Bu çerçevede faaliyete geçen İzmir Ekonomi Üniversitesi Tarımsal Teknoloji ve Gıda Bilimleri Fakültesi’ni dikkatle izleyelim. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Nazan Turhan ile gerçekleştirmeyi planladıkları proje ve çalışmaları konuştuk.
Bize katılın
Nazan Turhan, “Artık tarım sektörüne piyasa mekanizması açısından bakabilmek, dünyada tarım ürünlerine olan talebi takip edebilmek ve talebi karşılayacak nitelik ve nicelikte ürünleri üretilmek önem taşıyor. Yine tüketicilerin beklentileri doğrultusunda, bu ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, depolanması ve pazarlamasını yapabilecek elemanlara olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu sektör için nitelikli eleman ihtiyacını karşılama hedefi ile kurulan Tarım Teknolojisi ve Gıda Bilimleri Fakültesi eğitim planını güncel ihtiyaçlar doğrultusunda hazırladı. Bu sektörde yapılacak çok iş var, siz de bu alanda çalışmak ve bu sektörün bir parçası olmak istiyorsanız bize katılın çağrısında bulunuyoruz” diyor.
Kilit sektör
Turhan, “Küresel iklim değişikliği, gıda fiyatlarındaki yükseliş, dünya nüfusundaki hızlı artış, tarım ve gıda sektörünü sosyal ve ekonomik bakımdan ülkemizin geleceği için kilit bir sektör haline getiriyor. Ege bölgesi özellikle de İzmir ve çevresi tarıma dayalı endüstriler için çok bir uygun yapıya sahip. Ülkemizde tarım ve tarıma dayalı sanayinin taşıdığı önem ve gelişme potansiyeli ise çok açık. Ancak bu potansiyelin doğru ve planlı uygulamalar sonucu aktif hale getirilmesi gerekiyor. Tarım ürünlerinin standartlara uygun işlenmesi konusunda gerekli bilgi ve beceri ile donatılmış bireylere duyulan ihtiyacın Gıda Mühendisliği bölümü ile sağlanması planlanmakta” diye konuşuyor.
TEKNOLOJİK DESTEK
YEŞİL ve su bakımından zengin yemlerin havasız ortamda fermantasyona uğratılarak (ekşiterek) saklanmasına silolama diyoruz. Bu işlem sonucu elde edilen yeme de silo yemi veya silaj adı veriliyor. Silaj kısaca hayvan turşusu olarak da tanımlanıyor. Tabii süt sığırcılığında silajın büyük önem taşıması, uygulamada yapılan hataları da gün yüzüne çıkarmamızı gerektiriyor. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. İsmet Türkmen ile silaj üretimi ve önemini konuştuk.
İhtiyaç giderek artıyorİsmet Türkmen, “Hayvancılık sektöründe son yılların ilgi odağı olan silaj üretimi, sayısı 5 milyonu geçen sağmal ineklerin ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalıyor. Silaj kullanıcılarının, sermaye yetersizliği dolayısıyla kullanım sezonunu 6 ay ile sınırlandırmaları, ihtiyacın yıl boyu sürecek biçimde karşılanamaz hale dönüşmesine yol açmakta. Türkiye’de yıllık 14 milyon ton silajlık mısır üretimi mevcut. Bunun ekonomik karşılığı ise yaklaşık 1 milyar dolar. Ülkemizin ihtiyacı ise 18 milyon ton. Aradaki 4 milyon tonluk fark ya verim düşmesine razı olunarak sineye çekiliyor ya da ithal hammaddelerle karşılanıyor. Her nasıl olursa olsun bunun döviz karşılığı ise 250 milyon dolar. Özellikle yakın gelecekte tüm sağmal ineklerin kültür ırkı hayvanlara dönüşmesi ile tüketimin artacağı dikkate alındığında, silajlık mısır ihtiyacı iki katına çıkacak” diyor.
Ege Bölgesi önde
Türkmen, “Türkiye’de ve dünyada en kaliteli ve verimli silaj mısırdan üretiliyor. Zaten Türkiye’de silaj üretiminin yüzde 95’i mısırdan elde ediliyor. Orta Avrupa’da mısırın az yetişmesinden dolayı silaj genellikle çayır tipi otlardan yapılabiliyor. Kuzey Avrupa’da ise sürekli yağmur ve de soğuk hava şartları sebebiyle üretim oldukça sınırlı kalıyor. Türkiye’de Doğu Anadolu Bölgesi dışındaki tüm bölgelerde silajlık mısır üretimini gerçekleştirebiliyoruz. Silaj üretiminde Ege Bölgesi ilk sırada yer alırken, bu bölgemizi Trakya, Akdeniz, Orta Anadolu, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu takip ediyor. Suyun ve sıcaklığın olduğu her yerde silajlık mısır üretimini yapmak mümkün” diye konuşuyor.
İki katına çıkacak
Türkiye’de toplam en az 5 milyon sağmal inek bulunduğunu dikkate aldığımızda mevcut silaj üretiminin talep karşısında yetersiz kaldığını söyleyen Türkmen, sözlerine şöyle devam ediyor:
Farkındaysanız hep tarım, sanayi ve teknoloji bütünleşmesine dikkat çekmeye çalışıyorum. İşte size güzel bir örnek daha. Fidaş Seracılık Fidecilik AŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kemal Ersoy ile firmanın faaliyet ve projelerini konuştuk.
Kemal Ersoy, “Tarımsal sanayiye dayalı bir alandaki iş arayışlarımız sonucunda firmamız 2004 yılı Ağustos ayında, Salihli’nin önde gelen Ersoy ve Yazgan ailelerinin önderliğinde Salihli merkezli olarak kuruldu. Yapılan yer seçimi ve fuar araştırmalarının ardından fideliğimiz dönemin en modern fide üretim tesislerinden biri olarak tasarlandı. İnşaat Kasım 2004’te başladı ve 2005 yılının Mart ayında tamamlanarak Dikili’nin Kabakum Köyünde işletmemiz faaliyete geçti. Tesisimiz 50 bin metrekare arazi üzerinde yapılanmıştır. Ayrıca 17 bin metrekare sera alanı ve toplam bin m2 yönetim, işletme binası, depo ve yemekhane alanları bulunmaktadır. Domates, biber, hıyar, marul, kavun, karpuz, karnabahar, lahana, brokoli vs. gibi birçok ürünün fidelerinin üretildiği tesisimizde tohum ekimi, çimlendirme, iklim kontrolü, sulama, havalandırma ileri teknoloji otomasyon sistemleri ile sağlanıyor. Seraların tasarımı, gerekli tüm hijyenik önlemlerin alınmasına imkân tanıyacak şekilde yapılmıştır. Üretim kapasitemiz yıllık 110 milyon adettir. Firmamızda 8 tanesi beyaz yakalı olmak üzere toplam 31 çalışanımız mevcuttur. Son olarak 2012 yılında Değerli ailesinin de firmamıza katılımı gücümüzü daha da artırdı” diyor.
Bitki sağlığı
Ersoy, “Ülkemizin değişik yörelerinde, farklı zamanlarda farklı ürünler üretilmekte. Bu sebeple bizim müşteri portföyümüz de değişik bölgelerde değişik müşteri profillerinden oluşuyor. Kendisine bağlı çiftçileriyle sözleşmeli tarım yapan salça fabrikaları, kurutulmuş domates fabrikaları, konserve ve turşu fabrikaları olabildiği gibi zirai ilaç bayileri ve nihai kullanıcı olan üreticiler de listemizde yer almakta. Ayrıca, hobi amacıyla bahçelerinde ve saksılarda yetiştiricilik yapan tarım meraklıları da fidelerimizi tercih ediyor. Ürettiğimiz ürünün canlı olması beraberinde birçok dikkat edilmesi gereken konuyu da ortaya çıkarıyor. Bitki sağlığı ve kalitesi en temel konulardan biri. Bu yüzden üretim bölümümüzde uzman ziraat mühendislerimiz ve yıllar içinde yetiştirdiğimiz deneyimli personelimiz bulunuyor. Üretim esnasında gerekli tüm hijyenik önlemler alınmakta, bitki koruma ve besleme uygulamaları yapılmakta” diye konuşuyor.
İZLENEBİLİRLİK VE ANALİZ
Ersoy, “Temel konulardan bir tanesi de ‘Bebek Gibi Baktığımız’ fidelerin doğru zamanda, doğru şekilde üretime alınması ve teslimatlarının planlanmasıdır. Dolayısıyla operasyon bölümümüzde endüstri mühendisi arkadaşımızın başında bulunduğu bir ekip sektörün en ileri yazılımı olan Growis programı ile her bir siparişi en ince ayrıntısına kadar izleyip gerekli planlamaları yapıyor. Growis, hem operasyonda hem de üretimde en üst düzeyde izlenebilirlik sağlamakla kalmayıp işin teknik detaylarında da her türlü analizi yapmamıza fırsat sağlıyor” diyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) uzmanları, küresel iklim değişikliği başta olmak üzere çeşitli etkenlerden dolayı, önümüzdeki 20 yıl boyunca kuru gıda ve tüm gıda ürünlerinde fiyatların yükselebileceğine dikkat çekiyor. Bu çerçevede Türkiye, gelecek yıllarda da tarımda kendi kendine yeten bir ülke olabilme özelliğini sürdürebilmek için stratejik ürünlerde (buğday, hububat ve bakliyat) tarım politikalarını iyileştirmeye devam etmeli. Kuru gıda sektörünün öncülerinden Reis Gıda’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ile sektörel gelişmeleri konuştuk.
Mehmet Reis, “Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de tarım ve gıda sektörünün stratejik önemi tartışılmaz. Bu alanda çok büyük bir potansiyele sahibiz. Tabii sektörün yapısal sorunları var ama ciddi avantajlarımız da var. Verimli topraklara sahip ülkemizde tarımda verimliliği artırma çabaları kesintisiz devam ettirilmeli. Üreticilerimiz desteklenmeli ve tarım politikalarımız buna göre yönlendirilmeli. Mutlaka miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Tarım sektörü ülke ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Tarımın toplam istihdamdaki payının yüzde 25 olması sektörün sosyal boyutunun da ne kadar önemli olduğunu göstermekte” diyor.
Ramazan ayında zam yokRamazan ayı boyunca fiyat artışı yapmayacaklarını söyleyen Reis, “Zam yapılmasının karşısındayız. Kuru gıdada fiyatlar, zaten yeterince yükseldi. Bu yüzden Ramazan boyunca kuru gıda fiyatlarına zam yapılmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Olumsuz hava şartlarından dolayı pirinç, kuru fasulye, kırmızı mercimekte rekolte düştü ve fiyat artışı yaşandı. Nohuttaki fiyat artışı ise iri nohutların ‘leblebi’ olarak değerlendirilmesinden kaynaklandı” açıklamasını yapıyor.
Kumanya mı hediye çeki mi?Mehmet Reis, “Ramazan ayı ile birlikte gündeme gelen hediye çeki, kumanya paketlerinin yerini tutmaz. Hediye çekini alanlar, genelde parfümden saç tokasına kadar kişisel ürünleri satın alabiliyor. Oysa maneviyatı yüksek olan bu ayda kumanya paketi vermenin amacı mutfaktaki ev hanımına katkı yapmak, sağlıklı beslenmeye destek olmak ve Ramazan ayında tencerelerin kaynamasını sağlamaktır. Hayırsever vatandaşlarımız ortalama 20 ile 80 TL arasında değişebilecek Ramazan ayı paketlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı sürdürecektir. Burada hayırsever vatandaşlara tavsiyemiz, paketi satın almadan önce ürünlerin son kullanma tarihleri ile ürün kalitesine bakıyor olmaları. Kendi evlerine ne alıyorlarsa, Ramazan kumanya paketlerinde de aynı kalitede ürünlerin yer almasını istemeleridir” diye konuşuyor.
YENİLİKÇİ ÜRÜNLER
ZEYTİN ve zeytinyağının ekonomik önemini artık tekrarlamayalım. Bunu sık sık söylüyor ve vurguluyoruz. Ne var ki bu sektörün entelektüeli de çok, anlaşmazlığı da... Öyle olunca temel sorunların çözümü ortaklaşa aranacağına itiş kakış yolu sanki tercih ediliyor. Neyse, biz gelelim sektörün bir başka âkıl adamına... Zeytindostu Derneği Başkanı Mustafa Alhat ile Akhisar’da yapılan “Ortak Akıl ve Güçbirliği Toplantısı”nın sonuçlarını konuştuk.
BU SEVDA BİTMEZ
Mustafa Alhat, “Zeytindostu Derneği’nce organize edilen ve Akhisar Kaymakamlığı, Akhisar Belediyesi, Akhisar Ziraat Odası, Akhisar Ticaret Borsası ve Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteklediği 13’üncü Zeytindostu Ortak Akıl ve Güç Birliği Toplantısı’nı, Akhisar Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirdik. Bakınız İsmail Bey, dile kolay, 2009’da başladığımız toplantıların 13’üncüsünü yapmışız. Yani nereden nereye gelmişiz. Bugüne kadar Gemlik ve Edremit’ten tutun, Gaziantep’ten Mardin’e kadar bu güzel ülkenin değişik bölgelerinde yüzlerce sektör gönüllüsü ve uzmanı bir araya getirdik. Hep iyi niyet ve aşkla koşturduk. Para verseniz bu işi götüremezsiniz. Bu bizim için bir sevda. Bizim zeytin sevdamız bitmez” diyor.
ARAYIŞA DEVAM
Alhat, “Ortak akıl arayışımız devam edecek. Biz herkesi kucaklamak istiyoruz. Artık kamuoyu biliyor ki bu sektörde büyük bir potansiyel var. Ancak sektör bileşenleri işbirliği ve güçbirliğinde zayıf kalıyor. Zeytindostu Derneği olarak sürekli ortak hareket çağrısı yapıyoruz. Başka ifadeyle sürekli elimizde zeytin dalı ile dolaşıyoruz. Bu samimi tavırlarımızı da görmek isteyen zaten görüyor. Tekrar toplantıya dönersek, son etkinliğin benim de memleketim olan Akhisar’da yapılması çok isabetli oldu. Katılım çok fazlaydı. Özellikle ilçe dışından gelen katılımcıların ilgisi bizleri sevindiriyor. Bunun bölgeler arası iletişim ve dayanışmanın gelişmesi açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Yine de daha fazla kaynaşma, diyalog ve müzakereye ihtiyacımız olduğu apaçık ortada. Toplantı boyunca Akhisar özelinde önem arz eden ama geneli de yakından ilgilendiren zeytincilik sorunlarından bazılarını ele almaya ve en azından gündeme getirmeye çalıştık. Mesela pestisit kalıntısı, şu an için gerek yurtdışı pazarlarda gerekse insanımızın sağlığı açısından dikkat etmemiz gereken çok ciddi bir konu. Ayrıca ürettiğimiz zeytinyağlarının kalitesinin yükselmesi ve üreticinin daha değerli satabilmesi için tadım kriterlerine uygunluğa dikkat çekmek istedik. Yanı sıra yöremize ait uslu ve domat zeytinlerini nasıl daha değerli hale getirebiliriz, bu hususları da önemle gündeme almaya çalıştık” diye konuşuyor.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Ticaret Borsası ve Konak Belediyesi ortak organizasyonuyla düzenlenen Gıda Çarşısı Alışveriş Şenliği’nin amacı neydi?
Hangi beklentilerle bu şenlik hayata geçirildi? Bundan sonra ne olacak? Sözkonusu Gıda Çarşısı’nın bölge ekonomisi açısından nasıl bir önemi var? İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Vekilleri İ. Yalçın Yılmaz ve Ercan Korkmaz ile Gıda Çarşısı ve şenliğin sonuçlarını görüştük...
Şenliğe devam
İ. Yalçın Yılmaz, “Gıda Çarşısı Alışveriş Şenliği ile bir taraftan esnafın işlerinin canlandırılmasını diğer taraftan da Çarşının halkımıza tekrar hatırlatılmasını amaçladık. Bu çalışma çarşı ve toptancı esnafı için ilk kez yapılan bir organizasyon olma özelliğini de taşıyor. Özellikle büyük alışveriş merkezlerinin açılması, bireysel tüketicilerin perakende alımlarının yanı sıra market ve semt esnaflarının da toptan alımlarını buralardan yapması Gıda Çarşısı’nın zamanla kan kaybetmesine sebep oldu. Aslında Gıda Çarşısı şehrimiz için ucuz ve kalite gıdaya ulaşmanın en kolay yolu. Halkımıza ve semt esnaflarına bilinçli gıda tüketimi ve bu konuda çarşımızın önemini anlatıcı çalışmaların da yapılması büyük önem taşıyor. Şenliğe bu şekilde farklı etkinlikler ekleyerek önümüzdeki yıllarda da devam edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan ve Borsamızın Başkanı Sayın Işınsu Kestelli Çarşımızın sorunlarına çözüm üretilmesi ve faaliyetlerinin canlandırılması konusunda büyük duyarlılık gösteriyorlar. Kendilerine bu duyarlılıkları ve şenliği, düzenlemeleri dolayısıyla şahsım ve Çarşı esnafımız adına teşekkürlerimizi sunuyorum” diyor.
Küçük işletmeler
Yılmaz, Yenişehir semtinde bulunan Gıda Çarşısı hakkında şu bilgileri veriyor:
Geçen haftadan devam ediyorum. 14 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştirilen “İzmir Tarım ve Gıda Zirvesi”nin yankıları büyük oldu. İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde çok geniş bir katılıma sahne olan zirvede önümüzdeki 10 yılın “yol haritası” kamuoyuna takdim edildi. Yine tekrarlıyorum, artık “ne” yapacağımızı bildiğimize göre, bundan sonra “nasıl” yapacağımızı konuşacağız, daha doğrusu konuşmalıyız. Zirve’de kurumları adına söz alan İzmirli meslek kuruluşları başkanlarının sergilediği tavır ve sıcak yaklaşım şöyle özetlenebilir; Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli, Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Jak Eskinazi, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu ile birlikte Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, tarım ve gıdayı geleceğin en stratejik sektörü olarak görmektedir. Bu çerçevede İzmir ilinin ulusal ve uluslararası bir ‘Tarım ve Gıda Merkezi’ olması stratejisi çok gerçekçi bir vizyondur. İlin bu alandaki olağanüstü potansiyeli ekonomi politikası yapıcıları için çok önemli fırsatlar sunmaktadır.
Dört sunucu
Geçen yazımda çok kısa geçtim. Zirve öncesi 300’ün üzerinde sektör temsilcisinin katılımıyla düzenlenen 4 ayrı çalıştay ile son derece ayrıntılı bir hazırlık dönemi yaşandı. İşte bu zahmetli çalışmaları Bakanlık İl Müdürlüğü ile ortak mesai harcayarak birer sunum haline getiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ziraat Mühendisi Mustafa Türkmenoğlu, İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Veteriner Hekim Osman Civil, Ege Bölgesi Sanayi Odası Tarım ve Gıda Komitesi Sözcüsü Ziraat Mühendisi Kürşad Yuvgun’un yanı sıra Yaşar Holding Tarım ve Gıda Grubu Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Girenes’i özellikle kutlamak gerekiyor.
Öncelikli sektörler
Sonuç olarak, 2023 yılı odaklı çalışmalar için ortaya konulacak yol haritasının kilometre taşları biçiminde ele alındığında, İzmir’in tarım ve gıda alanında ‘Stratejik Öncelikleri’ni şöyle değerlendirebiliriz:
Tarım Gıda Sanayi Teknoloji Entegrasyonu
Süt Hayvancılığı
“İzmir Tarım ve Gıda Zirvesi” 14 Haziran 2013 Cuma günü Kaya Termal Otel’de yapıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Mehdi Eker ile birlikte Ankara’dan gelen sekiz genel müdür ve çok sayıda bürokratın yanısıra İzmirli oda başkanları ve iş insanları da zirveye büyük ilgi gösterdi. İzmir’de tarım, tarımsal sanayi ve gıda sektörünü temsilen yaklaşık bin katılımcı bölge ekonomisinin lokomotif sektörünün ne olduğunu kamuoyu önünde kanıtladı. Hani derler ya malumun ilamı diye, işte bu da öyle oldu. Artık kimse yeni bir arayışa girmesin... Bölge ekonomisinin yeni stratejik hedefi açıkça ortaya konuldu; “İzmir Ulusal ve Uluslararası Bir Gıda Merkezi Olmalı”... Çok başarılı geçen organizasyonun tabii bir de arka planı var. Bakalım zirvenin ev sahipliğini yapan İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Güldal neler söylüyor?
Neyi yapacağımızı biliyoruz
Ahmet Güldal, “Bugüne kadar hep İzmir’in tarımından, tarımsal sanayi
ve gıda potansi-yelinden söz ediyorduk. İzmir bu konuda belki de Türkiye’nin en önde gelen ili konumunda. Ancak somut bir Eylem Planı’nı hayata geçirmenin zamanı gelmişti. Projemizi Mart ayında Sayın Bakanımıza takdim ettik, kendilerinden olur alınca hemen yola koyulduk. Önce “Bitkisel üretim”, “Hayvansal Üretim”, “Su Ürünleri” ve “Gıda” şeklinde dört ayrı başlık hazırladık. Bu çerçevede altyapısını oluşturduğumuz dört ayrı çalıştayı 300’ün üzerinde sektör temsilcisinin katılımı ve birer gün arayla gerçekleştirdik. Uyguladığımız yöntem şuydu; İzmir önümüzdeki 10 yılda tarım ve gıda sektöründe nereye varmak istiyor? Bu alanda nasıl bir vizyona sahibiz? İzmir’in bu alanda stratejik öncelikleri ve hedefleri neler? Cumhuriyetimizin 100. yılında İzmir, tarım ve gıda sektöründe tayin edilmiş stratejik hedeflerine ulaşabilmesi için nasıl bir ‘Yol Haritası’ izlemeli? Sonuç olarak şunu açıkça söylemek isterim, bundan böyle ne yapacağımızı biliyoruz. Bu ortaya çıktı” diyor.
Peki ne yapacağız
Güldal, “Sıra uygulamaya geldi. Bundan sonra neyi değil nasıl yapacağımızı konuşacağız. Çünkü Zirve’de söz konusu 4 çalıştayın ‘Değerlendirme Raporları’ okundu ve onaylandı. Daha doğrusu İzmir’in tarım ve gıdada ‘Yol Haritası’ belli oldu. Hangi sektörler öncelikli ve stratejik hedefler neler, bütün bunlar netleşti. Fakat bu aşamaya gelinceye kadar çok çaba harcandı, çok mücadele verildi. Zirve’ye büyük destek veren başta Sayın Bakanımız olmak üzere bütün genel müdürlerimize, bürokratlarımıza, aylardır samimiyet ve inançla çalışan İl Müdürlüğü personeline teşekkürü borç bilirim. Ayrıca çalıştay yöneticilerimiz Ege İhracatçı Birlikleri Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Osman Civil, Ege Bölgesi Sanayi Odası Tarım ve Gıda Komitesi adına Kürşad Yuvgun ve Yaşar Holding Tarım ve Gıda Grubu Başkanı Hasan Girenes’e çok teşekkür ediyorum. Bu arada Zirve öncesi çalışmalarda Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Uzmay’ın da ciddi katkıları oldu. Yine İzmir’in değerli oda başkanları da bizlere her türlü desteği verdiler, onlara da teşekkür ederim” diye konuşuyor.
Bu önemli konuya haftaya devam edeceğim...
EYLEM PLANI