Mehmet Ali Birand

Erivan Ankara’dan bir açıklama bekliyor, yoksa protokolleri iptal edecek… (1)

30 Mart 2010
ERİVANHer ne kadar Anayasa değişikliği gündemimizi kaplıyor ve bize nefes aldırtmıyorsa da, benim aklıma Ermenistan ile imzalanan ve onayı yılan hikayesine dönen Protokollerin geleceği takıldı. Protokolleri çok önemsiyorum. Soykırım sarmalından bizi kurtarabilecek tek çıkış olarak görüyorum. Ancak, olmadı veya olamadı. Biri bu oyunu bozdu. Ya birileri bizi aldattı veya biz hatalı davrandık. Bu yazı dizisini hazırlamak için Ermenistan’a gittim ve Ermeni devletinin tepesindeki isimlerle, görüşmelerde hazır bulunan kişilerle konuştum. Kuşkularım daha da arttı.

Geçen hafta sonu, Kültür Üniversitesi Küresel Siyasi Eğilimler Merkezi’nin davetiyle Ermenistan’a gittim. Aramızda gazeteci, akademisyen ve uzmanlar vardı. Amerikan B.Elçiliğinin (USAID) sponsorluğunda ve Eurasıa Vakfı (EPF) ortaklığında düzenlenen bir konferansa katıldım.

           

Ermenistan’ın en önde gelen uzmanları, Sivil Toplum Örgütleri, muhalefet ve iktidar partisinden temsilcilerin katılımlarıyla iki gün Protokolleri konuştuk.

           

Amerikan Büyükelçisi’nin evindeki çok kısıtlı bir akşam yemeğinde, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Protokollerin hazırlanmasında başından itibaren hazır bulunan, Arman Kirakosyan, Meclis Başkan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığının önde gelen isimleriyle buluştuk.

 

En çarpıcı olanı, Cumhurbaşkanı’nın bize göre Genel Sekreter yardımcısı diyebileceğimiz, Vigen Sargisyan grubumuza brifing verdi. Son derece parlak ve lafını sakınmayan, ne istediğini bilen ve bize Ermenistan’ın geleceğini temsil eden kuşağın temsilcisi izlenimini veren bu genç insan her şeyi kendi açısından açıkça anlattı.

 

Yazının Devamını Oku

Sizinle gurur duymuyoruz

29 Mart 2010
GS taraftarının tek istediği, FB’yi Ali Sami Yen’de döndüre döndüre yenmekti. Ne şampiyonluk ne bir şey istediğimiz bu maçtan gururla çıkmaktı.

Avrupa’da havlu attınız sesimiz çıkmadı. Ligde en olmayacak maçları kaybettiniz, sinirlenmedik. Vurdum duymaz bir futbol sergilediniz gıkımız çıkmadı.

Tek istediğimiz bu maçtan gülerek ayrılmaktı. Sizler ise bizi umursamadınız, maçı almak için doğru dürüst çaba bile harcamadınız. Taraftarınızı umursamadınız. Her biriniz döküldünüz, sahada dolaştınız.

Bizlere ihanet ettiniz...

Size verdiğimiz paraları, tribünlerden haykırışlarımızı ve desteğimizi haketmediğinizi bilin.Menajerinden yedeğine kadar yazıklar olsun size.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan, Erivan’ı çok şaşırtmış…

27 Mart 2010
Başbakan’ın kaçak çalışan 100 bin Ermeni’nin sınırdışı edilebileceğini söylemesi, burada tahminlerimizden çok daha derin komplo teorileri yazılmasına ve eski hatıraların deşilmesine yol açmış. Yine de bir kesim var ki Erdoğan’ı hala “Sınırı açabilecek tek siyasi lider olarak” görüyor.

Kültür Üniversitesi Küresel Siyasi Eğilimler Merkezi’nin düzenlediği, Türkiye-Ermeni siyasi gelişmeleriyle ilgili konferansa katılmak üzere buraya geldim. Tahmin edebileceğiniz gibi, son gelişmeler bizden çok daha büyük bir dikkatle izleniyor. Gözler Türkiye’nin üstünde.  Buradaki havayı size yansıtacağım, ancak bugünlük son durumu anlatmakla yetineyim.

 

Başbakan’ın, Türkiye’de çalışan 100 bin kaçak Ermeni’nin  sınır dışı edilebileceğini söylemesi, Erivan’ı tahminlerin de ötesinde etkilemiş.

 

Bir kesim, Soykırım anılarını tekrar hatırlatıyor. Türkiye’nin yeniden sürgünden söz ettiğine dikkat çekiyor.  Gördünüz mü, hala aynı mantık devam ediyor. Türk’ün aklına hemen Ermenileri sürmek geliyor” diyenler var

 

Ancak Başbakan’ın dün Ermeni liderlerle görüşmesi ve son konuşmaları kaçak işçilerle  ilgili çıkışının yarattığı olumluz etkileri giderme çabası olarak da görülüyor.

 

Yazının Devamını Oku

AKP, ilk defa bilgi verme zahmetine girdi…

26 Mart 2010
Ak Parti teşkilatı alınmasın, ancak şimdiye kadar kamuoyunu pek adam yerine koymazlar ve politikalarını anlatmak zahmetine pek girmezlerdi. Başbakan’ın gurup toplantılarındaki azarlar gibi konuşmaları ve bazı bakanların lütfen söyleşilere çıkmalarıyla yetinirlerdi. İlk defa bu yaklaşım bırakıldı ve hiç görmediğimiz yaygınlıkta bir kamu oyu bilgilendirmesi kampanyası açıldı. Bakın sonuç ne?

Ak Parti’nin genelde en büyük şikayeti medyadır.

           

Ne zaman, eleştiriler artar, hemen medyayı suçlarlar. Kendilerinde eksiklik aramazlar. “Acaba biz gerektiği gibi bilgi verdik mi ?” diye sormazlar.

           

Genel yaklaşımları şöyledir:

           

Herhangi bir konuda politika saptamış veya bir yasa tasarısı hazırlamışlarsa, bunu kamuoyuna pek fazla anlatmak zahmetine girmezler.

Yazının Devamını Oku

Anayasa taslağı, AKP’nin erken seçimine döndü

25 Mart 2010
Tam anlamıyla bölündük. Zaten her konuda bölünmüş durumdayız, ancak bu defa durum daha da net. Anayasa değişikliği, GS-FB taraftarları gibi ayırım yarattı. Bir bölüm, Türkiye’nin felakete götürüldüğüne inanıyor, diğer bölüm demokrasinin yaygınlaştığını ileri sürüyor. Sonuç, bir erken seçim niteliği kazanacak gibi görünüyor.

Bu iş nasıl sonuçlanacak, kimse bir tahminde bulunamıyor. Türkiye tam anlamıyla ikiye bölündü. Şimdiye kadar da, hemen her konuda  bölünmüşlük yaşadık, ancak bu defa ki kadar uçlara gitmemiştik. Görüşler öylesine birbirinin tersi ki, orta yol bulunması imkansız.

 

Bir kesim (muhalefet) için bu değişiklikler Türkiye’yi felakete götürüyor. Yargı teslim alınıyor. Ak Parti kendi yargısını oluşturuyor. İlerisi için  kendini koruyor. Hem olası bir kapanmaya karşı, hem de olası bir yüce divandan kurtulmak amacıyla şimdiden önlem alınıyor.

 

Diğer bir kesim (iktidar) ise, tam aksine bu adımları demokratikleşmenin yaygınlaşması olarak görüyor. Silahlı Kuvvetlerle başlayan ince ayar çabalarının şimdi de yargıya uygulandığını ve Avrupa Birliği’nin beklediği reformlardan oluştuğunu vurguluyor.

 

Bir kesim, bu taslağın anayasa mahkemesinden geri döneceğine inanırken, diğer bir kesim  ise halkın oyuna gideceğini söylüyor.

 

Yazının Devamını Oku

Anayasa, bal gibi değiştirilir…

24 Mart 2010
Eğer bu sistemin adı demokrasi ise ve bizler de demokratik bir sistemi benimsiyor isek, o zaman, iktidara “Seçime 1,5 yıl kaldı, anayasayı değiştiremezsiniz.” diyemeyiz. Ben bunda bir mantık göremiyorum. Ayrıca bu yeni düzenlemeyle Ak Parti’li yandaş yargı döneminin başlayacağına da inanmıyorum. Bu mantık yargı sistemimize hiç güven duymadığımızın anlamına geleceği gibi, yargımızın şimdiye kadar laik yandaşı olduğu sonucunu da ortaya çıkarmaz mı?

Ne  zaman biteceğini bilemediğimiz yepyeni bir gündemle haftaya başladık. Bundan böyle, Anayasa değişikliği tartışmaları günlük yaşamımızı kaplayacak, Çok heyecanlı ve bol kavgalı bir sürece girdik.

           

Bu kavgada muhalefetin direnmesini gayet iyi anlıyorum, ancak doğrusu hak veremiyorum. Başbakan ile kimi zaman  ters düşüyorum ve eleştiriyorum, ancak bu defa attığı adımı destekliyorum.

           

Şu soruya yanıt arıyorum:

           

Anayasalar  değiştirilemez mi?

           

Yazının Devamını Oku

Hangi Erdoğan bu ülkenin Başbakan’ı?

23 Mart 2010
Başbakan’ın birer gün arayla iki ayrı Erdoğan olarak karşımıza çıkması üzerine, Ahmet Altan’ın nefis bir yazıyla Taraf’ta başlattığı tartışma sürüyor. Gerçekten de karşımızda farklı iki kişilik var. Biri, sinema sanatçılarına son yılların en iyi konuşmasını yapan bir Erdoğan, bir de Ermeni konusunda kendini eleştiren Köşe yazarlarını yerden yere vuran bir Erdoğan. Hangisi doğru... Hangisi bizim Başbakanımız olmalı?

Ahmet Altan’ın Cumartesi günkü Taraf gazetesinde yazdığı yazıyı okumadınız ise, büyük kayba uğramışsınız demektir.

           

Lütfen buldurun ve okuyun.

           

Başbakan’ın aynı gün yaptığı ünlü konuşmanın ardından yazılmış. Hatırlayın, kaçak çalışan 100 bin Ermeni’yi sınırdışı etmekle tehdit ettiği konuşmasına karşı çıkan köşe yazılarını topa tutmuş ve “Sen kimsin ya, bana nasıl özür dile, dersin?... Aynaya bak... Ülkenin avukatlığını yap...” diye, ben dahil bazı meslektaşımı yerden yere vurmuştu.

 

İşte Ahmet Altan Başbakanın o hiçbir eleştiriyi kabul etmeyen, tepeden bakan ve bir Başbakana hiç yakışmayan konuşmasını değerlendirdiği yazısına “Peki, sen kimsin?” başlığı koymuş ve Erdoğan’ın iniş çıkışlarla dolu politikalarına, konuşmalarındaki genel yaklaşıma dikkat çekmişti.

           

Yazının Devamını Oku

15’ inci maddenin kalkması devrimdir

20 Mart 2010
Şu anda hayatımızı düzenleyen Anayasa, yüzkarası maddelerle dolu. Tümüyle değiştirilmesi, daha doğrusu yeniden yapılması gerekiyor. İktidarın ortaya attığı son değişiklik paketi, yetersiz olsa, muhalefetin tepkisini alsa dahi, yine de bir adımdır. Tümüyle reddedilmemesi gerekir.

Bir iktidarın yeterli oy bulabildiği taktirde, Anayasayı değiştirmeye hakkı vardır. Hele “hakkında dosyalar  bulunan ve seçime 13 ay kalan bir süreçte bu meclis anayasayı değiştiremez” mantığını kabul etmek imkansızdır.

 

Değişiklik yapılmak istenen maddelere itiraz edilebilir, sert tepki gösterilebilir, direnilebilir ancak “buna hakları yoktur” denemez. Demokratik bir rejimde, seçilmiş ve çoğunluğu olan bir iktidarın değişiklik yapma hakkı vardır.

 

Muhalefetin “yargı” konusundaki kuşkularını haklı buluyorum. Henüz bu konudaki kaygıları da giderilmiş değil. Yargıdaki yanlı tutumlar beni de rahatsız ediyor.

 

Neresinden bakılırsa bakılsın, nasıl yorumlanırsa yorumlansın, şu önümüzdeki taslak, şimdiye kadar yapılanlar arasında Türk yakın tarihinin en önemli değişiklik önerisidir.

 

Yazının Devamını Oku