Paylaş
Tüm farklılıkların törpülendiği ve zihinlerin tektip yaşam tarzına alıştırıldığı bir dünyada yaşadığımız gerçeğinden yola çıkarak bu yılki temasını ‘Tektipleştirme’ olarak belirleyen Festival’in zengin programından sizler için seçtik...
Budala Almayer (Almayer’s Folly)
Feminist sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri sayılan ‘Jeanne Dielman’ın (1975) yönetmeni Chantal Akerman’ın son filmi, festivalin en heyecan uyandıran yapımlarından biri. Modernizmin öncülerinden sayılan Joseph Conrad’ın aynı adlı romanından uyarlanan film, bir türlü mutlu olamayan Almayer’in kendi hırsları ve önyargıları altında kalıp yok oluşunu anlatıyor.
Torino Atı (The Turin Horse)
Geçen yıl Berlin’de ayakta alkışlanan ‘Torino Atı’, ne yazık ki Türkiye’de gösterim şansı bulamamıştı. Macaristanlı usta yönetmen Béla Tarr’ın “Kariyerimin son filmi” dediği ve adeta yönetmenlik dersi verdiği filmi, Tanrı’nın dünyayı altı günde yaratmasının tam tersi bir süreçte, insanın onu yavaş yavaş ve sessizce yok ettiği bir kıyameti anlatıyor. Bu enfes filmi sinemada görme fırsatını sakın kaçırmayın.
Simurg Ruhi
Karadağ’ın hazmı zor belgeseli, 1996 yılında Türkiye cezaevlerinde F-tipi hücre uygulamasına karşı başlatılan ölüm orucu eylemine katılmış insanların yıllar sonra bir mezar başında buluşmalarını anlatıyor.
Bedensiz Ruhlar
Geçen yıl Antalya’da “En İyi Belgesel” seçilen film, Ayşe Tükürükçü’nün yaşadıklarından yola çıkarak seks işçisi kadınların hayatlarına ve fuhuş sektörüne yakından bakıyor. Aynı zamanda ilkokul öğretmenliği de yapan Sabite Kaya hakkında, bu filmi çektiği için soruşturma açıldığını da hatırlatalım.
Ben Geldim Gidiyorum
Genç yönetmen Metin Akdemir’in filmi yılın en iyi belgesellerinden biri. Adana’da Kısa Belgesel dalında aldığı Jüri Özel Ödülü başta olmak üzere pek çok ödül toplayan film, İstanbul’un kalabalık, renkli, gürültü seslerinden hareketle sokak satıcılarının seslenişlerinin ve seslerinin bu kente kattıklarını anlatıyor.
Evcilik
Bingöl Elmas’ın beklenen filmi ‘Evcilik’, erken yaşta evliliklerin kız çocukların hayatlarını nasıl yok ettiğini gözler önüne sererken, bu sorunun coğrafyası olmadığının da altını çiziyor.
Çifter Adım (The Double Steps)
Isaki Lacuesta’nın San Sebastian’da Altın İstiridye alan filmi, Fransız yazar, ressam, şair ve lejyoner François Augieras’ın muammalarla dolu, esrarengiz hayatından yola çıkarak çekilmiş yarı kurmaca yarı belgesel bir yapım. İzini takip ettiği sanatçı kadar karmaşık ve ilginç olduğunu belirtelim.
Kahire 678 (Cairo 678)
Mısırlı yönetmen Mohamed Diab’ın festivallerden övgüler toplayan, oyuncularına ödüller kazandıran filmi, farklı sosyal tabakalardan gelen üç Mısırlı kadının, uğradıkları cinsel istismara karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Kadınlar Arasında (The Girlfriends Le amiche)
Festival’in hazırladığı özel bir bölümle doğumunun 100. yılını kutladığı usta yönetmen Michelangelo Antonioni’nin filmi, dönemin modern hayatına, kadın-erkek ilişkilerine ve özellikle kadının toplumdaki yerine etkileyici bir bakış getiriyor. Film, 1995 yılında Venedik’te En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanmıştı.
Bu kısalar kaçmaz
Orhan İnce’nin eğitim sistemini eleştiren bol ödüllü kısası ‘Ali Ata Bak’, Emre Akay’ın Antalya’da ve İstanbul Kısa Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü alan filmi ‘Kırmızı Alarm’, Laura Whyte’ın koyununu öldüren Bo Peep’in karanlık hikayesini anlattığı ‘Çocuksu Suçlar’ (Nursery Crimes) ve Gizem Bayıksel’in Cemil Kavukçu’nun hikayesinden uyarlayarak çektiği ‘O Kadın Fatma Girik Değil’, kısa film tutkunlarının kaçırmaması gereken filmlerin başında geliyor.
Bu söyleşi kaçmaz
Usta yazar İnci Aral, karikatürist-yazar Behiç Ak ve akademisyen Dr. Hakan Övünç Ongur’un konuşmacı olacağı ve Festival’in bu yılki ana temasından yola çıkarak hazırlanan ‘Tektipleşme’ başlıklı söyleşi, 21 Aralık’ta Ankara Goethe Enstitüsü’nde…
Festival mekanları
23. Ankara Film Festivali’nde filmler Kızılırmak Sineması, Batı Sineması ve Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Festilab etkinlikleri ise Goethe-Institut Ankara’da izlenebilir.
19. yy sonu Paris’inde tehlikeli ilişkiler
Aşkım Benim
Bel Ami
Yönetmen: Declan Donnellan, Nick Ormerod
2012/İngiltere-İtalya/102’
1890’ların Paris’inde geçen film, Fransız üst sınıfının güçlü kadınları baştan çıkarıp hayatlarını mahvederek basamakları tırmanan Georges Duroy’un sefaletten zenginliğe uzanan, entrika ve hırsla dolu hayatını anlatıyor. Guy de Maupassant’ın aynı adlı klasik romanından uyarlanan filmin kamera arkasında, uzun yıllar tiyatroda birlikte çalışmış Declan Donnellan ve Nick Ormerod var. İştah kabartan oyuncu kadrosunda ise, ‘Alacakaranlık’ serisinin (Twilight Saga) yakışıklı vampiri Robert Pattinson, uzun süredir kostümler içinde göremediğimiz Uma Thurman, Amerikan sinemasının sıra dışı yüzü Christina Ricci ve yaşlandıkça daha da güzelleşen usta oyuncu Kristin Scott Thomas bulunuyor. Sahip olduğu kadroyla ve Stephen Frears’ın ‘Tehlikeli İlişkiler’ filmini fena halde hatırlatarak uzun süredir beklentilerimizi yükselten film, en son Berlin’de “Altın Ayı” için yarışmış, pek de olumlu eleştiriler almamıştı.
Sıcak ve samimi bir film
Gökten Bir Uydu Düştü
Le Skylab
Yönetmen: Julie Delpy
2011/Fransa/113
Kieslowski’nin ‘Üç Renk: Beyaz’ı başta olmak üzere ‘Gün Doğmadan’ ve ‘Gün Batmadan’ filmlerindeki oyunculuğuyla kalbimizi fetheden Fransız oyuncu Julie Delpy’nin sondan bir önceki filmi ‘Gökten Bir Uydu Düştü’ nihayet gösterimde.
Lübnan’dan kadın hikayeleri
Peki Şimdi Nereye?
Et maintenant on va où?
Yönetmen: Nadine Labaki
2011/Fransa/110’
İlk gösterimini Cannes’da yapan ve Toronto’dan da “Halk Ödülü”yle dönen ‘Peki Şimdi Nereye?’, Lübnanlı kadın yönetmen Nadine Labaki’nin ikinci filmi. Labaki, 2007’de çektiği ilk filmi Karamel’le önemli bir çıkış yakalamıştı.
Paylaş