıklarınız, duygularınız, içinden çıkamadıklarınız, çaresizliğiniz, aşkınız, ayrılığınız, ikilemleriniz…
Aşk, ayrılık, özlem, gözyaşları…
Bu dört ana duygu, kendi içinde başka durumlar yaratarak çoğalmakta ve bizleri yemekte.
Nedir onlar?
Çok sevmeler, ikilemler, dünyayı tersine çevirmek istemeler, kıskançlıklar, çaresizlikler, vazgeçişler…
Bu duygularla baş edemediğiniz zamanlarda…
Hani sevdiğinize kızdığınızda, kırıldığınızda…
Sevgiye susadığınızda…
Aşka acıktığınızda…
Yüzünüz gülmediğinde…
Tüm şehir size küstüğünde…
Yalnızlık ve çaresizlik sizi sobelediğinde…
Canınızın yaprağı olan o, yanınızda değilse…
Sönmeyen ateşlerde günahlarınız yanıyorsa…
Hayalleriniz ve yüreğiniz kan ağlıyorsa…
Özlemi canınızı yakıyorsa…
Güller günlerdir denize bakıyorsa…
Bir kediniz bile yoksa…
Sizi hiç kimse anlamıyorsa…
N’aparsınız o zaman?
Gidip bir filmin kucağına sığınırsınız.
Yaşadığınız anlatılmaz hallerinizi o film kareleri anlar.
Eşlik edersiniz bir iki damla gözyaşınızla, hatta bazı sahnelerde katıla katıla, hıçkırıklarla…
Sevmek, ayrılmak, özlemek, ağlamak…
Bu dört ana duyguyu film karelerinde yaşamak…
Peki bu duyguları dört mevsimin bir arada yaşandığı bir yerde sanatla ödüllendirmek nasıl olurdu?
Nerde?
Kozasından kelebek değil pamuk çıkan bir şehirde.
Ama bu kez kozadan sanatla varaklanmış altın…
***
Koşturmaktan yorulmuş bitap düşmüşseniz, bir iki saat daha fazla uyumak isterken sizi kim uyandırabilir sabahın erken saatlerinde?
Sevgili mi?
Yoksa baÅŸka bir ÅŸey mi?
Bir gün mutfağında olduğum televizyon programı çekimi, sokak röportajları, ertesi gün montaj, daha ertesi gün gazete için yaptığım röportaja gitmek, köşe yazısı derken…
Eve varıp, yemek yiyip, kendime gelerek maillerime bakışım 03:00 civarı.
Bir mail…
Ertesi sabah daha doğrusu 7 saat sonra Hilton’da, 10:30’da bir davet olduğunu açıklıyor mail, ‘Melike Hanım, bekliyoruz’ diyerek.
Yani bu ÅŸu demek.
4 saat uyuyup kalkacak ve sabahın köründe yola düşeceğim.
Uyku, biraz uykuuuuuu…
Derdim baÅŸka zaman olsa.
Bu kez diyemedim.
Çünkü işin içinde sanat ve doğduğum yer vardı.
Bunlar için akan sular durur tabii.
Hele ikisi bir aradaysa!
Bende de öyle oldu.
Sanat ve memleketim için uyku rafa kaldırıldı.
Ve sabah koşa koşa…
Hilton’a…
Toplantı başladı.
Kozadan bu kez sanat toplanacak!
Hem de altından…
Adana Altın Koza Film Festivali’nde…
Son yıllarda yaptığı atılımlar ve Türk Sineması’na verdiÄŸi destekle, ülkemizin en önemli kültür – sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen, Adana Altın Koza Film Festivali’nin 18. bu yıl 17 –Â25 Eylül tarihleri arasında gerçekleÅŸecek.
İşte bu amaçla festival kapsamında yer alacak etkinlikleri, dünya sineması seçkisi, mesela; Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali’nde ödül alan ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi Türkiye’de ilk kez... Woody Allen'in yine Cannes Film Festivali'nin açılışını yapan son filmi Paris’te Geceyarısı (Midnight in Paris.) Sonra Moufida Tiatli'nin yönettiği Sarayın Sessizliği (Les Silence de Palais... Almanya’da yılın en iyi filmleri arasında gösterilen Jan Schomburg’un ‘Üstümüzde Gökkubbe (Above Us Only Sky)…  Şili asıllı belgesel ustası Patricio Guzman’ın ‘Gerçeğin Çölü’ belgeseli, Werner Herzoc, Mika Kaurismaki dünyaca ödüllü yönetmenlerin belgeselleri ve daha birçok filmin yer aldığı özel gösterimleri, söyleşiler, atölye çalışmaları ve sergileri, filmlerin ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ve Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’ yarışacağı kategorileri tanıtan bir toplantı gerçekleşti.
Sinemanın kalbinin bir hafta süreyle Adana’da atacağı festivalle ilgili bilgi toplantısında Altın Koza’nın kalbi önce Hilton’da attı.
Sanatın konuşulduğu bu toplantı ve sonrasındaki kokteylde kimler yoktu ki?
Basın mensupları ve oyuncuların yanı sıra Altın Koza Film Festivali’nde ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alacak olan Kadir İnanır, Nebahat Çehre ve yönetmen Ali Özgentürk ile yarışmanın finalist filmlerinin ekipleri orada bulunanlar arasındaydı.
Ve bir de kim vardı?
Nuri Bilge Ceylan!
Nuri Bilge Ceylan, Zeynep Özbatur Atakan ve ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi ekibiyle…
Gökte ararken yerde bulduğumuz Nuri Bilge Ceylan bizlerleydi.
Festival kapsamında düzenlenecek Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri üyelerinden Yekta Kopan’la ayaküstü sohbet ettikten sonra bakıyorum bir hareketlilik yaşanıyor az ilerde.
Nuri Bilge Ceylan gidecek diye…
Hemen yanına koşuyorum, arkasındayım.
O sırada bir iki kameraman geliyor. Ceylan kibarca ‘Arkadaşlar çekmeyin’ diyor.
O an arkasında bulunan benim aklımdan ‘Ne yani, ben fotoğraf çektiremeyecek miyim’ düşüncesi geçiyor.
O sırada kapıya doğru ilerlemek isterken arkasını dönünce benimle yüzyüze geliyor.
Fırsat bu fırsat ‘Hadi Melike’ diyorum, ‘Hayır’ cevabına hazırlıklı olarak.
E, az önce kameramanlara dediğini duydum ya…
‘Bana Hayır diyemezsiniz’ cümlesi çıkıyor bir anda ağzımdan.
Ben de şaşırıyorum nasıl böyle dediğime.
‘Hmmm… Neden’ diyor.
Çünkü ben de Adanalıyım. Bir fotoğraf çektirebilir miyiz’ deyiveriyorum.
Gülümseyerek yanımda durup sarılıyor, ‘Tamam o zaman’ diyor.
Ve o an ölümsüzleşiyor.
Geriye ne kalıyor?
17 – 25 Eylül tarihleri arasında Adana’da, kozadan pamuk değil filmlerin, etkinliklerin ve sanatın toplanması…
Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da ödül alan ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filminden yola çıkarak haliyle şunu diyeceğiz.
17 Eylül’de Adana’da!
