Ve her geçen gün yeni bir skandala imza atmayı başarıyor...
Geçen hafta Paris’te Mısır’ın darbeci generali Sisi’ye ‘Büyük Haç’ şeklindeki Legion d’Honneur, yani şeref nişanı verildi...
Neden?
Çünkü milyarlarca Euro verip silah satın alıyor...
*
Milyarlarca Euro’yu Fransa’ya kazandıran Sisi’nin nişan töreni görüntüleri Mısır’ın devlet televizyonunda yayınlanıyordu...
Fransa’daki medyaya ise görüntüler servis edilmiyordu...
TMC kanalı
Birini unutuyoruz...
Ve rahatlıyoruz...
Sonra birileri daha elini kulağına götürüp ya yeni bir şeyler söylüyor ya da unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatıyor...
*
Virüs, aşı stresiyle insanlar ayakta durmaya, yaşamaya çalışırken yetmezmiş gibi ya deprem ya terör ya da savaş uyarılarıyla yıkılmamak için olağanüstü bir direnç sergiliyor...
Bir denizin kenarına oturup dalgaların bitmesini bekleyenler gibi...
Prof. Naci Görür diyor ki:
- İstanbul depreminin eli kulağında!
Vapurlar usulca gidiyor...
Rüzgâr alabildiğine esiyor...
Telefonlarına dalıp gitmiş insanların yüzü gülmüyor...
Öfkeler biriktiriliyor ve büyütülüyor...
Bir gün ‘Hiç’ olacağımız unutuluyor...
*
Bakış açımızı her şey için çok geç olduğunda değiştirmek affedilemez olacak...
Karantina sürecinde etrafımızdaki ülkelere bakıyoruz...
Ve “pandeminin yoksullaştırdığı hayatlar”a dair insanların hikâyelerini seyredince üzülüyoruz... Son 300 yılın en kötü ekonomik felaketiyle yüzleşecekleri bir dönemi beklediklerini vurgulayan İngiltere Maliye Bakanı Rishi Sunak, ekonomik acil durumun daha yeni başladığını belirtiyor...
*
BBC Türkçe’den Berza Şimşek’in hazırladığı habere göre İngiltere’de gelinen noktanın hiç de iyi olmadığını öğreniyoruz...
“Hükümetin işten çıkarmaları ve iflasları önlemek için aktardığı hibe ve kredilere rağmen, gelecek yıl ortasında işsiz sayısının 2.6 milyona çıkmasını öngörüyoruz” diyen Bakan Sunak, kış şartlarının durumu daha da ağırlaştırdığından ve gıda bankalarında yiyecek kuyruğunda olan insanlardan söz etmiyor bile...
Ve gazeteciler Maliye Bakanı Rishi Sunak’a sesleniyor:
Durum ne kadar kötü?
Bakan Sunak sessiz kalmayı tercih ediyor ve ekonominin eski duruma dönmesinin ne zaman gerçekleşebileceğine dair tek bir cümle söyleyemiyor...
*
1974 yılı temmuz ayı...
Türkiye, ABD’ye rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapıyor...
Beş ay sonra üç yıl süren ABD’nin ambargosuyla karşı karşıya kalıyor...
*
İngiltere ile birlikte hareket ettiği için Türkiye’ye gözdağı veriliyor...
Bugün adada İngiliz üslerinin oluşu da bu yüzdendir...
Londra’da ateşkes anlaşmasının yapılma nedeni de...
Rumların zulmüne ‘Dur’ diyebilmek için savaşan Türkiye’ye Libya lideri
Kimse kendinden bir yere gitmiyor. Yaşıyoruz sessizce, yaramızı severek...
*
Sessizce yaşamaya çalıştığımız karantina günlerinde bile kimse sessizce yerinde duramıyor...
Ve kimsenin bir ders aldığı, çıkardığı veya çıkaracağı da yok gibi...
Ne savaşlar, ne de kavgalar bitiyor...
Bitirilmiyor...
*
Dünyanın birçok yerinde yaşananları seyrettikçe, okudukça bir şeylerin değişmediğine şahit oluyoruz...
İsrail doğdu, insanlık öldü!
*
Bugünlerde bu sözün ülke kısmına hangi ülke yazılsa, niye yazıldığına kimse şaşırmayabilir...
ABD, AB ve Arap ülkeleri ile İsrail’in ya da Rusya, İngiltere ve Çin’in dünyaya yaşattıklarını sıralamaya başlasak bitiremeyiz...
Olağanüstü çıkar çatışmalarının yaşandığı ihtilaflı günlerden geçiyoruz...
Son durağı da belli değil...
*
Trump,
Piyasalar ABD yaptırımlarına kilitlenmiş...
Ve AB Liderler Zirvesi’nden çıkacak yaptırım kararlarına...
ABD tek taraflı bir dayatma stratejisiyle ülkeleri dize getirme alışkanlığını terk etmiyor...
AB ise “Türkiye ile ilişkilerinin geliştirilmesinde stratejik çıkar” gerekçesiyle Fransa, Yunanistan ve G. Kıbrıs’ın yaptırım isteklerini mart ayına kadar askıya aldı...
Politik terörizmin zirvelerinde geziniyorlar...
Bize tersine kürek çektiriyorlar...
ABD ve AB’nin politik terör uygulamaları yüzünden yüreğimiz soğuyor...