Paylaş
Kaderleri birbirine o kadar çok benziyor ki.
Venezuela’daki darbe girişiminin görüntülerini gördükçe yürek parçalanıyor.
Ülkeler, milletler için başı dik yaşamak her geçen gün ne kadar zorlaşıyor...
*
Bir dostun söylediklerini hatırlıyoruz:
- Zordur başı dik yaşayanlar için hayat...
Ve yaşamındaki zor günlerini anlatıyordu.
Başını eğdirmek için ne kadar pis oyun varsa hepsiyle nasıl baş etmeye çalıştığını hatırladığında ise her defasında gözleri doluyordu.
Sanki acısını yeniden yaşıyormuş gibi kötü oluyordu...
*
O zor günlerinden birinde öylesine bunalmış ki dayanamamış ve kendini alıp kendisine gider gibi Yıldız Parkı’na atmış...
Gri bulutlara teslim olmuş bir gökyüzünün altında hayatına giren gri insanların yüzlerini düşünüyormuş...
Ve rüzgâr yerdeki kuru yaprakları alıp götürürken geçen günlerini, anılarını süpürüyormuş gibi hissetmiş...
Bir müddet dolaşmış ve sonra yorulmuşluğun verdiği ıstırapla bir bankın üzerine oturup soluklanmaya çalışmış.
*
Ağaçları seyretmiş...
Ve asırlık çınar ağaçlarını.
Bakmış ki dalları eğilse de gövdesi eğilmiyor...
Bir kez daha kararını vermiş, rüzgârlara baş eğmeyecekmiş...
*
Boğazın dalgalı sularında bir vapurun güvertesinde oturmuş, düşünmeye başlamış.
Ve tüm hayatındaki anlamlı, unutamadığı resim karelerini hatırlamış...
Bir ömrün muhasebesini yapar gibi...
Attilâ İlhan’ın “Bu gece dağ başları kadar yalnızım” şiirini kendine fısıldamaya başlamış...
Aklına o güzel dostunun sözleri düşmüş:
- Öyle hem zirveye çıkacaksın hem de yalnız kalmayacaksın... Mutlu olmak istiyorsan aşağı in, karış kalabalıkların arasına. Ya da kendi yalnızlığınla yalnız kal. Nasıl olsa ölüp gittiğinde yalnız kalacaksın...
*
Zoru seçenlerin kaderidir bu duruş.
Ve hiçbir işi kolay değilmiş.
- “Kendi belirlediğin hayat kaderini şekillendiriyor” diyordu.
Ve mırıldanıyordu:
- İş, hayatın her şeyi değildir... Meşguliyettir... Meşguliyetsizlik ise hastalıktır...
Lakin milyarlarca insan güç, para ve kariyer peşinde dörtnala koşuyor gerçeğini çoğu zaman peygamberler bile değiştiremedi...
Çünkü insanların pusulası güç ve para oyunları üzerine kurulmuş...
Sayıları da gittikçe kalabalıklaşıyor, her geçen gün biraz daha...
Ve herkes geçim derdine düşmüş.
*
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şu dizeleriyle kendini tedavi ettiğini söylüyordu:
“Dağ başında duman
Yalnızlık nedir göreceksin
öldüğün zaman”
Ve kalabalıklar içinde yalnız kalanlar güç, para, kariyer için kimseye baş eğmeyenlerdir...
Kaç kişi kaldıysa herkes oturup kendi hesabını yapsın...
*
Mısır, Sudan ardından Venezuela’daki askeri darbelerle milletlerin başlarını öne eğdiren bu ihanet oyunları hiç bitmeyecek gibi.
İran, Suriye, Yemen gibi tüm ülkeler ve halkları diken üstünde bir hayat sürüyor...
Sanki dağ başlarında kalmış yalnızlar gibi...
Bu yüzden birlik ve beraberliğimizi bozacak her fitneden uzak durmalıyız, düşmemeliyiz...
Paylaş