En büyük hayali güzellik kraliçesi seçilmek olan Laura’nın uyuşturucu şebekesiyle iş birliği yapmak zorunda kalışını anlatan Miss Bala ve kentsel dönüşüm politikalarını etkileyici bir dille eleştiren Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir’i sakın kaçırmayın. Yılın merakla beklenen gişe filmlerinden Yenilmezler, fantastik film tutkunlarını memnun edecek. Pek de başarılı olmayan canlandırma filmler Paris’te Çılgın Macera çocuklara sesleniyor.
Süper kahramanlar bir arada
Yenilmezler
The Avengers
Yönetmen:
Joss Whedon
2012/
V for Vendetta’yla hayranlığımızı kazanan James McTeigue’nün Edgar Allan Poe hikayelerinden yola çıkarak çektiği gotik korku filmi Kuzgun ve senaryosu tahmin edilen korku filmlerinden sıkılanların kaçırmaması gereken Dehşet Kapanı haftanın en iyileri. Ortalama aksiyon-komedi Çifte Soygun ve Fransız aşk filmlerinden hoşlananlara Aşkın Renkleri, paranoid korku filmi Ölümün Sesi haftanın diğer seçenekleri.
Gotik, karanlık ve heyecan verici
Kuzgun - The Raven
Yönetmen: James McTeigue
2012/ABD-Macaristan-
İspanya/111’
YILIN beklenen bir diğer filmi ‘Kuzgun’, polisiye edebiyatın yaratıcısı Edgar Allan Poe’nun efsanelerle dolu son beş gününü anlatıyor ve hikayelerinden yepyeni bir kurgu ortaya çıkarıyor.
Yeraltı
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
2012/Türkiye/107’
Muharrem, nefret ettiği ve edildiği halde eski arkadaşlarının yemeğine kendisini zorla davet ettirir. Masum didişmeler, ufak kişilik gösterileri ile başlayan yemek, giderek dumanlanan kafaların etkisiyle utanç dolu geçmişe doğru yol almaya başlar. Defterler açılır, hesaplar ortaya dökülür. Gece pişmanlık, gözyaşları ve öfkeyle dolarken, rezillik karanlık sokaklara, fuhuş kokan otel odalarına taşar. Onlar hep birlikte, Muharrem tek başına olsa da kararlıdır. Pislik ya o gece temizlenecek, ya da geberip gidecektir. Yoksa sonsuza kadar kurtulamayacaktır bu utançtan.
Zeki Demirkubuz’un tutkunu olduğu Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ından nasıl bir uyarlama yapacağı kadar Ankara’dan nasıl bir malzeme çıkaracağıyla da merak uyandıran bir filmdi Yeraltı.
Albert Camus’nün Yabancı adlı romanının serbest uyarlaması Yazgı (2001), Demirkubuz filmografisinde başarılı bir örnek olsa da sondan bir önceki filmi Kıskanmak (2009), Nahid Sırrı Örik’in güzelim romanına yapılmış bir haksızlık olarak zihnimizde yerini korumakta.
Yeraltı’nın birebir uyarlama olmaması, Yazgı’da olduğu gibi, filmi değerlendirmek için kolaylık sağlıyor elbette. Bu anlamda film, Demirkubuz’un sinemasında sıkça karşımıza çıkan ve insan ruhunun karanlık noktalarını görmeye, anlamaya çalışan bakışı korusa da hikaye ve karakter kurulumunda bütünlüklü bir duygu uyandıramıyor. Özellikle Engin Günaydın ve Nergis Öztürk’ün bu yılın çok konuşulacak ve muhtemelen ödüllerle dönecek, kusursuza yakın oyunculuklarına rağmen Yeraltı, Kıskanmak’tan önceki Demirkubuz filmlerine yakın duran ama onların gerisinde kalan bir film olmuş.
Juno, 2007
Adını mitolojide aile ve doğumun simgesi olan tanrıçadan alan Juno’nun başından geçen olayları anlatıyor. Sıkıntı ve mraktan okul arkadaşı Bleeker’dan hamile kalan Juno, çocuğunu doğurmaya ve bir aileye evlat vermeye karar verir. Bu süreçte olgunlaşmaya da başlayan Juno’nun hayatı ve kararları etkileyicidir. Juno rolünde Ellen Page muhteşem!
Her Şey Aydınlandı / Everything Is Illuminated, 2005
Genç bir koleksiyoner olan Jonathan’ın ailesiyle ilgili olan her şeyi toplayıp koleksiyonuna katma hevesi, onu dedesinin İkinci Dünya Savaşı sırasında hayatta kalmasını sağlayan kadını bulmak için Ukrayna’ya gitmesine neden olacaktır. Jonathan Safran Foer’in aynı adlı romanından uyarlanan Her Şey Aydınlandı, masalsı görselliği ve müzikleriyle büyüleyen bir film.
Tenenbaum Ailesi / The Royal Tenenbaums, 2001
Yaratıcılıkta sınır tanımayan Wes Anderson’ın başyapıtı. Gene Hackman’dan Anjelica Huston’a, Gwyneth Paltrow’dan Ben Stiller’a görkemli bir kadroyu barındıran film, üç çocuklu Tenenbaum ailesini konu alıyor. Absürt komedi anlayışı ve ironilerle dolu dramasıyla duygudan duyguya sürükleyen bir film.
Gerçek Sevgili / Lars and the Real Girl, 2007
Tüm farklılıkların törpülendiği ve zihinlerin tektip yaşam tarzına alıştırıldığı bir dünyada yaşadığımız gerçeğinden yola çıkarak bu yılki temasını ‘Tektipleştirme’ olarak belirleyen Festival’in zengin programından sizler için seçtik...
Budala Almayer (Almayer’s Folly)Feminist sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri sayılan ‘Jeanne Dielman’ın (1975) yönetmeni Chantal Akerman’ın son filmi, festivalin en heyecan uyandıran yapımlarından biri. Modernizmin öncülerinden sayılan Joseph Conrad’ın aynı adlı romanından uyarlanan film, bir türlü mutlu olamayan Almayer’in kendi hırsları ve önyargıları altında kalıp yok oluşunu anlatıyor.
Torino Atı (The Turin Horse)Geçen yıl Berlin’de ayakta alkışlanan ‘Torino Atı’, ne yazık ki Türkiye’de gösterim şansı bulamamıştı. Macaristanlı usta yönetmen Béla Tarr’ın “Kariyerimin son filmi” dediği ve adeta yönetmenlik dersi verdiği filmi, Tanrı’nın dünyayı altı günde yaratmasının tam tersi bir süreçte, insanın onu yavaş yavaş ve sessizce yok ettiği bir kıyameti anlatıyor. Bu enfes filmi sinemada görme fırsatını sakın kaçırmayın.
Simurg Ruhi Karadağ’ın hazmı zor belgeseli, 1996 yılında Türkiye cezaevlerinde F-tipi hücre uygulamasına karşı başlatılan ölüm orucu eylemine katılmış insanların yıllar sonra bir mezar başında buluşmalarını anlatıyor.
Bedensiz Ruhlar Geçen yıl Antalya’da “En İyi Belgesel” seçilen film, Ayşe Tükürükçü’nün yaşadıklarından yola çıkarak seks işçisi kadınların hayatlarına ve fuhuş sektörüne yakından bakıyor. Aynı zamanda ilkokul öğretmenliği de yapan Sabite Kaya hakkında, bu filmi çektiği için soruşturma açıldığını da hatırlatalım.
Ben Geldim GidiyorumGenç yönetmen Metin Akdemir’in filmi yılın en iyi belgesellerinden biri. Adana’da Kısa Belgesel dalında aldığı Jüri Özel Ödülü başta olmak üzere pek çok ödül toplayan film, İstanbul’un kalabalık, renkli, gürültü seslerinden hareketle sokak satıcılarının seslenişlerinin ve seslerinin bu kente kattıklarını anlatıyor.
EvcilikBingöl Elmas’ın beklenen filmi ‘Evcilik’, erken yaşta evliliklerin kız çocukların hayatlarını nasıl yok ettiğini gözler önüne sererken, bu sorunun coğrafyası olmadığının da altını çiziyor.
İki Dünya Arasında, bu verimsiz haftanın en iyi seçenekleri olabilir. Vasatlıktan kurtulamayan gerilim filmi Teksas Ölüm Tarlası ile gürültülü ve bol efektli Gizemli Adaya Yolculuk meraklısı için sinemalarda.
John Carter: İki DünyaArasında, John CarterYönetmen: Andrew Stanton,2012/ABD/140’
Kayıp Balık Nemo’, ‘WALL-E’ filmleriyle tanıdığımız Oscar ödüllü yönetmen ve senarist Andrew Stanton’ın yönettiği ‘John Carter: İki Dünya Arasında’, yılın
merakla beklenen filmlerindendi. Tarzan’ın da yaratıcı olan Edgar Rice Burroughs’un “A Princess Of Mars” adlı romanından uyarlanan film, meşhur bilimkurgu kahramanı John Carter’ın hikayesini anlatıyor. Açıklanamayan biçimde Barsoom’a (Mars) yollanan Carter, burada kendisini gezegen sakinlerinin arasındaki dev
bir ihtilafın ortasında bulur ve keşfeder ki gezegenin ve halkının kurtuluşu kendi ellerindedir.
Macera devam ediyor
Gizemli Adaya YolculukJourney 2: The Mysterious IslandYönetmen: Brad Peyton2012/ABD/94’
Bilimkurgu edebiyatının öncülerinden, Jules Verne’nin aynı adlı ünlü romanından uyarlanan ‘Dünyanın Merkezine Yolculuk’ (2008), yapımcıların yüzünü güldürmüş olmalı ki, çok gecikmeden ikincisi çekildi. Sean rolündeki Josh Hutcherson hariç yeni bir ekiple ve farklı bir konuyla devam eden film, 17 yaşındaki
Yaşadığı dönemde Amerika’nın en güçlü adamı sayılan, neredeyse 50 yıl boyunca sürdürdüğü Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) başkanlığı koltuğunda kendi doğruları için mücadele eden, sekiz başkan ve üç savaş gören J. Edgar’ın hayat hikayesi beyazperdede. Akademi tarafından şaşırtıcı derecede ilgi görmeyen ve Oscar’a aday olmayan bu son Clint Eastwood filmi, Amerika’nın yakın tarihinden bir ismi acımasız gösterirken kahraman kılmayı da başarıyor. Son dönem filmlerindeki ahlakçılığını ve sağa meylini düşününce Eastwood’un J. Edgar portresini seçmesi normal gelse bile, iktidarla beslenen ve dokunulmaz bir adam olan J. Edgar’ı kahramanlaştırmasındaki niyet katlanılır şey değil.
Eşcinsel kimliği pek çoklarınca bilinen J. Edgar’ın hayatı, ilginçtir, Sean Penn’in eşcinsel aktivist Harvey Milk’i canlandırdığı ve Oscar kazandığı Milk’in senaristi Dustin Lance Black’in kaleminden çıkmış. Cinsel yönelimi çağımızda bile muamma olan Leonardo DiCaprio da bu şahsiyeti canlandırmış. Kendisine Naomi Watts, Armie Hammer ve Judi Dench eşlik ediyor.
Sen Kimsin?
Yönetmen: Ozan Açıktan / 2012/Türkiye
Tekin ve emekli trafik polisi yardımcısı İsmail, kaybolan bir kızı bulmak için, hayatları pahasına her türlü tehlikeyi göze alır. Sıradan bir kayıp kız vakasının peşinde başlayan hikaye, hesaplaşmaların, oyun içinde oyunların geliştiği bir maceraya dönüşür. Kim masum kim suçlu birbirine karışır. Hafiyelerimizin tek bir hatası vardır, o da kendi yöntemlerini kullanmak. Tolga Çevik’in senaryosunu yazdığı ve başrolünü oynadığı film, yılın beklenen Türkiye yapımlarındandı. “Çok Film Hareketler Bunlar” filmiyle tanıdığımız Ozan Açıktan’ın kariyer çizgisini şimdiden belirginleştiren film, Tolga Çevik’in ekranlardaki mizah anlayışını sevenlere hitap ediyor.
BUNLARI KAÇIRMAYIN
!f’te Büyük Anadolu Yürüyüşü
!f Ankara özel bir gösterime ev sahipliği yapıyor. Hakan Tosun’un yönettiği “Büyük Anadolu Yürüyüşü Belgeseli”, doğanın tahribatına sebep olan her türlü uygulamayı protesto etmek ve yeni bir tabiat yasası isteyen doğa gönüllüsü grupların, yayınladıkları manifestonun ardından Anadolu’nun farklı bölgelerinden 11 ayrı kervanla 40 gün süren yürüyüşlerinin sonunda Ankara’da buluşmalarını anlatıyor. Yarın 15:00’te Goethe-Institut Ankara’da gösterilecek filmin gösterimine, HES’ler karşı verdiği mücadelelerle tanıdığımız avukat Yakup Okumuşoğlu ve Anadolu Yürüyüşçüleri katılacak. Türkiye’nin ilk üniversitelerarası film festivali Play ÜniFilmFest kapsamında düzenlenen Kısa Film Yarışması için süre daralıyor! Üniversite öğrencilerinin tür ya da konu kısıtlaması olmaksızın, en fazla 10 dakikayla sınırlı filmleriyle katılabileceği yarışma için son tarih 18 Mart. Para ödülü ise 10 bin TL. Ayrıntılı bilgi için:
Kermit’inden Miss Piggy’e, Fozzie’den Canavar’a, özlediğimiz bütün kuklalar Muppets’ta yeniden bir araya geliyor. Faruk Aksoy’un milliyetçi duyguları ve gişeyi coşturacak filmi Fetih 1453 ve Nicolas Cage’in kariyerini mahvetmeye devam ettiği Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi verimsiz haftanın diğer seçenekleri…
Hala çok komik ve eğlenceli
Muppets
The Muppets
Yönetmen: James Bobin
2011/ABD/103’
Dünyanın en büyük kukla hayranı Walter ve onun Smalltown’dan arkadaşları Gary ve Mary, Los Angeles’da tatil yaparken, petrolcü Tex Richman’ın petrol çıkarmak için Kukla Tiyatrosu’nu yıkacağını öğrenirler. Walter, Mary ve Gary ‘Bugüne Kadarki En Büyük Kukla Televizyon Yardım Kampanyası’nı sahnelemek ve tiyatroyu kurtarmak için gereken 10 milyon doları toplamak amacıyla farklı yönlere dağılmış olan muppetları yeniden bir araya getirmesi için Kermit’e yardım eder. Fozzie, Reno’da Moopets adındaki bir ‘tribute’ grubunda sahne almaktadır; Miss Piggy Vogue Paris’te büyük beden moda editörü olarak çalışmaktadır. Hayvan, öfke kontrolü için Santa Barbara’da bir kliniktedir ve Gonzo da nüfuzlu bir tesisatçı patronu olmuştur. Anlayacağınız, onları bu serüvene dahil edebilmek o kadar da kolay olmayacaktır. 11 yıl sonra ilk kez beyazperdede izleyeceğimiz muppetlar bıraktığımız gibi; hala çok komik ve çok eğlenceliler. Ayrıca, filmin televizyon şovunu aratmadığını ve bir süre sonra ünlüler geçidine dönüştüğünü hatırlatalım: Whoopi Goldberg, Billy Crystal, yine “How I Met Your Mother”dan Neil Patrick Harris, Modern Aile’nin çokbilmiş ufaklığı Rico Rodriguez, Community’nin Troy’u Donald Glover bu geçitte göreceğiniz yüzlerden sadece birkaçı…
Muppetlar: Bu kuklaları çok seviyoruz!