ŞURAYA bakın... Gençlerbirliği çok sayıda köşe vuruşu kazanıyor, Galatasaray’ın kullandığı ise bir elin parmağını geçmeyecek kadar az.
Ne kanatlar ne de orta saha var. Galatasaray’ın orta sahasındaki direği Mehmet Topal da sakatlığı nedeniyle olmayınca, işler arapsaçına dönüyor. Mehmet Güven ve Barış kötü günündeydi, Ayhan, uzun bir sakatlıktan sonra çabalama içinde, Nonda ve Serkan da hücumda yok. Yok olunca da Galatasaray yok oluyor.
Bir analiz yaparsak, Galatasaray’ın oynadığı kötü futbolda birçok nedenler görürüz.
1-Geri çekilerek oynaması
2-Top kayıpları
3-Fırsat bulamamaları
4-G.Birliği’ne çok sayıda gol şansı verilmesi.
Bana göre yanıt; geri çekilerek oynaması. Takımın rayları bozuk. İkinci neden, Gençlerbirliği takımının iyi olması. Galatasaray’da hiçbir oyuncunun kişisel etkinliğini göremedim. Takım içindeki rolünü algılayan, oyunu değiştirecek rüzgára sahip oyuncu yoktu. Bunların nedeni de, şu anda Galatasaray Kulübü’nün iki patronunun olması. Biri başkan, diğeri teknik direktördür. İkisi de yok.
Hocaya ne gerek var!
Bir takımın başında olan teknik direktör, kulübede yerinde olmayınca takım içinde verimlilik-kalite-ilişki bağlantısı azalır. Buna bağlı olarak motivasyon ve ’biz ruhu’ kaybolur. İşte bunların olmadığı bir takımdan iyi bir yarış çıkarmasını beklemek hayal olur. İşte Galatasaray da böyle bir görüntü sergiledi.
Gençlerbirliği, hiç ürkmeden Galatasaray kalesine bombardımanlar yaptı. Yine Aykut bir-iki pozisyonu önledi. İyi oynamayan Sabri de ilk golün ikramını yaptı. Galatasaray, uzun zamandır böyle oynuyor. Çünkü, işin başında gerçek patron olmayınca işler kötü gider. İşte bu kötü futbolda, "nasıl olsa idare ederiz" havasında olan hem yönetim, hem takım içindeki futbolcular rastgele görevlerini yapıyorlar.
Bu durum, daha önce Feldkamp’sız dönemde sinyaller veriyordu. "Nasıl olsa başarılı oluruz" demek yanlış olur. "O zaman teknik direktörlere ne ihtiyaç var?" diye insanı bir düşünce alır gider. Galatasaray böyle giderse Dimyat’a giderken eldeki bulgurdan olur