Paylaş
Vapurlar usulca gidiyor...
Rüzgâr alabildiğine esiyor...
Telefonlarına dalıp gitmiş insanların yüzü gülmüyor...
Öfkeler biriktiriliyor ve büyütülüyor...
Bir gün ‘Hiç’ olacağımız unutuluyor...
*
Bakış açımızı her şey için çok geç olduğunda değiştirmek affedilemez olacak...
Karantina sürecinde etrafımızdaki ülkelere bakıyoruz...
ABD, AB ve diğer ülkelerde halkın çektiği yoksulluklar bize öyle çok şey anlatıyor ki...
Hizmet sektöründe istihdam edilen milyonlarca göçmen ve kaçak işçinin durumu perişan...
Soğuk günlerde işsiz bırakılan bu kesim aç ve evsiz kalmış...
*
Endişelerinden kurtulamayan büyük kalabalıkların düşe kalka gittiği yolun sonunu görebilmek için tek umut aşı...
O eski günlere dönüldüğünde ise dünyayı yöneten ülkelerin olası virüslere karşı hangi tedbirleri alacağını ve günlük hayata dair hangi yasal düzenlemeleri getireceklerini de bilmiyoruz...
*
Buzdağlarının parçalanarak denize düştüğü gibi parçalanmaktan kendimizi kurtaramıyoruz...
Sürekli bölünüyoruz...
Partilere...
Derneklere...
Takımlara...
Şehirlere...
Kasabalara...
Okullara...
Mesleklere...
İdeolojilere...
İzm’lere...
Sadece bölünmekle yetinmiyoruz, ayrılıyoruz kırk parçaya, ayrıldıkça bir arada yaşamayı zorlaştırıyor ve karşılıklı tahammülsüzlüğü büyütüyoruz...
*
Günlük siyasi kavgaların içindeki doğru ve yanlışları ayırt etmeden, ayrıntılarını bilmediğimiz her savaşın kör bir taraftarı olup çıkıyoruz...
Ve sürekli kavga ediyoruz...
Bir yerlerde durmalıyız diyoruz ama kimse içindeki çerçeveye sığmıyor...
Nedir?
Neyi paylaşamıyoruz...
Ölüm var işte...
*
Necip Fazıl’ın bir sözü düşüyor aklımıza...
Diyor ki:
Hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız!
*
Sektörel yozlaşmaların içinde boğuşup duruyoruz.
Kontrolsüz spekülasyonların açtığı yaraları kimse kapatamıyor...
Olasılıktan gerçekliğe geçişin telaşını yaşıyoruz.
Sabahları uğruna kalkıp yollara düştüğümüz her şeyi gittikçe anlamsızlaştırıyoruz...
*
Martılar uçuyor soğuk dağların, nehirlerin, okyanusların, ormanların, derelerin suları üzerinde...
Rüzgâr alabildiğine esiyor...
Bölünmeden, kırıp dökmeden, savaşmadan bir arada yaşamalıyız.
Bir gün ‘Hiç’ olacağımızın gerçeğinden dahi korkmuyoruz...
Oysa, ölüm peşimizden geliyor ve pusularda bekliyor...
Bu zorlu süreçlerden savaşarak değil yardımlaşarak çıkacağımızı unutuyoruz...
Paylaş