Mehmet Ali Birand

Adaletin hazin çöküşü…

6 Ocak 2011
Bir iddiaya girelim. Sokağa çıkıp bir anket yapalım ve "Ülkemizde Adalet var mı?" diye soralım. Ne yanıt alacağımızı şimdiden tahmin edebiliyorsunuz değil mi? Doğrudur, kamuoyunun önemli bir bölümü Adalete artık güvenmiyor. Bu gidişi değiştirebilmek için, bir an önce son derece önemli bir adım atılması gerekiyor.

Hizbullah sanıkları serbest kaldılar.
 
PKK sanıkları da serbest bırakıldı.
 
Mafya babaları da, ellerini kollarını sallayarak dışarı çıktılar.
 
Şimdi, Dink cinayeti zanlısı Samast' ın da bir yıl içinde serbest kalabileceği konuşuluyor.

Yazının Devamını Oku

İnsaf edin, 10 yıl tutuklu kalınır mı?

5 Ocak 2011
Kelimenin tek anlamıyla, buna "ayıp" denir. Düşünebiliyor musunuz, sanık olarak bir ihbar veya şüpheden dolayı tutuklandınız ve tam 10 yıl boyunca, gerçekten suçlu olup olmadığınız anlaşılmayacak ve belki de, 10 uncu yıl size "Kusura bakma, senin bu olayda suçun yokmuş" denecek. Adalet, insanlık bunun neresinde?

Yooook! Bu kadarı artık fazla.
 
Bir toplumun sabrıyla oynayabilirsiniz, aynı toplumu koyun gibi görüp ona herşeyi kabul ettirebileceğinizi de sanabilirsiniz; ancak bir toplumu hem aptal hem de her türlü dayağa hazır sayamazsınız.
 
Bu yaklaşımı iktidarlardan bekleyebilirdim de, Yargıtay'dan beklemezdim.
 
İktidarlar, bir süre sonra, kendilerini oraya oturtanları koyun gibi görürler ve her istediklerini kabul ettirebileceklerini sanarlar.

Yazının Devamını Oku

Güneydoğu pazarlığı şimdi başlıyor…

4 Ocak 2011
Bugüne kadar yaşadıklarımız, karşılıklı el ense çekmeye benziyordu. Karşılıklı denemeler yapıldı ve sonunda bir pazarlık sürecine girildi. Türkiye, Kürt gerçeğini kabul etti, çözüm için adım atmayı benimsedi. Kürtler, bağımsızlıktan vazgeçtiler, silahlarını susturdular, beklentilerini azalttılar. Ne kadar sürecek bilemem, ancak uzun ve ince bir yola çıkıyoruz. Atılacak her adım, yapılacak her hata, Türkiye’nin kaderini etkileyecek.

YA DAHA DA BÜYÜRÜZ YA DA ÇOK ACI ÇEKERİZ...

Yıllardır hep şikayet edip durduk...
 
“... Kürtler ne istediklerini ortaya koymuyorlar. Oysa açıkça söylemeliler...”
 
“... Kürtlerde, her kafadan bir ses çıkıyor. Ne muhatap alınacak, ne de tek sesle konuşan bir liderlikleri var. Biz kimle konuşacağız?...”
 

Yazının Devamını Oku

2011 Türkiye’nin dönüşüm yılı olacak

1 Ocak 2011
Geçmiş 12 ayı düşünmeyi bırakın, gelin bugün önümüzdeki yıla bakalım. Emin olun, 2011'i kolay kolay unutamayacağız. Şu veya bu şekilde son derece önemli gelişmelerle karşılaşacağız. En büyük heyecan siyaset dünyasında yaşanacak. Başbakan'ı nelerin beklediğini öğrenmek istiyor musunuz?

Yepyeni bir yıla girdik.

           

Bazılarımız, eminim dün gecenin yorgunluğundan hala kurtulamamıştır...

           

Kimimiz için, yılbaşının hiçbir anlamı yoktur . Diğerleri gibi bir gecedir.

           

Kimimiz için ise, mutlaka eğlenilmesi gereken bir gecedir.

           

Yazının Devamını Oku

2010'a Erdoğan damgasını vurdu

31 Aralık 2010
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Kimi için son derece güzel bir yıl oldu, kimine göre ise, aksine zor bir 12 ay geride bırakıldı. Siyasi açıdan bakacak olursak, bu yıl gündemi Başbakan Erdoğan elinde tuttu ve önemli değişikliklere imza attı. İkinci sürpriz isim ise, Kılıçdaroğlu idi. O da, Ana Muhalefet Partisi'ne damgasını vurdu.

Amerikan TIME dergisinin bu yılki "Yılın Adamı" anketinde, okur oylarıyla Başbakan Erdoğan'ın ikinciliğe kadar yükselmesi hiçte boşuna değildir. Yakın tarihimizde ilk defa bir Türk Başbakanı, böyle bir uluslararası ankette tepelere çıkabiliyor.

           

Politikalarının bazılarını beğenmeyebilirsiniz, ancak Erdoğan'ın Türkiye'yi farklılaştırdığını, dünya kamuoyunda dikkatlerin üstüne çevrilmesini başardığını reddedemezsiniz.

           

Erdoğan, bu değişimi özellikle 2010 yılında ön plana çıkardı. İlk gününden itibaren, yıl boyunca gündemi elinde tuttu.

           

2010’un, uzun süre unutulmayacak en önemli gelişmelerinden bazıları şunlardı:

 

Yazının Devamını Oku

2 dil ve özerklik seçim sonrasına…

30 Aralık 2010
Gereksiz şekilde kendi kendimize hayatı zorlaştırıyoruz. Sanki Kürt sorunuyla ilgili müthiş bir tartışma başlamış sanabilirsiniz, sakın aldanmayın. Seçimler öncesinde top dolaştırılıyor. Asıl kavga seçimlerden sonra başlayacak. Bakın neden?

Emin olun, kendi kendimize eziyet ediyoruz.

           

Hayatımızı zorlaştırıyoruz.

           

Kürt sorunuyla ilgili olarak, işi yokuşa sürüyoruz.

           

Bakın, bu zor işi nasıl başarıyoruz?

           

Yazının Devamını Oku

Türkiye, başkaldırıyor. Nükleer yakıt üretecek

29 Aralık 2010
Davutoğlu'nun kendini ve uyguladığı politikaları anlattığı 3.5 saatlik basın toplantısının satırlar aralarında, son derece önemli bazı hazırlıklar yapıldığını anladım. İran'ın kara gözleri için desteklenmediğini ve ileride atılacak önemli adımlar için zemin hazırlandığını anladım. Bugün sizlerle, Türkiye'nin 2020'lerdeki büyük planını paylaşmak istiyorum.

Davutoğlu'nun geçen Cumartesi günkü, 2010'un muhasebesini yaptığı, o çok konuşulan, 3.5 saatlik maraton basın toplantısında son derece önemli bir şeyin farkına vardım. Belki sizler çoktan biliyorsunuzdur. Bana dudak büküp "Ooooo günaydın arkadaş" diyebilirsiniz. Kusura bakmayın, ben şimdi farkına vardım ve benim gibi henüz durumu görmemiş olan  okurlarıma anlatmak istiyorum.

           

Farkına vardığım konu, Türkiye'nin 2020'lerde dünyadaki yerini etkileyecek. Ülkemiz, ya ikinci ligde kalacak veya 1'inci ligde top dolaştıracak.

           

Konu, Nükleer Enerji Sahibi olup olmamakla ilgili.

           

Eğer Türkiye, ekonomisini, doğum oranının üstünde büyütmek ve zengin ülkeler arasına girmek istiyorsa, enerji kaynaklarını çoğaltmak, çeşitlendirmek ve dış kaynaklara bağlılığını azaltmak zorunda. Ne gazımız var, ne petrolümüz.

           

Yazının Devamını Oku

Sizce, Davutoğlu iyi bir tamirci mi?

28 Aralık 2010
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yılın bir muhasebesini yaptı ve Türkiye'yi nereye götürmek istediğini anlattı. Eleştirileri yanıtladı. Kimi zaman kızgın, kimi zaman kırgın, ancak kendinden emindi. 3.5 saat sonra Bakanımızı, ahşaplaşmış bu köşkün restorasyonu için kollarını sıvamış bir tamirciye benzettim.

Restorasyon bir eseri yeniden elden geçirmek, eskimiş, yıpranmış veya zamanla yok olmuş bölümlerini yeniden düzeltmek için kullanılır.

           

Bunu yapan kişiye de Restoratör adı verilir.

           

Türkçe adı veya buna en yakın Türkçe kelime ise, Tamirci'dir. Tam anlatmasa da, ben Restoratör'ü Tamirci diye çevirdim.

           

Davutoğlu'nu geçen cumartesi günü -dışarıdaki nefis bir havayı feda etme pahasına- tam 3.5 saat dinledikten sonra da, Dışişleri Bakanımızın misyonunun Restorasyon, kendinin de Restoratör yani Tamirci olduğuna karar verdim.

           

Yazının Devamını Oku