17 Nisan 2006
GECENİN yıldızı yine Hakan Şükür’dü. Hem golleri atarken, hem de Hasan Şaş’ı sahada tutarken... Maçın 80’inci dakikasında Hasan Şaş, ’Bana kırmızı kart göster’ hışmıyla hakemin üstüne giderken, arkasından koşan, boynuna sarılan ve onu durduran kaptan Hakan Şükür, belki de tecrübeli oyuncunun Fenerbahçe maçı 11’inde yer almasını sağladı. Atarken değil, Hasan Şaş’ı tutarken de büyüktü Hakan Şükür dün gece.
Manisa’daki skorun seyirciye verdiği heyecan ve motivasyonu futbolcuların üstünde göremedik. Aksine negatif etkisi bile olmuş; Necati, İliç, Ayhan bütün maç boyu sahada durmuştu. Uzun sakatlık dönemi sonrası oynayan Saidou da hazır değildi.
Koşmak ve çabuk oynamak futbolun temel ilkeleri... Galatasaray dün yavaş oynadı, ayağa pas yapamadı, çabuk gidemedi, hızlı dönemedi. Yani, şampiyon gibi, Galatasaray gibi oynayamadı. Rizespor ortasında Cem Baki, Fahri ve Altan, oyunun çevirme ve topu iyi kullanma özellikleriyle Galatasaray ortasında rakiplerinden çok daha ilerideydiler. Galatasaray’ın ciddi defans sorunu var. Bu sadece savunma adamlarından kaynaklanmıyor. Hastalığın başlangıç noktası orta saha. Ayhan, İliç ve Hasan Şaş’ın defans hamleleri Kadıköy’de de böyle olursa, Cimbom’un işi gerçekten zor.
Gecenin tek iyisi
Yazının başında da söyledim. Atan ve tutan adam Hakan Şükür 36 yaşında. Çokça eleştirdiğimiz bu büyük golcü, dün akşam en çok koşan, top çalan, rakibi bozan, yeri geldiğinde kendi ceza sahasından top çıkaran, iki gole imza koyan ve Hasan Şaş’ı Fenerbahçe maçının kadrosuna alan adamdı. Dün gecenin en iyisi değil, bence tek iyisiydi.
Necati’nin bu büyük düşüşü Fenerbahçe maçı öncesinde endişe verici. Song’un Fenerbahçe derbisine yetişmesi şart. Emre ciddi konsantrasyon sorunu yaşıyor. İkinci Rizespor golünde yaptığı hatayı, futbol kariyerini bildiğimiz Emre’ye yakıştıramadım.
Galatasaray cumartesi günü Fenerbahçe ile şampiyonluk maçına çıkacak. Dünkü defans hatalarını ve negatif oyunu tekrarlamaları halinde Kadıköy’de fazla bir şansı yok Galatasaray’ın. Ama bildiğimiz, Rizespor maçının Fener derbisine ölçü olmayacağı.
Yazının Devamını Oku 30 Mart 2006
SAKSAFONSUZ bir caz, güneşsiz bir yaz gibiydi. Olmazsa olmazlardan biri yoktu. FIFA, stadyumlarda seyirciyi artırmak için çeşitli promosyonlar, organizasyonlar yaratma yoluna giderken, seyredeni olmayan futbolun, topu olmayan maç gibi zevksiz olduğu gerçeği ortadayken, yok mu bunun başka yolu? Cezayı 2500 YTL değil, iki sıfır daha ilave edip ver bakalım, neler değişecek? Veya al maçı 400 km öteye. Stat belki dolacak, ama bu seyirci cezayı getiren taraftar olmayacak. Ne olursa olsun, bence ha topsuz, ha futbolsuz, ha seyircisiz. Değişen bir şey yok. Tatsız tuzsuz bir maçtı. Ne yazık ki aynı filmi bu akşam Malatya’da bir kez daha seyredeceğiz.
Bir başka terslik de, ara transferde alınan futbolcuların oynaması yasak oluşu. Gidenler zaten oynamıyor. Ankaragücü gelmiş 16 kişiyle. Bu uygulamanın da değişmesi lazım. Ara transferde aldığını oynatamıyorsun, o zaman sattığını oynatman gerek. Çünkü o futbolcular karın yağdığı gün vardı. Ne saçmalık değil mi?
Kabze o golleri atmalı
G.Saray şampiyonluk hırsından uzaktı. Seyircisinin yokluğu, oyununa etki etmişti. Maça orta sahanın göbeğinde Ayhan ve Cihan, sağda Hasan ve solda Heinz ile başlayan Cimbom, kenar adamların çizgiden değil de içeriden kaleye gitme isteğiyle ilk yarı epey zorlandı. Hasan sürekli yapması gerekeni ilk yarının son dakikasında yaptı, Hakan’a güzel bir gol attırdı ve G.Saray rahatladı.
İkinci yarı Hasan Kabze’nin oyuna girişi ve Necati’nin ileri ikilinin arkasına geçişi ile G.Saray biraz daha hareketlendi. 60. dakikada Hakan Şükür’ün pasını Hasan Kabze’nin gole çevirmesi gerekirdi. Bundan başka 3 net gol pozisyonu var Hasan Kabze’nin. Formayı kapmak için böyle golleri atmak şart.
G.Saray defansının hızlı gelen rakipler karşısında bocaladığını dün akşam Ankaragücü ataklarında da gördük. Konuk takım 4 kez golle burun buruna geldi. Hikmet Karaman Ankaragücü’nde askerlerden bir ordu yapmış. Koşmayanı, savaşmayanı yok. Ama orta sahada iyi top yapan bir komutana ihtiyaçları var. Malatya’ya sattıkları Evren veya Rizesporlu Fahri gibi. Konuk takımın genç, ama tecrübesiz orta saha adamlarına defans da katılınca, 66. dakikada Cihan nefis bir dripling ve güzel bir verkaçla ikinci golü attı. Bu gol sarı kırmızılı ekibi iyice rahatlattı.
Oyunun sonlarına doğru Ankaragücü farkı artırmama, G.Saray, G.Birliği maçını düşünerek kendini fazla zorlamama isteğindeydi. Sonuçta G.Saray için 3 puan önemliydi. Benim için önemli olan futbolun öksüz kalması, seyircisiz kalması.
Yazının Devamını Oku 23 Mart 2006
TÜRKİYE’nin Avrupa’ya açılan penceresi Galatasaray. Yurt dışında en çok bilinen, UEFA Kupası’nı, Süper Kupa kazanmış bir dünya takımı. Ya seyircisi? Değil UEFA, Dünya Kupası kazansa bu seyirciyle Galatasaray’ın büyük olması mümkün değil. Dün sahaya atılan 300’ü aşkın pet şişenin ne etkisi vardı Hasan Şaş’a, Ayhan’a, Cihan’a... Tek kelimeyle hiç. Bir ay sonra Şükrü Saracoğlu’nda sahayı bu maçtan esinlenerek sulama işini yine seyirci eline alırsa, vah benim futboluma.
31 ve 61. dakikalar maçın kader anlarıydı. 31’de Mondragon, üst üste iki muhteşem kurtarış yaptı. Ve 61’de Alex’in vuruşunda Song’un çıkardığı top, maçın kader anları oldu. Fırtına gibi başladı maç. 12 dakikaya 2 gol sığdı.
G.Saray’ın dominant olduğu anlarda Fenerbahçe gol pozisyonu buluyor, maç inanılmaz heyecana sahne oluyordu. 36. dakikada Ümit’in sağdan nefis ortasına Necati’nin güzel volesi skoru 2-1’e getirirken, ilk maçın skoru 36 dakikaya sığmış oluyordu.
Gerçek şu, Galatasaray bu maçta gol yememeliydi. Ama sistemini riskin üzerine koyan ve cesaretin bedelini ödemeye hazır olan Gerets oynadığı bir maçın kupa maçı olduğunu unutmuştu. İkinci yarı inanılmaz hızlı başladı. Samsun’dan, Vestel’den, Erciyes’ten Ali Sami Yen’de 2 gol yiyen Cimbom’un orta saha desteksiz defans sorununu Daum da biliyordu. Organize gol isteyen Cimbom girişimlerine, hızlı ve az adamla yakalanan Galatasaray defansı üstüne ciddi gol hamleleri planlamıştı Daum. Herkes Tuncay’a, Nobre’ye bakıyor ama Alex, Appiah ve Mehmet Yozgatlı ateşi yakan oyuncular oluyordu.
Duygular ve mantık
Ve Appiah, Galatasaray’da bu defans sıkıntısını bir kez daha değerlendirdi. Skoru 2-2’ye getirdi. İki ayaklı bir kupa maçında kendi sahasında 2 gol yiyen bir takımın turu atlama şansı çok azdı. Hele rakibin Fenerbahçe ise... Hakan’ın atmış olduğu güzel gol Galatasaray’ın sahadan 3-2 galip ayrılmasının buruk sevincini verirken, Galatasaray geçen yıl aldığı kupaya çeyrek finalde veda etme durumunda kaldı.
Burada sorun, Gerets’in sistemi. Galatasaray, hırsı ve yükselen yıldızı Hasan Şaş, çalışkanı Ayhan ve diğerleri... Hepsi başarılı. Ama hırs ve heyecan dolu çocuklar. Mantık duyguların gerisinde kaldı. Gerets, sahaya 1-0 kazanmak için çıksaydı belki kazanırdı. Bence dün akşam Türk futbolu Hasan Şaş’ı kazandı. Maçın hakemi, böylesine stres yüklü maçta seyircilerin negatif gücünü sırtından atıp, futbolcuların pozitif heyecanına katıldı. Başarılıydı Demirlek.
Yazının Devamını Oku 20 Mart 2006
NECATİ, Ümit Karan ve Hasan Kabze, Galatasaray’ın golcüleri sahnede. Bir de Ayhan. Ama maçı alan Hakan. Gerilimin arttığı, heyecanın doruğa ulaştığı anda, "her şey bitti" dediği anda oyuna giren Hakan, önce Ümit’e sonra Hasan Kabze’ye verdiği paslarla maçı döndüren adam oldu. Teknik Direktör Eric Gerets, Galatasaray’ı ve seyirciyi germeye devam ediyor. Artık kritik haftalar. Dün gece görüldü ki, her maç bir final. Çarşamba günü Fenerbahçeyle 2-1’ in rövanşına, kupa maçına çıkacak Galatasaray’ın seyircisi Erciyes’i kolay lokma sandı ama, yürek hoplatan mhteşem bir maçı kaçırdı. Karşılaşmaya ilgi azdı.
İnanılmaz hırs
Galatasaray, inanılmaz hırslı. Fakir çocuğu iyi okur misali, bütün bu parasızlık içinde şampiyonluğa inanmış bir ekibin, ruh hali vardı dün sahada.
Sağda Sabri ve Hasan, solda Orhan ve Ayhan, ofans ağırlıklı kenar adamlarının defansta kademe alma ve geri dönüş sıkıntısıyla ilk 5 dakikada Cenk, iki kez golle burun buruna geldi. Song ile Tomas, arasında açılan mesafenin telafisi için çok ileride kalan İliç, Ayhan ve Hasan Şaş’ın orta alanda Saido performansına ulaşması şart.
Dün akşam Cihan, yükün ağırlığını sırtlanmıştı. Galatasaray ileride Hasan, Ümit, Necati ve Ayhan’la ileride dört forvet, arkalarında İliç ve savunmanın önünde Cihan’la bir düzen kurmuştu. Bu hücumu düşünen riskli bir taktik anlayışı. Bu anlayış Cenk’e attığı ve kaçırdığı gollerle 6 gol pozisyonu verdi. Gerets’in savunmadiki bu zaafı, gidermede etkisiz kaldığı bir gerçek.
70 te İliç’in oyundan alınıp, Aydın’ın girmesiyle Ayhan’a İliç’in görevini vermek, organize ataklarla değil de, geriden doldurma toplarla gelen Galatasaray’a fazla bir şens vermedi. Taa ki Hakan oyuna alınana dek. Yüreklerin durduğu tribünlerin artık iki puan gitti dediği anda Hakan’ın mükemmel asisti Galatasaray’ı şampiyonluk yarışına döndürdü.
Hakem vermediği penaltı ve yardımcısı doğrular kadar, yanlış kaldırdığı bayraklarıyla maçın kaderine etki etti. Sonuç olarak, savunmayı önemsemeyen Gerets taktiği gol yollarında dün akşam Hakan’la galibiyete ulaştı. Galatasaray şampiyonluğa inanıyor.
Yazının Devamını Oku 9 Mart 2006
EN formsuz kim? Hiç kuşku yok ki; Christoph Daum. Madem ki, skor ilk yarı 1-0, madem ki, Anelka ve Alex uyuyor, sen neden duruyor ve Nobre’yi oyuna sokmuyorsun? Neden ofans ve gol için çıkmış rakibine bir golcü ile taktik hamlesi yapmıyorsun? Kim attı Fenerbahçe’nin golünü? Stoper Luciano... Kader ağlarını örüyünce, Fenerbahçe’nin en tartışılan adamı Luciano, nefis bir voleyle golü bulunca ve Türkiye’nin Milli Takımı’nın golcüsü Hakan Şükür 39. dakikada bomboş kale yerine topu gökdeki kar tanelerine dost yapınca ilk yarı 1-0 bitti.
Ve 56. dakikada eski tüfek Hasan Şaş, Hakan’a ‘Golü atamadın. Bari asist yap’ dediği anda Kral, defansın hareket yönünün tersine Ümit’e nefis bir pas atıyor ve maçın kaderi belli oluyor; 1-1. Gerets’in taviz vermez ofans-hücum ağırlıklı oyununa Daum, alışılmışın aksine kalabalık ve kontrollü bir orta saha ile cevap verdi.
Klasik Alex golü
Fenerbahçe’nin duran toplardan gelen golleri bu maçta bir kez daha tekrarlandı. Kaleci Aykut ve tüm Galatasaray defansının donuk kaldığı klasik Alex golü maçın skorunu belirleyen gol oldu.
Söylememiz gerekenler;
1-) Gerets, ofans ağırlıklı kendi futbolunu belirlerken, rakibin kim olduğunu da değerlendirmek zorunda.
2-) Daum, Kayseri’de oynamadığı kalabalık orta saha, tek forvetli futbolu denemek ama taktik açıdan yeri geldiği zaman değiştirmek zorunda.
3-) Mondragon’un bu maçta kalede olması şarttı.
4-) Galatasaray, Hakan’ın içinde bulunduğu üçlü forvet aksiyonlarından vazgeçmek zorunda.
5-) Deniz, ister defansın göbeğinde, ister orta alanda olsun bu çabukluğu ve hareketliği ile Fenerbahçe’de sürekli forma giyer.
Sonuç olarak, dün akşam derbilere yakışan bir futbol seyrettik. Ama ne var ki derbilerin teknik adamları yapması gereken hamleleri zamanında yapamadı. Fenerbahçe’yi klasik duran toplar kurtardı. Galatasaray genelde daha iyi olduğu maçtan mağlup ayrıldı.
Yazının Devamını Oku 5 Mart 2006
BU viraj mutlaka dönülmeliydi. Cimbom, belki bir günlük olacak, belki ligin sonunu bulacak ama mutlak lider görülmeliydi. Gerets, artık germeye başladı. Maç öncesi tercihleri hepten yanlış. Geçen hafta Iliç’le başlarken ne kadar hatalıysa, bu hafta Hakan’la başlaması da o derece yanlış. Kimle oynuyorsun? Samsun, ligde en hayati maçına çıkıyor. Belli ki ölümüne oynayacak. Yani çabukluk, pres, ne varsa ortaya koyacak.
Erdoğan Arıca’nın öğrencileri ilk yarı bunu da yaptı. Korakor bir mücadele yaşandı. Galatasaray’ın pozisyonu yoktu ama goılü vardı ilk yarıda. Hakan, çakılı ama çabuk değil. Volkan, orta alanın sağ kanadına daha yakın ama fuleli değil. Necati, bu ikilinin arkasında ama defansif değil. İlk yarı böyle geçti. Eğer 45. dakikada Necati’nin golü gelmese, Samsun belki böyle dağılmayacak. Galatasaray, belki ikinci yarı böylesine coşmayacak.
Gerçekçi olmalı
Dedik ya, ilk yarı pozisyon bulamayan Galatasaray, ikinci yarı gol üstüne gol kaçırdı. Hasan’ın direkten dönen, Ümit Karan’ın kaleciyi geçemeyen veya kaleyi bulamayan net gol pozisyonları belki de Galatasaray’ı farka taşıyacaktı. Çabuk Celil’i çabuk Sabri’yle karşılamak Gerets’in maç başındaki en önemli hareketiydi.
İkinci yarı Galatasaray maça hakimdi. Hasan Şaş, önünde net açık kulvarlar buluyor, Ümit Karan, pozisyon üstüne pozisyon yakalıyor, ama gözler hep Hakan Şükür’ü arıyordu, nerde diye? Gerçekten zor maçtı. Galatasaray’ın mutlak kazanması, Samsun’un kaybetmemesi gerekiyordu. Erdoğan Arıca’nın hesapları sadece ilk 45 dakikada tuttu. Tamer’in attığı golde, hazırlanış bakımından, ikinci gol de vuruş tekniği açısından mükemmeldi. Volkan, Saidou, Iliç orta alanı ve hücumda Necati ile Ümit’le Galatasaray şampiyonluk yolunda ligin son haftasını görür. Çabuk düşünüp, hızlı oynayan futbolcularla gelecek şampiyonluk. Gerets, bundan sonra maç öncesi hesaplarını iyi yapmalı, rakibi iyi değerlendirmeli ve sahaya süreceği ekipte duygusal değil biraz daha gerçekçi olmalı.
Yazının Devamını Oku 26 Şubat 2006
CHELSEA-Barcelona maçının hızı ve kalitesiyle kıyaslanamaz ama dün, özellikle ikinci yarı, ligimizin en güzel maçlarından birini izledik. 82’nci dakikada Galatasaray ağlarına giden topu çizgi üstünde çıkaran Ferhat ve 85’inci dakikada sarı kırmızılı takımı galibiyete taşıyan Song. İki savunma oyuncusu dün gece maçın kaderini değiştirdi.
Ersun Yanal’ı kutlamak lazım. Çok kısa zamanda, bireylerin değil, ekip ruhunun öne çıktığı bir takım yaratmış. Hakan Şükür’ü, "Sistemime uymuyor" diyerek kadroya almayan Yanal’a nazire, Gerets, "Şükür benim sistemimin oyuncusudur" mantığıyla takımını 90 dakika neredeyse 10 kişi oynattı. 68’inci dakikada D’Haene’yi geçip Necati’ye verdiği pas ve çizgi üzerinden çıkarılan bir şutu dışında Hakan Şükür’ü pek sahada göremedik.
Vestel, savunmasını öne çıkarıp, ön-arka arasındaki mesafeyi 40 metreye indirerek, Galatasaray’ın Hakan ve Hasan Şaş gibi ağır hücum adamlarına ilk yarıda fazla alan bırakmadı. İliç’in ceza sahası civarındaki etkili futboluna laf yok. Ama arkada baskı yediği, alanın daraldığı zamanlarda Volkan, İliç’ten önce gelir.
Hem varım, hem yokum
Vestel önündeki Galatasaray, Lütfi Kırdar’daki başkan Özhan Canaydın gibiydi. Başkan’ın sözlerinden ’Seçimde hem varım, hem yokum’ anlamı çıkarken, Galatasaray’ın oyunundan ’Ben bu oyunla ligde şampiyon olurum’ anlamını çıkarmak da mümkündü, ’Benim umudum az’ mantığına ulaşmak da... Gerets’in, takım ahengini bozan Hasan Şaş’ı 80 dakika sahada tutması ne mana? Ferhat ve Aydın’a, eğer Hasan örnek gösterilmek isteniyorsa, bu yanlış bir örnek olur.
Galatasaray 4-2’lik galibiyeti, maçı kaybedeceğini sandığı anlarda kazandı. Maçın hakemi Oktay Demiray’ı yürekten kutluyorum. Galatasaray’a galibiyeti, Volkan ve Song’un çok uzaklardan mükemmel golleri getirirken, Gerets gol bölgesinde Ümit Karan mı, Hakan mı tercihinde fazla tereddüt etmemeli artık.
Galatasaray dün gece direkten döndü. 85’inci dakikada direk dibindeki genç Ferhat, bence galibiyetin mimarı oldu.
Yazının Devamını Oku 13 Şubat 2006
HAVA sıfır derece... Antepli oyuncuların her nefes alışverişinde ağızlarından çıkan buhar bir tomar, Galatasaraylılar’ın ağızlarından çıkan ise, ince bayan sigarasının üflenen dumanı kadar. Neden? Hafta içi Galatasaray’ın profesyonelleri idman boykotundaydılar. Alamadıkları paraları için mesleğe ihanetin ilk durağındaydılar. Gaziantepspor, fizik kurallarının zor kabul edildiği ilk mutlak golü ilk yarım saat içinde kaçırmasa, birinci devrenin skoru 2-3 olurdu. Önce El Taib, ardından Mehmet ve Kirita golleri kaçırırken, cılız Galatasaray atakları iki şok gol getirdi. Ümit’in kafa golünde ofsayt yoktu, Ayhan’ın nefis vuruşunda Ümit’i yalayarak ağlara giden top en azından bir golcüye değmiş oluyordu.
Bir ağabeye yakışmadı
Goller öncesi Ümit ve Necati sol çaprazda topu kaleye vurmayı denerken, neden bomboş bekleyen İliç’i görmediler diye düşündüğümde, pası alamayan Sırp futbolcunun, yönetimden parayı alan adam olduğunu hatırladım.
Gaziantepspor disiplinden kopmasa ve daha ilk yarı Veysel’in sorumsuzluğuyla 10 kişi kalmasa, maç daha farklı olurdu. İkinci yarı Galatasaray oyunu domine etti. Ümit’in çıkışıyla 73’üncü dakikada oyuna giren Hakan’ın topa ilk temasında golü buluşu, belki Allah’ın bir lütfuydu. Ama golden sonra sahadaki kardeşlerini bırakıp, kenarda oturanlara koşuşu, bir ağabeyin davranışlarına uygun değildi.
6-0’lık skoru bir tarafa bırakalım.. Dün akşamki maçın yıldızları Ferhat ve Aydın’dı. Heinz’ın attığı golde alkış kime gidecek?. Genç Aydın’a tabii ki... Aydın Galatasaray’ın bu karanlık, bu parasız günlerindeki ışığıdır, Ferhat da geleceğidir. Song Afrika’dan döndüğünde Gerets kimi kesecek? Bence Orhan’ı... Çünkü Ferhat top kullanma, zamanlama, alan geçme ve çabuk düşünme açısından Orhan’ın çok üstünde.
G.Antepspor, disiplinsiz oyununun cezasını bir hezimetle ödedi.
Yazının Devamını Oku