HER bayramda herkesin ağzından, "Nerde o eski heyecan dolu eski bayramlar" kelimeleri dökülür...
Geçmişi hatırlar, hüzünleniriz. O zamanki heyecanın şimdi olmadığından dert yanarız. Aynı duygular, büyük kulüplerimiz için de geçerli.
G.Saray yarın kongreye gidiyor. İki başkan adayı var; Adnan Polat ve Nazım Durak. Polat’ın önü açık ve rahat çalışıyor. Tek derdi kadro kurmaktı, onu da yaptı, rahatladı.Prof.Dr.Nazım Durak hızlı bir çıkış yaparak Polat’a meydan okudu. Cesaretle ceketini çıkarıp, "Ben de bu yarışta varım" dedi.
Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar kongre heyecanları, iki, bilemediniz üç ay öncesinden başlardı. En az üç çetin ceviz aday, başkanlık yarışına girerdi. kongre günleri her aday bir yerde kendini destekleyecek üyelerle birlikte olur, otel salonları kiralanır, yemekler içkiler gırla gider, söylemlerinde hep bir heyecan yaşarlardı.
Gelecek karanlık
Şimdi, eski başkanlar bir kenara çekilmiş, ufak tefek demeçler veriyorlar. Onlar da kongreden uzak olduklarını gösterdiler. Galatasaray’da değişmeyen tek şey, Liseli-Alaylı çekişmesi. Bunların birçoğu da istemedikleri kişilerin başkan adayı olduğunu duyunca ya kenara çekiliyorlar ya da sandık başlarına gitmiyorlar.
Galatasaray’a baktığın zaman başkan adaylarının en önemli özellikleri, hem fiziksel, hem geçmişi, hem de vitrin sahibi olmalarıydı. Onları potansiyelleri yükseklere çıkartıyordu. Şimdi yıllarını Galatasaray vermiş, bir ara uzaklaşmış, önceleri "Bu taşın altına el koymak" istemeyen Adnan Polat, iki yıl içinde kendisini hazırlamış durumda. Galatasaray’a başkan olması kesin gibi. Ama Polat için gelecek karanlık. Aydınlığı bulması için, gece-gündüz çalışmaktan başka lüksü yok. Başkanı belli olan kongre öncesinde, uzun yıllardan beri seçimleri takip eden biri olarak benim ağzımdan da şu kelimeler dökülüyor: "Nerede o eski kongre heyecanları..."