Yağmurlarda ıslanıyoruz.
Parklardaki ağaçların yeşil rengine dönüşüyle rengârenk çiçekler kente baharı müjdelemiş.
İnsanların yüzlerine mutluluk gelmiş adeta...
Ve huzurun resmi çizilmiş sanki...
*
Ya Ortadoğu...
İsrail altmış yıldan beri bombalıyor, çocukları öldürüyor...
Katliamlarına ‘dur’ diyen yok...
Siyaset, ihtimaller sanatıdır...
“Nasıl yani?” diye sorduğumda ise:
Mesele, en iyi ihtimali tercih edebilmekten geçen formülü bulmak...
“Neydi o formül?” diye sorduğumda:
İhtimallerin arasında umutlara şans tanımayan savaşlara mahkûm olur...
Ve eklemişti:
Savaş kapıya dayandığı zaman da her şey için çok geç kalınabilir.
*
Sükût günleri yani.
Bir yılın muhasebesini yapabilmemizin vakitleri belki de.
Ve kötülükleri terk etme ayı.
Aç ve susuz kalmak değil yoksa.
Hele de iftar saatlerinde sofra ziyafeti hiç değil.
*
İbadetleri başkalarına üstünlük ya da teşhir etmenin derdine düşenler İslam dininin emirlerini “kendi gerçeklerinden koparıp” başka sularda yüzmeye devam ediyorlar...
İbret alınacak bozuk resimlere o kadar çok rastlıyoruz ki...
Kaderleri birbirine o kadar çok benziyor ki.
Venezuela’daki darbe girişiminin görüntülerini gördükçe yürek parçalanıyor.
Ülkeler, milletler için başı dik yaşamak her geçen gün ne kadar zorlaşıyor...
*
Bir dostun söylediklerini hatırlıyoruz:
- Zordur başı dik yaşayanlar için hayat...
Ve yaşamındaki zor günlerini anlatıyordu.
Başını eğdirmek için ne kadar pis oyun varsa hepsiyle nasıl baş etmeye çalıştığını hatırladığında ise her defasında gözleri doluyordu.
İnsanları normal dışı bir üslup içinde öldürmek hangi devirden kalma bir alışkanlıktır bilemiyoruz ama farklı ülkelerin tarihlerine ait farklı hikâyeler okuduğumuzda çok eski çağlardan günümüze miras kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sadece bu normal dışı üslup kendini güncelliyor...
Araştırmalara göre “Normal yaşamında özgüvensiz ve zayıf kişilikteki insanlar, anonimlik özelliğiyle dijital soyut varlıklara dönüştükleri için online ortamda kendilerini daha güçlü ve özgür hissederler” değerlendirmesini yapan uzmanlar durumu başlıklar halinde şöyle özetliyor:
Direkt olarak yapamayacağı birçok şeyi online ortamda yapmalarına zemin hazırlar.
İnternet sanal ve fantezilerle dolu bir dünyadır onlar için.
Kendilerini öfke ve yetersizlik hislerinden soyutlayarak yeni karakterler oluştururlar.
Ve bu karakterlerde genellikle utanç, nezaket gibi nitelikler bulunmaz.
Gerçek yaşamlarındaki mutsuzluk, öfke, kendine güvensizlik yerini güce ve ilgiye bırakmıştır. Troller kendilerini böyle kanıtlamaya çalışır.
Günümüz online dünyasında yalanı söyleyen artık kendi yalanına inanmıyor ama milyonlarca insanı inandırmayı başarıyor...
Ve kendisi de gelişmeleri gülerek takip ediyor...
Yalancı çoban efsanesi artık yok gibi...
Trollerin kendi gerçekleri var...
Ne yazık ki milyonlarca insan da bu yalanlara inanıyor.
*
Yalancı çobanların günümüzdeki bilimsel adı artık ‘trol’...
Onlar için sonuca giden her yol mubah.
Ki bize göre katliam üzerinde düşünülmüş, planlanmış bir eyleme benziyor.
İngiltere’nin farklı kentlerinde camilere yapılan saldırılar...
Ve ardından Paris’teki Notre Dame Katedrali’nde yangın çıktı.
Daha sonra Sri Lanka’daki kiliselere bombalı saldırılar gerçekleştirildi.
*
Son iki ay içerisinde dünyanın farklı ülkelerinde meydana gelen bu olaylarla ilgili genel analizler şöyle:
Birileri medeniyetlerin, yani dinlerin çatışmasını körüklüyor.
Birileri AB ordusunun kurulmasını ya da kurulmamasını istiyor.
Biz de daha ne kadar böyle yürüyebileceğimizi merak ediyoruz.
Bu merakımızın cevabını kimse bilmiyor.
Fütüristler geleceğe dair birçok konu hakkında çalışıyor ama belli bir yere kadar tahmin edebiliyorlar...
Devamı kendileri için de büyük bir meçhul...
*
Thomas Frey gerçek vizyon sahiplerinin “şimdi”nin üzerinde çalışarak, hayatın dinamik sistemlerine katılarak gelecekte olacakları etkileyebileceklerini söylüyor...
Fütüristlerin en büyük belirsizliği konusunda ise diyor ki:
Doğal sistemler,