Dur bakalım ne olacak?

Haberin Devamı

SEÇİMİN ertesi günü siyasi partilerin tüm temsilcileri “milletin verdiği mesajı aldıklarını” söylemişlerdi.
Onlar bunu söyleyince biz de şunu anlamıştık:
Hükümet kurmak için bir uzlaşmaya açıklar, aralarında anlaşarak bir hükümet kurabilirler, böylece Türkiye de uzun yıllar süren bir gerilim ve çatışma dönemini geride bırakmış olur!
Şimdi aşağıda okuyacağınız sözleri, dün yayınlanan değişik haberlerden derledim, birlikte okuyalım.
Yenisi kurulana kadar görev yapan hükümetin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:
“Biz bu işin neden böyle olduğunu anladık arkadaşlar. Artık bize düşen bunun gereğini yapmak. Erken seçim ne zaman olacaksa yine tek başımıza iktidar olmaktır. AK Parti’ye iktidar olmak yakışır. Koalisyon ortağı olmak değil.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
“14 kuralımıza bakınca CHP-AKP koalisyonu olasılığını düşük görüyorum ben. Biz koalisyon görüşmelerinde ‘Erdoğan faktörü’nün tümüyle devre dışı tutulmasını istiyoruz. MHP-AKP koalisyon ortaklığı olasılığını daha güçlü görüyorum.”
Kemal Kılıçdaroğlu, Davutoğlu bir hükümet kurmakta başarılı olamaz ve görev kendisine verilirse ne yapacağını da şöyle açıklıyor:
“Cumhurbaşkanı, Sayın Baykal’ı Dışişleri Konutu’nda kabul etmişti mesela. Ben öyle bir durumda görevi almaya, benzer bir çağrı olursa tabii giderim. Saray’da değil, başka bir yerde yani.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşmasının içeriğini anlatan Celal Doğan:
“Erdoğan, ‘Biz, CHP ile zor yaparız. MHP ile tabanımız daha yakın. Bu bir seçim hükümeti olur’ dedi. Özü bu.”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dün bu konuda bir konuşmasını okumadım ama zaten ilk günden beri “Bize muhalefet görevi verildi” diyor.
Ve bütün siyasi aktörler de 80 milletvekili çıkarmış, her on kişiden 1.3’ünün oyunu almış, 80 milletvekili çıkarırken 14 ilde birinci parti olmuş HDP’yi adeta “yok” sayıyor.
Görüldüğü gibi kimse kimseyle uzlaşmaya niyetli değil, kimse milletin oyuna saygılı da değil.
Bize de bu yaz sıcağında bu bitmek tükenmek bilmeyen demeçleri dinleyip, “Dur bakalım ne olacak” demek düşüyor!

Haberin Devamı


Türk adaletine bu utanç yeter

Haberin Devamı

DENİZ Feneri soygununda, paraları çalınan mağdurların haklarını korumak için Frankfurt Mahkemesi tarafından görevlendirilen İflas Masası, sanıkları Türkiye’de beraat ettiren mahkemenin gerekçeli kararını yazmasını bekliyormuş.
Frankfurt İflas Masası, 15 Mayıs’ta mahkemenin kısa kararını açıklamasının ardından, karara itiraz edeceklerini belirterek, “Bize başvuran 9 bin mağdur var. Biz mağdurların haklarını korumak zorundayız” açıklamasını yaptı.
Frankfurt Mahkemesi, “zor durumdaki insanlara bağış yapıyoruz” diye 41 milyon Euro toplandığını tespit etmiş ve bu paranın bir bölümünün Türkiye’de bulunduğuna inanılıyor.
İflas Müdürlüğü’nün, Türkiye’deki avukatı “Deniz Feneri e. V. kurulduğu günden itibaren topladığı toplam bağış miktarı 41 milyon Euro’dur. Bu miktarın yaklaşık 11 milyon Euro’su kayıp” diye anlatıyor.
Türkiye’de Deniz Feneri sanıklarını adaletin elinden kurtarmak için olmadık numaralar çevrildi.
Dosyayı yürüten savcılar görevden alındılar, az kalsın hapse bile atılacaklardı.
Sonra atanan savcı suç niteliğini değiştirdi, yargılamayı yapan mahkeme de gereğini yaptı ve sanıkları beraat ettirdi.
Onun için Alman Mahkemesi’nin atadığı iflas müdürlüğünün bir sonuç elde edebilmesi zor.
Soyanlar Türk vatandaşı, soyulanlar Türk vatandaşı ve soyulanların hakkını arayan mahkeme Alman Mahkemesi!
Bu utanç da Türk adaletine yeter mi bilmiyorum!

Haberin Devamı


Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak


YANDAŞ medyada yayınlanan anketlere bakılırsa, yapılacak olan bir erken seçimde AKP’nin oyları artacakmış.
CHP’nin vaatlerine kanıp CHP’ye oy verenler, MHP’nin tutumuna kızanlar, HDP’ye öfkelenenler yeniden AKP’ye dönecekler ve böylece AKP tek başına iktidar olabilecek oya ulaşabilecekmiş.
Bu anketlerin yandaş medyada köpürtülmesine bakınca da aklıma “mezarlıktan geçerken ıslık çalmak” eylemi geliyor.
Belli ki kendi kendilerini kandırmaya, korkularını yenmeye çalışıyorlar.
Metropoll’ün yaptığı son “hükümetin karnesi” araştırması ile ilgili değerlendirmeyi Prof. Dr. Özer Sencar, Radikal’de yazdı.
Karne şöyle:
Ülke ekonomisinin kötü yönetildiğini düşünenler yüzde 58, iyi yönetildiğini düşünenler 34.9.
Dış politikayı başarısız bulanlar yüzde 53.1, başarılı bulanlar yüzde 40.2.
Yargının hükümet kontrolünde olduğunu düşünenler yüzde 57.3, bağımsız olduğunu düşünenler yüzde 30.8.
Eğitim politikasının başarısız olduğunu düşünenler yüzde 51.9, başarılı bulanlar 41.5.
Son bir yıl içinde yolsuzlukların arttığını düşünenler 60.6, artmadığını düşünenler 32.1.
Prof. Dr. Sencar, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“2015 ilk yarısında AKP yıpranma sürecinin etkilerini en fazla gördüğü döneme girmiş, toplumdaki memnuniyetsizlik 7 Haziran seçimlerinde AKP’ye oy kaybı olarak geri dönmüştür. Muhtemel güncel gelişmelerden bağımsız olarak düşünüldüğünde AKP hükümet ettiği son dönemeçte ekonomi, dış politika, eğitim ve demokrasi alanındaki başarı algısını muhafaza edememiştir. Bu durum AKP’nin “2023 Siyasi Vizyonundaki” hedeflerini de kamuoyunun gözünde ulaşılması zor hale getirmiştir. Bu başarısızlık algısının faturasını da tek başına iktidarını kaybederek ödemiş görünmektedir.”
7 Haziran seçimlerinden bu yana geçen süre içinde ve olursa erken genel seçimin yapılacağı kasım ortalarına kadar bu tablo değişebilir mi?

Yazarın Tüm Yazıları