İlhan Söyler

Olmaz böyle şey

13 Ağustos 2005
<B>TERZİ </B>dikiş makinasına oturup pantolon dikmeye başlar. Tam sonuna gelince iğne kırılır. Bir türlü işin sonunu getiremez. G.Saray pantolunu son ana kadar dikemedi, işin uzattıkca uzattı. Mondragon dahil defans ve orta alan, topu getiriyor getiriyor, ikramda bulunuyor, ama forvetler bir türlü noktayı koyamıyordu. Ben saymadım kaç tane olduğunu. Bir tane atsa gerisi gelecek, ama nerde...

Defans inim inim inliyor, topu kesiyor, aktarıyor, hücum adamları Ankaragücü defansının içine giriyor, vurduğu zaman iyi vurdum diyor, vuramadığı zaman şanssızlık diyor. Böyle bir şanssızlık olur mu? Sen G.Saray’da oynuyorsan bunları gol yapacaksın. Şansın mansın işi olmaz.

Suçu kendinde ara

İliç’
i seyrettim ara sıra kendi alanına geldi. O devamlı hücum adamlarının arkasındaydı. Bir kaç tane pozisyona girdi. Bir tanesini bile neticelendiremedi. Garibim Saidou, orta sahayı tek başına yönlendirdi.

Oyunun üçte biri bittiği zaman, fizik gücü sertliğe geçer. İşte G.Saray oyunun bu bölümünü geride bırakırken, 2 oyuncusundan mahrum kaldı. Mecburen Gerets değişikliğe girdi. Ama ne olursa olsun G.Saray, A.Gücü gibi genç bir ekibi girdiği pozisyonlarda golleri yapamıyorsa, suçu kendinde aramalı. O arada bir gol yese çıkarması da zor. O zaman ayıkla pirincin taşını. A.Gücü’nü tebrik etmek lazım.

Hakem Selçuk Dereli’ye gelince... Bana göre, Necati’ye yapılan, arkasından Emre tarafından formasıyla tutulan Ümit Karan’nın pozisyonu penaltı. Yardımcıları da dün formsuzdu. Yanlış kararlar ve yanlış duruşlarla yanlış bayraklar çektiler.

Gerets bağırıyor, kanat istiyor. O kanatı da bulması lazım. G.Saray basit goller kaçırdı ve oyunun bitime az kala karambolde bir gol buldu. Bu olmamalıydı. G.Saray her zaman böyle üç puanı alamaz. Ya önce işi bitirip rahatlarsın, sıkıntıya düşmezsin. Kaçan goller sıkıntı yaratır. Tomas, Song gibi adamlar savaşacak, anası ağlayacak, ikramda bulunacaklar, ama sen basit şeyleri yapamazsan, bir başka maçta şemsiye ters döner.
Yazının Devamını Oku

Sadece Saidou

8 Ağustos 2005
<B>ŞURAYA </B>bak. Sezon başı takım, Hollanda’da ilk çalışmasını yapıyor. Bu çalışma içinde kiraya verdikleri <B>Saidou</B> yok. Hep gönderme planları yapıyorlar. Ama tutmuyor. Tutmayınca da çağırıyorlar. İlk maça baktım. Karpuz seçer gibi oyuncu seçmeye çalıştım. Çıka çıka Saidou çıktı. Topları kesti, top dağıttı. Orta alanda mücadele etti.

İlk 20 dakikada Mösyö Gerets’in ‘oyun kur, dikey oyna, topu fazla sevme, boş alanlara taşı, yardımlaşma yap, kanatları kullan, şut atmaktan korkma, pas yap, kendini yorma’ komutları uygulandı. Bu Gerets’in sezon başından beri ezberletmek istediği, futbol felsefesiydi. İşte Galatasaray, bunu 20 dakika yaptı, sonra yok oldu gitti.

Adam sezon başından beri, ‘Benim oyun kalıbıma iki tane kanat oyuncusu lazım’ diyor. Yönetim de ‘Bu gün Pires gelecek, yarın çerez gelecek’ diyor. Mösyö de, ‘Ne yapalım ben bu kadroyla da giderim’ diyor ve sıkılmadan, üşenmeden geçtiğimiz yılların kadrosuna futbol felsefesini yerleştirmek istiyor. Bu Gerets’te bunu yapacak. Bence şimdiye dek yapılan en iyi transfer.

İliç gollerde var

İliç,
attığı gollerde var. Ama saha içindeki mücadelede pek yok. Oyun boyunca bir top kaptığını göremedim. Bitirici paslarda değil, bitirici yerlerde oldu.

Galatasaray’ın hücum adamları Hakan Şükür ve Necati birbirlerine nazire yaptılar. Hakan, kafaya çıkıp top aktarmak istiyor, Necati, başka yerde. Necati, çok topla oynuyor. Birşeyler yapmak istiyor ama onda da beceriksiz.

Defansın en iyi oyuncusu Tomas idi. O kadar savaştı ki, hızlı Konya adamlarından Zafer Biryol’u tehlike bölgesinin içine sokmadı. Artık futbol da korkaklık yok. Herkes kazanmaya oynuyor. Aykut, öyle bir takım yapmış ki, tebrik ederim. ‘Benim takımımda ürkekliğe yer yok’ diyor. Zaman zaman iki santrforun yanına 3 -4, hatta 5 hücum adamı sürüyor. Gol arıyordu. Hele attığı golden sonra daha fazla aradı ama olmadı.

Cem Papila, lige iyi başladı. Yardımcıları ile uyumu güzeldi. Pozisyonları yakından takip etti. Ufak tefek hatalar yaptıysa da bunu normal görmek lazım.
Yazının Devamını Oku

Tam otomatik

24 Temmuz 2005
<B>GÜZEL</B> bir atasözümüz vardır; <B>‘Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır’ </B>diye.<B> </B>18 gündür Galatasaray kampındaydım. Mösyö <B>Gerets </B>bu zaman dilimi içinde her şeye A’dan başladı. Futbolcularına hep şunları öğütledi; 1-) Zamanı iyi ayarlayın. 2-) Topu ayakta fazla tutmayın. 3-) Hızlı düşünün, kararlarınızı çabuk verin. 4-) Yardımlaşın. 5-) Dikey oynayın, cesur olun.

Galatasaray, Vestel Manisa maçının ilk bölümünde, Antrenör Erdal Keser’in dediği gibi adeta ‘otomatik’ gibiydi. Topa sahip olan her futbolcu tek pasla oynamayı tercih etti. Mösyö Gerets’in çok merak ettiği Saidou, yılmadan savaştı, iyi top kesti ve pas dağıttı. Hem defansın içine girdi, hem de hücumun. Saidou bence hocasından geçer not aldı. Onunla birlikte oynayan İliç sık sık verkaçlara girdi. Belki de idmansızlıktan dolayı istediklerini yapamadı ama, beyni ve sol ayağı iyi çalışan bir oyuncu. Galatasaray, defansı bile rakip alanda yapıyor. İlk presi orada vuruyor. Hücumda bile o kadar kalabalıklaşıyorlar ki, bir anda ordu gibi yükleniyor. Özellikle de serbest atışlarda rakip ceza sahasına 7-8 kişiyle birden gidiyor.

Defans mükemmel

Defans adam kaçırmıyor, müdahelelerini tam zamanında ve yerinde yapıyor. Koca ilk 45 dakikada Aykut hiç rahatsız olmadı. İkinci bölümde Gerets, görmediklerini sahaya sürdü. Sınavı başarıyla geçen ilk bölümdeki oyunculara kimler uyum sağlayabilir diye değişim yaptı. Saidou hariç bütün futbolcuları değiştirdi. Hücumda Hakan Şükür ve Necati’nin arkasında Ümit Karan ve Hasan Kabze var. Bunlar her an mücadeleye hazır. Altan ve Orhan Ak ikilisi birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar.

Şimdi ligler yaklaşıyor. Bursaspor ile bir hazırlık maçı daha var. Gerets, oyun kalıbını o maçtan sonra tamamen oturtacak. Daha önceki kamp değerlendirmemde, ‘G.Saray’ın oyunu zevk verecek’ demiştim. Ben bu zevki tattım. Adeta ‘Dikiş makinası’ gibiydi G.Saray takımı. Hocalarının oyun kalıbını istediği gibi uygulayanların bu takımda yeri var. Uygulayamayanlar ya yedek kalır ya da başka takımlarda şanslarını denerler. Ben olsam, G.Saray gibi bir takımda oynamak için yapacağımdan daha fazlasını yaparım. G.Saray büyüktür. Sonra pişman olurlar.
Yazının Devamını Oku

Cimbom zevk verecek

17 Temmuz 2005
Hazırlık maçlarında ideal 11’ini belirleyen Gerets, futbolculara arkadaşlığı ve savaşmayı öğretti. Bu Galatasaray, izleyenlere keyif verecek. GALATASARAY, 15 gün süren Hollanda kampında gerçek anlamda futbol adına yapılması gereken temel eğitimi tamamladı. Teknik patron Gerets, Heusden ile oynanan son hazırlık maçından sonraki konuşmaları ve görüntüsüyle, takımdan çok umutlu olduğunu ve şampiyonluğa inandığını belli etti. Kamp boyunca, kadroda bulunan bütün futbolcuları çeşitli yerlerde oynatan Gerets, ideal tertibini belirledi.

Tomas-Song vazgeçilmez

Geçen sezonun flaş ikilisi Tomas ve Song, yeni sezonda da defansın vazgeçilmez isimleri olacaklarını gösterdi. Genç Uğur savunma bloğunun sağ kanadına adapte olurken, sakatlıktan kurtulan Orhan da sol kanattaki yerini garantiye aldı. Bu dört oyuncu, hazırlık maçlarında sergiledikleri performansla, Galatasaray’ın defansta yeni sezonda da sorun yaşamayacağını ortaya koydu.

İliç 10 numara

Heusden maçının yıldızlarından İliç’in futbol zekası son derece yüksek. Orta sahadan sürpriz çıkışlarla forvetteki ikiliye destek verecek tek isim o. Oyunu iyi okuyor ve topu çabuk kullanıyor, rakip defansın arkasına çabuk sarkıyor ve verkaçlar yapıyor. İliç, bu özellikleriyle Galatasaray’ın uzun zamandır hasret kaldığı ideal oyun kurucu, yani 10 numara. Gerets’in İliç’in yanında oynatmak istediği futbolcuların başında Cihan geliyor. Bu futbolcuyu defansın ve orta sahanın her yerinde oynatan Belçikalı hoca, sol kanatta da verimli olduğunu gördü. Bana göre Cihan, yeni sezonda bu takımın jokeri olacak.

Gerets’in favorisi Sabri

Hollanda kampında Gerets’in favori ismi Sabri idi. Belçikalı çalıştırıcı, ondan çok şey beklediği için devamlı uyarılarda bulundu. Konyaspor’dan alınan Altan’ı önceleri orta göbekte oynatan Gerets, daha sonra sol kanada yönlendirdiği bu oyuncunun orada da başarılı olduğunu görünce bir hayli mutlu oldu. Bir de Volkan var. Geçen sezon Hagi’nin unuttuğu bu büyük yetenek, ‘Orta sahadaki forma yarışında ben de varım’ diyor. Genç Zafer de o bölgeyi zorlayan isimlerden. Gerets, Saidou’yu henüz görmedi. Ayrıca, sakat olan Ayhan, Ergün ve Hasan Şaş’ın yakın zamanda iyileşeceklerini göz önüne alırsak, Galatasaray’ın orta sahada sıkıntı çekmeyeceğini söyleyebiliriz.

Asıl büyük savaş forvette

Galatasaray’daki esas savaş forvette yaşanacak. Hepsi de birbirinden değerli dört forvet oyuncusu; Hakan Şükür, Necati, Hasan Kabze ve Ümit Karan, kampta müthiş bir yarış verdi. Ancak, kampta edindiğim izlenim; Gerets’in Hakan Şükür-Necati ikilisinden vazgeçmeyeceği yönünde. Hasan Kabze ve Ümit Karan da bu iki oyuncunun yedeği olarak şans bekleyecek.

Galatasaray kampını takip eden herkes, ‘Şayet adam gibi adam alınmayacaksa, hiç transfer yapılmasın daha iyi. Çünkü bu takımda gelecek vaadeden birçok genç yetenek var. Sıradan oyuncu almaktansa bu oyuncuları takıma kazandırmak, Galatasaray için çok daha iyi olur’ görüşünde birleşti.

Son derece faydalı geçen bu kampta Gerets, futbolculara arkadaşlığı ve savaşmayı öğretti. Bu Galatasaray’ın izleyenlere zevk vereceğini şimdiden söyleyebilirim.
Yazının Devamını Oku

Profesör Altan

13 Temmuz 2005
Dün sözleşmeyi imzalayan hakkında methiyeler söylenen <B>İliç’</B>ten başlayalım yazıya. Futbol tabii ki, takım oyunudur. Bunun adaptasyonu var, antrenmansızlığı var, yani var da var. Her şeye rağmen dikkatli izledim kendisini. Bir oyun kurucu mu diye. Vallah onu bugün göremedim. Bitirici ne top attı ne de mücadele etti. Bir usta futbolcu, idmansız da olsa, bir hareketle kendini belli eder. Bunları göremedim. Dedim ya üste yazdıklarım gibi nedenleri varsa yanılabilirim. Biraz zamana bırakalım. Futbol bilgisi var ama bunu tam anlamıyla sunmadı.

Sadece 2 pozisyon

Galatasaray savunmasında bir anlaşmazlık var. O bölgeyi yöneten Tomas ‘Çıkın’ diyor, bir kontratak geliyor ‘Hopp’ Galatasaray kalesine. Herhalde geçen sene Hagi’nin yaptırdığı ‘Önce öne çık, sonra oyuna gir’ felsefesinin alışkanlığında bir sürü saçmalıklar ortaya çıktı. Bir bölüm boyunca hücum adamlarına yalnız 2 tehlikeli top geldi. Birinde Zafer sol kanattan Sabri’ye verdi, birinde de Uğur, Hakan ağabeyine attı. Gerisi hiç.

Fırçayı yediler

İkinci bölümde herhalde mösyö Teknik Direktör Gerets’den fırça yediler ki, hareketli oynamaya başladılar. Pres ve savaşarak rakip alana yerleşme fazlalaştı. Ayrıca Altan, bu takımın jokeri gibi oynuyor. Nereye koyarsan koy, orada oynayacak beyne sahip. Zayıflığını, çabukluğunu ve hareketliliğini hep ön plana çıkardı. Tam bir profesör.
Yazının Devamını Oku

Zaman gerekli

10 Temmuz 2005
<B>MÖSYÖ </B>Gerets elindeki malzemeye göre oyun kalıbı kurmak istiyor. Önceki iki maçta oyun kalıbında iki hücumun arkasında bir süpürücü ile oynamıştı. Borussia Dordmund karşısında ayrı bir felsefeye girmişti. Dörtlü orta sahada bir ön liberoyla başlamıştı maça. Bunlar Gerets'in denemeleriydi. G.Saraylı oyuncular da antrenmanlarda eksiklerini tamamlayamadan maça çıkıyorlar. Onun için tam fizik gücüne sahip değiller. Ama futbolun 'ANAHTAR'ı olan yer defanstır.

Çabuk düşünmeliler

Her şey defanstan başlar. Oyun kurulur sonra ikinci bölüm olan orta sahada servisler yapılır. G.Saray'ın birinci eksikliği bu. İkinci zaafı ise top kullanma sanatının zayıflığı. Orta alanda oynayan futbolcular top gelmeden düşünmek zorundalar. Burada görev yapan Volkan, Cihan, Altan'ın sahayı öyle bir kontrol altına almaları gerekiyor ki, topu kazandıkları an hemen hücum elemanlarına aktarmaları gerekir. Ancak topu kazanamadıkları gibi etrafında bir bir dönüyorlar, markaj altına girince de hemen kaptırıyorlar. Top kayıpları artınca da hücum teşebbüsleri azalıyor...

Hakan'da azalma yok

Uğur
yavaş yavaş sağ kanatta oturmaya başladı. Kusursuz oynuyor. Hakan Şükür bu sahalarda olduğu müddetçe her zaman Hakan Şükür'dür. Temposunda hiçbir azalma yok. Geri gelip herkese yardım etmesi de bir başka olay. Hakan varsa elinde gerisini düşünme. Yeni transfer Yalçın ise yorgundu.

G.Saray daha yavaş yavaş üç temeli atıyor. Her şeyi bir anda bekleyemezsiniz. Bunlara zaman gerekli. Ama bir hafta sonra oynadığı futbolu tartışabiliriz. Zaten Gerets de işe A'dan başlıyor. Gerets'in eldeki kadroyla neler yapacağını ilerleyen haftalarda göreceğiz.
Yazının Devamını Oku

Gelecek arıyorum

29 Haziran 2005
<B>G.SARAY</B>'ın yeni teknik patronu Mösyö <B>Gerets</B>, kendisiyle yaptığımız söyleşide, <B>"Futbolcularım benim istediklerimi yaparsa onlarla iyi dost olurum, ama yapmazlarsa onlar için çok sevimsiz de olabilirim" </B>demişti. Topla yaptırdığı ilk antrenmanda kendisini yakın takibe aldım. Röportaj sırasında sakin tavırlarıyla dikkati çeken Mösyö Gerets, sahada bambaşka bir görüntüye bürünmüştü. Hırsından yerinde duramıyordu. Her şeye sıfırdan başlayan Mösyö Gerets, futbolcularına şunları söylüyordu:

"Bir stop, bir pas şeklinde oynayacaksınız. Bunun hızlı olmasını istiyorum. Size basit gelebilir. Ama futbol artık zamanla yarışıyor. Kazandığınız topu bir saniyede ayağınızdan çıkartamazsanız, topun bizde kalması mümkün olmaz. Daha top ayağınıza gelirken, nereye, kime göndereceğinize karar vermiş olacaksınız. Çabuk, düzgün ve sert paslarla oynayacaksınız."

Gençleri izledi

Antrenman sırasında zaman zaman sesini yükselten Mösyö Gerets, "Bravo" ve "Olmuyor" nidalarıyla Florya'yı inletirken, futbolcularını da hırslandırıyordu. Bir ara gözünün gençlere takıldığını gördüm. Yaklaşık yarım saatini sadece gençlere ayırdı. Bunun sebebini sorduğumuzda aldığımız cevap oldukça manidardı:

"Ben burada bir maden arıyorum. Bu madeni bulmak ve çıkarmak benim görevim. Henüz çok erken belki ama, burada çok güzel cevherler gördüm. İlerisi için umutlandıran bir tabloyla karşılaştım. Doğrusunu söylemek gerekirse ben burada isim aramıyorum, gelecek arıyorum."
Yazının Devamını Oku

Gül susuz kaldı

29 Mayıs 2005
<B>100</B>. yıl dediler, <B>"hedef şampiyonluk" </B>dediler, <B>"şu kadar maç, bu kadar puan"</B> dediler, <B>"biz en iyi futbolu oynayan ekibiz"</B> dediler... Dediler de, dediler.. Ama öyle maçlarda trafik kazası yaptılar ki, Hagi "Yenemiyorsan, yenilme" felsefesini unuttu. Tüm camianın tek tesellisi olarak Türkiye Kupası kaldı. Onunla mutlu oldular. Ama hedeflerine ulaşamadılar, "gülü susuz, aşksız" bıraktılar.

Hagi, kendine kızdı. Paylaşımcılıktan uzaklaştı. Futbolculuğundan bir türlü kurtulamadı. Her oyuncunun kendisi gibi olmasını istedi. Rumen hocanın, kendisi gibi futbolcu bulması zordu. Böyle iyi futbolcuların teknik adamlıkları ya uzun vade sonunda, yahut başlamadan biter. Hagi, Galatasaray'da böyle bir sonu haketti.

Bir yerde, "ben varsam, dünya var" deyip herkese yüksekten baktı. Bir teknik direktör, bir telefon yüzünden bütün Türkiye'ye mal olacak bir kelime kullandı. Bu kelimeyi kimse sineye çekemezdi. Hagi, ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir kişi.

Sürekli kavga yaşadı

Sezon başı kampında kendisiyle beraberdik. Bir gün iyi, bir gün kötüydü. Rüzgar nereden esiyorsa oraya doğru gidiyordu. Sene boyunca yönetimle kavga yaşadı. Fatih Terim tekrar Galatasaray'da görev yapmak için dört madde sıralamıştı. Ama yönetim pas geçti. Şayet Hagi'yi de pas geçmeseydi, kendine pas çekerdi.

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından Lefter Küçükandonyadis, teknik adamlığa soyundu, o da Hagi gibi her futbolcunun kendisi gibi olmasını istedi. Sonra erken bıraktı, uzun vadeyi düşünmedi. Hagi'nin yolu ayrı. Daha çok zamanı var. Bunu kafasına nakşetmesi lazım. 1-2 senede hemen antrenör olunmuyor.

Galatasaray şampiyonluğu kovalarken, ikinciliği de yitirdi. Zarar büyük. Ligin sonundaki Denizlispor maçı, daha önceki haftalara benzemiyordu. Sonuç olarak atı alan Üsküdar'ı geçmişti. Galatasaray'da şu şöyle oynadı, bu böyle oynadı demenin bir anlamı yok.

Galatasaray yönetiminin transferde yaptığı en isabetli seçimlerin başında Ribery geliyor. Yönetim, bir sürat motoru aldı. Tutabilene aşk olsun. Bir de fren balatalarını iyi ayarladı. Song ve Tomas sezon boyunca defansta çok olumlu işler yaptı. Koca bir sezona elveda derken, Galatasaray ah ile vah ile ligi üçüncü bitirdi.
Yazının Devamını Oku