İlhan Söyler

Borcunu ödedi

7 Nisan 2008
KALLİ baktı "Hem sağlığımdan olacağım, hem de bu ekiple uğraşmaktan bıktım. Bu bana göre değil" dedi. Ve çantasını doldurup ülkesine geri döndü. Derdi neydi Kalli’nin? Kaprisli oyuncuları yönetmek zordu. Sorunlu oyuncularla uğraşmak artık ona göre değildi. Yedeğe bıraktığı oyuncularla iletişimi kopuktu. Onlarla uğraşamadı ve gitti.

G.Birliği maçı G.Saray için ’devam ya da tamamdı’ Bakıyorsun koca G.Saray 4 tane şut atıyor. 3’ünü Lincoln, birini Ümit. Brezilyalının biri gol oluyor diğeri direkte patlıyor.

Sağ kanat diye bir şey yok. Orası boş bir tarla. Baktı Cevat Güler hoca buraya basan yok. Daha sonra da Hasan Şaş ve Barış’ı oraya yerleştirdi. Ve burası basılan yer oldu. Sol kanatta Volkan-Arda ikilisi ağır sahada oyunu orada oynadılar. Gidip gelmekten çamur oldular. Sabri, haftalardır zaten kötü oynuyordu. Kazandığı topları iyi servis yapamadı. Hele Hakan ile girdiği pozisyonda rakibini eliyle itmesini, pozisyonun arkasında kalan Kuddusi Müftüoğlu göremedi herhalde. Görseydi ’penaltı’yı verirdi.

Borcunu ödedi

G.Birliği gole gideyim derken golü yedi. Hem de oyunun son bölümünde. Servet, duran toplarda hücum edip gol bulayım dedi. Defansta işi zor olan bu futbolcu kazanma duygusu içinde kendisini ifade etti. Lincoln, belki de G.Saray’a hayat verdi. Uzun zamandır sahnelerde özlem çeken Brezilyalı yıldız dün bir anda oyunu değiştiren kişiydi. İşte lider ise böyle zamanlarda ortaya çıkmalı. O da bunu yaptı. Çünkü borcu vardı ve bu borcu ödedi.

Galatasaray’ın kaleye gitmemesinin nedenlerinden biri de orta sahada oynayan Mehmet Topal ve Okan’ın daha fazla defansın önünde oynamasıydı. Ayrıca tek kanadın kırık olması ve zeminin ağırlığı da Galatasaray’ı olumsuz etkiledi.

Düşme hattındaki G.Birliği Teknik Direktörü Mesut Bakkal, bazı devamlı oyuncuları kenara almıştı. Oyunu da iyi götürüyordu ama neticeye gidemedi. k
Yazının Devamını Oku

Pardonnnn

31 Mart 2008
SİZE bu maçı değil, sesleri anlatmak istedim bu kez. Seyirci yok, sahada çıt çıksa duyuyorsunuz. Ve duyduğunuz sesler de maçı özetliyor. İşte o sesler ve maç;  Galatasaray’daki alışkanlık haline gelen yanlış paslar ve ardından gelen "Pardonnn"lar.

 Arda sakat ve tribünde... Bağırıyor, "Yürü be golcü, atarsın bunu." Ama nerede?

 İki teknik adam son günlerin o şarkı sözlerini tekrarlıyor sürekli, "Hadi hadi hadiii"

 Bu kez Kalli Almanca ile Türkçe’yi karıştırıyor, Topal’a bağırıyor, "Nayn, nayn, yanlış pas."

 Sonra bir alkış. Servet’e... Emre ile yer değiştirip oynayan ve daha fazla orta sahaya giren Servet ortalığı karıştırıyor ve alkış alıyor.

 Antep, devamlı bastırıyor. Önce direk sonra Emre çıkartıyor ve Antepli yöneticiler "ah- vah" diyorlar. 

Tribün dışında Galatasaray taraftarının sesleri geliyor, "Galatasaray sen bizim her şeyimizsin."

 Basın tribününde de sesler yükseliyor, "Galatasaray ne yapıyor?"

 Song’un Türkçesi ise oyunu özetliyor, "Lütfen oynayalım beyler"

 G.Antep akın akın geliyor. Şeref tribünündeki alkışlar, Gaziantepspor’a.

 Koca bir ilk yarı bitiyor. Herkes birbirine Lincoln’ü soruyor.

 Ümit ve Hakan Şükür nerede?

Bir dilim baklava

İkinci yarı başlıyor. Kötü futbol devam ediyor. 

"Kalli ile 5 yıllık sözleşme yapalım" Artık herkes işi espriye vuruyor.

 Lincoln yürüyor mu, oynuyor mu oynamıyor mu belli değil.

 Pas hataları devam ediyor. Oyunun kaderini değiştirecek bir yıldız ortaya çıkmıyor. Zaten bunları haftalardır yazıyoruz. Değişen bir şey yok. 

Galatasaray’ın oyunu, "Ha babam, de babam futbolu."

 Gaziantepspor’un oynadığı "cesur futbol." Hucumdaki fazlalıklarıyla olmayan futbola renk kattılar.

SONUÇ: Gaziantep, fıstığı ve baklavası ile geldi, onları yemek için yüzde yüz pozisyonlar üretti. Fıstığı ve baklavası ile geri döndü. Aslında 3 baklava dilimini haketti ama bir dilim yedi.
Yazının Devamını Oku

Tam isabet

30 Mart 2008
G.SARAY Yönetimi’nin, önümüzdeki sezon takımın başına teknik patron olarak Luis van Gaal’i düşünmesi, yerinde bir karar. Bana göre tam isabet. Nedenine gelince... Hollandalı teknik direktör, AZ Alkmaar’ı çalıştırmaya başlarken hem gençleştirdi, hem de miadını doldurmuş futbolcuları ile yollarını ayırdı. Zaten Luis van Gaal bu başarıları ve gençleştirme modelini yalnızca AZ Alkmaar’da yapmadı. Hollandalı teknik adam, Ajax’ı Avrupa’nın futbol fabrikası haline getirdi, Barcelona’yı da zirveye taşıdı.

Van Gaal’ın yönetim anlayışını G.Saray’da Erik Gerets uygulamak istedi. Hatta Hollandalı teknik adamla sık sık telefon görüşmeleri dahi yaptı.

AZ Alkmaar İstanbul’a geldiğinde Gerets ile bir araya gelen Van Gaal bakın neler söylemişti: "Takımda 9 futbolcuyu gönderdim. Bunun büyük faydasını gördüm. Yoksa takım içinde kemikleşmiş sorunların üstesinden gelemezdim. Bir takımı, gençleştirmeden başarıyı yakalamak zordur. Takımda başarıya aç, forma için mücadele etmeyenlere yer olmamalı." Galatasaray başarılı olmak istiyorsa, futbolcuya dayalı düzenin dışında olan Van Gaal tam biçilmiş bir kaftan.
Yazının Devamını Oku

1 saniyelik hata

24 Mart 2008
BİR takım, bir kuş misali kanatlarını çırpmazsa uçması zor olur. Galatasaray da dün aynen kanadı kırık bir kuş gibiydi. Ara sıra sol kanatta Arda ile çırpındı, ancak bu Galatasaray’da aksaklık yarattı. Ahmet Akcan oyunun ikinci bölümünde baktı ki sağ kanatta Barış pike yapıyor, biraz geç de olsa hemen tersliğin farkına varıp Serkan Çalık’ı sahaya sürdü.

İşte bu dakikadan sonra Galatasaray kanat çırpmayı başardı. Ancak Galatasaray’ın hücum botları görevini iyi yapamadı. Hakan Şükür ve Ümit Karan kendilerine yapılan servislerin hakkını veremedi. Kaleyi görmek isteyen ve akıllı oynayan tek kişi Mehmet Topal idi.

Öyle ki Servet artık sıkıldı, defansı Topal’a emanet edip "Onlar yapamıyor bari ben gol arayayım’ diyerek kendini Denizli alanına saldı.

Akcan şaşırttı

Kalli’
nin yokluğunda görevi emaneten taşıyan Ahmet Akcan dün kritik hatalar yaptı. Önce, uzun süre arı gibi çalışan Okan’ı sahadan aldı, sonra da kanatları akıllı kullanan Arda’yı çıkarttı ve herkesi şaşırttı. Bunların ne gereği vardı. Sahada zaten iki gol silahı vardı, Serkan ile Nonda’yı alarak bunu dörde çıkardı. Bu Galatasaray için kurtuluş değildi. Çünkü orta saha olmazsa pozisyon bulamazsın.

Hatalar yapan Ahmet Akcan’ı dün gece kaleci Souleymanou kurtardı. 90 dakika savaşan Denizli kalecisinin 1 saniyelik hatası hem Akcan’ı ipten aldı, hem de G.Saray’ı büyük bir kayıptan kurtarıp zirveye bağladı. Bence Galatasaraylı futbolcular Souleymanou’nun eldivenlerini alıp saklasınlar. 2 sene önce F.Bahçe’yi son hafta çelmeleyerek G.Saray’ı şampiyon yapan Denizli, Cimbom için aynı film yeniden vizyona sokabilir.

G.Saray’ı dün ayakta tutan futbolcuları saysak beşi geçmez; Emre, Servet, Arda, Okan ve Mehmet Topal. Bu arada Sabri’ye de kariyeri için büyük uyarı: Uslan artık deli gönüllü Sabri.
Yazının Devamını Oku

Heyecan kalmadı

21 Mart 2008
HER bayramda herkesin ağzından, "Nerde o eski heyecan dolu eski bayramlar" kelimeleri dökülür... Geçmişi hatırlar, hüzünleniriz. O zamanki heyecanın şimdi olmadığından dert yanarız. Aynı duygular, büyük kulüplerimiz için de geçerli.

G.Saray yarın kongreye gidiyor. İki başkan adayı var; Adnan Polat ve Nazım Durak. Polat’ın önü açık ve rahat çalışıyor. Tek derdi kadro kurmaktı, onu da yaptı, rahatladı. Prof.Dr.Nazım Durak hızlı bir çıkış yaparak Polat’a meydan okudu. Cesaretle ceketini çıkarıp, "Ben de bu yarışta varım" dedi.

Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar kongre heyecanları, iki, bilemediniz üç ay öncesinden başlardı. En az üç çetin ceviz aday, başkanlık yarışına girerdi. kongre günleri her aday bir yerde kendini destekleyecek üyelerle birlikte olur, otel salonları kiralanır, yemekler içkiler gırla gider, söylemlerinde hep bir heyecan yaşarlardı.

Gelecek karanlık

Şimdi, eski başkanlar bir kenara çekilmiş, ufak tefek demeçler veriyorlar. Onlar da kongreden uzak olduklarını gösterdiler. Galatasaray’da değişmeyen tek şey, Liseli-Alaylı çekişmesi. Bunların birçoğu da istemedikleri kişilerin başkan adayı olduğunu duyunca ya kenara çekiliyorlar ya da sandık başlarına gitmiyorlar.

Galatasaray’a baktığın zaman başkan adaylarının en önemli özellikleri, hem fiziksel, hem geçmişi, hem de vitrin sahibi olmalarıydı. Onları potansiyelleri yükseklere çıkartıyordu. Şimdi yıllarını Galatasaray vermiş, bir ara uzaklaşmış, önceleri "Bu taşın altına el koymak" istemeyen Adnan Polat, iki yıl içinde kendisini hazırlamış durumda. Galatasaray’a başkan olması kesin gibi. Ama Polat için gelecek karanlık. Aydınlığı bulması için, gece-gündüz çalışmaktan başka lüksü yok. Başkanı belli olan kongre öncesinde, uzun yıllardan beri seçimleri takip eden biri olarak benim ağzımdan da şu kelimeler dökülüyor: "Nerede o eski kongre heyecanları..."
Yazının Devamını Oku

Patronlar olmayınca

20 Mart 2008
ŞURAYA bakın... Gençlerbirliği çok sayıda köşe vuruşu kazanıyor, Galatasaray’ın kullandığı ise bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Ne kanatlar ne de orta saha var. Galatasaray’ın orta sahasındaki direği Mehmet Topal da sakatlığı nedeniyle olmayınca, işler arapsaçına dönüyor. Mehmet Güven ve Barış kötü günündeydi, Ayhan, uzun bir sakatlıktan sonra çabalama içinde, Nonda ve Serkan da hücumda yok. Yok olunca da Galatasaray yok oluyor.

Bir analiz yaparsak, Galatasaray’ın oynadığı kötü futbolda birçok nedenler görürüz.

1-Geri çekilerek oynaması

2-Top kayıpları

3-Fırsat bulamamaları

4-G.Birliği’ne çok sayıda gol şansı verilmesi.

Bana göre yanıt; geri çekilerek oynaması. Takımın rayları bozuk. İkinci neden, Gençlerbirliği takımının iyi olması. Galatasaray’da hiçbir oyuncunun kişisel etkinliğini göremedim. Takım içindeki rolünü algılayan, oyunu değiştirecek rüzgára sahip oyuncu yoktu. Bunların nedeni de, şu anda Galatasaray Kulübü’nün iki patronunun olması. Biri başkan, diğeri teknik direktördür. İkisi de yok.

Hocaya ne gerek var!

Bir takımın başında olan teknik direktör, kulübede yerinde olmayınca takım içinde verimlilik-kalite-ilişki bağlantısı azalır. Buna bağlı olarak motivasyon ve ’biz ruhu’ kaybolur. İşte bunların olmadığı bir takımdan iyi bir yarış çıkarmasını beklemek hayal olur. İşte Galatasaray da böyle bir görüntü sergiledi.

Gençlerbirliği, hiç ürkmeden Galatasaray kalesine bombardımanlar yaptı. Yine Aykut bir-iki pozisyonu önledi. İyi oynamayan Sabri de ilk golün ikramını yaptı. Galatasaray, uzun zamandır böyle oynuyor. Çünkü, işin başında gerçek patron olmayınca işler kötü gider. İşte bu kötü futbolda, "nasıl olsa idare ederiz" havasında olan hem yönetim, hem takım içindeki futbolcular rastgele görevlerini yapıyorlar.

Bu durum, daha önce Feldkamp’sız dönemde sinyaller veriyordu. "Nasıl olsa başarılı oluruz" demek yanlış olur. "O zaman teknik direktörlere ne ihtiyaç var?" diye insanı bir düşünce alır gider. Galatasaray böyle giderse Dimyat’a giderken eldeki bulgurdan olur
Yazının Devamını Oku

Varlar yoklar

16 Mart 2008
KALLİ, "YOK", Barusso "YOK". Carrusca ve İsmael yok. Nonda bir var bir yok. Song sakat. Şu anda bir cent’e bile muhtaç olan Galatasaray, transfer zamanında bağıra bağıra yokları aldı. Paralar sokağa gitti. Başkan Canaydın’ın dediği gibi Florya’da çay içen parasını vermeli felsefesinde olan Galatasaray, devre arasında da oynamayacak futbolcuları aldı. Hem de nasıl bir acele ile. Ödnek mi ? Barusso. Ama bir türlü sahnede gözükmüyor.

Yokları saydık şimde de lanlara bakalım. Servet "VAR", Emre "VAR", Hakan Balta "VAR", Mehmet Topal, her zaman "VAR", Ümit, bir geri bir ileri amma golleri "VAR".. Lincoln, istediği zaman var, istemediği zaman yok. İşte bu varlar, takımı sırtlayıp götürüyor. Dün Nonda, öyle bir pozisyonda golü kaçırdı yoklar sınıfına gitti, sonra Ümit’e yaptığı asistle sınıf değiştirdi.

Ankaraspor karşısında Servet, o kadar kritik pozisyonlarda piyasaya çıkıtı ve herkesi rahatlatan işler yaptı. Emre’de ondan çok şeyler kapmış olymalı ki aynı alkışları toplamayı başardı. Hakan Balta, gayet sakin ve düz top oynayan bir futbolcu. Etliye sütlüye karışmıyor ve yalnızca işini yapıyor.

Aykut uyumadı

Galatasaray, ikinci yarıda öyle bir top oynadı ki kimse ne oynadığını anlamadı. Ümit Karan’dan başkası Ankaraspor kalesini yoklamaya bile gitmedi. Nonda’ya baktım nerede ne oynadığı belli değil. Biraz dinleniyor, biraz geri geliyor. Risk almayı hiç sevmiyor. Mehmet Topal orta sahanın savaşanlarındandı. Arda’nın yerine giren Ayhan’da hem mücadelesi, hem servis yapmasıyla göze battı.

Kaleci Aykut, Ankaraspor’un en önemli pozisyonunda yerinde müdahele ile kalede uyumadığını ve oyunu takip ettiğini gösterdi. Düşünün bir kere ki bu yorumu yaparken Servet’i göklere çıkartıyoruz gerisini siz anlayın. Kalede de Aykut olmasa sonuç çok farklı olabilirdi. Mutlak golü çıkartan Aykut takımına şampiyonluğa giderken Ankaraspor’un çelme takmasını önleyen kişi oldu. Galatasaray’ın oyun felsefesine bakarsanız, futbol adına yapması gereken varyasyonları yapamadı. Tek yaptığı şey attığı goldü. Şampiyonluğa giden bir takım, bu tarz oyun oynarsa daha güçlü bir ekip karşısında çok zorlanır.
Yazının Devamını Oku

Pozitif futbol

9 Mart 2008
GALATASARAY, Kayserispor’un işleyen tüm aksamlarını etkisiz hale getirdi. Yani önce rakibinin en etkili yönlerini stop ettirdi sonra da sonuca gitti. Büyük kulüplerin peşinden koştuğu Mehmet Topuz saf dışı kaldı, rakibin en önemli gol ayağı Gökhan Ünal’a Emre ve Servet ile pranga vuruldu.

Bir futbol takımında işler ya zincirleme iyi gider, ya da kötü. Defansın yapacağı bir yanlışlık, orta sahaya sıçrar. Orta sahanın yaptığı hata da hücuma.. Kalli’nin G.Saray’ı, önce Kayserispor’un bu hatlarını kopardı, sonra da kendi düzenini en iyi şekilde sahaya yansıttı. Uzun zaman kadro dışı kalan, döndüğünde ise sahada futbolu ile sırıtan Sabri dün olumlu futbolu ve pozitif agresifliği ile herkesten bir anlamda özür diledi.

Bu takımın gizli kahramanı Mehmet Topal’dır. Futbolda hep gol atanlar başrole çıkarlar ama aslında bir takımı zafere taşıyan figüranlardır. Yani görünmez kahramanlar.

Dışarıdan kimi alırsan al, bugüne kadar G.Saray’da kimse Mehmet’in yaptığını yapamadı. Topal önce top çaldı, sonra da o topları en iyi şekilde dağıttı.

Lincoln koştu ama

Lincoln
’ün o bildiğimiz asist ve gollerini dün de göremedik. Ama sahadaki çalışkanlığı ve sahanın her tarafına yaptığı koşular, açık söyleyelim ki başarılıydı. Ancak Lincoln daha verimli olmalı. Çünkü bu takımda yönetmen o.

G.Saray geçtiğimiz haftaları hep hüsranla kapattı. Almanya’daki bozgundan bu yana kötü futbol devam etti. Tüm aksaklıkların giderildiği maç dünkü Kayseri karşılaşması oldu. Sarı kırmızılı takımın bundan sonra sahada bulunan oyuncuları ve kenardaki teknik heyetin hata yapma lüksü kalmadı.. Zaten hatalar zincirinde, sonuna kadar teknik heyetin arkasında duran G.Saray Futbol Şubesi’nin de tahammülü kalmadı. Onlarda artık kenar yönetimine pes diyecek zamanı kolluyor.

Yakında G.Saray’ın kongresi var ve adaylardan Adnan Polat, neredeyse sezon başında kendisini siper ederek, hem Kalli’nin, hem de tüm takımın arkasında durdu. Artık Kalli’nin bu gerçekleri göz önüne alarak atacağı bir adımı iki kere düşünme vakti geldi.
Yazının Devamını Oku