Paylaş
Bu iş nasıl sonuçlanacak, kimse bir tahminde bulunamıyor. Türkiye tam anlamıyla ikiye bölündü. Şimdiye kadar da, hemen her konudabölünmüşlük yaşadık, ancak bu defa ki kadar uçlara gitmemiştik. Görüşler öylesine birbirinin tersi ki, orta yol bulunması imkansız.
Bir kesim (muhalefet) için bu değişiklikler Türkiye’yi felakete götürüyor. Yargı teslim alınıyor. Ak Parti kendi yargısını oluşturuyor. İlerisi için kendini koruyor. Hem olası bir kapanmaya karşı, hem de olası bir yüce divandan kurtulmak amacıyla şimdiden önlem alınıyor.
Diğer bir kesim (iktidar) ise, tam aksine bu adımları demokratikleşmenin yaygınlaşması olarak görüyor. Silahlı Kuvvetlerle başlayan ince ayar çabalarının şimdi de yargıya uygulandığını ve Avrupa Birliği’nin beklediği reformlardan oluştuğunu vurguluyor.
Bir kesim, bu taslağın anayasa mahkemesinden geri döneceğine inanırken, diğer bir kesimise halkın oyuna gideceğini söylüyor.
Karşılıklı gerekçeler öylesine karışık ve öylesine birbiriyle çelişik ki, işin içinden çıkmak giderek imkansızlaşıyor.
Tarafsız bir gözle bakıldığında, muhalefetin hiçbir anlaşma niyeti bulunmadığı ve tek amacının, iktidarın ortaya attığı bir girişimi engellemek olduğu görülüyor.
İktidarın da, eline geçen bir fırsatı kullanmak ve gerçekten, parti kapanmasını engellemek ve yargının “laikliği koruma işlevini” yok etmeyi hedeflediği anlaşılıyor.
Ortada, Türkiye Cumhuriyetinin laik temelini, Türk Silahlı Kuvvetleriyle birlikte koruyup kollayan yargının “el değiştirmesi” veya “görev değiştirmesi” söz konusu.
İktidar artık, yargının her işe karışmasını, sürekli demeçler verip yürütmeyi eleştirmesini istemiyor.
Askere yapılan ince ayarlar, şimdi yargıya uygulanıyor.
Doğrusu nedir?
Yargı’nın ülke yönetimine katılması mı, yoksa kendine verilen “adaleti sağlama” görevini yerine getirmesi mi doğru?
Bu soruya yanıt verebilmek çok güç.
Hangi Türkiye’denyana iseniz, ona göre yanıt verirsiniz.
Eğer, bu ülkenin hiç değişmesini istemiyorsanız reddeder, değişmesinden yana iseniz kabul edersiniz.
Neresinden bakılırsa bakılsın, bu gidiş (eğer referanduma gidilecekse) Ak Parti’nin güven oylaması, hatta bir nevi erken seçim niteliğine kavuşacak gibi görünüyor.
* * *
TOSUNCUĞA İKİNCİ YANITIM OLSUN
Tosuncuk,
Ben de senin isminden bahsetmemiştim ama zokayı kendi elinle ağzına taktın. Yani “bitik” bir müptezel deyince kimi kastettiğimi anladın.
Şimdi Babıali'nin en klasik yöntemine başvuruyorsun. Ratingi ya da tirajı olmayan, daha yukarıdakine ne kadar saldırırsa adından o kadar söz ettirir. Sen “Atina'dan bile bildirmezken” biz bu kuralı uygulayanları ibretle izlerdik.
Sen ki maymunları muhabirleştiren,
Sen ki haber merkezini sirke çeviren,
Sen ki “hayvanlar alem”ni, şaka programlarını haber bültenlerinde yutturan.
Sen ki haberciliğin dejenere edilmesine neden olan kişisin.
Şimdi çıkıp bana etik dersi veriyorsun. Muhatabım değilsin.
Git kumda oyna...
Ama sakın ha belden aşağı da vurma. Herkesin ailesi kutsaldır. Bu da polemiğin birinci altın kuralıdır. Senden umulmayanı yap. Beni şaşırt! Kimsenin ailesine ve namusuna dil uzatma.
Kendinden bahsettirmenin yolu bu değil evladım. Çalış, üret, ahlaklı ol. Bak artık haberleri gerçek haberciler sunuyor. Habere saygınlığını iade ediyor. İzle öğren. İlerde yararı olur.
* * *
DONUMUZ YOK, EGE’DE SAATİ 10 BİN EURO’LUK UÇAK UÇURUYORUZ
Yıllardan beri tepinir dururum.
Türkiyenin de, Yunanistannın da ekonomik durumları apaçık ortada. Buna rağmen, Ege’de sırf gösteriş olsun diye, saati 10 bin euro’ya mal olan uçak uçuruyoruz. Hele şu sıralarda, Yunanistan tam anlamıyla perişan durumda. Batmamak için inanılmaz borçlar alıyor. Yani, donu yok, ancak yine de Ege’de hava sahasının 10-
İki ülke, bu sembolik uçuşları karşılıklı bir anlaşmayla ayda 1 veya yılda 1’e dahi indirebilirler. Bununnedeni de, Yunanlıların bize “Ege’deki bizim hava sahamız
Melik Aşık’ın köşesinde okudum ve çok memnun oldum. İzmir Ticaret Odası, bu konudaki kampanya açmış .Hatta son Ege Adaları Konferansında bu yolda tüm ticaret odaları ortak bir karar da almışlar.
Yunanlı odalar asıl şimdi harekete geçmeli ve Ege denizindeki bu çok pahalı komikliğe bir son verdirmeliler.
Gelin hep birlikte harekete geçelim ve bu kampanyayı destekleyelim.
Paylaş