Neredeyse herkes de, onun neyi nasıl başardığı kadar, hatta belki daha fazla servetiyle ilgili.
Bugün şirketine 12 milyar dolar değer biçiliyor; yarın bu değer sıfıra da düşebilir, çok daha yukarı da gidebilir. Ama Osman Kibar aynı Osman Kibar.
Akşamları evine giden, eşi ve çocuklarıyla sofraya oturan, çocuklarını uyuttuktan, el ayak çekildikten sonra da soyut matematik ders kitaplarına kapanan bir genç adam.
Telefonda konuşuyoruz, “Başarıyı nasıl tarif ediyorsun?” diye soruyorum, “Türkiye’de sokakta sorsan çoğu insan başarıyı çok para kazanmak diye tarif eder, sence nedir başarı?”
İzmir’de doğup büyümüş, ilkokuldan sonra İstanbul’a Robert Kolej’e gelmiş, sonra buradan matematiksel iktisat okumaya Amerika’ya gitmiş, yüksek lisansını yine Amerika’da mühendislikte yapmış, ardından da temel bilim alanında doktora yapmış, yine Amerika’da.
Doktora eğitimini yaparken kurduğu bir biyoteknoloji şirketini Novartis ilaç firmasına 470 milyon dolara satmış, kurduğu bir başka elektronik şirketini de Intel’e satmış biri Osman Kibar.
Sonra teknoloji şirketlerine yatırımcı olmak isterken, kendisini hiç istemediği bir konumda, yatırım bankacısı olarak bulmuş ve hemen New York’tan yeniden California’ya geri taşınmış Osman Kibar.
Burada, Robert Kolej’den arkadaşı ve New York merkezli büyük bir hedge fonun ortaklarından olan Cevdet Şamikoğlu’nun yardımıyla sağladığı 3.5 milyon dolar sermayeyle Pfizer ilaç firmasının kuluçka merkezinde Wintherix adlı bir şirket kurmuş.
Fizik eğitimi almış ama Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra bankacılık yapmış, bankacılıktan da internet girişimciliğine soyunmuş, bundan da ciddi paralar kazanmış biri.
Epey bir zamandan beri Facebook'un yüzde 1.96 ortağı ve Facebook kurucusu Mark Zuckerberg'in arkadaşı.
Bu ikilinin birlikte yaptığı pek çok şey var ama dün yanlarına ünlü astro fizikçi Stephen Hawking'i de alarak başlattıkları girişim galiba en çok konuşulanı olacak.
Dün, Yuri Gagarin'in uzaya giden ilk insan olmasının 55. yıldönümüydü. Yuri Milner de özellikle açıklama için dünü seçmişti, çünkü adını Gagarin'den almıştı 54 yaşındaki girişimci.
Radikal’in Ankara İstihbarat Şefi İsmet Demirdöğen ve Fazilet Partisi muhabiri Ergun Aksoy’la birlikte söyleşi yapmak için partinin genel başkanı Recai Kutan’a gittik. Söyleşi boyunca Cemil Çiçek de bizimle beraberdi.
İşte o mülakatta Recai Kutan ilk olarak söyledi ‘Biz Türkiye’nin zencisiyiz’ sözünü. Bu söz çok tuttu; izleyen yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da defalarca duyduk, ‘Biz Türkiye’nin zencileriyiz’ cümlesini.
AŞAĞIDAKİLER-YUKARIDAKİLER
Diyelim ki tartışmamız ülkemizde çocuk istismarı.
Medyaya fırsat kalmadan meseleyi içerikten biçime kaydırma işini politikacılarımız elbirliğiyle yaptı bile.
Çocuk istismarının ve bunun engellenmesi için yapılması gerekenlerin konuşulmasına kimse enerji harcamazken bir belden aşağı tartışmaya döndürdü siyasetçilerimiz işi ve şimdi hepimiz olanca enerjimizle bunu konuşuyoruz.
Neden böyle yapıyoruz?
Ama bu otomobilin varlığı ilan edildikten sonra üç gün içinde neredeyse 300 bin kişi depozito yatırarak ‘Ben bunu almak istiyorum’ demiş.
Başarı böyle bir şey.
Evet, elektrikli otomobil üreticisi Tesla’dan ve onun yeni açıkladığı Model 3’ten söz ediyorum. Dün Hürriyet’te Emre Özpeynirci yeni otomobili ayrıntılarıyla anlattı; ben de size bugün o otomobili yaratan şirketten ve o şirketin dünya otomobil piyasasını nasıl kökünden değiştirmekte olduğundan söz edeceğim.
Tesla, elektrikli otomobiller üretmek üzere 2003 yılında Amerika’da kurulmuş bir şirket. Amerika’nın ve dünyanın otomotiv devleriyle kıyaslandığında üretim rakamları da, satış rakamları da son derece düşük.
Bugünlerde Panama’daki bir hukuk bürosundan sızan inanılmaz büyüklükteki dosyalar ve onların açıklanmasının yarattığı bir skandalı konuşuyor bütün dünya.
Dünya onu konuşuyor olsun, biz de burada belki etkileri itibarıyla Panama sızıntısını hiç aratmayacak büyüklükte bir skandalın içinde yaşıyoruz zaten.
Hem de yıllardır.
Bizim, 49 milyondan fazla vatandaşımızın her türlü kimlik bilgisi çalındı. Bu yetmezmiş gibi şimdi çalınan bilgiler bir de internete yüklendi.
Evet, dört yılda bir yapılan seçimler hesap vermenin ve yeni yetki almanın bir yoludur ama modern demokrasilerde bununla yetinilmez.
Bizden toplanan vergilerle bize daha iyi hizmet sunması beklenen kurumların görevlerini yeterince iyi yapıp yapmadığının hesabının da verilmesi gerekir.
Siyaset ve siyasetçi tam da bunun için vardır.
Bu ülke bu manada bir modern demokrasi olsaydı, kimsenin söylemesi gerekmeden, YGS’nin sonucu açıklanır açıklanmaz, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir heyet, ÖYSM’nin uzmanlarıyla görüşmeye giderdi.