Ben 29 yaşında henüz atanmamış bir edebiyat öğretmeniyim. Yıllardır atanamamanın stresi içinde yanıp kavruldum. Üstüne bir de annemi kaybedince, daha bir koptum hayattan.
Tam artık umudumu yitirmişken, Ankara’da bir doktor ile tanıştım. Kendisi yeğenimin doktoruydu. O kadar güzel bakıyordu ki, ilk defa bende bir kalp olduğunu hissettim. Yengem ve yeğenim doktorla konuşurken ben de yanlarındaydım.
Doktor her konuştuğunda bana bakıp ne yapmamız gerektiğinden bahsederdi. Bir süre sonra gözümü kaçırmamaya karar verdim, öyle bakıştık.
Kendi kendime akıl vermeye çalıştım “Sen kim doktor kim... Sana mı bakacak, çevresinde onca güzel ve akıllı doktorlar varken.” Bu düşünce ile ikinci kez gittik. Yengem ve yeğenim içeri girerken ben hasta bekleme salonunda kaldım.
Doktor o sırada moladaydı. Moladan gelirken, tam odasına girecekti, vazgeçti ve sekretere uğradı. Bir süre sanki bakışlarını hissettim ve başımı kaldırdığımda, bana baktığını gördüm.
Bakışlarımı kaçırdım.
Odasına girdi, kapısı açıktı. O odasında, ben bekleme salonunda ara sıra bakıştık.
Merhaba Güzin Abla, sizi çocukluğumdan beri okuyorum. Şimdi 27 yaşındayım, 3 yıllık evliyim ve 6 aylık bir çocuğum var.
Eşim annesine, annesi eşime çok düşkün. Uzak yerlerde yaşıyoruz, senede anca 2 kere ziyaretlerine gidiyoruz.
Ama onlarla sanki her gün birlikteymişiz gibi yaşıyorum. Çünkü eşim ve annesi sürekli Whatsapp’ta mesajlaşıyor ya da günde en az 1 saat telefonda konuşuyor.
Annesi selfie çekip oğluna atıyor. Saçlarını kestiriyor fotoğrafını oğluna atıyor...
Çok sinir oluyorum.
Eşime de her defasında laf ediyorum.
Saçını kestirip fotoğrafını attığında artık dayanamayıp “Sana değil kocasına atsın” dedim.
Ben, 20 yaşında üniversite öğrencisi bir kızım. 1 sene önce babamla ortaklık yapıp sonra da sorunlu bir şekilde bu ortaklığı bitiren bir ailenin oğluyla 6 aydır süren bir ilişkim var. Kendisi benden 7 yaş büyük. Onunla çok zor şeyler yaşadım ama atlattım. Önce beni bir başkasıyla aldattı.
Söylediğine göre bu benden önce yaşanan bir ilişkiymiş. O kadın beni telefonla aradı. Onunla telefonda tartıştım, çok ağır laflar işittim. Sevgilimse beni suçladı. Kendimi savunamadım bile.
Sonrasında gönlümü aldı, bense affetmek gibi bir hatada bulundum.
Daha sonra üniversiteyi kazanıp doğudan İstanbul’a geldim. Onunla arama mesafe koymak adına...
Bana geri dönmem için yalvardı. Dayanamadım ve bir gün ansızın döndüm. Karşısına çıktım, her şey bir anda düzeldi, çok güzeldi... Ama sadece 3 gün sürdü.
3 gün sonra yine aynı tartışmalar yaşandı ve ayrıldık... O günden beri de bu ilişki hep böyle gidiyor. Bir ayrılıyor, sonra dönüp barışıyor. Ben artık bir çıkar yol bulmak istiyorum.
Onu seviyorum. Eğer bu beraberliğimizin ucunda mutluluk varsa, elimden geleni yapmak istiyorum ama beni çok zorluyor.
Ailemin uzaktan akrabası olan bir erkek hayatıma girdi. Ancak 1 ay önce feci bir şekilde vurularak öldürüldü. O öldükten sonra dünyam yıkıldı çünkü onunla mutluydum.
Güzin Abla, sevdiğimin nasıl öldüğünü de anlatayım... Arkadaşının, bir mekâna borcu vardı. O borcu olan kişiye pusu kurmuşlar. Arabada giderlerken şoför koltuğunda o kişi yerine erkek arkadaşım oturuyormuş.
Arabaya 8 kurşun sıkılmış. Herkes kendini kurtarmış fakat erkek arkadaşıma 4’ü isabet etmiş. 2 hafta yoğun bakımda kaldı, ardından da vefat etti.
Öyle güzel seviyordu ki beni... Annesi, yengemin öz kardeşi. O yüzden annem gibiydi. Facebook’ta da bir yazı yazdım ve fotoğraflarımızı paylaştım:
“Yağmurdan sonra çıkan toprağın kokusu artık senin kokunu getirecek bana. Kavuşana kadar hoşça kal güzel gülüşlü çobanım.”
O vefat ettikten sonra abisi bana ulaştı ve “Sen kardeşimizden emanetsin, artık bir abin de benim” dedi. Çok sevindim teselli oldu.
Ben bu ailenin içine girmek istiyorum, annesiyle abisiyle hep görüşmek istiyorum.
Güzin Abla, ben evlendim ama pandemi yüzünden düğünü erteledik. Benim ilk evliliğim, eşimin ise ikinci evliliği ve önceki eşinden 1 oğlu var. Kaynanam, görümcem, üvey oğlum, hepsi çok iyi insanlardı gerçek yüzlerini görmeden önce.
Düğün olana kadar bazen eşimin ailesinin evinde, bazen de kendi ailemle kalıyorum. Ailem düğün olmadan evden gitmemi istemiyordu. Ben ise kocamı çok özlediğim için ara sıra gidiyordum.
Üvey oğlum, öz annesiyle hiç görüşmek istemiyordu, yalvar yakar zorla görüştürüyordum. Annesinden nefret ettiğini söylüyordu.
Ben ise buna kızıyordum.
Meğer çocuk arkamdan iş çeviriyormuş. Gizli mektuplarını yakaladım. Bana yakın olup her bilgiyi annesine aktarıyormuş.
Bilgisayardaki web sitesi geçmişine baktım...
Çocuk 13 yaşında ama porno filmler izlemiş. Eşime söyleyince kondurmak istemedi ama ben çocukla konuşup itiraf ettirdim.
Eşimle 1.5 yıldır evliyiz. Eşim 34, ben 29 yaşındayım. Evlendiğimizden bu yana, aslında tam tamamına 16 aydır, eşim her akşam internette oyun oynuyor.
İletişimimiz sıfır noktasına kadar düştü.
Ailesiyle bu konuyu konuştum ve en azından yanımda evde oynadığını söyleyerek beni avuttular.
Fakat eşim, internette kendisinden 12 yaş küçük kızlarla bel altı konuşmalara da girişmiş...
Kısacası sadece oyun değil. Eşim ben uyuduktan sonra ise beni ayakta uyuttuğunu zannetmiş. Bana söylemediği sözleri hep o kızlara sarf etmiş.
Ben bakımlı ve çevresinden ilgi gören bir genç kadınım, bakımsızlığım yok ya da cinsel anlamda eşimi tatmin etmeyecek davranışlarım asla olmamıştır.
Hatta yatak muhabbetini genelde ben açarım ve o zaman zaman yorgun olduğunu söyler.
Size yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ve değerli yorumlarınızı almaktan büyük mutluluk duyacağım. Bu yüzden her şey bir yana bana yardımcı olacağınızı düşünüyorum... Umarım beni ayıplamazsınız.
Ben 46 yaşında, çok mutsuz bir evliliği kısa bir süre önce bitirmiş, eğitimli ve meslek sahibi bir kadınım.
Bu yaz hiç beklenmedik bir şey oldu. Hayatımda ilk kez büyük bir aşk yaşadım. Aşkın ve cinselliğin ne olduğunu onda tattım.
Benden 18 yaş küçük bir erkekle sadece 2 ay süren ama benim için dünyalara bedel bir süreçti. Biliyorum, bu bizim için imkansız bir aşktı ve elbette arkası gelmeyecekti. Çünkü aramızda aşılması imkânsız bir engel vardı ve bu engel yaş farkıydı.
Ama ne olursa olsun, ben aşkı geç de olsa onunla tanıdım.
Şunu da söylemeden edemeyeceğim, söz konusu bir erkek olunca kendinden 20-25 yaş genç kızlarla beraber olabiliyor. Toplumda da bu doğal karşılanıyor. Aynı şeyi bir kadın yapınca, kendinden küçük bir erkeği sevince kıyametler kopuyor.
Onları öyle bir yargılıyorlar ki bazen bu beraberlik bitmek zorunda kalıyor.
26 yaşındayım ve annem ile babam küçüklüğümden beri hep birbiriyle tartışırdı. Ben de senelerce buna şahit oldum ve böyle de büyüdüm. Ama az da olsa evimizde huzur vardı ve geçinip gidiyorduk. Ta ki ablam boşanıp yeğenimle yanımıza taşınana kadar...
Elbette biz ailesi olarak onları sokakta bırakacak halimiz yoktu.
Onlar da bizim kanımız canımız...
O yüzden de aynı evde yaşamaya başladık.
Ancak bu durumda evimiz bir zaman sonra bize küçük gelmeye başladı. Çaresiz borca girdik ve daha büyük bir ev satın aldık. Bu yeni evde yaşamaya başladığımızdan beri, inanılmaz bir huzursuzluk var. Herkes birbirine bağırıyor çağırıyor.
Evde hiç kimse mutlu değil, yüzümüz asla gülmüyor.
Her gün, her akşam bir şekilde kavga gürültü mutlaka çıkıyor.