İlker Yasin

Salon beyi Carvalhal

31 Ekim 2011
BİTİME 12 dakika kala Kuddusi Müftüoğlu bir duran topta, ceza alanında, 15 futbolcu arasında, 20 yıldır çalmadığı penaltıyı çaldı.

Ceza alanı içinde rakibi çekmek, 1850 yılından beri penaltı. Ama herkesin eli, herkesin üstündeyken, pek görülmezdi ve verilmezdi bu penaltılar... Simao’nun penaltı golüne uzatma dakikalarında neden oynamadığını merak eden ‘altın yedek’ Holosko bir kafa golü daha ekledi. Üç puan, 3-1’lik skorla alınırken, Beşiktaş’ın oynadığı futbol, doğrusu tabeladaki yeriyle doğru orantılı değil.
Beşiktaş’ın borcunun 4’te 1’i başkanına... Kadrosundaki klas oyuncuların yarı hissesi Mendes’in. Futbolcuların tamamına yakını ülkelerinin milli formalarını giyiyor. Ve bu egoları şişik futbolcuların başına, bir ‘yedek hoca’ koymak ne alaka? Carlos Carvalhal, sempatik, nazik, mütebessim, espritüel, samimi...  Hepsi okey. Tam bir ‘salon beyi’. Ama onun futbol sahasında lider hocalık vasıfları yok. Carvalhal, nereden olduğu belli, ‘destekli’ bir teknik adam. Fenerbahçe maçının ‘savaşan’ Mustafa’sı yedekte... Sakatlık döneminden yeni çıkan Almeida, futbola dün başlıyor gibi... Nasıl sıçrayacağını, kaleciyle karşı karşıya topa nasıl vuracağını unutmuş. Mustafa Pektemek, ‘Portekiz lobisine’ kurban demek. Keza, Holosko da...
Futbol basit bir oyundur. Onu zor hale getiren oyunculardır. Örnek; Quaresma. Eğer Beşiktaş 1-0 öndeyken, 28. ve 32. dakikalarda paylaşımcı olsa, bencil davranmasa, skor 3-0’a gelse, her şey daha kolay olacaktı. İlk 30 dakika tek kale oynayan, ama çok atılması kolay golleri kaçıran Beşiktaş, ilk yarıyı yüreği ağzında bitirdi. Mahmut ve Pedriel, 6 dakika içinde öyle goller kaçırdı ki, şaşmayan yoktu. Sivas orta alanı tek pasla, deparla, Beşiktaş’tan daha hızlı geçti. Bu alanda Veli’nin defansif oyununa, Necip ve Ersnt katılamadı. Ve Guti gibi defans arkasına derin paslar atan kreatif bir oyuncu da yoktu. Ve tabii, söylemeye gerek yok. İlerideki ‘Portekiz Çetesi’ yavaş mı yavaş, dursak mı koşsak mı havasındaydı.
Sivas “Atamayana atarlar” dedi. Grosicki’nin golünde Beşiktaş defansının hali, suareye bilet almış ve yorgunluktan uyuya kalmış sinema seyircisinden farklı değildi. Guti ve Fernandes gibi sorunlu oyuncular, yabancı futbolcu bolluğu ve ‘Portekiz lobisinin’ etkisinde kalan bir Carvalhal... Beşiktaş bugüne kadar iyi geldi. Bu kötü günlerden böyle çıktıysa, iyi günleri dört gözle bekliyoruz.

Carlos Carvalhal, sempatik, nazik, mütebessim, espritüel, samimi...  Hepsi okey. Tam bir ‘salon beyi’. Ama onun futbol sahasında lider hocalık vasıfları yok.

Yazının Devamını Oku

Q7 el freni

28 Ekim 2011
DOĞRUSU Carvalhal bu işi bilmiyor veya sıkıntısı var istediklerini yapamıyor, bazı futbolcularına söz geçiremiyor.

Beşiktaş’ın en çalışkan, motive olmuş oyucusu Mustafa Pektemek’i nasıl oyundan alır anlamadım. Ve Beşiktaş’ın el freni, kafasına göre takılan, sorumluluk alma ve takımdaş olma duygusu sıfır Quaresma’ya 85 dakika nasıl dayanır? Onu da anlamadım. Tamam ikinci Beşiktaş golünün ortasını yaptı. İki, üç pozisyonda oyuna renk kattı, hepsi bu kadar.

Ligi götürmesi çok zor

Beşiktaş, kendi sahasından hazırlık paslarıyla çıkmada ve kaleye blok halde yaklaşmada zorluk çekiyor. Geriden, rakip sahaya gönderilen uzun, yüksek toplarda dün gece Mustafa bütün çabasına rağmen etkili olamadı. Simao ve Quaresma’nın durgun ve rakibi zorlamayan oyunuyla Beşiktaş, rakip kaledeki gol umudunu bireysel yıldızların maharetine bağlamış bir görüntü veriyordu. Quaresma’nın attığı golde Ernst’in yapmış olduğu hamle ve Mustafa’nın pası Quaresma’nın vuruşu kadar önemliydi. Carvalhal, takımın oyununu rakibin varyasyonlarına göre değiştirmiyor. Kafasındaki şablonu ne olursa olsun uygulumada ısrar ediyor. Orta alandaki Veli’nin takıma bir dinamizm kazandırdığı gerçek, ama Simao ve Quaresma ile Beşiktaş’ın bu ligi götürmesi oldukça zor.

Maçın hakkı beraberlik

İlk ve son 20 dakika dışında futbolun güzelini oynayan F.Bahçe’ydi. Özellikle Cenk ilk yarıda kalesinde devleşerek, F.Bahçe’ye gol şansı vermedi. F.Bahçe, takım oyununda daha iyi, pas trafiğinde daha başarılıydı. Aykut Hoca’nın sahanın en iyilerinden Caner’le en kötülerinden Mehmet Topuz’u 65’inci dakikada aynı anda oyundan almasında Caner’e yapılan bir haksızlık mı vardı, yoksa Stoch’tan bir galibiyet golü beklentisi mi? Takımın yıldız kabul edilen futbolcuları Emre ve Alex bile bir zincirin halkası görüntüsünde takım için mücadele ettiler. Aykut Kocaman geçen yıldan daha disiplinli, daha paslı ve yardımlaşmalı bir F.Bahçe yaratmış. Güzel gollerin, göze hoş gelen hareketlerin çok yaşandığı bir karşılaşmaydı. 2-2’lik beraberlik maçın hakkıydı. Fırat Aydınus başarılıydı.

Yazının Devamını Oku

Kazanma hırsı

17 Ekim 2011
İSPANYA Milli Takımı’nın hocası Vicente Del Bosque, “Bilginiz sadece futbolla sınırlıysa, kaybettiniz demektir” ifadesiyle, bir teknik adamın, felsefe, sosyoloji, psikoloji bilimlerine vakıf olması gerektiğini ifade eder.

Burak Yılmaz’ı Türk futboluna kazandıran, öğretmen Şenol Güneş’tir. Biraz geç ama Engin Baytar’ı da kazandıracak olan motivasyon ustası Fatih Terim’dir.
Trabzonspor’da sol dışta oynayan Engin, şimdi Elmander’in arkasında üstün top tekniği ve bireysel yetenekleriyle G.Saray orta alanına zenginlik katıyor. Sağda Kazım, solda Riera’nın ve arkasında Selçuk’un hareket alanlarını çok iyi süzen Engin, rakip alanda Elmander başta olmak üzere sürekli pres yapan G.Saray orta sahasının en yaratıcı ismi.
Elmander’e attırdığı goldeki kıvrak hareketleri ve ortası alkışlanacak güzellikteydi. G.Saray, ilk yarı hırslı, arzulu, yardımlaşma ve uyum içinde oynadı. Terim’in, futbolcularının bireysel konsantrasyonlarını takım ruhuna çevirmedeki başarısı büyüktü.
Sabri, Melo, Elmander, Selçuk başta bütün takımın kazanma hırsı üst düzeydeydi. 80’de gelen Bursaspor’un beraberlik golüne, 7 dakika sonra cevap verebilmek ancak bu kazanma hırsıyla mümkün olurdu.

İstediğini az kalsın alıyordu

Ujfalusi’nin G.Saray savunmasına bir düzen verdiği gözden kaçmıyor. Hem kendi orta saha oyuncularıyla, hem rakip takımın gol adamlarıyla arasındaki mesafeyi ayarlamada Ujfalusi başarılıydı. Ağır ve ıslak zeminde ilk yarıda Bursaspor’a top göstermeyen G.Saray, ikinci yarıda yorgunluk ve kondisyon eksikliği nedeniyle Bursaspor’un atakları karşısında zorlanmaya başladı. Ertuğrul Sağlam’ın iki orta saha oyuncusu Batalla ve N’Diaye’yi oyundan alıp, iki diri orta saha oyuncusunu sahaya sürmesi; G.Saray’ın yorgunluğunda, fizik gücüyle istediği beraberlik golünü bulması düşüncesinden kaynaklanıyordu. Golü de buldu, istediğini az kalsın elde edecekti. Ama Baros’un hazırlanışı ve bitişi itibariyle muhteşem golü G.Saray’ı galibiyete götürdü.

80’de gelen Bursaspor’un beraberlik golüne, 7 dakika sonra cevap verebilmek ancak bu kazanma hırsıyla mümkün olurdu.

Yazının Devamını Oku

Öp Rüştü'nün elini

4 Ekim 2011
BEŞİKTAŞ bu maça tabanca zoruyla mı çıktı? “Bitse de gitsek”, “Nereden çıktı bu maç” düşüncesi ilk dakikadan son dakikaya kadar tüm futbolcuların kafasındaydı. İkisi maçı bitiremedi bile. Sahada 9 kişi kaldı, onlar da istemeye istemeye, Rüştü dışında. 1 puan için 38 yaşındaki ustanın ellerini öpmek lazım.

4 gün önce Stoke önünde döktüren bu takım, şimdi nasıl oluyor da Antep’te böyle dökülüyor. Quaresma’nın milli maç nedeniyle ülkesine gitmesiyle erteleme isteğinde haklıymış Kartal’ın yöneticileri. Şöyle düşünmüştük: “Koca Beşiktaş bir adama kaldıysa yazık. Ve o adam için erteleme talep eden Beşiktaş Yönetimi’ne de...”

Lige önem vermiyorlar

Şu gerçeği bilelim: Mendes’in adamları, Portekiz tayfası Avrupa Ligi’ne verdikleri özeni ve değeri Türkiye Ligi’ne vermiyor. Orada kendilerine oynuyorlar. Burada kimseye. Örnek bkz: dünkü Simao ve Fernandes. Carvalhal da o familyadan, Beşiktaş’ı götürecek kapasitesi yok.

4-1-4-1’de Aurelio artık çok ağır, Pektemek de çok zayıf. Maç boyu gol pozisyonu bulamadı Beşiktaş. Maçın özeti bu. Abdullah Ercan ilk kulüp denemesinde 9 kişi kalan Beşiktaş’a karşı biraz daha cesur olabilseydi galası galibiyetle kapanabilirdi.

- Halis Özkahya, kuralları halisane uygulamak istiyor. Ama ikinci kırmızı kartı öncesinde ofsayt var. Necip’in atıldığı pozisyonda mutlak gol şansı tartışılır.

- Kartal hem Nobre’yi hem Bobo’yu arıyor mu? Bir telefon Mendes’e: ‘Bir santrfor gerek bize ama Edu gibi değil.’

- Quaresma ve Sivok milli takıma giderken, Beşiktaş’ın dün koridor olan sağ tarafında Ekrem ile Holosko’nun psikolojisi bundan etkilenmiş midir?

Beşiktaş, iyi futbol oynamadan, takım şablonu oturmadan, şu ana kadar götürüyor. Ama bu futbolla işi çok zor.

Yazının Devamını Oku

Carvalhal ve Edu

30 Eylül 2011
MAÇI Carvalhal verdi. Edu kim? Ne istendi, ne yaptı? Ağır, Stoke defansının arkasına kontra ataklarla girme şansı yok, dönemiyor. Topla ilk defa ciddi olarak 80’inci dakikada buluştu. Carvalhal neden daha çabuk Mustafa’yı neden daha derinlemesine koşan Holosko’yu tercih etmedi de, maç boyu Edu’dan vazgeçmedi. Carvalhal’in yazması mutlaka var ama okuması yok. Oyunu göremiyor. Son 20 dakika artan Stoke baskılarında bu kadar çaresiz kalmamalıydı.
Ernst ve Holosko geç girdi
Ernst’i ve Holosko’yu biraz daha erken oyuna alması ve en iyi savunmanın atak futbol olduğunu hatırlaması lazımdı. Tipik İngiliz futbolu oynayan, topu yere indirip pas yapamayan ama yüksek ve hızlı kenar, duran toplarla sonuç arayan Stoke City’ye istediği ortamı Carvalhal verdi.
Beşiktaş UEFA Avrupa Ligi maçlarını, Türkiye Ligi maçlarından; Beşiktaş’ın futbolcuları da uluslararası karşılaşmaları, yurt içindeki maçlardan daha ciddiye alarak daha iyi oynuyor.
Fernandes 2. yarı durdu
Özellikle ilk yarıda müthiş bir Beşiktaş orta sahası, Quaresma dahil savunmaya gelen ileri üçlüyü gördük. Resmi bozan sadece Edu’ydu. İkinci yarı da duran Fernandes’i de Edu’nun yanına katmak gerek. Bu skoru kabul etmek zor, çünkü Beşiktaş hak etmedi. Ama Carvalhal, maçın en sorumlu yerdeki seyircisiydi. Carvalhal ve Edu tercihi maçın kaybedilmesindeki en önemli etkendi.
Yazının Devamını Oku

Kimseyi kandırmasın

23 Eylül 2011
KAZANSA da, gerçeği yazacağım. Herkesin gördüğünü. Q7, Simao, Fernandes sahada, ama Beşiktaş yok.

Bu üçlü dışarıda ve son 6 dakika. Beşiktaş kazanıyor. Türkiye’nin Kartal’ı, Mendes’in familyasından yıldızlar armadası Beşiktaş’ta dün akşam siyah çok, beyaz yoktu. Büyük takım ruhu, heyacanı yok. Rakibe baskı, pas trafiği, oyun kontrolü yok. Maç gidiyor, tempoyu yükseltecek vites yok. İsmail’in iki ortası, iki Çek-Slovak kafası ve göz boyası, yüz boyası...

Rüştü sahneye çıktı

Carvalhal sanki film yönetmeni, yenilikler peşinde stoper Egemen’den solbek yapmak, sol kanat oyuncusu Simao’yu Edu’nun arkasına koymak ve Simao’nun çabukluğuyla gole ulaşmak istiyor. Yönetmen bilmiyor ki, Bursa’nın stoperleri Serdar ve İbrahim, Türkiye’nin en hızlı ikilisi.

6. dakikada kaleci Rüştü’den dönen yüksek topa iki Bursalı havalandı. İki uçtakiler, stoper İbrahim ile santrfor Bangura, bir vurdu gol oldu. Orada Kartal’dan kimse yoktu, stoperi bile.

Yazının Devamını Oku

Bu futbolla zor

22 Eylül 2011
MİLANO’da tarih yazmak gün gelir Karadeniz’de maç kazanmaktan daha kolay olur. İşte böyle Colman kardeş. Atamayana atarlar. 6 metreden 7.32 x 2.44 metreye bomboş pozisyonda direğe toslarsan, 20 metreden Ergün Teber, ilk ve son defa bir vuruş yapar ve Milano süksesi üst üste ikinci kez duş yapar.
5 gün sonra Avni Aker’de Lille’i yenerse, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan yüzde 80 çıkacak Milano Fatihi Trabzon’a baktım, Samsun’dan çok. Milano’daki Inter maçında yaşadığım korkuları, kaygıları, sıkıntıları Trabzon adına dün Samsun’da da yaşadım. 32. dakikada o kalabalıktan, o klas golü atan Burak Yılmaz, Şampiyonlar Ligi’nde nasıl olmaz?
Bordo mavililer Şampiyonlar Ligi’ndeki Inter karşısında tamam da, Samsunspor’u kendi ceza sahasına bu kadar sokmalı mıydı? Zokora yorgun mu, defansın sübaplarında Serkan biraz daha mı ofansif oynuyor? Lille hocasının gözüyle ‘Inter önünde korktuğum Trabzon’a artık gönül rahatlığı içinde gelebilirim’ düşüncesinde olan çok kişi var.

Sadece Burak’ı bağlamaz

Gol işi sadece Burak Yılmaz’a bağlanamaz.
Defans işi sadece geri dörtlünün görevi olamaz.
Zokora yorgun görünüyor, dinlenmesinde fayda var.
Adrian yetenekli ama bunu oyuna yansıtamıyor.
Burak’a istemiş olduğu paslar Colman ve Adrian’dan gelmiyor.
Kaleci kaptan Tolga biraz daha sakin olmalı. Neden bu kadar sinirli anlamak zor.
İsviçreli Hırvat Petkoviç belli ki iyi bir teknik direktör. Sıfırdan oluşturduğu yepyeni bir kadroyu kısa sürede takım yapma yolunda başarılı olmuş. Hücum bölgesinde Zenke, orta sahada Beşiktaş’ın beğenmediği Fink ve savunmada Brezilyalı Bahia ve Kemal ile iyi bir çatı oluşmuş.
Son olarak Trabzonspor birkaç hafta sonra daha iyi olacak. Ama haftaya salı oynanacak Lille maçı bu futbolla, bu konsantrasyonla çok zor.
Yazının Devamını Oku

Değişimde fayda var

19 Eylül 2011
GOL, gool, goool.... Golcü, golcüü, golcüüü. Acil bir santrfor, acil bir gol adamı lazım. Şimdilik Baros’un yanına, Elmander de yetmez. Hesapta kenarlardan Riera ve Kazım, göbekten Eboue gelecek Baros’un yanına. Ve girecekler gol için ceza alanına. Olmadı.
Melo’nun golü 35 metreden geldi. Cimbom, Samsunspor ceza sahasına giremedi. “Ah bu kaçmaz” dediğin pozisyon da yok. Dayanıklılık, devamlılık, direnç yok Arsenal’li Eboue ile Olympiakos’lu Riera’da. İlk yarı yalnız kaldı Baros, rakip ceza sahasında.
Orta sahada; 2 bek, Sabri ve Hakan Balta’nın öne çıkışları orta sahayı kalabalık yapışları, güzel. Melo, Brezilyalı. Pas yapmayı, topla oynamayı, seven biri. Ama biraz ağır. Geri dörtlü önünde değil de, daha ofansif oynasa; Selçuk, Hiddink’in Milli Takım’da verdiği görev gibi biraz defansif kalsa, denense ne olur?
Elmander profesyonel
Galatasaray, ani ataklarında rakip sahada çoğalabilmeli. İlk yarıda bunu hiç yapamadılar. Elmander, profesyonel. Çabuk ataklarda, boş alana hareketlendi ve bunlardan birinde, Sercan’ın pasında gole gitti. Baros bunu yapamadı. Ama Samsunspor’da Mustafa yaptı.
Samsunspor, kendi sahasından mükemmel çıktı. Atak başlangıcında Mustafa Sarp, biraz da şansıyla gole imza atan isim oldu. Eboue-Elmander, Baros-Sercan değişimleri şu anlama geliyor. Hazır olmayan ve mental olarak motive olamayanların yerine, Elmander gibi profesyonel asker ve Sercan gibi yaratıcı, istekli birileri oyuna girdi. Fatih Terim, sıkıntıyı sezdi.
Samsun kalecisi Ahmet Şahin’in Elmander’e yaptığı hareket, profesyonel işi değil. Kırmızı kart gör, penaltıya neden ol. Geç, git yanından duran adamın. Kalmasın 10 kişi takımın.
Gelecek maçta
Engin oynamıyorsa, Melo’yu ofansta, aksiyonda kullanmalı.
 Ujfalusi, yine savunmanın göbeğinde kalmalı.
 Johan Elmander’i, Milan Baros’a mentör yapmalı.
 Sercan, Elmander, Riera gelecek maçta rakip kaleye en yakın isimler olmalı.
Yazının Devamını Oku