Konu dağılmadan önce belirteyim; aralarında bulunduğum sevenlerinin merakla beklediği albüm hakikaten şahane olmuş, ellerine sağlık...
Redd’den Güneş Duru, albümün nihayet çıktığını Instagram hesabından şu cümleyle başlayan bir notla duyurdu:
“Bu, olasılıkla yayınladığımız son CD olacak. Ne yazık ki CD’lerin ömrü yavaş yavaş son buluyor. 37 yıl önce, 1979’da Chopin’in CD’si ile ticari olarak ilk defa kullanıma giren CD’lerin ömrü 40 yılmış...”
Müzik âleminde dijital müzik platformlarının mutlak hâkimiyetini ilan ettiği malumunuz...
Fakat “CD” hakikaten öldü mü, ıssız acun kaldı mı, kara plak öcün aldı mı?..
Lokasyon harikulade; son yılların parlayan yıldızı Karaköy’de otelleri.
Gayet modern, zevkle döşenmiş, özellikle yabancı genç turistlerin rağbet ettiği otelde mesela yakın geçmişte Madonna’nın kızı Lourdes Leon kalmıştı.
Salı sabahı kahve içmek için uğradığımda “Vaziyetler nasıl?” demem yetti...
Sultanahmet’teki alçakça saldırının ardından Alman turistlerin rezervasyonlarının bıçak gibi kesildiğinden girdi, gemi turlarının birer birer iptal olmasının yarattığı tahribattan çıktı.
20 odalık oteli ayakta tutmak için nasıl çabaladıklarını anlattı. Kolaylık ve şans dileyebildim sadece...
1960’lı yıllarda yayınlanmaya başladıktan sonra bir fenomene dönüşen, dünyanın her yerinde ilgiyle izlenen “Uzay Yolu” dizinin ötesine geçerek filmlerle, kitaplarla, oyuncaklarla vesaire dev bir sektöre dönüşmüştür 50 yıl içinde.“Uzay Yolu/Star Trek” hayranları “Trekkie” olarak adlandırılıyor ve haklarında çekilmiş 1997 yapımı harikulade bir belgesel de bulunuyor “Trekkies” diye, bulursanız kaçırmayın, seyredin derim...
Hayranların türlü tuhaflıklarını (kime göre tuhaf orası da tartışılabilir) kaydederken her yıl dünyanın çeşitli noktalarında düzenlenen “Uzay Yola Fuarları”ndan birine de gidiyor belgesel ekibi...
Bu fuarda dizide veya filmlerde oynayan sanatçıların katıldıkları bir panelde “Yok artık!” dedirten bir olaya şahitlik ediyoruz.
VİRÜSÜNÜ YOLLA BANA
Ligde olağan hedefinin çok ötesine düşmüş vaziyette Manchester.
Van Gaal’ın gideceğinden herkes emin, teknik direktörlük için yıldız hoca isimleri yarıştırılıyor.
Bu vaziyetteyken taraftarın aradığı heyecan Rashford olarak belirmiş oldu işte...
Dün Arsenal’i sahasında ağırlayan Manchester, favori gösterilmediği maçı 3-2 kazanırken, 18’lik Rashford ilk yarıda 2 gol atıyordu “yine”.
Veya “Avrupa Birliği’yle ilişkileri ne yaptık, buzdolabına kaldırdık. Manyak mısın sen? Avrupa’yla ilişkileri niye donduruyorsun sen?” dedikten sonra frene dokunabilseydi?..
Durduramamış belli ki kendisini Yusuf Kaplan ve lafı Cumhurbaşkanı’nın yakın kadrosuna getirmek “hatasına” düşmüş:
KİM KONUŞACAK ABİ?
“Ben konuşmayacaksam kim konuşacak abi? Yalakalık mı yapacağım ben? Yeter ya! Batırdılar memleketi! Yalakalık yapa yapa, jölelilerle şunlarla bunlarla... ha bire gaz veriyorlar...”
O cepheden Yusuf Kaplan’a cevap gecikmedi: “Meczup... Münafık...”
Başbakan’ın diyalog kanalı açan, derde kulak veren bu tavrını sonuçtan bağımsız olarak kutlamak gerekiyor.
Cerattepe için yürüttüğü mücadelede hukuk önünde, bürokrasi önünde, vicdan önünde “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” muamelesi yapılan Artvinlinin biber gazı yerine Başbakan ile diyalog kurması demokratik olgunluk belirtisidir.
Cerattepe’de alicengiz oyunuyla kurulması planlanan madenin nasıl bir doğa harikasının, yerine konulamayacak güzelliğin canına kastettiği malum...
Yaz kış kullandığı, Kafkasör’de şenlikler düzenlediği, temiz suyuna, havasına hem kurban hem muhtaç olduğu bu araziye hem de türlü dolapla el konulmasını istemiyor Artvinli.
ARSIZCA SULANMA!
25 yıldır verdiği tüm mücadeleleri hukuk önünde kazanmışken,
“Hortlak” kılığına girmiş üç protestocunun fuar alanı önünde çekilmiş bir fotoğrafı bu.Ellerindeki bez pankartta “Korkunç mu geldik?
Siz bir de içeriye bakın, silah tüccarları var” manasında bir slogan vardı.
“Büyük” olmasa da önemli silah fuarlarından biri olan DSEI’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerken getirilen silah vesaire sergilendi, anlaşma kovalandı.
Protestocu gruplar arasında bulunan Af Örgütü fuarda “işkence malzemeleri” dahi satıldığını söyledi ama duyan oldu mu bilinmez...
İlk yarıda Sabri’nin pozisyonu penaltı olur, Koray’ınki olmaz.
Hakan’ıikiye ayrılıp sabaha kadar tartışabilirsiniz, Herkes de kendince haklı çıkabilir!
Önce Özer Hurmacı ile bir “parmak sallama” polemiğine girdi.
O polemik neticesindeÖzer Hurmacı sarı karı kart gördü.59’da da faul yapan Özer’i ikinci sarı kartla cezalandırdı ki kırılma anında da vurguladım, bana sorarsanız iki sarıyı toplasanız bir sarı etmez!