Mehmet Y. Yılmaz

‘Onlar–bunlar’ diyen bölücülere dikkat

14 Temmuz 2015

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, iftar konuşmasında şunu söyledi:
“Türkiye’nin büyümesini istemeyenler var. Benim bir Cumhurbaşkanı olarak arzum, isteğim şu: Diyorum ki biz birlikte olursak, biz iri, diri, kardeş olursak, hep birlikte Türkiye olursak, o zaman bizi kimse yıkamayacaktır.”Bu konuşmadan anlıyoruz ki Türkiye’nin büyümesini istemeyen birileri var.
Ve bu “birileri” amaçlarına ulaşabilmek için Türkiye’de insanların “iri, diri ve kardeş olmasını, hep birlikte olmasını” engellemeye çalışıyorlar.
Bunu nasıl yapabilirler?
Bu sorunun yanıtı da çok açık ve basit: Türkiye’de yaşayan insanların arasına ayrılıklar sokarak yapıyor olmalılar!
İstiyorlar ki birbirimizden söz ederken mesela “onlar”, “bunlar” gibi tanımlamalar kullanalım.
“Bunlar–onlar” gibi sıfatları kullanmamızı sağlamak için de her fırsatı değerlendiriyor olmalılar.

Yazının Devamını Oku

Dur bakalım ne olacak?

13 Temmuz 2015

SEÇİMİN ertesi günü siyasi partilerin tüm temsilcileri “milletin verdiği mesajı aldıklarını” söylemişlerdi.
Onlar bunu söyleyince biz de şunu anlamıştık:
Hükümet kurmak için bir uzlaşmaya açıklar, aralarında anlaşarak bir hükümet kurabilirler, böylece Türkiye de uzun yıllar süren bir gerilim ve çatışma dönemini geride bırakmış olur!
Şimdi aşağıda okuyacağınız sözleri, dün yayınlanan değişik haberlerden derledim, birlikte okuyalım.
Yenisi kurulana kadar görev yapan hükümetin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:“Biz bu işin neden böyle olduğunu anladık arkadaşlar. Artık bize düşen bunun gereğini yapmak. Erken seçim ne zaman olacaksa yine tek başımıza iktidar olmaktır. AK Parti’ye iktidar olmak yakışır. Koalisyon ortağı olmak değil.”CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
“14 kuralımıza bakınca CHP-AKP koalisyonu olasılığını düşük görüyorum ben. Biz koalisyon görüşmelerinde ‘Erdoğan faktörü’nün tümüyle devre dışı tutulmasını istiyoruz. MHP-AKP koalisyon ortaklığı olasılığını daha güçlü görüyorum.”Kemal Kılıçdaroğlu, Davutoğlu bir hükümet kurmakta başarılı olamaz ve görev kendisine verilirse ne yapacağını da şöyle açıklıyor:
“Cumhurbaşkanı, Sayın Baykal’ı Dışişleri Konutu’nda kabul etmişti mesela. Ben öyle bir durumda görevi almaya, benzer bir çağrı olursa tabii giderim. Saray’da değil, başka bir yerde yani.”

Yazının Devamını Oku

Kendin gibi davranmama oyunu

11 Temmuz 2015
SEINFIELD dizisindeki George Costanza’yı hatırlar mısınız bilmem.

Benim için o diziyi izlememin iki nedeninden biriydi, diğeri ise Cosmo Cramer. Hani saçları deli kovalamış gibi tepesinde toplanmış karakter vardı ya, işte o.
Hatırlamakta zorlananlar için George Costanza’yı tarif edeyim: Kısa boylu, şişman, hafiften aptal ve saçları dökülmüş bir “looser”!
Sitcom âleminin gelmiş geçmiş en önemli karakterlerinden biri olarak kabul ediliyor, çünkü gerçek bir kişiden yola çıkılarak yaratılmış. Ve işin ilginç tarafı Costanza karakterinin gerçek hayattaki karşılığı o dizinin Seinfield ile ortak yaratıcısı Larry David’den başkası değil.
Kaç “kreatör” böyle bir şeye cesaret edebilir ki?
George Costanza, dizinin bir bölümünde aklından geçen her şeyin tersini yapıyordu.
Bir olay ya da söz karşısında normalde takınacağı tavrın ya da alacağı tutumun tam tersinin ne olduğunu düşünüyor, ona göre hareket ediyordu.
O bölümü seyrederken o kadar çok gülmüştüm ki zaman zaman aynı şeyi deneyip, kendime gülmek istiyorum.

Yazının Devamını Oku

IŞİD’lilere bu hoşgörünün sebebi nedir?

10 Temmuz 2015
DİYARBAKIR’da bomba patlatarak 4 kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olan teröristin, bu yola nasıl çıktığını artık biliyoruz.

IŞİD’e katılıp, Suriye’de bir süre savaştıktan sonra Adıyaman’a geri dönen ve hiçbir şekilde takibe uğramayan bir kişi tarafından etkilenip, önce sempatizan yapılmış, sonra militanlığa doğru evrilmiş.
Şimdi de geçtiğimiz hafta sonunda Birgün gazetesinde yayımlanan şu haberi okuyalım:
Dokuz ay boyunca Suriye’de IŞİD için savaşan 4 mücahit, yanlarında üç kadın ve beş çocuk ile Türkiye’ye kaçak olarak girmeye çalışırlarken jandarma tarafından yakalandı.
Bir gün boyunca MİT ve asker tarafından sorgulanan IŞİD’liler, savcılığın tutuklama istemine rağmen Kilis Sulh Ceza Hâkimliği tarafından serbest bırakıldılar.
Bu haberi de Genelkurmay internet sitesinde okumuş ve bir kenara not etmiştim.
“9 Şubat’ta (2015) Gaziantep’in Oğuzeli ilçesi Sazgın Mahallesi’nde IŞİD’e katılmak maksadıyla Türkiye’den Suriye’ye geçmeye çalışan biri Türk vatandaşı 13 yabancı uyruklu kişi güvenlik güçlerimiz tarafından yakalandı.”
Sonrası da şöyle gelişiyor:

Yazının Devamını Oku

Saray vesayetinden kurtulamazsa erken seçim

9 Temmuz 2015

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, koalisyon için “Müzakerelere başlayacağız, gecikme olmayacak” dedi ve ekledi: “Koalisyon kurulamaması halinde sandığa gitme konusunda tereddüt etmeyeceğiz.”Ne kadar boş ve anlamsız bir cümle!
Bir hükümet kurulamaz ise zaten Anayasa gereği erken seçim olacak, sandığa gitmekte tereddüt etseniz ne olacak, tereddüt etmeseniz ne olacak?
Başbakan’ın bu sözlerini okuduktan sonra “Ahmet Hakan’ın koalisyon barometresinin erken seçim yüksek basıncı nedeniyle zembereklerinden boşalması gerekir artık” diye düşündüm.
Öyle görünüyor ki Beştepe Sarayı’ndan gelen sıcak hava dalgası, Ahmet Davutoğlu’nu da etkisi altına almış, o da bir erken seçime doğru meyletmiş.
Ya da aslında koalisyon kurmak istiyor ama böyle sözler söyleyerek Beştepe’deki tansiyonu düşürebileceğini düşünüyor.
Zaten Abdülkadir Selvi de yazmış, “Davutoğlu’nun kırmızı çizgisi Recep Tayyip Erdoğan” imiş.
Bu Beştepe Sarayı’ndan kaynaklanan bir “temenni” midir, yoksa Davutoğlu, böyle konuşarak Saray mukimini sakinleştirmeye mi çalışıyor, bilemiyorum.Ancak, bir konuda müzakere etmeye başlamadan önce “kırmızı çizgiler” ilan etmek, “Türk tipi pazarlık sanatı” olmalı.

Yazının Devamını Oku

Bu otomobil servise gider mi?

8 Temmuz 2015

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bir iftara katıldı ve seçim sonuçları ile ilgili bir değerlendirme yaptı, şöyle konuştu:
“Bize seçmen dedi ki, ‘Sizin arabanın çekişinde düşme var. Şöyle buji, platin ayarını filan bir yaptırın. Belki vantilatör kayışı gevşemiş olabilir. Karbüratörü de bir temizleyin. Araba sağa sola da çekiyor. Bir rot balans ayarı da yaptırın’ dedi. ‘Sizin egzozdan birtakım çatlak sesler geliyor. Bir egzozu da tamir ettirin.”
Şahin’in, seçim sonuçları için kullandığı benzetme herkesin anlayacağı kadar açık.
Sözlerini “Biz bu mesajları aldık” diye tamamladığına göre ikinci aşama arabayı bakıma almak olmalı.
AKP için kritik soru da bu zaten: Bu otomobili servise kim götürecek?Normal olarak bunu yapacak olanlar partinin üyelerinden başlayarak, her düzeydeki kurulları olur. Ama AKP’nin parti içi demokrasi bakımından diğer partilerimizden bir farkının olmadığını, hatta ilçe–il kongrelerindeki aday olacak kişilerin bile merkezden belirlendiğini, bu talimata karşı çıkanların o kongreyi kazansalar bile koltuklarında oturamadıklarını da biliyoruz.
Çünkü partiyi esasen bir kişi yönetiyor ve o kişinin hırsları, endişeleri, olayları algılayış biçimi partinin politikası haline geliyor.
Şahin de tecrübeli bir politikacı, söylediği bu sözlerin nereye gideceğini biliyor olmalı.

Yazının Devamını Oku

‘Terör nitelikli aranan şahıs’ kullanıldı mı?

7 Temmuz 2015

DİYARBAKIR’da HDP mitingine bombalı saldırı düzenleyerek dört kişinin ölümüne neden olan IŞİD’li terörist Orhan Gönder’in üzerindeki sır perdesi aralanmaya başladı.
Arkadaşımız İdris Emen’in ısrarlı takibi ile ortaya çıkardığı gerçekler, bu eylemin ardında çok karmaşık ilişkiler ağının bulunabileceğini düşündürüyor.
Önce İdris Emen’i bu başarılı gazeteciliği için kutlayayım ve Hürriyet’te yayımlanan haberlerinden geriye doğru bir tarama yapalım:
-Bombacı IŞİD’e katılıp, Suriye’de savaştıktan sonra memleketi Adıyaman’a dönmüş bir kişi.
Polis bu şahsı takip etmediği gibi, Adıyamanlı bazı gençleri etkilemesini de ailelerin uyarmasına rağmen seyretmiş.
-Orhan Gönder, IŞİD’e katılıp ortadan kaybolmadan hemen önce ailesi polise durumundan kuşkulandığını bildirmiş. Polis yine seyretmiş, sorgulayıp salıvermiş.
-Gönder ortadan kaybolunca ailesi Başbakan Ahmet Davutoğlu’na kadar ulaşmış, IŞİD’e katıldığından şüphelenildiği bildirilmiş, polis ve MİT izini bulamamış.

Yazının Devamını Oku

Beştepe erken seçim ister

6 Temmuz 2015

HDP Milletvekili Celal Doğan, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüş, bununla ilgili haberi dün Hürriyet’te okudum.
HDP kaynaklarının verdiği bilgiye göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncelikli tercihi bir koalisyon hükümeti kurulması değil, “tekrar seçim” diye tanımladığı erken seçimmiş.Bu kimse için bir sır değil tabii.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, işleyen bir koalisyon hükümeti kurulursa, Beştepe’deki sarayında tek başına oturup kalacağını biliyor.
Bir koalisyon hükümetinde, işlere eskisi gibi karışamayacağını, hatta örtülü ödenek olanaklarının kaldırılacağını, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin kısıtlanacağını görüyor.
Ve daha da önemlisi “dört bakandan” hesap sormak için çıkılan yolda, projektörlerin “sıfırlama operasyonuna” da yönelebileceğini, bunun olası sonuçlarının neler olacağını da biliyor.
Onun için bir koalisyon hükümeti kurulsa bile bunun yürümesini engellemek için elinden geleni ardına koymayacağı bir gerçek.
Ve daha koalisyon görüşmeleri bile başlamamışken, iftar yemeklerinde “Azınlık hükümeti olmaz, koalisyonla işler yürümez, millete gitmekten kimse kaçmasın” gibi sözler söyleyerek erken seçimin sinyallerini veriyor.

Yazının Devamını Oku