Hikmet Demirkol

Mavilerce

5 Ocak 2022
Yeni yıla Onurr’un yeni şarkıları eşliğinde girmek nefis bir sürpriz oldu. 3 şarkılık ‘Mavilerce’ Onurr’un dinleyicisine gerçek bir yeni yıl hediyesi olmuş.

Acısız Olmaz’, ‘Mavi’ ve ‘Sek’ Onurr’un ‘Mavilerce’ hikayesinin birbiri ardında sıralanan incileri diyebiliriz. Yeni Onurr şarkılarını dinlediğim ilk an 2 sene öncesine ışınlandım. Onurr’un All Access Youtube kanalımdaki söyleşisindeki söyledikleri kulaklarımda tekrar çınladı. Bağımsız olarak şarkı üretmenin, kendisini ne kadar özgür kıldığını söyleşinin birçok anında dile getirmişti. ‘Mavilerce’nin detaylarını kim bilir ne kadar öncesinde tasarladı ve kaydetti bilmiyorum ama önemli olan kendi istediği akışta bu şarkıları yayımlayabiliyor olmasının onu çok daha özgür ve üretken bir sanatçı yaptığına net olarak eminim.

‘Acısız Olmaz’ın ritmik yürüyüşü içinizdeki dans adımlarını uyandırırken, ‘Mavi’nin ilk notalarında bizi esir alan flemenko dokunuşu az önce başladığınız dansa biraz daha baharat katıyor.  Onurr esas dokunuşunu son şarkısı ‘Sek’ ile tam hedeften vurarak yapıyor. ‘Sek’in etkisinin sözlerinde gizli olduğunu düşünüyorum. Şarkının esas büyüsü orada yatıyor. Onurr’un hikaye anlatışına neden bu kadar hayran olduğumun cevabı bu şarkıda hayat bulmuş diyebilirim.

Aslında Onurr’un hediyesi bu 3 şarkılık mini albümle de bitmiyor. Geçtiğimiz yıl yayımladığı ‘Ağlak Disko’nun incilerinden ‘Deniz Tuzu’nun remikslerinden oluşan bir mini albüm de yeni yılın ilk günlerinde yayımlanan bir diğer sürprizdi. Deniz Tuzu’nun remiks albümü Umur Doma, Murat Acar, Emre Ergun, Çağatay Karadirek versiyonlarından oluşuyor. Hepsi ayrı güzel ama durmadan tekrara aldığım Umur Doma ve Murat Acar remikslerinin üzerine birer yıldız daha koymadan geçemeyeceğim.

Yeni Çıkış

mor ve ötesi’den Sürprizler

mor ve ötesi cephesinde bir şeyler oluyor. Aralık ayının ortasında yayımladıkları tekli ‘Forsa’ grubu ne kadar özlediğimi bana hatırlattı.

2012 senesinde yayımladıkları son albümleri ‘Güneşi Beklerken’den sonraki senelerde ‘Anlatamıyorum’, ‘Melekler Ölmez’ ve ‘Sultan-ı Yegah’ teklileri o zamanlar eminim benim gibi birçok takipçisine ilaç gibi gelmiştir. 2018’deki Aya İrini konserinin canlı senfonik kaydı ve 2019’daki Harbiye Açıkhava canlı senfonik albümü bence gruptan yeni bir albüm beklentisini daha da arttırdı. ‘Forsa’ bu beklentinin en güzel yerinde çıkıp geldiği için senelerdir onların müzikleriyle hayat bulanlardan biri olarak beni ziyadesiyle mutlu ettiğini belirtmeliyim. ‘Forsa’ ile özlediğim mor ve ötesi dokunuşuna ek olarak hayran olduğum ve defalarca izlediğim klibini de belirtmem gerek. Aslı Çelikel yönetmenliğindeki kırmızılar içinde yanan klip mor ve ötesi’nin şimdiye kadar yaptığı en özel video çalışmalarından biri olmuş. Şarkının tanıtım döneminde sosyal medyada kullandıkları viral dokunuş da çok hoşuma gitti. Bu sebeple hem de bunca seneden sonra yeni ve farklı bir dil ile mor ve ötesi’nin yaptığı şarkıyı dinleyicisiyle paylaşmasını çok kıymetli buluyorum.

‘Forsa’nın üzerimizdeki etkisi henüz daha tazeyken 2 hafta sonra ‘

Yazının Devamını Oku

2021’in Yerli Albümleri

30 Aralık 2021
Yılın son yazısına hoşgeldiniz. 2021’in nasıl geçti diye dönüp baktığımda, aşının çıkmasıyla pandemi endişesini birazcık olsun atlattığımı düşünüyorum. Yine de şu an bile hala pandeminin hayatımızda olması bana içinden çıkamadığım bir labirent hissini vermiyor desem yalan olur.

Her şeye rağmen yeni yıla dair umutlarla doluyum. 2021’in yerli albümlerini yazmak için listeyi oluştururken epey zorlandım. Dönüp dönüp dinlediğim 20 albümü derlediğim yazı ile 2021’i noktalamak istedim. Yeni yıl pozitif enerjilerle dolu, tüm dileklerinizin gerçek olduğu, en çok beklediğiniz albümlerin birbiri ardına yayımlandığı bir sene olsun dilerim.

Melike Şahin – Merhem

Bence bu senenin önemli anlarından biri Melike Şahin’in ilk albümünün yayımlandığı sene olmasıydı. Senelerin beklenen albümü ‘Merhem’ Diva Bebe Records ve Gülbaba Records’un ortaklaşa yapımı olarak bizlere ulaştı. Kendisinin prodüktörlüğünü ve sanat yönetmenliğini üstlendiği bu harikalar diyarı olan 10 şarkılık albümünde Melike Şahin Mabel Matiz, Sabi Saltiel, Uri Brauner Kinrot, Can Güngör, Emre Malikler, Elif Dikeç, Dijf Sanders gibi önemli isimlerle çalıştı. All Access Youtube söyleşisi Melike Şahin’in ‘Merhem’e dair detaylı açıklamalarından ötürü bu sene yaptığım ve en keyif aldığım röportajlardan da olduğu için benim için ayrıca kıymeti büyük, eğer izlemediyseniz tavsiyemdir.

Kilit Şarkılar: Serim, Uykumun Boynunu Bükme, Nasır, Bedelini Ödedim, Hepsi Geçti

Gökhan Türkmen-7

Gökhan Türkmen’in yedinci albümü ‘7’ baştan sona enerji dolu bir albüm. Pandemi döneminde dinleyicisine böylesine pozitif anılarla dolu bir albüm sunmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Söz ve müziklerde Gökhan Türkmen ile Mert Carim’in imzası olan ‘7’nin düzenlemeleri ise Genco Arı harikası olarak bizlere ulaşıyor. Disko, funk, rocknroll arasında özgürce gezen ‘7’ albümü bu sene içimizi ısıtan nefis bir dans albümüydü.

Kilit Şarkılar: Şerefine, İmza, Heyecan, Çürük, Deli, Nanay

Onurr- Ağlak Disko

Yazının Devamını Oku

2021’in Yabancı Albümleri

22 Aralık 2021
Senenin o sancılı dönemleri geldi. Takvimler Aralık ayını gösterdiği zaman kafam direkt iki yazıya odaklanıyor. Tüm seneyi gözden geçirip, neler çıkmıştı, hangi albümler ve tekliler hayatımızda yer etti derleyip yazmak için geçen seneyi tekrar hızlı bir şekilde dinleyip bir öz çıkartmaya çalışıyorum.

İlk yazı 2021’in yabancı albümleri üzerine olacak, haftaya da yerli çıkışları yazacağım. Ben bu dönemde bulabildiğim kadar her mecrada yıl sonu listelerini takip ediyorum. Bazen gerçekten gözden kaçırdığım bir albüm ya da yeni bir isime denk geliyorum o sebeple çok faydası oluyor. Dilerim bu yazı da sizler için aynı kıymette olur.

Billie Eilish - Happier Than Ever

20. yaşını geçtiğimiz günlerde kutlayan Billie Eilish ilk albümüyle kendi koyduğu rekorlarını yeni albümüyle kırmaya devam ediyor. Pandemi sebebiyle yayımlanması bir sene ertelenen ‘Happier Than Ever’ yine ağabeyi Finneas ile birlikte yaptığı nefis bir albüm olarak karşımızda. Genç yaşta ünlü olmak ve bunun stresi üzerine satır aralarında çok net mesajlar verdiği yeni şarkılarında kendi tarzından ödün vermeyen kardeşler Billie Eilish’in ikinci albümünde de dinleyenlerini mest ediyor. Albümün turnesi satışa çıktığı gün birçok ülkedeki biletleri tükenirken Billie yeni albümünde klipleriyle yine kendinden söz ettirecek videolar çekmeyi de ihmal etmiyor. Billie’yi canlı SXSW’da seneler önce izlemiştim ama o akustik hali başkaydı. O yüzden 2022 bana bir Billie Eilish konseri versin diye şimdiden diliyorum.

Kilit Şarkılar: My Future, Your Power, Male Fantasy, Happier Than Ever, Therefore I Am

Adele – 30

Adele seneler sonra yüzleri güldürdü. Önceki albümlerinden çok da farklı olmayan, hatta bu sefer belki de biraz daha sansürsüz bir şekilde kendi hayatını anlattığı şarkılarla dolu bir albüm yayımladı. 30’un yapımcı koltuğunda Greg Kurstin, Max Martin, Shellback, Tobias Jesso Jr, Inflo ve Ludwig Göransson gibi isimleri görüyoruz. Soul, pop, caz türlerinde sevenlerini ziyadesiyle memnun edecek özel bir albüm.

Kilit Şarkılar: Easy On Me, Oh My God, My Little Love, Can I Get It, Hold On, I Drink Wine

Turnstile - Glow On

Yazının Devamını Oku

Günlerden Woodkid!

17 Aralık 2021
Uzun süredir merakla beklediğim bir konser bugün gerçekleşiyor. Bu sebeple gerçekten heyecanımı dizginlemekte zorlanıyorum. Woodkid bugün Zorlu PSM’de sahne alacak. Performansı öncesi sanatçı ile bir araya geldik, merak ettiğim birçok soruyu büyük bir içtenlikle cevapladı. Söyleşimizden o kadar memnunum ki umarım siz de benim gibi aşağıdaki satırları okurken bu hisleri paylaşırsınız.

Yoann Lemonie nam-ı diğer Woodkid’e ilk olarak son 1.5 senenin durum değerlendirmesini sordum. O bu dönemi nasıl geçirdi, neler değişti hayatında, bir de ondan bu deneyimi duymak istedim. Pandeminin başlarında genel olarak süreci biraz garip bulduğunu söyledi. O sırada tam yeni albümünü yayımlamak üzere olduğunu ve pandemi sebebiyle planları durdurmaya karar verdiklerini belirtti. İlk kapanma döneminde takımıyla bir arada çalışmak yerine evinde tek başına her şeyle ilgilenmesinin kendisine de farklı bir konsantrasyon sağladığını itiraf etti. Konu turnesinin iptal ve ertelemelerine gelince işlerin çok zorlayıcı olduğundan bahsetti. Aşının yaygınlaşmasından sonra konserler kontrollü bir şekilde başlayınca, turneye çıkmanın ekip olarak onlara çok iyi geldiğinin altını çizdi. Her ne kadar konserlere devam etseler de şartların her zamanki rutinlerine kıyasla iş yapma şekillerini çok zorladığını da sözlerine ekledi. Tüm dünya için zorlayıcı bir dönem olduğunu, bu dönemi hiç yaşamamış olmayı tercih ettiğini sözlerine ekleyen Woodkid, konserlerde dinleyicisinin mutluluğunu görmesinin kendisine çok iyi geldiğini ve İstanbul’a gelmelerinin kendisi için de büyük bir heyecan olduğunu aktardı. 

Pandeminin Etkisi Nasıl Oldu?

Bu açıdan bakınca pandeminin Woodkid’e neler kattığını öğrenmek istedim. Yeni albümünün bu dönemde yayımlanmasıyla birlikte bambaşka bir yol ile yeni albümü ‘S16’yı tanıtabildiğini söyledi. Bir anlamda albümünü adeta bir ders niteliğinde dinleyicisiyle paylaştığını, bu durumun da aslında ‘S16’yı bir başka açıdan görmesine yardımcı olduğunu belirtti. Müziğin her zaman farklı bir şekilde okunup anlaşılmasının hayalini kurduğunu, özellikle de pandemi döneminde yeni albümünün çıkmasıyla kendisi de daha önce hiç yaşamadığı bir deneyim yaşadığını, bu durumun da kendisi için unutulmaz olduğunu söyledi.

Woodkid demek elbette ‘The Golden Age’ albümü demek. Bir araya gelip de bu efsane albüm hakkında konuşmasak eksik kalırdım. Bu muhteşem kayıttan 8 sene sonra yepyeni bir albüm yapmanın kaygıları hakkında düşüncelerini sorduğumda, Woodkid her şeyden önce unutulmaktan korktuğunu söyledi. Öte yandan da unutulmak için ilk albümünün kendisine zaman verdiğini ve hatta bu albümün hak ettiği boyutta sevilmeye ve benimsenmeye ulaşmasını istediğini, yeni bir albüm yapacak zamanı da kendisine tanımak istediğinin altını çizdi. Bu kadar uzun zaman ara vermenin kendisine hem fikirleri açısından tazelenmeye imkân verdiğini, hem de ilk albümde seçtiği yoldan daha farklı bir yol deneme cesareti bulabildiğini söyledi. 

Yeni albümü S16’nin Bilinmeyen Yönleri

S16’ya geldiğimizde hazırlık dönemi ve albümün temellerinin nasıl atıldığını öğrenmek istedim. Woodkid 2016 senesinin Ocak ayında Paris’teki stüdyosunda Son Lux ile çalışmaya başladığını, albümün temasını ve beat temellerini o zaman oturttuklarını söyledi. En baştan beri endüstriyel bir albüm yapmak istediğini, fikirlerinin temelinde bir nevi bilimkurgu temasının hâkim olduğunu aktaran sanatçı, bundan sonraki aşamada birkaç sene boyunca Los Angeles, New York, İzlanda’da çalışarak kayıtlar için Japonya’ya gittiğini söyledi. Bu kadar çok ülke ve şehirde bulunarak albümü tamamladığı için S16’nın harika bir seyahat albümü olduğunu, içinde hareket ve enerji içerdiğini belirtti.

Sanatçı yeni albümünün kulağa hoş gelmesini ve endüstriyel görünmesini ancak bir şekilde de çok çağdaş yansımasını istediğini aktardı. Bu sebeple petrokimyasallar hakkında bahsettiğini, görünmeyeni anlatarak endüstriyel dünyanın yarattığı cömertlik ve hayranlıktan yana detaylar vermek istediğini, diğer yandan bu alandaki düşmanca güçlerden hiç bahsetmek istemediğinin de altını çizdi.

Böylesine karmaşık ama içine girince detaylarıyla sizi kendisine hapseden S16 albümünde kendisinin favorilerini sormadan bu söyleşiyi bitiremezdim. Woodkid bu soruma ‘Shift’ şarkısını seçerek cevap vermek istediğini belirtti. Söz konusu şarkıda 2015’teki Paris saldırılarından bahsettiğini, değişen dünyadan, bir saniyede çöken ve bambaşka bir şeye dönüşen bir evreni anlattığı için bu şarkının kendisi için çok önemli olduğunu söyledi. Pandeminin de buna benzer bir durum yarattığını vurgulayan sanatçı, şarkının kendisi için oldukça zorlayıcı olduğunu belirtti. Diğer yandan, çok yüksek perdeli, armoni kurgusu olarak kendisini çok mutlu hissettiği bir şarkı olduğu için bunu seçtiğini ek olarak aktarmak istedi. 

Yazının Devamını Oku

Sakin Tribute Konserleri Başladı!

9 Aralık 2021
Hayaldi gerçek oldu! Sakin Tribute konserleri başladı. Bu haberi yazmanın mutluluğu gerçekten de tarifsiz.

Pandemi başlamadan önce kendime bir Youtube kanalı açıp söyleşileri bu kanalda da yapmaya karar vermiştim. İlk söyleşim kimle olsa diye düşündüğümde aklıma ilk gelen isim Onur Özdemir olmuştu. İlk söyleşi, benim heyecanım, Onur’un bir de gitarıyla çıkıp gelmesi işleri bambaşka bir noktaya taşımıştı. All Access Youtube kanalımın ilk söyleşisinde Onur bıkmadan usanmadan Sakin konusunu anlattı ama bu sefer bir farkla açıklamalarını güncellemişti. Söyleşimizde yakın zamanda bir tribute band kurarak vereceği konserlerle bunca zamandır Sakin dinlemek isteyenleri mutlu edeceğini söylemişti. Bu söyleşi kanaldaki en çok izlenen söyleşi olarak hala birçok yorum alıyor, izleyenler Sakin özlemlerini video altında tartışıyor. Bu çekimi yaptık, 2020 senesinin Şubat ayında video yayımlandı ve hemen ardından pandemi başladı. O günden beri ben de herkes gibi hayatın normale dönmesini ve Sakin Tribute konserlerinin başlamasını bekliyordum.

Bundan kısa bir süre önce beklenen oldu, Onur Özdemir Sakin Tribute konserlerinin başlayacağını duyurdu. İlk konser 7 Aralık’ta Beşiktaş’taki İstanbul IF Performance Hall’daydı. Dün o tarihi gecede ben de bu konseri kaçırmamak için izlemeye gittim. IF Beşiktaş’ın önündeki yokuş tepeye kadar mekâna girmek için sıraya girenlerle doluydu. Tek tek Hes kodu kontrolü sonrası mekâna giren herkes gerçekten de büyük bir heyecanla konserin başlamasını bekliyordu. Birçok kişi gibi benim için de bu konser bir anlamda mezunlar günü buluşması gibi duygu dolu geceydi. Bu konserle birlikte 13 sene önceye, Sakin’in o efsane albümü ‘Hayat’ın çıktığı günlere gittim. O dönemde de Sakin ne zaman nerede konser verse önceden biletlerini alır konser gününü beklerdik merakla. Bu bakımdan değişen bir şey olmadığını önceki gece IF Beşiktaş’ı dolduran izleyicilerle birlikte bir kere daha yaşamış oldum.

Biletleri tükenen ilk Sakin tribute konserinde Onur ve grubu sahneye çıktığı an kalabalık deyim yerindeyse çıldırdı. İlk şarkıda nefis bir intro ile ‘Kor Bir Ay’ söyleyen Onur hepimizi mest etti. Konserin genel akışını gidecek olanlar da yaşasın diye çok anlatmak istemiyorum, bu sürprizi ve mutluluğu konserde yaşamanın değerini çok iyi biliyorum. Ama şunu diyebilirim 2.5 saate yakın sahnede kalan Onur Özdemir ve grubu Sakin’in nerdeyse tüm şarkılarını seslendirdiler. Hatta Onur bazı şarkıları iki kere söyleyerek izleyicilerin ricalarını hiç kırmadı. Kendi adıma bu konserde hiç beklemediğim bir şekilde ‘Küçük Prens’i bile canlı canlı izlediğim için mutluluğum tarifsiz.

Konserlerin devamının geleceği kesin bilgi, şimdilik netleşmiş tarihleri vermek bu muhteşem performansı bekleyenler için faydalı olur diye düşünüyorum. Sakin Tribute band 14 Aralık’ta Ankara’da, 21 Aralık’ta ise Eskişehir’de sevenlerinin anıları tazelemeye geliyor. Tavsiyem son ana kadar beklemeyin programınızı şimdiden yapıp tükenmeden önce biletlerinizi alın derim.

Egemen Akkol ile Kısa Kısa

Egemen Akkol ile geçtiğimiz hafta kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Son yayımladığı şarkısı ‘Ölmek İstedim’in enerjisi, yenilikçi tarzını ve detaylarını konuşmak için bir araya geldik. Geriye dönüp baktığında müzik kariyerindeki ilk adımlarının ne zaman başladığını sorduğumda Egemen aslında çocukluğundan beri şarkı söylediğini belirtti.  Sahne deneyimini ilk olarak okul korolarında tecrübe ettiğini belirten genç sanatçı daha sonra lisedeyken rock gruplarında şarkı söylediğini ve festivallere, yarışmalara katıldığını aktardı.

Üniversitedeyken de müzikle bağını hiç kopartmayan Egemen Akkol aktif bir şekilde hem yarışmalara katılmış hem de performanslarını çeşitli grup ve korolarda sürdürmüş. Edis ile 4 senedir çalıştığını belirten Egemen Akkol bu deneyimin kattığı tecrübeye ek olarak Türkiye’nin en büyük sahnelerinde verdiği performansların kariyerine büyük katkı sağladığının altını çizdi. Bu sene yayımladığı ilk teklisi ‘Kıyamet’in üzerine konuştuğumuzda Üniversite yıllarından beri şarkılar ürettiğini söyleyen Egemen, özellikle Üniversite’den sonra hayatının merkezine müziği koyduğundan beri bu anlamda daha üretken olduğunu belirtti.  Şarkı üretmesinin kendi hayatındaki inişli çıkışlı duygu durumlarından ortaya çıktığını belirtirken tüm janrlardan beslemeye gayret ettiğini aktardı. Kendisini en iyi rock müziğiyle ifade ettiğini belirten Egemen Akkol bu tarzda da yeni bir şeyler üretmeye gayret gösterdiğini belirtti.

İkinci teklisi ‘

Yazının Devamını Oku

Arctic Monkeys ve Placebo heyecanı!

2 Aralık 2021
Tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi daha bugünden 7-8 ay sonra olacak konserlerin duyurularını almaya başladık. Herhalde duymayan kalmamıştır ama ben de yazmasam olmazdı. 9-10 Ağustos 2022 tarihlerinde Zorlu PSM’de Arctic Monkeys sahne alacak.

Söz konusu konserin duyurusundan kısa bir süre sonra geçtiğimiz hafta biletler satışa çıktı ve bitti. Göz açıp kapayıncaya kadar iki günlük konserin tüm biletleri satıldı. Biletlerini erken alanlar şanslılar, daha sonra alırım diyerek erken davranmayanlar bu seferlik Arctic Monkeys’i canlı izleme şansını kaçırdı.

Arctic Monkeys’i en son 2013 senesinde son Rock’n Coke’ta izlemiştim. The Prodigy, La Roux, Everything Everything, Ellie Goulding ve Editors’un da sahne aldığı unutamadığım o son efsane festivalde Arctic Monkeys’in sahneye çıktığı anı ve kalabalığın çıldırdığı sahneyi hala hatırlıyorum. İngiliz grubun yeniden İstanbul’da sahne alacak olması gerçekten son zamanlarda duyduğum en iyi haber.

Güzel haberler Arctic Monkeys ile bitmiyor.  PSM Loves Summer kapsamında 18 Temmuz 2022’de Zorlu PSM’de Placebo da sahne alacak. Arctic Monkeys gibi biletler ışık hızıyla biter mi bilmiyorum ama grubun çok uzun zamandır hem turnede olmaması hem de yeni yıla yepyeni bir albümle girecek olmaları bence bu konseri çok daha iştahlı bir hale getiriyor.  

25 Mart’ta yayımlanacak olan grubun 8. albümü olan ‘Never Let Me Go’ hakkında çıkan her haber şimdilik en önemli gündemim. Yayımladıkları yeni teklileri ‘Beautiful James’ ve ‘Surrounded by Spies’ ile sevenlerini ısındıran grubu seneler sonra yeniden canlı izleyecek olmak beni şimdiden heyecanlandırıyor.

Yeni Çıkış

Ufuk Beydemir – Ellerin Uzansa

Geçtiğimiz hafta Ufuk Beydemir’in yeni şarkısı yayımlandı. ‘Ellerin Uzansa’ insanların kalabalıktan gün geçtikçe soyutlaşma halini anlatıyor. Şarkı her ne kadar bu duyguyu aktarsa da, dinledikçe bir umut aşıladığını da belirtmeliyim.  ‘Ellerin Uzansa’ ilk notadan retro hissini veriyor.

Kadıköy Jeremy Stüdyolarında kaydedilen ‘Ellerin Uzansa’nın söz ve bestesi Ufuk Beydemir’e, düzenlemesi Cihan Reşit Köse ve Ali Can Vatanperver’e ait. Şarkının prodüktörlüğünü Albülkadir Çığsar ve Ufuk Beydemir ortaklaşa üstlenmişler.

Yazının Devamını Oku

Adele’in Muhteşem Dönüşü

24 Kasım 2021
Beklenen albüm artık bizlerle. Adele 4. stüdyo albümü ‘30’u geçtiğimiz hafta yayımladı. Albümden ilk tekli ‘Easy On Me’ bundan birkaç hafta önce yayımlandığında özlenen Adele havası tüm dünyada büyük bir mutlulukla karşılanmıştı. 12 şarkılık ‘30’un yayımlanması için beklenen günler bir çırpıda geçti. Hem yayımlanmasından önce hem yayımlandıktan sonra rekorlarını beraberinde getirdi. Dijital platformlarda şimdiye kadar yayın tarihinden önce kullanıcıların telefonlarına en çok kaydettiği albüm olarak tarihe adını yazdıran Adele, bu rekoru taşıyan Billie Eilish’i de geçmiş oldu.

Adele 2019’un başları hatta 2018’in sonlarında yazmaya başladığı ‘30’ albümü için Greg Kurstin, Max Martin, Shellback, Tobias Jesso Jr, Inflo ve Ludwig Göransson gibi isimlerin yapımcılığıyla tamamlamış. Sözlerine her şeyden daha çok önem veren Adele, önceki albümlerinde olduğu gibi ‘30’da da yine kendisini dinleyicisine filtresiz bir şekilde açıyor. Söz konusu yeni albümde Adele yine onu bildiğimiz tonlarda ve türlerde geziniyor.

Sanatçı evliliğini sonlandırdıktan sonra ‘30’u yaptığı için albümdeki şarkılarında hayatının bu dönemi daha çok paylaşmış. Hatta bu açıdan bakınca bence çok da cesaret dolu bir iş yapmış. Özel hayatını belki direkt olarak söyleşilerde konuşmaktan çok hoşlanmasa da yeni albümünde bu konulara dair merakı olanlar birçok detayı şarkılarda bulabiliyorlar. Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu vurgulayan sanatçı, yeni şarkılarında hem kendi hayatına hem de aslında kendisi gibi benzer zor dönemlerden geçen birçok kişinin duygularına tercüman oluyor.

‘30’ sayesinde daha sabırlı olmayı öğrendiğini söyleyen sanatçı, albümün üretim sürecinin kendisine bir nevi terapi etkisi yarattığını, zor dönemlerini bu sayede atlattığını söylüyor. Müzik yapmanın kendisi için hobi olduğunu, bunun zaman içinde onun mesleği olmasını hala bazen yadırgadığını söyleyen sanatçı yeni şarkıları sayesinde daha sakin bir insana dönüştüğünü belirtiyor. Önceki albümleri de oldukça kişisel olsa da en çok bu albüm ‘Adele’i anlatıyor diyen sanatçı, ‘30’un umut dolu bir albüm olduğunun da altını çiziyor.

Sanatçının 4. Stüdyo albümü ‘30’ aslında 1 senedir hazır bir şekilde bekliyormuş. Covid ve kısıtlamalar yeni albümün yayımlanmasını 1 sene ötelemiş. Şarkıları 1 senedir kendi kendine dinlediğini belirten sanatçı, bu sayede hem şarkı sıralamasını en istediği hale getirdiğini belirtiyor, hem de şarkılardaki istediği değişiklikleri yapmak için oldukça çok vaktinin olduğunu aktarıyor.

‘30’ albümüne başladığı zamanki haliyle bitirdiğindeki durumunu değerlendirdiğinde, şarkıların kendisini insanlarla daha kolay iletişim kurabilir bir hale getirdiğini söylüyor. Soul, pop, caz yelpazesinde dinleyicisine özlediği ve sevdiğini hakkıyla teslim eden ‘30’u Adele baştan sona dinlenmesini öneriyor. Albümün akışının bir hikâye örgüsüyle hazırlandığını vurgulayan İngiliz sanatçı şarkıların albümdeki sıralamayla dinlendiğinde etkisinin daha büyük olacağının altını çiziyor. Uyandığımız her günün bir müziği olduğunu düşünen Adele, ‘30’ ile dinleyicisine eskimeyecek nefis şarkılar ve anılar armağan ediyor.

Yıldızlar: Easy On Me, Cry Your Heart Out, Can I Get It, I Drink Wine, Love Is a Game

Oscar’ımı Verdim Gitti: My Little Love, Oh My God, To Be Loved

Hedonutopia’dan Yeni Albüm: Nergist

Yazının Devamını Oku

En çalışkan öğrenci Taylor Swift

18 Kasım 2021
Başlık kendisini anlatıyor ama biraz daha açayım çünkü Taylor Swift hakkında biraz konuşmamız lazım. Kendisi pandemi, zor zamanlar demeden 2 sene içinde 5 albüm yayımladı.

Kaseti biraz başa sardığımızda Taylor Swift 2019’da yayımladığı, ilk her şeyiyle kendi albümü olan ‘Lover’dan sonra eski albümlerini tekrardan düzenleyerek yayımlayacağını söylemişti. Eski yapımcısıyla yaşadıkları kriz sonrasında kendi eserleri üzerindeki hakkının oransal ve hakkediş olarak dengesizliğine savaş açan sanatçı geçmişte yayımladığı 6 albümünü yeniden yayımlayacağını açıklamıştı. Taylor hanım sözünde durdu eski albümlerini bir bir yapıyor. Eski albümlerin yeni kayıtlarının gün yüzüne çıkmasından önce ‘Folklore’ ve ‘Evermore’ adlı iki nefis, indie havalarına bulanmış albümünü yayımladı. Hızını alamadı ardından da 6 albümlük dev hazinesinden önce ‘Fearless’ı ardından da geçtiğimiz hafta ‘Red’ albümünü yayımladı. İşte tam da bu yüzden sınıfın en çalışkanı Taylor Swift.

Elbette bu işler bir başına olmuyor, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Taylor Swift’in dev bir ekibi var. Ama bu ekibi idare eden kişinin kendisi olduğunu düşünürsek, çalışkanlığına şapka çıkartmak lazım. Geçtiğimiz hafta yayımladığı ‘Red’ albümü sanatçının zamanında yayımlandığında satış rekorları kıran albümü olarak tarihte yerini almışken, aynı albümün yeniden kayıtları yapılmış Taylor’ın versiyonu haliyle yayımlandığı ilk gün dijital platformlarda ilk günde en çok dinlenen albüm rekorunu kazandı. Buradan bakınca Taylor Swift’in hayranları da en az kendisi kadar azimli ve sanatçılarını desteklemek açısından istikrarlı. Söz konusu ‘Red (Taylor’s Version) albümü sadece albümdeki şarkıların yeniden kaydedilmiş versiyonlarını içermiyor, ayrıca bu albüm kayıtları zamanı Taylor Swift’in yazdığı ama yayımlamadığı şarkıları da içeriyor. 30 şarkılık bu dev albüm sanatçının belki de eski albümleri arasında üzerinde en titiz çalıştığı iş olabilir. Albümün ilk halinde yer alan ‘All Too Well’ şarkısının orijinal 10 dakikalık versiyonu bu albümün en büyük hadisesi oldu. Şarkının 10 dakikalık ilk versiyonunun ‘Red (Taylor’s Version) albümünde yer alması bir yana, bir diğer olay da bu şarkının kısa film şeklinde çekilen klibi oldu. Klibin yönetmenliğini Taylor Swift üstlenirken oyuncular Sadiw Sink ve Dylon O’Brien’ın performansı gerçekten de klibi kısa bir film havasına sokuyor. Söz konusu şarkı sanatçının geçmişteki Jake Gyllenhaal ile yaşadığı ayrılığını konu ettiği magazin dünyasının en çok konuşulan konusu olduğu için bu kısa film video klip haliyle daha da büyük önem arz ediyor.

Red’in yeni versiyonundan sonra bence Taylor Swift biraz dinlenir diye varsayıyorum. Çünkü bu albümün tanıtım dönemi muhtemelen biraz daha uzun sürecektir. Gelmesini dört gözle beklediğimiz ‘Speak Now’ ve esas Taylor Swift’in country türünden pop müziğine adım attığı ‘1989’ ve ardından gelen Reputation’ın yeni versiyonlarını düşündükçe beni dev bir heyecan alıyor.

Soft Analog’a Dikkat!

2019 senesinde hayatımıza adım atan ve yayımladığı teklilerle dijital platformlarda hatırı sayılır bir dinleyici kitlesi edinen Soft Analog ile geçtiğimiz hafta kısa bir söyleşi yaptık. Yola 5 kişi başlayan grup şimdilerde Ömer Çelik ve İdil Tavşanlı ile devam ediyor. Müzik yapan birçok isim gibi onlar da okul hayatlarının nerdeyse her evresinde müzikle hep ilgililermiş. Hatta o zamanlarda da şarkılar yazıp üretimlerine devam ediyorlarmış. Resmi olarak Soft Analog olmaları grubun üniversite eğitim dönemlerine denk geliyor.

Ömer Soft Analog’un prodüksiyon dümenini yönetiyor, İdil de şarkıların iskeletini kurup, sözler üzerine üretimi yönlendiriyor. Düzenlemeyi her ikisinin de birlikte yaptığı şarkılar tek bir türe odaklı değil aslında grubun ortak sevdiği karakter üzerine kurulu. Ankara’nın rock ve underground müzik kültüründen Soft Analog etkilense de yaptıkları müziği her seferinde geliştirerek ilerlemek esas hedefleri. Grubun adının nerden geldiğini sorduğumda İdil, eski tarz her şeyden genel olarak hoşlandıkları için grubun adında ‘Analog’ kelimesinin geçmesini ilk baştan beri istediklerini söyledi. ‘Soft’ ise müziklerinin biraz da olsa tarzına dokunan bir his içerdiği için ‘analog’ kelimesiyle bir araya gelmesiyle oluşan ahenkten de mutlu oldukları için sonunda ‘Soft Analog’ olarak adlarına karar vermişler. 2019 senesinden bu yana grup sık aralıklarla yayımladıkları teklilerine ek olarak bu sene ‘Arasında Dünyanın’ Ep’sini çıkarttı. Söz konusu EP grubun hep yapmak istediği bir çalışma olarak kendi tarihçelerinde büyük önem taşıyor. 5 şarkılık EP’nin klipleri aslında bir bütün olarak izlendiğinde gerçekten de dikkat çekici bir hikâyeyi bize ulaştırıyor.

Soft Analog pandeminin de getirdiği zor dönemlerden sonra yeni yeni başladığı konserlerden ötürü bundan sonraki süreçte üretimlerine devam edeceğini, ancak bir albüm prodüksiyonunun biraz daha ileride olabileceğini belirtti.  Yakın zaman önce yayımladıkları ‘Misket’ teklisi Soft Analog’un benim için en orijinal işlerinden birisi. İdil ve Ömer yaptıkları ‘Misket’ cover’ı konusunda hem çok iyi hissediyorlara, hem de aldıkları pozitif yorumlardan ötürü dinleyicilerinin kendilerini bu tarz yenilikler anlamında yüreklendirdiğinin altını çizdiler.

Yeni Çıkış

Yazının Devamını Oku