İlker Yasin

Seyirciler

22 Eylül 2003
<B>KABUL</B> etmemiz gereken gerçekler var. 89'uncu dakikada <B>Luciano</B>'nun topa elle müdahalesi açık penaltı. Bunu ne <B>Muhittin Boşat, </B>ne de yardımcıları gördü. Görülmeyecek pozisyon değildi. Çünkü 70 bin kişi gördü. Maç 2-2 devam ediyordu. Penaltı verilse belki G.Saray kazanacaktı. Dakika 87... Van Hooijdonk kale sahası içinde bomboş kaldı. Topa vurdu, Mondragon müthiş bir kurtarış yaptı. Bitime çok az kalmıştı. F.Bahçe, az kalsın kazanıyordu. Dünkü maçı her ikisi de kazanabilirdi ama, her ikİsi de beraberliğe razı oldu. Takım olma ve kollektif futbol oynama özelliklerini sahaya daha iyi yannsıtan takım F.Bahçe'ydi. Barcelona, De Boer'i elden çıkardıktan sonra, futbol direktörlerinden Beguristein, ‘‘De Beor artık golf oynar’’ demiş. Ne gam, bu savunmayla sarı kırmızılı ekibin hem ligde, hem de Şampiyonlar Ligi'nde başına çok işler gelir. Terim'i anlamak zor. Bu maça Baliç'i çıkarmak, kondisyonu yetersiz Volkan'a 65 dakika dayanmak, Arif'i 10 yıl öncesi gibi Hakan'ın yanında sahaya sürmek, O'nun bileceği işler. ‘‘Madem değişemiyorum, eskisi gibi olalım’’ mantığı iş yapmıyor.

Sürprizi Ümit

Görüldü ki, F.Bahçe de, Daum ile ciddi bir değişim içinde. Daum'un Fenerbahçe'si dün Olimpiyat Stadı'nda Van Hooijdonk ile 3, Serhat ile 1 mutlak golden yararlanamadı. G.Saray kale sahasında 10 kez topla buluştu. Bu şu demek; F.Bahçe ileriye, G.Saray geriye gidiyor. Dün, Daum'un sürprizi Ümit Özat oldu. Gole giden yolda Van Hooijdonk'un rejisörlüğünde F.Bahçe, G.Saray ceza sahasına beklediğinden de etkili geldi. Ortada daraltılan alan, G.Saray'ın göbekten gelme şansını ortadan kaldırdı. Sarı kırmızılı ekip, çok nadir kullandığı kanatlardan birinci golünü buldu.

Kaliteli futbol hayal

Takımın en silik iki ismi, birinci gole imza koydu. Orta Baliç'ten, gol Arif'ten. Şans dün çokça G.Saray'ın yanındaydı.

F.Bahçe, attığı üstünlük gollerininin sevincini yaşayamadan aynı dakika içerisinde beraberlik gollerini yedi. G.Saray'ın ikinci beraberlik golünde Prates'in gelişi güzel auta giden topu, Hakan Şükür'ün kafasına çarpıp ağları buldu. Bu tür maçlarda kaliteli futbol beklemek hayal oldu. G.Saray'ın rakip defansı delecek, ince pas atacak, adam eksiltecek bir orta saha yıldızına ihtiyacı var, dedik, ama alamadılar. Cihan, Volkan, Batista ile hedefe varmak zor. Keşke olmasaydı, ama maçın kaderini etkileyen, hakem Muhittin Boşat oldu. Maç sonrası bir G.Saraylı, ‘‘Bizim golümüzde topa elle teması hakem görmese, 60 metreden yardımcısı görüyor. Dün Luciano'yu kimse görmedi’’ dedi. Haklıydı belki ama, hakemin görmediklerinden daha önemlisi G.Saray'ın defans sorununa seyirci kalmak, orta sahada lider ihtiyacına göz kapamak, Hakan'ın yanındaki partneri bulamamak... İşte bunları görmemek Boşat'ın penaltıya seyirci kalmasından daha önemli G.Saray için.
Yazının Devamını Oku

Aman dikkat

10 Eylül 2003
<B>DERE geçerken at değiştirilmez</B> felsefesi her zaman iş görmez. Oynayamayan, formunu bulamayan adamı gerektiğinde takımdan keseceksin. Dün geceki hazırlık maçı iyi oldu. Markajı olmayan orta sahan, koşamayan ağır defansın olursa, İngiltere'nin bu kadar korkmasına, ‘‘İstanbul'da adam kesecekler’’ yaygarası yapmasına hiç gerek yok.

İlk yarıda hareket kabiliyeti az ve ağır bir defans görüntüsü var. Solda Ergün, ortada Alpay çok yavaş kalıyor. Sağ tarafta Fatih Akyel, yerini kaybediyor, rakibe büyük açıklar veriyor. Orta sahada Tugay, Hasan Şaş ve Emre, rakibe pres yapan oyuncular değil. Savunmaya yardıma da gelmiyorlar.Tayfun, ilk yarıda en hareketli adamdı, ama ikinci devreye başlayamadı. Milli Takım bu yarıda sürekli sol tarafı kullandı.

Değişiklikler doğruydu

İkinci yarıda Şenol Güneş'in yaptığı değişiklikler doğruydu. İki çabuk adam Deniz ve İbrahim Üzülmez'i defansa monte edince, Hasan Şaş'ın yerine geçen Ergün daha üretken oynamaya başladı. İkinci yarının Ergün'ü birinci devredekinden çok daha pozitif futbol sergiledi. İki asisti de mükemmeldi. Orta sahada bütün topların dağıtım görevini üstlenen Tugay'ın rakip ceza sahasına doğru derinlemesine verdiği paslar etkiliydi. Ayağa pas yaparken başarılı olan Milli Takım bu işi daha hızlı yapabilir ve rakip kaleye doğru yaklaşabilirse istediğimiz golleri bulmamız daha kolay olacak.

İngiltere'yi İstanbul'da mutlak yenmek zorundayız. Bunun için de gol atmamız şart. Golü düşünürken, rakibin, Owen gibi hızlı adamlarla yapacağı ani kontrataklarda savunmada az adamla yakalanmamamız lazım. Dün akşam, çabuk ve hareketli Connolly, defansımıza çok sıkıntılı anlar yaşattı. İngiltere maçında defans güvenliğini de dün akşamki boyutlara getirmemeliyiz. Alpay, Milli Takım'ın mutlaka kazanılması gereken bir oyuncusu. Ama, eski formunda olmadığı da bir gerçek.

Tuncay en önemli isim

Gol bölgesinde Tuncay, Milli Takım'ın şu an en önemli oyuncusu. Kurguyu Tuncay üzerine yapmak, bence doğru olur. Hakan, dün akşam çalışkanlığıyla olumlu görüntü çizerken, Milli Takım'a kazandırdığı 40'ıncı golüyle de alkış aldı. Ama, eski süratini, eski hareketliliğini hatta eski pres gücünü halen kazanabilmiş değil. İlhan Mansız ve Nihat'ın katılımıyla Şenol Güneş, bu bölgede sorunları daha kolay çözecektir.

Sonuç olarak, ilk yarıda negatif, ikinci devrede pozitif bir Milli Takım izledik. Oynadığımız rakip, neredeyse İrlanda'nın B takımıydı. Gerek teknik kadronun, gerek futbolcuların bu maçtan alması gereken dersi aldığı inancındayım. Neresinden bakılırsa bakılsın, iyi bir hazırlık maçı oldu.

Yazının Devamını Oku

Kamikazeler

1 Eylül 2003
<b>TÜRKİYE</B>'de herkes <B>Lucescu</B>'nun defansif oyununu eleştirirken, Rumen hoca katıldığı 3. Devre programında ünlü İngiliz menajer <B>Brian Clough</B>'ın <B>‘‘Mağlubiyet futbolun ölümüdür’’</B> cümlesini hatırlatarak, istediğin kadar atak, göze hoş gelen futbol oynansın, önemli olan kazanmaktır demişti. G.Birliği'nin oynadığı futbol içinde ‘‘Kamikazeler gibi oynuyorlar’’ demişti.

Dün ilk 25 dakika G.Saray sahasından çıkmayan, 3 mutlak gol pozisyonu yakalayan, G.Saray'ı sürekli pres altında ve dar alanda tutan G.Birliği, hep vurmaya gidiyor, dönmeyi düşünmüyordu. Aynı kamikazeler gibi. Defansın temel adamları El Saka, Cem Baki, Deniz, G.Saray ceza sahasında çok sık göründü gole kadar. Oynadığın takım G.Saray. Kontratak riskini göz ardı edersen 3 dakika içinde 2 golü görürsün kalende.

Genç Sabri, ancak o şekilde vurursa gol olurdu ve mükemmel vurdu. Hakan'ın attığı golde Arif'in asistini alkışlamak gerekir. G.Saray'da sıkıntılar sürüyor. En ciddi problem orta sahada. Hasan Şaş, Ergün yavaş oynuyorlar. Ne hazırlık paslarıyla oyun organizasyonu, ne kontratak düzeni var. Batista'dan başka rakibi bozacak, durmadan koşacak oyuncu yok.

Seyrederek kazandılar

Maç boyunca oyunun kontrolü G.Birliği'ndeydi. Ayağa hızlı paslarla G.Saray'ı çok yordular. Hem mental, hem fizik kondisyon açısından G.Saray'dan çok iyiydiler. Terim, koşamayan, rakibi bozamayan futbolcular arasına Tamas'ı katma düşüncesinden skor 2-0 olunca vazgeçti. Bu savunma ağırlıklı futbol, G.Birliği'ne bir davetiye gibiydi. Ankara ekibi, sarı kırmızılı takımın sahasına çok kolay geçti. 5 net gol pozisyonundan yararlanamadı.

Mondragon günündeydi. İkinci yarı Skoko ve Veysel'in mutlak gollerine izin vermedi. Sürekli yazıyorum, asıl sorun, G.Saray'ın eski yıllarda kalan, kazanma hırsı, arkadaşlık, yardımlaşma ve kötü olmayı asla kabul etmeme gibi değerlerini yitirmesi. 400. lig maçında kaptan Bülent Korkmaz, takımın en iyisiydi. Tehlikeli Youla'yı çok iyi pasifize etti. Genç Sabri de gelecekte büyük yıldız olacağının işaretlerini verdi. Dün oynayanı seyrederek maç kazanan Cimbom'um bu futbolla Şampiyonlar Ligi'nde işi çok zor.

Hakem 15. dakikada De Boer'in aşil tendonuna yaptığı hareket için Ali Tandoğan'a kırmızı kart göstermeliydi. Gençler'in attığı gol öncesinde Mondragon'a yapılan faul vardı. Sonuç olarak UEFA da Blackburn Rovers önünde, Türkiye Süper Ligi'nde de defansını unutmayan Ersun Yanal'ın takımı çok iş yapar. G.Saray kötü oynayarak zor dönemi geçti. İyi oyun için en az 2-3 oyuncuya ihtiyaç var.
Yazının Devamını Oku

Acılı G.Saray

24 Ağustos 2003
<B>KİMSE </B>bana Galatasaray'ın aklının Sofya'da, çarşamba günü oynayacağı CSKA maçında olduğunu söylemesin. Kimse Galatasaray'ın bu zorlu ligi götürecek yeterli kadroya sahıip olduğunu da iddia etmesin. Daha önemlisi bir zamanlar Terim'le doğan takım ruhunun, mutlak mücadele ve kazanma felsefesinin artık yaşamadığını görmezden gelmesin. Bana kalırsa eski günlerin Galatasaray'ını geri getirmek için Fatih Terim de yeterli değil.

Dün, Hagi'nin Bursa'sını, bir zamanların Hagi'li Galatasaray'ı gibi gördüm. Pres, yardımlaşma, kazanma hırsı, hepsi vardı. Galatasaray'da Bülent'in yokluğunda takımı ateşleyecek, kazanma, çarpışma şevkini aşılayacak lider yok. Sadece savunma değil, orta saha da ağır. Hakan Ünsal, Ergün, Hasan Şaş sahaya kalbini koyan Bursa'nın gençleri önünde çok yavaş kaldılar. Defansın ne kadar çizgi halinde ve ağır kaldığının, 30 metre top süren Okan'ın attığı gol en güzel delilidir.

Kendi sahasından çıkarken çok top kaptıran ve defansını zorda bırakan Volkan'ın ikinci yarıya çıkmaması Terim'in doğru kararıydı. İkinci yarının hemen başında Arif ve Hakan Şükür'ün getirdiği atakta Pinto'nun attığı gol, sahanın en kötü oyuncusuna yakışmayan güzellikteydi. Hagi'nin iki Rumen'inden Fransineanu sahanın yıldızı, Ganea da en kötüsüydü. Hagi, Ganea'ya 58 dakika nasıl dayandı anlamadım. Aynı şekilde Fatih Terim'in de Pinto'ya. Attığı mükemmel gole rağmen Pinto bu donuk, kopuk haliyle Galatasaray'a bir şey veremez.

Saygı duyuyorum

Galatasaray orta sahasına dün Bursa'da yıldızlaşan Fransineanu gibi, ama onun biraz daha çabuk ve kaleye oynayanı lazım. Ve tabii ki gol bölgesine iyi asist yapan Hakan'ın yanına iyi bir golcü de şart. Galatasaray, oyunun sonlarına doğru baskın oldu. Genç Sabri'nin burada rolü fazla. Ama Galatasaray, temel sıkıntılarını çok acil iki transferle çözmek durumunda. Hagi'nin takımına verdiği kazanma hırsına saygı duyuyorum. Ama bir teknik direktör olarak kontrol edemediği sinirlerine hakim olması gerektiğini söylüyorum. Yoksa saha kenarından daha çok yukarıda başkanının yanında oturur.

G.Ssaray bu defa zıplayamadı. Her maçta ilk golü yiyip galibiyetle tanışan Cimbom, dün gece de maçın ilk golünü kendi ağlarında gördü ama beraberliği de ‘‘artık ben oynamak istiyorum’’ diyen Sabri'yle buldu. Şimdi Bursa'nın Hagi'si, G.Saray'da kaybettiği 2 puanın acısı var.
Yazının Devamını Oku

Angarya maçı

21 Ağustos 2003
<B>HERKES </B>İngiltere'yi düşünüyor ama, önümüzde Liechtenstein maçı var. Futbol dünyasında artık her şey mümkün. Almanların geçtiğimiz aylarda Faroe Adaları karşısında çektiği sıkıntıyı hatırlamakta yarar var. Eğer ‘‘puan yok, Haluk Ulusoy'un bol bol dağıttığ prim yok’’ hesabıyla bu tür hazırlık maçları angarya olarak değerlendiriliyorsa, benim de diyeceğim fazla bir şey yok.

Şenol Güneş'in 23 futbolcuya yer verdiği maçı da zaten maç diye nitelemek zor. Bu bir hazırlık maçıysa, yapılan yanlış. Temel kadronun eksiklerini görmek ve onları takviye etmek düşüncesinin yerini, takımın tümünü değiştirme mantığı aldı. Bunu resmi maçlarda nasıl yapacak? Özel de olsa milli maçın bir önemi, bir hedefi olmalı. Özel maçlar eksikleri görme maçıdır. Herkese forma verme maçı değil.

Yıldıray ve Emre'nin orta alanda eksikliği hissedildi. Sahayı enine hareketlenerek geçmeye çalışan Hasan Şaş, rakip savunmanın kapanmasına imkan sağlıyor. Hasan, oyunu derinliğine oynamalı. Tümer, çok gayretliydi. Orta sahanın sağında Okan, ona yaklaşan Tümer ve Hasan Şaş'ın rakip ceza sahası kenarında kurdukları üçgenlerden Nihat ve Hakan Şükür'e tek gol pası çıkmadı.

Güvencemiz Nihat

Nihat
, bu takım en önemli yıldızı. Özgüveni ve gol bölgelerindeki çabukluğu ve fuleleriyle milli takımın Portekiz yolundaki en önemil isimi. Milli takımda suvunmanın sol kanadındaki Ergün'ü hiç bu kadar negatif görmemiştim. Milli takımda orta saha-defans koordinasyonunda gerek Tugay ve gerekse Selçuk Şahin ağır ve rakibi bozan özelliklerden yoksunlar. Milli takım istediği zaman oyunu hareketlendirip, gol üretebilecek yapıya ve yıldızlara sahip. Ama bir maçı maç olmaktan böylesine çıkartmayı da uluslararası boyutta milli takımlar düzeyinde ilk defa gördüm.

Buna hazırlık maçı demek de mümkün değil. Moldova'yı buraya çağırtmaktansa ikinci ligden dişli bir takımla bu antrenman maçını yapmak mümkün olurdu. Maksat adam denemekse...
Yazının Devamını Oku

5 dakikada Devler Ligi

14 Ağustos 2003
<b>ŞAMPİYONLAR </B>Ligi'nde çeyrek final, yarı final hatta şampiyonluk hesapları yaptığımız G.Saray'dan, <B>‘‘Acaba CSKA Sofya'yı eleyip, Şampiyonlar Ligi'ne kalabilecek mi?’’</B> hesapları yaptığımız günlere geldik. G.Saray kim, CSKA kim? Futbolda her skora saygılıyım. Her güce alkış tutarım. Ama UEFA Kupası'nı kazanmış, hadi onu bırak, 10 gün önce Avrupa'nın en ciddi kupalarından Amsterdam Kupası'nda Liverpool gibi bir futbol devini yenmiş G.Saray'ın, CSKA karşısında ürperti duymasını bile kabul edemiyorum.

Riske girmediler

Savunmada Tamas'ın yerine Bülent, orta alana monte edilen Volkan ve gol bölgesinde Ümit Karan ile oyuna başlayan G.Saray, 67.000 taraftarının desteğiyle ilk 5 dakikada 2-0'ı buldu ve o anda maç da, Şampiyonlar Ligi hesabı da bitiverdi. Saat 21.00'de rüzgar durmuş ve de Hasan Şaş uzun bir aradan sonra coşmuştu. Hasan cepheden kaleyi bulduğunda 2. dakika, Hakan Şükür'e sağ kanattan ortalayıp, ‘‘Al, at’’ dediğinde 5. dakikaydı.

G.Saray farklı skor için riski göze almazken, CSKA eşitliği yakalayamayacağının bilinci içerisinde, saha ortası figürlere ağırlık verdiler. Öyle ki, CSKA ilk gol pozisyonunu 55. dakikada bulurken, G.Saray 72 ile 82. dakikalarda biri Hakan Şükür'le, diğeri Pratez'le iki net gol pozisyonunu kullanamadı. Hasan Şaş'ın 85. dakikada girmiş olduğu net gol pozisyonunda skorun dörde ulaşması işten bile değildi.

İleriye dönük hesap

Hasan Şaş
uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar rakip ceza sahası kenarında dolaştı. Bu onun için önemli bir adım. Onun kaleye uzak kaldığı ve oyunu enine oynadığı anlar, G.Saray için büyük handikap oluyor. Fatih Terim'in hazır bir görüntü vermeyen Volkan'a bir saat dayanması, ancak ileriye dönük hesapların mantığıyla açıklanabilir.

Sonuç olarak Galatasaray, ilk 5 dakikadaki iki golün vermiş olduğu üstünlükle, çok da ezici bir futbol ortaya koymadan, kendini fazla yormadan, hiçbir şeyi riske sokmadan, Şampiyonlar Ligi vizesini aldı. Cimbom'u tebrik ediyorum. Ama ortaya konulan futbolun skora eşit bir parlaklık göstermediğini kabul etmek gerekiyor. Yani herşey, ‘‘5 dakikada Beşiktaş’’ misali bitiverdi. 5 dakikada Şampiyonlar Ligi...
Yazının Devamını Oku

Çifte sıkıntı

10 Ağustos 2003
Olimpiyat Stadı G.Saray'a hazır değil. Dün 63 bin G.Saraylı'yı tebrik etmek lazım. D.Bakır maçını seyretme arzusu ötesinde, G.Saraylı olma ve gerçek taraftar imajını ülkeye yansıtmak için mükemmel bir sınav verdiler. Yol sıkıntısına dün gece elektrik sıkıntısı da eklendi. Türkiye'nin 125 milyon dolara mal olan stadında ne yol var ne de elektrik. Yarın Şampiyonlar Ligi maçı oynanacak olan bu statda, 2003 yılında ne olur elektrik verin lütfen!

Başkan Canaydın ve Fatih Terim'i kutluyorum. Hollanda futbolunun emeklilik dönemine gelmiş yıldızı Frank De Boer'i Galatasaray kadrosuna milyon dolarla koyarken, G.Saray'ı büyük zaferlere taşıyan ve futbolu G.Saray'da bırakmak isteyen H.Şükür'ü Galatasaray'a kazandırdıkları için. Hakan var da Galatasaray'ın gol sorunu yok mu? Bu bölgede sıkıntı var. Ama dün gece kötü oynayan Galatasaray'ın istediği futbolu oynayamayan H.Şükür’ü iki golle maçın adamı oldu. H.Şükür, Galatasaray'ın ihtiyaç duyduğu bir oyuncudur. Çünkü golcüdür.

G.Saray'da hala defans sorunu var. Orta saha problemi var ve Hakan Şükür'ün özelliklerinin tam tersine sahip iyi dripling yapan, adam geçen bir golcüye ihtiyaç var. F.Bahçe ve Beşiktaş'ın transfer arayışlarını hala sürdürdüğü bugünlerde G.Saray ‘‘tamam’’ diyorsa ilerideki günler sıkıntı getirecek demektir. Ağır defans, yaratıcı, adam eksilten orta saha yokluğu ve gol bölgelerinde ayağına hakim, çabuk, rakip geçen ve son vuruşları iyi olan bir golcüye ihtiyaç var dedim. Hepsi doğrudur. Bu sıkıntı dün gece açık bir şekilde görüldü. Dün Galatasaray'ın futboluna ‘‘Tamam Galatasaray hazır’’ diyenler çıkabilir mi?

Doğru değişiklik

Eğer Diyarbakırspor ilk yarıda bulduğu 3 mutlak pozisyonu değerlendirebilse skor daha farklı olacak, manşetler başka atılacaktı. Berkant ne yapıyor? Ergün goldeki hatası bir yana yavaşlamış, eski temposundan çok uzak. Fatih Terim ikinci yarı yokuş çıkan yüklü kamyon gibi ilerleme zaafı içiresindeki Galatasaray orta sahasına Prates'i sürdü. Tamas'ı savunmanın sağına aldı. Bülent eski yerine döndü. Mesafe katetmede Berkant'tan çok başarılı Arif'i de oyuna alarak doğru değişiklikler yaptı. Prates'in kullandığı taç atışlarından Galatasaray 10-15 gol kazanır düşüncesindeydim.

Sonuç olarak Galatasaray'ın sıkıntıları çok açık ortada. Galatasaray'ın Hagi gibi oyunu yönlendirecek, lider bir oyuncuya ihtiyacı var. Hep diyorum, keşke De Boer yerine üstüne biraz daha para koyarak Rivaldo'yu kazansaydı G.Saray. 62 bin seyirci 80 bini bulurdu. Hem defans, hem orta saha, hem gol bölgesi bu ayağında top tutan, rakibi geçen ve de gole giden yıldızıyla çok mutlu olurdu. İlk maçlar çok zordur derler. Ama Şampiyonlar Ligi öncesinde hem G.Saray'ın hem Olimpiyat Stadı'nın hazır olduğunu söyleyemeyiz.
Yazının Devamını Oku

Ders alınmış

4 Ağustos 2003
<B>İNTER </B>maçında yaşanan defans sıkıntılarının kaynağını orta sahada aramanın doğruları vardı.Fatih Terim, Liverpool karşısına Hasan Şaş, Cihan ve Ümit Karan'ı çıkarmadı. De Boer, Tamas ve Hakan Ünsal gibi ağır adamların oluşturduğu geri dörtlünün önünde, onların hatalarını örtecek, çabuk, iyi top yapan bir ön liberoya ihtiyaç duymamak mümkün değildi. Terim, eski günlerde Suat'ı böyle oynatıyordu. Lucescu, G.Saray'da iken Ayhan'a böyle bir görev veriyordu. Fatih Terim dün Ayhan ve Batista'ya defansın önünde böyle bir sigorta görevi verirken, futbolcular hocalarını mahcup etmedi. Hem savunmada, hem hazırlık bölgesinde olumlu işler yaptılar.

Çaresi bulunmuş gibi

Ergün
'ün, Hakan Ünsal'ın arkasına alınması da doğruydu. Terim, İnter maçından alınması gereken dersi almış, çaresini de tam değilse bile bulmuş gibi. G.Saray'ın orta alanında Ayhan ve Batista'yı oynatmak, bu geri dörtlüyle kaçınılmaz. Ama gole giden yolda adam eksilten ve derinlemesine oynayabilecek, çok kaliteli bir oyuncuya hala ihtiyaç var. Asıl sorun hücum bölgesinde. Fabio Pinto'nun, bu takımın 11'inde yer alacağı artık kesin gibi. Dün Hakan Şükür'e gol bölgesinde eşlik eden Pinto, geçtiğimiz yıldan çok daha olumlu bir çizgide. Orta sahada görev yapan Berkant, çabukluğunu sahanın enine doğru değil de, dikine yapabilse daha pozitif bir top oynayacaktı.

Takviye yapılmalı

G.Saray'ın mutlaka çok kaliteli bir golcüye ihtiyacı var. Bu oyuncu, direkt ceza sahası içine doğru oynayabilecek, adam geçmede başarılı ve süratli bir oyuncu olmalı. Ama tabii en önemli nokta, orta sahadan hücum bölgesine top geçirecek, yaratıcı futbolcuyu bulmak. Dün İnter maçından farklı bir G.Saray izledik. Fatih Terim bir iki oyuncu dışında ideal 11'ini oluşturmuş durumda. Pratez'in mükemmel golünü ve futbolunu alkışlamamak mümkün değil. Batista da Gaziantep'teki günlerini aratmayan bir çalışkanlık içindeydi.
Yazının Devamını Oku