Dinginlik, enerji ya da hareketin olmadığı anlamına gelmez. Dinginlik, dinamiktir, karmaşanın olmadığı harekettir. Aykut Kocaman’ın Fenerbahçesi, karmaşanın olmadığı hareketle Graz önünde yaptığını yarın diğer rakipler önünde yapabilecek mi? Zor görünüyor.
“Cumhurbaşkanı’nın gittiği maçta Türk takımları elenmez” diyenler var. Deplasmanda 3-3 berabere kalan Başakşehir ile, 2-1 kazanan Fenerbahçe’nin ev maçlarında sayın Cumhurbaşkanı’nı görmek ve turu geçmek bizlere mutluluk verdi. Cumhurbaşkanı’nı önümüzdeki maçlara bekliyoruz.
BU KADROYLA ÖNDE OLMAK ZOR
Alper’i en uca, Van Persie’nin, Sow’un, Emenike’nin yerine sokmak iyi bir düşünce ama sadece bel üstü toplarda olur. Ama gerçekçi olursak, hiçte olmaz.
Valbuena üçüncü bölgenin ve ceza sahası içindeki gol paslarının birinci ismi. Peki ikinci ismi kim? Alper mi?
Dirar iyi başlangıç yaptı. Ama Fenerbahçe’nin gerçek bir santrforu yokken etkinliğini değerlendirmek doğru olmaz.
Fenerbahçe, Aykut Kocaman’la yaşlı ve eskimiş bir kadro, yeni yapılan cılız transferlerle şampiyonluk yarışında bir hamle yapacaksa bunu sadece Aykut Kocaman’ın kimliğinde ve kişiliğinde yapabilir. Bu kadronun lig yarışında ve Avrupa Ligi’ndeki büyük mücadelede önde yer alması çok zor.
DUVAR YAZILARI
Galatasaray Ağustos’u da göremedi. Bu skor birilerini götürür. Götürse ne olur ki? Yazık oldu Galatasaray’a. Göz göre göre geldi bu rezalet. Tudor ile devam kararı, kırpılmış yıldızların transferleri, her şey yanlıştı. Liderlik, temelini güvenden alır. Güven biterse yakında lider de gider, onun altındaki yönetici de.
2-0’ın rövanşında Galatasaray için ‘kilidi kim açardı’ diye sordum maç öncesinde. ‘Sneijder’ dedim, ‘Bruma’ dedim, hatta ‘Podolski’ dedim. Deplasmanda kendi değerinin kat kat altında bir takıma 2-0 yenildikten sonra evinde 32 bin seyircinin desteği ile Galatasaray maça böyle başlayamaz. İlk pozisyonu ilk yarı sonunda bulmak G.Saray’a yakışmaz.
PARA VE SKOR
- Geldiği günden beri yazdım. Hajduk, PAOK, Karabük’te hocalık mazisi G.Saray’a yetmez diye. Dünkü maç öncesi gazeteci arkadaşlara “Sezon başlamadan istifa etmemi mi istiyorsunuz” diye sormuşsunuz sayın Tudor. Hayır ben aslında geçen sezon bittiği gün istifa edip gitmenizi bekliyordum. Bu sezonu da iyi bitiremeyeceğinizi ama G.Saray’ı bitireceğinizi biliyordum.
Belhanda, Gomis, Mariano ve Maicon... Bonservisleri ve 1 yıllık ücretleri toplam 50 milyon Euro...
Paraya bak paraya.
Ve skora bak skora...
MAICON’U KiM ALDI?
Abdullah Avcı, Emre’nin önünde adeta duvar olmuş yalvarıyordu “Ne olur dur Emre, attırma kendini boş yere, çarşamba kupayı alacağız seninle” diye... Futbolculuğuna kimsenin lafı yok ama herkes biliyor ki Emre’nin öfke kontrolü de yok. Kontrolsüz güç, güç değildir. Seni buraya getiren yeteneğindir ama burada tutacak olan karakterindir, kardeşim Emre.
Bu sezonun en başarılı takımı Başakşehir’dir. Ligde şampiyonluk yarışını son haftaya dek sürdürürken kupa finaline yükselen tek takımdır Başakşehir.
AVCI NE DÜŞÜNDÜ?
Klasik ezberlenmiş 11’inden 6 farklı oyuncuyla rotasyona giden ve Galatasaray’ı 2-1’lik skorla kupanın dışına iten Başakşehir dün de Volkan, Emre, Epureanu, Adebayor, Visca, Mossoro ve Eren’den yoksun kadrosuyla maça başlarken, acaba Avcı’nın kafasında ne vardı?
1- Lige veda etmiş Adana’yı ben yedeklerimle yenerim.
2- Kupayı kazanmaya lig şampiyonu olmaktan çok daha yakınım.
Hangisini düşünüyordu? Bence, Beşiktaş’ın lig şampiyonluğunu bırakmayacağına inandığından şampiyonluktan ziyade çarşamba günkü kupa finalini kazanmaya odaklanmıştı ve de yıldızları dinlenmeye almıştı.
Maçın 36. dakikasında
90+4’e kadar yazdıklarımı hiç değiştirmeden aynen yazıyorum: Şenol Güneş felsefeyi sever. Einstein’ın dediği gibi “Hiçbir şeyi riske atmamak aslında her şeyi riske atmaktır” deyişini futbol alanında düstur edinmiş bir kişidir. Atiba’nın yokluğunda Necip’e değil de Tolgay’a şans vermesi kazanmak için her riski alacağının da işaretiydi. Cenk’i yedek bırakıp daha gezgin ve yıpratan Aboubakar’ı oynatması Güneş’in maç başı doğru seçimlerinden biriydi.
F.Bahçe’de Dick Advocaat sol bek Hasan Ali’yi sağa alıp İsmail’i solda kullanmakla Beşiktaş’a “Ben kontrollü savunma oynayacağım” mesajı verdi. F.Bahçe kendi sahasından uzun paslar ve ani kontralarla üstüne gelen Beşiktaş’ı az adamla yakalama hesabındaydı. Adam markajı ve alan parselizasyonunda ilk yarıda başarılı bir F.Bahçe hücumda sıfıra yakın bir etkinlikteydi.
TEK POZiSYONU VAR
Beşiktaş’ın orta alan-göbek geçişlerini engellemek için Tolgay ve Oğuzhan’ı Neustadter ve Alper’le durdurmak ve siyah beyazlıları kenar ortalara mecbur etmek Advocaat’ın düşüncesiydi. İkinci yarı başlarken Ozan ve Salih’in girmesiyle daha pozitif bir görüntü vereceği düşünülen F.Bahçe çok etkisiz kaldı. Tek etkili pozisyonları 80’de Emenike’nin karşı karşıya kalmasıydı.
9 kişi kalmış bir takımdan 90+4’te gol yemek ve şampiyonluğu riske etmek Beşiktaş’a hiç yakışmadı. Ama futbolu en güzel spor yapan da yakışanlarla yakışmayanların yan yana durması değil mi?
MAÇIN ARDINDAN...
1- Maç Beşiktaş’ın hakkıydı.
2-
Split, PAOK, Karabük kariyeri G.Saray’a yetmez. Bazılarına göre ‘Yeniköy Manavı’ ünlü İspanyol hoca De Bosque “Bilginiz sadece futbolla sınırlıysa kaybettiniz demektir” der. Bu cümleyi çok severim. Tudor, lig arasında şampiyonluk potasında yarışan Riekerink’in yerine ‘acil’ koduyla G.Saray’ın başına getirildi. Bence Tudor da onu getirenler de G.Saray’ın yönetilmesine, büyütülmesine sadece futbol bilgisinin yeterli olmadığını halen anlayamadılar.
Seyircisiz bir maçtı. Türkiye garabetine bir de futbolun sessizliği eklendi. Nerede geçen haftanın G.Saray’ı... Çok sorduk ‘G.Saray mı iyiydi yoksa Bursa mı çok kötüydü?’ diye. 5-0’lık skor herkesi kandırmış olabilir ama Tudor’u aldatmamalıydı. Bursa maçında alınan galibiyeti ve Bruma şahsında oynanan oyunu, Tudor’la G.Saray yıldızlarının barışması olarak algılamıştık. Dün anladım ki bu Tudor’dan G.Saray’a fayda yok. Neden?
- 18. dakikada Bruma oyundan alındı.
- 7. dakikada ısınmaya başlayan Eren 70’e kadar bekledi.
- Muslera’ya bu kadar kolay gol yediren anlayış için Tudor’dan Muslera’ya özür gerekmiyor mu?
- G.Saray yavaş, ağır, yaşlı, yorgun, hedefsiz, motivasyonsuz ekibiyle gelecek yıl ligden ne bekliyor?
G.Saray’ın başarı isteyen büyük taraftar kitlesi bu gidişle ne bu yönetimi ne bu teknik direktörü ne de veteranlar ekibine dönmüş kadrosunu kaldırır. Dünkü skor çok şey için anlaşılır imza niteliğindedir.
Şimdi de Tudor’a biraz dokunalım... Sanıyorum Igor Tudor son haftalarda çok su içiyor. Bilirsiniz, beynin yüzde 80’i sudan oluşuyor. Ve beyne su takviyesi yapmak şart. Üçlü savunma takıntısı, farklı oyuncu seçimleri ve oyun formasyonlarıyla Galatasaray futbol yapısıyla oynayan Tudor, 8 maçtan 4’ünü kaybettikten sonra nihayet beynin sulanmayacağını, aksine kuruyacağını anlamış görünüyor.
İlk yarı iki gol atan, iki topu gol çizgisinden çıkartılan, bir penaltısı verilmeyen, basan, agresif, koşan, yüksek konsantrasyonuyla parmak ısırtan Galatasaray’ı nihayet çözmeye başladı Tudor. Akıllı bir teknik direktör takımın formatını kendi kafasına göre değil, elindeki oyuncuların kalitesine göre oluşturmak durumunda. Ama dünkü topu oynayan futbolculara da taraftar şu soruyu sorar:
“Daha önceleri nerelerdeydiniz?”
BURSA’YA NE DEMELİ?
Galatasaray iyiydi, sanki bir final maçı oynuyordu tamam da, ya Bursaspor ne yapıyor? Maçın başında Galatasaray’ı kendi alanında karşılamak, top kazanmak için hiçbir gayret göstermemek, rakibinden korktuğunu alenen hissettirmek bizim bildiğimiz Bursaspor’un tarzı değildi. Her hattıyla dökülen, bir takım görüntüsü veremeyen, motivasyonu, heyecanı kalmamış oyuncuları görünce, geçmişteki Bursaspor’un, titreten, sindiren, seyirci ile kenetlenen takımları aklıma geldi.
12 PUAN KAYBETTİRDİ
Galatasaray’ı çalıştıracak, kariyeri olmayan Tudor’un, üçlü savunmadan 3-4-3’e ve çeşitli formasyonlara saplanıp kalması ve Galatasaray takımını tanımaması 12 puan kaybetttirdi. Ve Galatasaray Riekerink’le değil ama Igor Tudor’la şampiyonluk yarışının dışında kaldı.
UYUMSUZLUK VE YANLIŞ POLİTİKA
4’lü savunma kandırmacasında Linnes’i öne atıp 3’lü oynayan ve dönüşte zorlanan Linnes’in bıraktığı boşluklara Visca’nın getirdiği toplarla her an gol korkusu yaşayan bir G.Saray vardı sahada.
EMRE MÜTHiŞTi
Bir teknik adam çaresizliği gözlenirken kenarda Sneijder, De Jong ve Podolski oturuyordu. Neden?
Çok koşacak ve takım savunmasının kat edilen kilometrelerce oluşturulacağı bir ekip vardı sahada. Başakşehir futbol adına her şeyin en iyisini yaptı. Her bölümde sayısal olarak rakibe üstünlük sağladı, pivot Adebayor’u müthiş kullandı, oyun boyunu kısalttı, Emre ile orkestrayı mükemmel yönetti.
İlk yarının 2 değil 4-0 bitmesi mümkündü. İkinci yarıya ilk yarıdaki hayaletler ordusu ile başladığı için Tudor’un hipnotize olduğuna karar vermek pek de zor değil. Ama Başakşehir ve Avcı’nın hakkını verelim. Hem kupada yoluna devam eden, bu kadar kompakt, takım ruhu ve bütünlüğü ile tavan yapmış bir ekibe saygı duymak zorundayız.
Riekerink’in gönderilişi kadar Tudor’un G.Saray’a geliş zamanı ve biçimi, daha da önemlisi gelişi yanlıştı. Hajduk, PAOK, Karabük mesaisi G.Saray hocalığı için yetmez. Lucescu, Rijkaard, Mancini, Prandelli, Denizli gibi markaları çok kolay yollarken ardı ardına 2 yetersiz ismi G.Saray’ın başına getirmek aklın alacağı bir şey değil. At adımına göre değil, adamına göre yürür. Yıldızlar üstüne kurulmuş, öyle veya böyle iş yapan sistemi atletler üzerine kurarak götürmek zor. Muslera’ya ayıp oluyor. Bu ruhsuz kadro kimin eseridir bilemem ama G.Saray böyle giderse Avrupa’yı da zor görür.
Takım savunmasında zaaf gösteren Galatasaray’ın arkasına üç stoper koymak ve pas oyununu ikinci plana itip hızla ve az pasla rakip alana geçme düşüncesiyle Tudor, dün geceki Adana maçına kadar gol yemeden takımı sahadan ayırmadı.
Tekrar dörtlü savunmaya dönüş ve veteran görüntüsü veren iki Hollandalı Sneijder ve De Jong’u kulübeye itiş, dün akşamın doğru hamleleriydi. Ama özellikle ilk yarıda çok koşan, rakip sahada çok gezen fakat pozisyon üretmede zorlanan Galatasaray’ın oyunu tribünlerin beklentisini karşılayacak mı, onu ileride göreceğiz.
LINNES’İN GECESİ
Şampiyonlar Ligi hesabında Galatasaray mutlak kazanmalıydı. Adana’nın, ligdeki yeri ve zor fikstürü nedeniyle her maçtan puan alması zaten şart. Açık, zevkli bir maç bekliyordum. Ama Galatasaray presi ve etkili oyunuyla Adana kendi sahasından çıkamadı. Galatasaray özellikle ikinci yarıda rakibini sürklase etti.
İkinci yarıda gelen 3 gol ve kaçırılan sayısız gol fırsatı Galatasaray’ı Başakşehir maçı öncesinde umutlandırmalı mı? Bence haftaya oynanacak Başakşehir maçını beklemekte yarar var.