Merhaba Güzin Abla, benim çok ciddi bir kız kardeş sorunum var. Kız kardeşim 17, ben ise 21 yaşındayım. Kız kardeşim aşırı kıskanç biri.
Ben şehir dışında okuyorum, eve gelip gittiğimde sürekli huzursuzluk çıkarıyor.
Uzun yoldan gelmeme rağmen akşam yemeği bile yedirtmedi bize. Ağladı zırladı, annemi ağlattı. Ve tüm bunları benim eve gelmeme bağlıyor.
Oysa ben üniversitedeyken de annemle çok kötü kavgalar ediyor. Bağırıyor çağırıyor. Aşırı saygısız. İki kelime güzel bir dille konuşmaya başlayınca bile bağırıyor. Büyük küçük dinlemeden herkese karşı böyle ve bana şiddet uyguluyor.
Son olarak dün yaptıklarını anlatayım da olayı biraz anlayın.
Dün kuzenimle video çekiyorlarmış. Ben de bir tanıdığımızın nişanlandığını söyledim ona, duymadı sanıp ikinci kez söyledim.
Kalktı ve bağırmaya başladı, “sus diyorum sana video çekiyoruz” diye bağırıyordu. Sonra bacağıma vurdu, ama ben ona karşılık vermedim.
Merhaba sevgili Güzin Abla, ben eşimden ayrılalı 5 yıl oldu ve bu evliliğimden de bir kızım var.
Şu anda benim hayatımda biri var ama bulunduğum şehirden oldukça uzakta.
Onunla 6 aydır bir ilişkimiz var ama o kişi ne yazık ki o evli.
Eşiyle arasındaki ilişki kağıt üzerinde kalmış. Artık aralarında sevgi saygı kalmamış.
Üstelik adamın hayatında başka bir kadın var ama her defasında inkâr ediyor. Sevdiğim kadının bu adamdan 3 çocuğu var. Her şeye rağmen hâlâ cinsel birliktelik yaşıyorlar.
Adam ilişkisini anlamasın diye karısıyla da beraber oluyor.
Sevdiğim kadın da istemeden kocasıyla ilişkiye giriyor. Ama sevgi ayrı ilişki ayrı…
Sevdiğim kişi “Bunu kafana takma” diyor. Bana beni sevdiğini söylüyor, işe gittiğinde, her müsait olduğunda konuşuyoruz.
7 aydır her gün aynı evin içinde, tüm güzellikleri beraber yaşadığım bir erkek arkadaşım vardı. Birkaç hafta öncesine kadar onun olduğu şehirde tek başıma yaşıyordum.
O, annesi ve kardeşleriyle… Babası küçükken vefat etmiş.
Başta her şey güzeldi ama ilişkimiz başladıktan kısa bir zaman sonra onun bazı hatalarını gördüm. Eski flörtüyle konuşması gibi mesela.
Ayrılmak istedim ama yalvar yakar son bir şans istedi. Her şeyi düzelteceğini söyledi. Ona bu süre içinde defalarca şans verdim ama yine de hep yüzüne vurdum yaptıklarını. O, buna bile razı olduğunu söyledi.
Tartışmalarımız gittikçe artmaya başladı. Onu, ne kadar kavga edersek edelim terk etmedim. Bana açıklama yaptığında hep affettim. Kendimi mükemmel hissettirip sevdiğini hissettirip sonrasında beni terk etti. Pişman olup döndü.
Ayrıca ilişkimizin son aylarına doğru şiddet uygulamaya başladı. Tartışmalarımızda kollarım ve boğazımda morluklar oluşmaya başladı. Beni tutmak, sakinleştirmek için yaptığını söylüyordu. Son olarak da bana defalarca vurdu. Ben de şikayetçi oldum ve uzaklaştırma kararı çıkardım.
İş için aldığı güvenlik sertifikasını bundan dolayı kaybetti.
Sevgili okurlarım, biliyorsunuz, son günlerde biz “hayvan korumacıların” en büyük endişesi sokak hayvanlarıyla ilgili Meclis’ten çıkarılmak üzere olan sokaklardan toplatılma yasası.
Sokak hayvanlarının sokaklarda giderek çoğalması, üzücü saldırı olayları ve bu köpeklerin insanlara zarar verdiği kanaatinden sonra Meclis’te önce uyutma sonra da ötanazi olarak tanımlanan bir yasanın görüşülmeye başlandığını biliyoruz.
Sokaklarda başıboş dolaşan köpeklerin belediyeler tarafından toplanıp barınaklara alınması, burada hastalıklı, saldırgan, sakat olanların ve istenmeyen ırklara ait olanların da uyutularak, yani iğneyle ya da bir şekilde öldürülecek olmaları...
Eski yasaya göre sokaklardan toplanıp barınaklara getirilen ve aşılanıp kısırlaştırılarak küpe takılan hayvanlar, sonra yeniden alındıkları yere bırakılıyordu.
Bu durumun yetersiz olduğunu kanaati uyandığı için dünyada artık hiçbir ülkenin uygulamadığı bu uyutma ya da ötanazi kararı alınacak.
Hepimizin yüreğini yerinden oynatan bu kanun bir şekilde sokak köpeklerinin yok edilmesi anlamına geliyor. Düşünün ki hepimizin sokaklarda baktığımız, beslediğimiz, bağlandığımız canlarımız var.
Ötanazi ülkemizde uygulanmayan ama bazı Batı ülkelerinde geçerli olan, kişinin aklı başındayken, kendi ölüm kararını alması anlamına geliyor.
Bir süreden beri bir erkek arkadaşım var. Erkek arkadaşımla tesadüfen tanışıp sevgili olduk. Fakat ailesi baştan beri, saçım açık olduğundan beni istemedi. Sadece erkek arkadaşımın babası bize biraz destek çıktı.
Her şeye rağmen evlenmeye karar verdik. Ancak söz töreni için beğendiğim sıfır kol bir elbise için “Olmaz, büyükler yanımızdayken bunu giyemezsin. Ayıp olur” dediler.
Daha sonra erkek arkadaşımla tek omuzlu bir elbise beğendik, onu da istemediler…
Ben yine de dinlemedim ve aldım. Her şeye olumsuz yorumları var. Bu da benim aklımı çok karıştırıyor.
İleride daha fazla baskı yapabileceklerini düşünüyorum. Erkek arkadaşımla anlaşıyoruz ama ailesiyle nasıl uyum sağlayacağım, bilemiyorum.
Onun da ailesinin bu tavırları karşısında sessiz kaldığını görüyorum.
Sözlenmek üzereyim. 2 hafta kaldı ve şu anda erkek arkadaşımla farklı şehirlerdeyiz. Israrla evden çıkarken, eve girerken, kahveye giderken bana haber vermesini istiyorum. Nerede olduğunu bilmek istiyorum.
Lise yıllarımda, aklı bir karış havada genç bir delikanlıydım. Okula giderken benimle aynı otobüse binen genç bir kız vardı. O da liseye gidiyordu. Uzaktan uzağa bakışıyorduk.
Sonra bir gün arkadaşlarımın ısrarı üzerine onunla tanışmak istedim. Bir şekilde bir bahaneyle yanına gittim ve tanıştık. Bizimle aynı mahallede oturuyormuş. Arkadaş olduk, okula birlikte gidip gelmeye başladık.
O benim okulumdan birkaç sokak ileride bir kız kolejine gidiyordu. Yakınlığımız giderek vazgeçilmez bir tutkuya dönüştü. Onu görmeden bir gün bile geçiremez oldum.
Okul çıkışında artık otobüse binmiyor, yürüyerek evlerimize dönüyorduk. O ailesinden çok çekiniyordu. Babası sert bir adamdı. Bu yüzden görünmemeye dikkat ediyorduk.
O üniversiteye gitmek istiyordu.
Öğretmen olma hayali vardı. Ancak bir gün ağlayarak geldi. Ailesi onu akrabalarından zengin bir ailenin çocuğuyla evlendirmeye karar vermişti. Beynimden vurulmuşa döndüm.
Bizim çocuklarla o oğlanın yolunu kestik, onu bir temiz dövdük. Yüzünü gözünü morarttık. Ama hiçbir işe yaramadığı gibi, daha beter oldu. Sevdiğim kızı artık okula göndermekten vazgeçtiler.
Merhaba Güzin Abla, ben 32 yaşındayım. İlk eşimden boşandım, iki çocuğum var.
7 yıl önce bir adamla tanıştım. Başta her şey çok güzeldi. Kendini bana “Bekârım” diye tanıttı ve beni iki çocuğumla kabul etti. Çok sonra onun evli olduğunu öğrendim. Üstelik üç çocuğu varmış.
İlişkimizi bitirmek istedim, o beni bırakmak istemedi.
Evli olduğunu inkâr etmedi ama “Artık ayrı yaşıyoruz. Aynı apartmandayız. O üst katta kalıyor, ben alt katta oturuyorum” dedi.
Ona inandım. Aşkım gözümü mü kör etmiş, bilmiyorum... 3 sene boyunca ilişkimiz böyle devam etti.
Beni çok sevdiğine inanıyordum, çünkü üstüme titriyordu. Sürekli benim yanımdaydı. Sonra ilişkimizi ailem öğrendi.
Tabii onun evli olduğunu bilmiyorlardı. Biz kendi aramızda nişan ve küçük çapta bir düğün yaptık, dini nikâh kıydırdık.
Kocamla çok ama çok severek evlendim, deliler gibi aşk dolu günler geçirdik... Ta ki kaynanam ve görümcem bu aşkı kıskanmaya başlayana kadar...
Kocam evde yokken bana çok laf sokarlardı, bazen çok iyi davranıp ağzımdan laf alırlardı, ben de onlarla kaynaşıp kendimi sevdirebilmek için onlara uyum sağlamaya çalışır düşünmeden konuşurdum. Çünkü gerçekten birini anne ve birini de abla olarak görürdüm...
Meğer benden aldıkları lafları, şaka olsun gerçek olsun, gidip başkalarına anlatırlarmış...
Bunları duyunca hesap sormaya başladım ve öyle demek istemedik, bilerek demedik, kalbimizde kötülük yok deyip hep beni ikna ederlerdi...
Bu süreç hep böyle devam edince sonunda eşime söylemeye karar verdim. İlk başta benimle birlikte savaştı ama sonra o da onlar gibi olmaya başladı...
Eşim yokken hayatı bana zindan ederlerdi, o gelince melek olurlardı, sanki onlar hiçbir şey yapmamış hiçbir olay yaşamamışız gibi davranırlar, eşime şirin görünmek için ellerinden geleni yaparlardı. Ama benim çok ufak bir hatamda yüzleri sirke satardı.
İşin garibi görümcem evli olmasına rağmen sürekli bizimle iç içeydi. Kocasından benim kocamla ilgilenip temel ihtiyaçlarını gidermesini isterdi...