Mehmet Ali Birand

Anıtın idamı hazin bir görüntüydü

27 Nisan 2011
Kars’taki anıtı beğenir veya beğenmeyebilirsiniz. Bir ucubeye de benzetebilirsiniz. Ancak milyonlarca insanın gözünün önünde bir heykelin, adeta adım adım darağacına doğru yürütülmesi. İdamının, önce kafası kesilip sonra vücudu paramparça edilerek gerçekleşeceğini bilen biri gibi bir görüntüyle karşı karşıyayız.

Ben çok hüzünlendim.
 
Kars’taki heykelin öylesine yapayalnız, etrafına dikilen darağacı karşısında, çaresiz şekilde kafasının kesilmesini beklemesi beni çok üzdü.
 
Ağır ağır ölüme götürülen, önce kafasının kesileceğini, sonra da vücudunun paramparça edileceğini bilen bir mahkuma benzettim.
 
Üstelik, hiçbir suçu olmayan bir mahkum.

Yazının Devamını Oku

Bir sınav sistemi nasıl yüze göze bulaştırılabilir!

26 Nisan 2011
Haftasonunda öyle şeytler yaşandı ki, hangisine bakacağımı şaşırdım. Ancak, ilk sırayı ÖSYM tuttu. Topluma bir ders verdiler. Binlerce öğrencinin hayatı nasıl eziyete dönüştürülebilir, koskoca bir sınav düzeni nasıl yüzüne gözüne bulaştırılabilirin dersini verdiler. Hayret ediyorum, hala herkes yerine oturuyor. Herhalde, birilerinin sinyali bekleniyor...

ÖSYM, bu yıl rekor kırdı.
 
Gerekçesi ne olursa olsun...İster, talihsizliklerin ard arda gelmesi...İster, komplo teorileri üretilsin, sonuca baktığınızda tam anlamıyla bir felaketle karşı karşıyayız.
 
Gün geçmiyor ki, yeni bir skandal yaşanmasın.
 
Bütün bunları muhalif basın uydurmuyor.

Yazının Devamını Oku

Turkcell’le Türkiye kazandı…

23 Nisan 2011
Yüksek Seçim Kurulu’nun, ülkeyi zıvanadan çıkaran kararları gündemden düştü de, Türkiye açısından son derece önemli bir diğer gelişmeyi görebildik. Mehmet Emin Karamehmet, Turkcell savaşını kazandı.

Günlerimizi bazen çok gereksiz tartışmalarla geçiriyoruz. Gündem fırtına gibi değişiyor ve gerçek gündemle, içi boş gündemler birbirine karışıyor.

Yüksek Seçim Kurulunun bir hafta süreyle hayatımızı karartan kararıyla uğraşırken, bu ülkenin en önemli şirketlerinden biri, az daha başka ellere geçecekti.

Turkcell, bu ülkenin en önemli haberleşme kurumudur. Sadece para olarak değil, uluslararası arena’daki yeriyle Turkcell  kaybedilmemeliydi.

Mehmet Emin Karamehmet, yabancı ortağına karşı müthiş bir mücadele verdi ve kazandı. İşin ilginç yanı, belki de ilk defa, Türkiye de Turkcell’e sahip çıktı.

İş çevrelerinin kıskançlıkları, bürokrasinin çelmeleri bile bu defa işlemedi. Karamehmet, çok iyi bir stratejist olduğunu, bir defa daha ispatladı.

Tabii bu kavga, kolay kolay bitmez. Sadece Genel kurulda önemli bir adım atıldı, ancak daha davaları var. Ben Karamehmet’in pes etmeyeceğinden eminim.

GS’DA OYUN BİTMEZ...

Rahat duramıyoruz ki...

Yazının Devamını Oku

Türkiye, BDP’ye sahip çıktı…

22 Nisan 2011
YSK’nın kararı tam da beklendiği gibi ülkenin en önemli sorununu ateşledi. Sokaklar elev topuna döndü. Ancak Türkiye tüm kurumlarıyla süreci yönetmeyi bildi ve BDP’ye sahip çıktı. Kürt sorununda uçurumun eşiğinden dönüldü. Türkiye’nin bu en kritik dönemecinde şimdi sıra BDP’de...

YSK’nın kararı tam da beklendiği gibi ülkenin en önemli sorununu ateşledi. Sokaklar elev topuna döndü. Ancak Türkiye tüm kurumlarıyla süreci yönetmeyi bildi ve BDP’ye sahip çıktı. Kürt sorununda uçurumun eşiğinden dönüldü. Türkiye’nin bu en kritik dönemecinde şimdi sıra BDP’de...

Kim ne derse desin, YSK iliklerimize işlemiş o “derin devlet” refleksiyle hareket etti ve aldığı “siyasi” kararla, bilerek ya da bilmeyerek, Gündeydoğu sokaklarına benzin döktü.

Allahtan kararın sonrasındaki süreçte sağduyu galebe çaldı...

Türkiye adeta bir konsensüsle Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, medyası ve siyasetin büyük bir bölümüyle BDP’ye sahip çıktı.

YSK kararı bazı çevrelerde AK Parti’nin seçim manevrası olarak değerlendirilse dahi  AK Parti bu sağduyulu yaklaşımın mimarlarından biri oldu, biraz utangaç bir tavırla da olsa BDP’ye destek vermekten çekinmedi.

TÜRKİYE ARTIK ÇÖZÜME DAHA YAKIN

Şimdi herkes kendini çözüme biraz daha yakın hissedebilir.

Zira bu sağduyu ortamı gösteriyor ki Türkiye artık sorunu siyaset dışında çözmeye çalışarak ödenecek bedelleri göze almak istemiyor.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan, tarihe geçmek istiyorsa bu soruna el koyar…

21 Nisan 2011
Başbakan, şimdiye kadar Kürt sorununa el atan liderler arasında en cesur olanıydı. Kimsenin atamadığı adımları attı. Seçimler yaklaşınca frene bastı. Ancak Türkiye önümüzdeki dönemde öylesine kritik bir aşamaya giriyor ki, Erdoğan ya sorunu boynuzlarından yakalayıp tarihe geçecek veya bu ülke yine yıllarını kaybedecek, sokaklar kana bulanacak.

Liderler için en öncelikli unsur, başında oldukları partinin ülkeyi  başarılı şekilde yönetmesi, zenginleştirmesi ve iktidarı mümkün olduğu kadar uzun süre elinde tutabilmektir.

 

Bu, her siyasetçinin ilk hedefidir. Çıraklık dönemini atlattıktan sonra, her liderin hedefi değişmeye başlar. Tarihe geçmek, ülkenin kaderine damgasını vurmak ister.

           

Erdoğan için artık ustalık dönemi başladı. Artık, Atatürk  veya Özal  gibi damgasını vurmak, tarihe geçmek çok daha önem kazanıyor.

 

Önünde de müthiş bir fırsat var.

 

Yazının Devamını Oku

2023 hedefi akıllı bir strateji…

19 Nisan 2011
Başbakan'ın açıkladığı programın genel yaklaşımı, iletişim açısından son derece akıllıca hazırlanmış. Vaad edilenlerin ne kadarının yapılabileceği bugünden hesap edilemese dahi, topluma ilk defa uzun vadeli bir vizyon getiriliyor. İlk defa, laf yerine projeler üretilmiş.

Amerikalıların çok sevdiğim bir söylemleri vardır:
 
"...Hayatta neyi hedeflersen, o kadarını elde edersin... Eğer hedefin 100 dolar kazanmaksa, 100 dolar kazanmakla kalırsın... Eğer 100 bin dolar hedeflersen, eninde sonunda 100 bin dolara kavuşursun..."
 
Bu söz, insanların hayallerini büyük tutmaları, küçük hedeflerle zaman harcamamaları gerektiğine dikkat çeker. Belki koyduğunuz hedefe hemen ulaşamazsınız, ancak eninde sonunda istediğinize kavuşursunuz. Hiç değilse, hedefiniz büyük olduğunda, sizler de büyük düşünmek zorunda kalırsınız.
 
Başbakan'ın açıkladığı, "Türkiye Hazır-Hedef 2023 " programı, heyecan verici bir Türkiye imajı çiziyor.

Yazının Devamını Oku

Son anketleri gördünüz mü?

16 Nisan 2011
Seçimler yaklaştıkça, tahmin yarışı da yaygınlaşıyor. Bir kesim, sokakları dolaşıp, havayı kokluyor ve “AKP düşecek” diyor, diğer bir kesim, yeni bir AKP rekorundan söz ediyor. Son anketleri topladım ve bakın nasıl bir manzara ile karşılaştım.

Son anketleri gördünüz mü?
 
Güven duyduklarımın bir ortalamasını aldım ve kararsızlar dağıtıldıktan sonra, şöyle bir manzara ile karşı karşıya kaldım:

- AKP : yüzde 45 - 47
- CHP : yüzde 28 – 30
- MHP : yüzde 10.5 – 12

Bu oranlarda şaşma olabilir tabiii... Özellikle kararsızların hala yüzde 18-20 oranında olduğunu akılda tutmak ve seçmenin son anda karar değiştirme alışkanlığını da hesaplamak gerekir.

Başbakan, nedense AKP oylarıyla ilgili tahminlerini çok daha düşük gösteriyor. Bunu, fazla beklenti yaratmamak için mi, yoksa “Nasıl olsa Ak Parti kazanacak, ben şu bağımsıza veya diğer partiye destek olayım” diyenleri uyarmak için mi yapıyor, bilemiyorum.

Yazının Devamını Oku

Avrupa pişman, Türkiye memnun…

15 Nisan 2011
Başbakan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki sert konuşmasından sonra, gece tüm siyasi gurup liderleriyle yemek yedi. O yemekte, Avrupalı parlamenterler konuşmaya ne tepki gösterdiler? Genelde ne gibi yorumlar yapılıyor? Başbakan, Strasbourg’da kimlere mesaj vermek istedi. Strasbourg ve Brüksel’ de Türkiye’nin nabzını tutanlarla konuştum, çok başka bir manzara ile karşılaştım.

Türk kamuoyu, Başbakan Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki konuşmasından son derece memnun.
 
Genel tepkileri şöyle özetleyebilirim:
 
“Yetti be kardeşim, adamlar, yıllardır durmadan eleştiriyorlar. Ne yapsak kendimizi beğendiremiyoruz. Birinin de çıkıp bunlara ağızlarının payını vermesi gerekiyordu ve Başbakan da bunu gayet güzel yaptı. Adamları yerlerine oturttu...”
 
Ahmet Altan gibi, bu konuşmayı eleştiren ve “Avrupa’ya Türk kalmak...” gibi son derece anlamlı bir başlık altında, bu kadar sert tepkiye gerek olmadığını, Avrupa’nın bir parçası sayılan Türkiye’ nin bazı değerleri kabul etmesi gerektiğine dikkat çekenler de var tabii…

Yazının Devamını Oku