Çünkü aşktır.
Bağlanmaktır.
Paylaşmaktır.
Anlamaktır.
Anlaşılmaktır.
‘An’ı yaşamaktır.
Bazen bir bakıştır.
Bazen bir öpücük…
Bu soruya kiminiz ‘Evet’ diyecektir, kiminiz ‘Hayır’
İnsan kendisiyle konuşarak kendine karşı ne kadar içten olabilir?
Ne kadar samimi, ne kadar dobra…
Hele de söz konusu aşksa?
Aşk varsa ortada, akan sular durur.
Hatta zaman bile…
Bazılarının aklını durduran bir şey daha vardır.
Emin olma durumu.
Sinema, tiyatro niçin yapılır? Birçok şeyi fark etmemizi sağlamak ve bazı konularda bizi yeniden yaratmak için değil mi?
Yaratmak…
Tanrı bizi yaratıyor.
Sonrasında bizim gözlemlerimiz, yeteneğimiz devreye giriyor.
Hayat desen… O zaten zıvanadan çıkarmış çoğu kişiyi. Ekonomik sıkıntılar, bitmeyen dertler, günlük yaşama yetişme telaşı, yapılması – yetiştirilmesi gereken işler… Her şey üst üste gelmişken delirme de, gel çık işin içinden.
Başka neler delirtme noktasına getiriyor insanı?
Hani suyun, kızıp, 100 dereceye ulaşıp da kaynadığı nokta gibi…
Kazandığımız paranın aynı gün sıfırlanması. Bir de üstüne bulup buluşturup gerekli ödemeleri yapmak için verilen mücadele.
Çıldırtan trafik.
24 saatin yetmemesi. Mümkünse zamana ek saatler eklense.
Saygı ve hoşgörü yerine bastığı yere saygısızlık bitenler.
Bir olayı anlamak yerine anlayışsızlıkla üste çıkmaya çalışanlar.
Kasada önümüzden biri geçecek olsa üstüne atlamaya hazırız hemen.
Dişler bilenir, sonra da itinayla insanlara gösterilir.
Hele bazen de şık görünümlü insanların bağırarak medeniyet dersi vermeye çalışmaları…
Yaşamın kaosu, ekonomik sorunlar, trafik, hayat pahalılığı, yapılması gereken işler, yetiştirilmesi gerekenler…
İşte böyle günlerden biriydi benim için de.
Geldi mi her şey üst üste gelir ya.
Ekonomik sorunlar, insanların şaşırtıcı davranışları, işimde en iyiyi ortaya çıkarma çabası, hayata yetişme telaşı…
Gelsin daha yok mu, gelsin daha ne varsa diyorum.
Afallayıp, olup biteni anlamaya çalışma faslından sonra kendinize göre doğru olan cevabı verirsiniz, susarak!
Kelimeleriniz tükenmiştir çünkü.
Duvara toslarsınız adeta.
Kanarsınız
Acı ve ayrılık kanları kalbinizden oluk oluk akar içdeniziniz olan ruhunuza.
Ağlarsınız.
Gözyaşlarınız karışır denizlere, okyanusa.
Susarsınız.
Hayatımızda olan her şey.
Başımıza gelenler…
Tanrı’nın bize uygun gördüğü…
Başka bir deyimle alınyazımızda yazılanlar…
Peki ya, olmayanlar…
Nedir onlar?
Bizim istediklerimiz, çok istediklerimiz…
Olmasını, gerçekleşmesini…