22 Ağustos 2008
GALATASARAY’ın iki yıldır sakatlıklarla başı dertte. Gün geçmiyor ki bir sakatlık haberi gelmesin. Sakatlananlar da sahalardan uzun süre ayrı kalıyor. Ya futbolcular iyileşmek için çaba göstermiyor ya da sağlık ekibi işi ağırdan alıyor.
Sarı kırmızılı renklere gönül verenler geçen sezondan bu yana sakatlıklarla boğuşan ve henüz ortalıklarda görünmeyen genç bir futbolcuyu merak ediyor. Bu gencin adı Uğur Uçar. Bu futbolcu hakkında net bir bilgi alınamıyor. "Sakat" deniliyor, başka bir şey denilmiyor. Neredeyse 1 yıl olacak ama genç Uğur’dan hala eser yok. Uğur iki kez ameliyat oluyor, bu da yetmiyor, ardından dizini telle kaplıyorlar. Ayağı kopana yenisinin takıldığı günümüzde, genç bir futbolcu hala idmanlara çıkamıyor. Şaşılacak iş doğrusu...
Sağ kanatta arıza var
Sorun sadece Uğur Uçar’la sınırlı değil. Genç takımdan gelen futbolcuların bir kısmı da aynı dertten mustarip. Son örnek Aydın Yılmaz. Aydın, sağlam bir sezon geçiremedi.
Galatasaray’ın sağ kanadında gözle görülür bir arıza var. Bu açığı Sabri ile kapatmaya çalışıyorlar. O da görev yeri olmamasına rağmen bir yere kadar dayanabiliyor. Bu sıkıntılı durumu gidermek için kulüp transfer için para harcamaya bile hazır. Ama Uğur Uçar’ın hala ne olduğu belli değil. Genç oyuncu idmanlarda arkadaşlarını salonda camın arkasından izliyor, sahada futbol oynayanları da perde arkasından seyrediyor.
Sağlık ekibine uyarı
G.Saray’ın sağlık ekibi ne yapıp edip, Uğur’u sahalara döndürmeli.
Çünkü Uğur gibi yetenekli ve görev adamı gençler fazla yetişmiyor. A Milli Takım’ın bile defansının belkemiği olacak olan bu genç hala sahaya bile çıkamadı. Bir yıldız adayını daha kaybetmeyelim.
Sağlık ekibine uyarıda bulunmak gerekir. Onlara bu konuda benim de bir iki sorum olacak... G.Saraylı futbolcular neden sakatlıklarla boğuşuyor? Ve iyileşme süreçleri neden bu kadar uzun zaman alıyor?
Yazının Devamını Oku 20 Ağustos 2008
SULAR idaresi Galatasaray’ın sularını kesmeye devam ediyor. Takımda kaleci Aykut’tan tutun da son adam Nonda’ya kadar elini uzatıp musluğu açacak bir futbolcuyu ara ki bulasın.
Yazının Devamını Oku 14 Ağustos 2008
Galatasaray yönetimi hiç vakit kaybetmeden Almanya'ya gidip Lincoln'ün eski kulübü ile konuşarak oturacak ve 'Alın kardeşim, madem istiyorsunuz biz de veriyoruz' diyerek geri dönecekler. Lincoln tamam. Biz oyuna geçelim...
Önce sen yaktın için. Gel de sen söndür diyenlerin başında Aykut geldi. Kendisini yükseklerde hissetti. Başka kalecilere kendini mukayese etti. Ondan sonra kendisini toplumsal hayal dünyasında gezdirmeye başladı. Yaptığın hata Galatasaray'ın dünyasını karattı. O kadar basit, madem sen kalecisin, güven de sen de, hayal kırıklığı da sende...
O hatayı yapmasan, belki de Galatasaray'ın oyun kalıbı işleyecekti. Ama her şeye rağmen Skibbe'nin lider olarak seçtiği Aykut'tan sonra ikinci bir kahramanı Lincoln oldu. Kendisini büyük gören ama aldanan hayaller içinde geçen bir oyuncu. Galatasaray'a geldiği zaman bugünün futbolcusu diye lanse ettik. Tüm hakimiyetini sahada yansıtacak diye düşündük ama yanıldık. Bir an önce postalanması lazım.
DEVLER LİGİ'NE HAVLU ATTINIZ
Arda yerli malı ama Lincoln'e on basar. Ver liderliği ona bakın neler yapar. Yani saldım çayıra mevlam kayıra... Bu genç yaşta takımı yönetir. Galatasaray öyle bir takım ile karşılaştı ki fizik gücü, boy ortalaması yüksek bir takım. Maça gelirken, 'Herkes ne olur?' diye sordu. 'Galatasaray gol yemesin yeter' dedim Ama Cimbom öyle goller yedi ki, haklı çıktım. Galatasaray devamlı santrfor arıyor. Nonda veya ona benzer futbolcuların var. Sen onu arayacağına saha yönetmenini ara...
Sevk ve idareyi yapacak futbolcuyu bul. Bulamasın. O da piyasada yok. Onun için kendi yağın ile kavrul. Lider mi; lider Arda olur. O kanatta yapacağı marifetleri orta alanda ve hücumda da yapar. Sana ne işler çıkartır biliyor musunuz. Siz bile şaşırırsınız. Her gün bir santrfor alacağız diye kimseyi oyalamayın. Parayı da sokağa harcamayın. Çünkü Şampiyonlar Ligi'ne bana göre havlu attınız. Sağdan soldan gelecek paraları başka yerlere harca. Galatasaray'ın yediği goller taraftara ızdırap verdi. Onları çıkartmak o kadar zor ki. Bunu yapmakta çok zor. Rakip Bükreş. Bu takım her zaman gol atar. Acabalarla işimiz yok. Bana göre şampiyonlar Ligi'ne elveda..
Yazının Devamını Oku 8 Ağustos 2008
GALATASARAY uzun yıllardır sezona başlamadan önce hep Bursa’ya gelir, son hazırlık maçlarını Bursa’da yapar. Eski başkan Özhan Canaydın’ın hatırı ve başkan Adnan Polat’ın da ısrarıyla bu sezon da sarı kırmızılı takım Bursa’daydı. Buraya kadar her şey çok güzel. Ama kardeşim olur mu ya? Maç başlamadan KÜFÜR, Galatasaray sahaya çıkınca, KÜFÜR. Her futbolcu bu duruma isyan eder. Hele Hasan gibi biri buna sabredemez. Ayıp be kardeşim...
Açılış maçı yapıyorsun, sahada güzel bir futbol izleyip günü eğlenceye boğmak istiyorsun. Ne puan derdin var ne de kazanma mecburiyetin. Şu küfürü yok edememek Bursa’ya yakışmıyor. Neyse biz söyledik ayıp olanı. Şimdi gelelim futbola ve Galatasaray’a...
Parçalı bulut gibi
Galatasaray tam bir parçalı bulut gibi. Bir güneş açıyor, bir kara bulutlar kaplıyor. Uzun müddet Galatasaray takımı sanki karanlıkta oynuyor. Top hücuma gidiyor ama Nonda ve Ümit Karan rakip alanda topu fazla tutamadıkları için oyun Bursa’ya geçiyor. Hem orta saha hem de defans bu sefer dalgalanıp duruyor. Futbol kitabında defans hücumda başlar. Orada bu pres olmayınca birinci ve ikinci bölgeler hata üzerine hata yapıyor. Uzun zamandır doktorların elinde olan Servet Çetin, bakıma girmişti. Ama sahaya çıktığında Galatasaray’ın imdadına yetişti ve "Cankurtaran" gibiydi. Bütün tehlikeli topları savuşturdu.
Güçlü Bursa geliyor
Şu bir gerçek, Galatasaray’ın savunması taş gibi. Ama galibiyet sadece gol yememekle gelmiyor. Hücum adamları hala sessiz. Ama artık Steaua maçı geldi, kapıya dayandı. Birilerinin golcüleri uykudan uyandırması lazım. Veya kendileri artık işlerinin gol atmak olduğunu hatırlaması gerekli. Skibbe baktı ki, Nonda ve Ümit ile olmuyor. Üçüncü golcü Yaser’i soktu ama yine olmuyor. Umarım, Galatasaray forvetleri kaçırdıkları gollerin acısını Steaua Bükreş maçında çıkarır.
Bursaspor’a gelince Yusuf Şimşek gelir gelmez kaptanlık görevini devralmış ve bunu da müthiş yapıyor. Saha içinde de arkadaşlarını iyi yönetiyor. Rakiplerini güçlü bir Bursaspor bekliyor, duyurulur!
Yazının Devamını Oku 4 Ağustos 2008
GALATASARAY’da uzun zamandan bu yana formasını giyemeyen bir futbolcu vardı; Hasan Şaş. Yani, deyim yerindeyse "efsane geri dönüyor". Çünkü, Almanya kampında teknik direktör Skibbe, taktik çalışmalarında Hasan’ı hep "joker" olarak kullandı. Hasan Şaş da bu çalışmaların meyvelerini yavaş yavaş vermeye başladı. 1860 Münih karşısında sahada bir lider gibi hareket etti. Alışık olmadığımız bir yapıda, gerek oyun okumak gerekse oyun kurmak gibi işleri başarıyla yerine getirdi.
Malzemeye göre oyun
Skibbe, öyle anlaşılıyor ki Lincoln’den gerekli verimi alamayacağından Hasan Şaş’a bu rolü verdi. Şaş da, geçmiş yılların kaybını telafi etmek için yeni bir sayfa açtı. Hücumda bulunan Nonda ve Yaser’e duran toplarda attığı isabetli pasları göze çarptı. Arda’ya attığı 30-40 metrelik kontra toplar da, genç oyuncunun daha genç bir alan bulup oyun kurmasını sağladı.
Ben, Hasan Şaş’ın bu sezon herkese "geçmiş yılları unutun" diyeceğine inanıyorum. Çünkü, Hasan bu ışığı yaktı.
Arayıştaki Skibbe de elindeki malzemeye göre oyun kurmak istiyor. Önce defansta Emre Aşık, Meira ve Volkan’a üçlü defans yaptırdı. Sağ kanatta boşluk bırakıp önce Mehmet Güven sonra Barış Özbek’i sabit defans düşüncesinin dışına attı. Orta alan kalabalık olsun diye bu ikiliye o görevi verdi. Ancak hücumdayken defans eksik kalıyor, açık veriyor. Skibbe ikinci yarıda Sabri’yi oyuna alıp, sağ kanada monteledi. Alman hocanın elinde bir sürü futbolcu var. Kısa zamanda bakalım nasıl bir oyun planı uygulayacak, onu da zaman gösterecek.
Frikikleri kimler kullanacak?
Skibbe’nin bir başka sıkıntısı ise, rakip alanda kazanılan en kritik noktalardaki serbest vuruşları kimin kullanacağını henüz belirlememiş olması. Skibbe’nin sorunları elbette ki bunlarla bitmeyecek. Geniş kadroyu aza indirmek isteyecek. Kimlerin gideceğine kimlerin kalacağına yine o karar verecek. Örneğin Galatasaray’da şu anda 3 hücum adamı var. Bir tane daha almak istiyorlar. Skibbe’nin gerçek sıkıntısı bu mudur? Bunu da zaman gösterecek.
Yazının Devamını Oku 25 Temmuz 2008
GALATASARAY’ın kampının son gününe kadar Almanya’da soğuk, yağmur hiç dinmedi. Çalışmalar sezon başı eğitimi anlamında kusursuz geçti. Michael Skibbe’nin en büyük derdi, sakat futbolcuların fazla olması nedeniyle hazırlık maçlarında sahaya süreceği 11 oldu. Alman çalıştırıcı, elindeki malzemeye göre, felsefesi doğrultusunda oyun kalıplarını tercih etti. Paderborn maçında düzen değişikti. Dört geri adam önünde, önce kesici olan Mehmet Güven ve Mehmet Topal’a görev verdi. Mehmet Güven ara sıra sırıttı, ama Mehmet Topal’ın oyun tarzında hiçbir eksilme olmadı. Tam önünde de Arda Turan ile Lincoln’a oyun kurma görevi verdi. Bu ikili sık sık hücuma kalkarak, Ümit Karan’ın arkasında bir üçlü oluşturdu. Sahada bir bölüm oynayan Kewell da sarkarak onlara katılınca hücumda oldukça kalabalık görüntü sergilediler. Defansın göbeğinde oynayan genç oyunculardan Sinan Osmanoğlu, sık sık hata yaparak açık verdi. Ama Murat Akça, hem kafa toplarını aldı, hem de oyun kurucu bölgesinde pas yaptı.
Kalecilere güvenilmeli
Son Gent maçında Skibbe, hücum adamı olarak, Ümit Karan ve Nonda ikilisini denedi. Ama burada arızalar vardı. Defansta oynayan Emre Aşık ve Emre Güngör ile hemen önünde görev alan Barış Özbek ve Mehmet Güven arasında mesafeler artınca oyun kurmada orta saha yok oldu. Volkan’ın da bir düşüş devrine germesi, orta yapamaması bu oyun kalıbında sıkıntı yaşattı. Sağ kanatta oynayan Sabri de açık üzerine açık verdi. Daha sonra da Ümit ve Yaser hücumda yan yana oynadılar. Her ikisi de orta alanda oynayan arkadaşları tarafından bitirici toplarla buluşturulmadılar.
Oyun kalıbı belli değil
Şimdi Skibbe’nin kafası bir hayli karışık. Hangi oyun kalıbını tercih edeceği henüz belli değil. Başta Barış Özbek, sakat olmasına rağmen Hasan Şaş, Ayhan Akman, Emre Aşık, Aydın Yılmaz, Hakan Balta, Arda Turan kampta çalışma arzusu yüksek oyuncular olarak dikkat çekti. Lincoln fiziğini güçlendirmek yerine topla oynamaya ağırlık verdi. Gençler için de ise Murat Akça, Erhan Şentürk, İrfan Başaran dikkat çektiler.
Antrenör Nezih Boloğlu kampta kaleciler Aykut Erçetin, Orkun Uşak ve Fırat Kocaoğlu’na göz açtırmadı. Onlar da kendilerine güvenilmesi gerektiğini gözler önüne serdi. Geçen sezon şampiyonluğa ulaşılırken kale onlara emanet değil miydi. Türk kalecilerin önünü açmak için ısrarla onlara güvenmek gerek.
Yazının Devamını Oku 24 Temmuz 2008
TEKNİK Direktör Michael Skibbe’ye sormak lazım. Belki sezon başıdır, ufak tefek hatalar olacak ama hatalar büyük olursa soru sorma hakkımız da olacak. Futbolun temel felsefesinde değişmez bazı kurallar vardır. Bu kurallara da Alman hocanın dikkat etmesi gerekiyor. 1- Hücumdayken neden geri dönülmüyor?
2- Neden çok top kayıpları oluyor?
3- Neden sık sık pas hatalar yapılıyor?
4- Neden rakip hücumdayken geniş alan buluyor da sen bulamıyorsun?
5- Neden rakip oyun kurarken bu kadar topla oynama fırsatı veriyorsun?
6- Neden kanatlardan bitirici ortalar yapamıyorsun?
İşte temel futbol felsefesindeki değişmez kurallar dünkü G.Saray futbolda yoktu, sorduklarımız vardı. Volkan geçtiğimiz sezon başı çok iyi top oynarken bu sezon düşüşte. Sol kanattan doğru düzgün bir tek orta yapamadı. Orta alan bomboş. Defans tedirgin. Birinci ve üçüncü bölgeler arasındaki boşluklar hangar gibi. Rakip rahat rahat G.Saray ceza alanına giriyor.
Bir Aydın ve Ayhan oyun kurma düşüncesinde mücadele ediyor. Diğerleri ise adeta kendinden geçmiş gibi. Şimdi diyeceksiniz ki takım eksik. Galatasaray ile sözleşme imzalayan, mukavelesi devam eden ve sarı kırmızılı formayı taşıyan her futbolcu, bu takımın bir bireyidir. Bazı kurallara ve oyun kalıplarına uymak zorundadırlar. Uyamazsan da o formadan uzaklaşırsın.
Tablo iyi değil
Öyle ki şut atma düşüncesinden uzak bir takım olmuş Galatasaray. Ne kadar şut atarsan o kadar kaleyi rahatsız edersin. Biri olmaz, ikisi olmaz, üçüncüsü kaleyi bulur. Ama senin denemen lazım. Denemeden hiç bir şey olmaz.
Her takım, her sezon başında uzun maratona doğru temel atmak için efor sarfeder. Ama G.Saray hiç iyi değil. Rakip o kadar rahat oynuyor ve basit şeyler yapıyor ki, neden G.Saray bunlara izin verip kendi üstünlük kuramıyor diye düşünüyor insan. Onun için herkes sarı kırmızılı formayı giyebilmek için aklını başına almalı. Bu gençlerin kadroya girmesi adına savaşması gerekir. Sonunda üzülecek ben değil, onlar olacaktır.
Yazının Devamını Oku 20 Temmuz 2008
G.SARAY, Almanya’da ilk kez as oyuncularıyla boy gösterdi. Daha önceki hazırlık karşılaşmalarında yedek ağırlıklı bir kadro sahaya süren Skibbe, Lokomotif Sofya önünde bir anlamda ilk 11’de oynayacak oyuncularını görme fırsatı buldu. Oyun akışına baktığımızda Skibbe’nin felsefesi tipik Alman felsefesi. Öncelikle teknik oyuncuları koyarak, savaşan bir takım yaratmak istiyor. Mehmet Topal ve Mehmet Güven ikilisine de orta sahanın ortasında defansın önünde görev veriyor. Bir başka savaşçısı da Barış. İki de oyun okuyucusu var Skibbe’nin, Arda ve Lincoln gibi. Geriyi biraz daha düşünse de Kewell’ı da bu iki oyuncuya ekleyebiliriz.
Skibbe tek forvetle oynayacak gibi. Bunun da deneme uçuşunu dün yaptı. Ümit Karan ileride tek kalırken, ona arkadan sağdan Arda, göbekten Lincoln ve soldan da Kewell destek verdi.
Defans arızalı
Lincoln ve Kewell’ın pas alışverişleri güzel. Aynı hatta oynuyorlar ve bu şekilde önlerindeki maçlarda etkili bindirmeler yapabilirler. Arda da defansın arkasında oyun kurarak ilerideki Ümit’e servis yaparak gol yollarına etkili paslar atıyorlar. Bunlara baktığımda Skibbe’nin oyun kalıbının geçerli olduğunu gördüm.
Arıza var mı var. Servet Çetin gibi gerçek bir stoperin yokluğu göze batıyor. O iyileşene kadar bir stoper bu takıma şart. Sinan, uzun boylu ama tedirgin. İleriki maçlar için güven vermedi. Murat için aynı şeyi söyleyemem. O, Sinan’a nazaran daha rahat.
Skibbe ikinci yarıda 10 futbolcuyu değiştirdi. Takımın havası da değişti. Bambaşka bir takım görev yaptı ikinci yarıda. Orta sahada bana göre Barış ilk 11’de oynamalı. Bu sezon daha iyi olacağına inanıyorum. Skor tatmin edici olmasa, eksikler bulunsa da bence Skibbe, bundan sonraki zaman dilimi içinde takımın iskeletini net bir şekilde ortaya çıkarmakta zorlanmayacaktır.
Yazının Devamını Oku