Merhaba Güzin Abla, ben 4 yıllık evli, bir bebek annesiyim. Eşimle nişanlıyken bile tartışmalarımız olurdu ama hep düğün stresine yorardım. Ancak evlendikten sonra da ağlamadığım tek bir gün bile olmadı. İlk seneler kavga edince gönlümü alırdı, beni sevdiğini bilirdim.
Ben tez canlı biriyim. O ise son derece sakin bir adam... Bir şeye üzülsem ağlasam “Başladı yine çocuk gibi ağlamaya, yaşının insanı ol biraz” der.
En sonunda çocuk istemeyen ben, belki yuvamız şenlenir umuduyla hamile kaldım.
İşte o an kötüleşti her şey, çok zor geçen bir 9 ay, beni bir kere bile arayıp ‘nasılsın’ diye sormayan bir kayınvalide...
Eşimin ailesi doğum olduktan sonra bu kez her gün onlara bebeğin fotoğrafını atmamı istedi.
Lohusalık stresiyle uğraşırken “Gelsin sevsinler, fotoğraf paylaşmak istemiyorum” dedim.
Ama eşim inatla her anını paylaştı çocuğumun. Bir gün görümceme bebeğin uyurken çekilen fotoğrafını yollayınca beni eşime şikayet etti.
Eşimin beni hiç tutmaması, hiç anlamaması nedeniyle boşanma aşamasına geldik... Sonra başkaları tarafından barıştırıldık.
Merhaba Güzin Abla, ben 51 yaşında bir erkeğim. Üniversitede tanıştığım ve çok zor açıldığım 24 yıllık eşimi, üç yıl önce pankreas kanserinden kaybettim.
Yurtdışında okuyan bir kızımız var. Eşimden sonra hiçbir kadınla ciddi bir ilişki yaşamadım.
Ta ki karımdan miras kalan yardımcısı, yabancı uyruklu hanım, artık yaşlandığını ve yurduna dönmek istediğini söyleyene kadar... Ona “Bana senin kadar iyi birini bul öyle git” dedim.
O da kendi ülkesinden bir kız getirdi. İşi öğretti ve gitti.
İzin günlerini aynı şehirde hasta bakan annesinin yanına giderdi.
Aynı şekilde o da izninde kızının yanına geldi.
Yetiştiği kültür gereği biraz rahat davranan ve giyinen, endamı yerinde olan bu mavi gözlü çalışanıma, bazen seksi de gelse, duygusal yakınlık duymadığımı düşünürdüm.
Ta ki üç ay önce bir izin günü annesi arayıp kızını sorana kadar.
Merhaba Güzin Abla, ben 5 yıllık evliyim. Belki evliliğimiz görücü usulü oldu ama eşimi seviyorum. Biz kayınvalidemlerle oturuyoruz. Benim için artık sıkıntı yok alıştım onlarla yaşamaya. Üç yıl da en küçük görümcemle oturdum, eşi ben evlenmeden vefat etmiş. Sonra o evlendi tekrar, kendi yuvasını kurdu ve gitti... Şimdi ise diğer görümcem geldi yanımıza, eşiyle sorunları vardı. Hemen hemen 1 yıldır da ne boşanıyor ne de başka bir şey yapıyor, dava açtım diyor ama netice yok. Benim sıkıntım tam da burada başlıyor. Evimiz 3+1. Kayınvalidem, kayınpederim, iki de çocuğumuz var, Kendimize anca yetiyor... Şimdi eşim, “ablam da bizimle yaşasın, büyük bir ev alalım” demeye başladı. Ama
ben istemiyorum. Tamam annesi babası başım gözüm üstüne, onlardan bir şikâyetim yok, halden anlayan insanlar ama bir de görümcemin büyük bir çocuğu var bu durumu zorlaştırıyor... Eşime defalarca anlatmaya çalıştım ama beni hep susturdu. Ben kendimize özel alanımız olsun, istediğim zaman yatayım, istediğim zaman kalkayım, istediğim yemeği yapayım, evime istediğim her şeyi yapayım istiyorum ama o anlamak istemiyor. Evimizdeki bu kalabalık beni çok yordu. Hiçbir şeye de yetişemiyorum. Artık ayrılmayı düşünmeye başladım. Bir yandan istemiyorum da, ben bunca yıldan sonra ne yapabilirim? Nasıl yaşayabilirim? Stresten çocuklarım da hırçın oldu, ben de dert sahibi olmaya
başladım. İşin en kötüsü eşimle bir gün iyiysek ikinci gün tartışıyoruz. Bu konuda hiçbir şey söylememe izin vermiyor. Eşimin maddiyatını maneviyatını sağlığını düşünüyorum ama onun bana böyle davranması beni çok kırıyor, üzüyor. Ne yazık ki o beni anlamıyor veya anlamak istemiyor. Görümcemle çocuğu bize gelip yerleşmeden önce çok şükür kendi tuzumuzda kavruluyorduk. Üstelik bu geçici bir durum değil ki, hadi bir süre idare edeyim, katlanmaya çalışayım ama nereye kadar sabredeyim, şaşırdım artık, ne olur bana da bir akıl ver? ◊ Rumuz: Ayrılmak istemeyen biri
YANIT
Sevgili kızım, bir an gözümün önüne geldi sizin evin kalabalığı... Allah yardımcın olsun. Bu evin işi bitmez, ne yemek yetişir, ne de çamaşır ütü... Eskiden büyükannem anlatırdı, o zamanlar 3 katlı ahşap evlerde otururlarmış. Kileri, çamaşırhanesi bile olan 6-7 odalı evlermiş bunlar. Bütün aile büyükleriyle çoluk çocuk hep birlikte yaşarlarmış. Ama evde mutlaka yardımcılar bulunurmuş. Hem de bir tane değil, birkaç tane... Büyükannem misafir geldiğinde onlara hizmet etmek için de mahallenin genç kızlarından birini tuttuklarını, söylerdi. Ve bütün bu kalabalığın geçimini ailenin reisi, evin büyüğü olan tek bir kişi
sağlayabilirmiş. Bu koca evde ne bir kavga, ne bir dargınlık görülürmüş. Onu dinlerken şaşkınlığa sürüklenirdim ve bugün olsa, kim bilir neler yaşanırdı bu evde diye düşünürdüm. İnsanlar o kadar değişti ki, hele geçim koşulları o kadar farklı ki artık. Nerede bir kişinin kazancıyla onca insanın geçinebilmesi, mutlu huzurlu yaşayabilmesi! Bu yüzden sana bir anlamda
hak vermeden edemedim. Senin düzeninin özellikle görümcen nedeniyle bozulmak üzere olduğunu görüyorum. Ve sanırım evdeki tüm geçimi eşin karşıladığı için, bu onun için de, senin için de pek kolay olmasa gerek. Görümcenin boşanmak üzere olması nedeniyle size sığınması bir anlamda normal görünüyor. Bu zor durumunda onu sokakta bırakacak değilsiniz. Ama sizinle yaşamasının dışında bir başka çözüm de bulunabilir aslında. Eşin senin ne kadar bunaldığını ne kadar yorulduğunu görmezden geliyorsa, bunu ona anlatmanın mutlaka bir yolu olmalı.
Köşenizi okurken, burnundan rahatsız olup size yazan bir kişiye rastladım. Biliyorum belki basit bir olayı abarttığım söylenecek çünkü annem aynısını düşünüyor. Dışarı çıkamıyorum ve uzun bir süredir burnumu yaptırmayı düşünüyorum.
“Okulların açılmasına 2 hafta kala şu isteğine de bak” diye düşünebilirsiniz. Ama burnum yüzünden çok zor durumdayım. Burnumu asla beğenmiyorum, okulda maske taktığımız için yemek bile yemiyordum.
Artık o kadar takıntı haline geldi ki her gün duygusal çöküş yaşıyorum. 18 yaş altı olduğum için burun ameliyatını ancak belirli doktorlar yapabiliyormuş. Fakat annem bu ameliyatı maddi olarak karşılayamayacağını söylüyor.
Duygularımı ve sıkıntılarımı ona açtığımda “Ben şu anda boşanma sürecindeyim, üzerimde baskı kurma” diyor. Günlerce ağladım ve artık bu halime tahammül edemiyorum.
Devlet hastaneleri burunda ciddi kırıklar oluştuğunda ancak ameliyat yapabiliyorlarmış, artık kafamdan türlü senaryolar geçiyor. Canımın acısını bile önemsemediğim son evredeyim.
Sizin dışınızda binlerce yere başvurup anonim şekilde derdimi anlatsam da hiç geri dönüş alamadım.
Annemin “Kendini olduğun gibi kabul et” laflarını geçtim. Ciddi anlamda 2 hafta içinde bir şeyler yapıp ameliyat olmak istiyorum. Ekmek bile almakta zorlanan insanlar varken benim bu durumumu düşünmem şımarıklık olarak görülecektir. Ancak bir genç kız olarak burnum yüzünden çok kötü hissettiğimi söylemek zorundayım.
Merhaba Sevgili Güzin Abla köşenizi uzun zamandan beri takip ediyorum. Ben 27 yaşında genç bir kızım. Görüyorum ki köşenize yazan genç kızlar birlikte oldukları erkeklerden eziyet gördükleri, hatta aldatıldıkları halde onlardan bir türlü kopamadıklarını söylüyorlar.
Benim de başımdan böyle bir ilişki geçti. O dönemde âşık olduğumu sandığım erkek arkadaşım bana türlü eziyetler ediyor, kıskançlık nedeniyle hayatımı zindana çeviriyordu.
Sokağa çıktığımda, her anımı takip ediyor, bana nefes aldırmıyordu. Sonunda aklım başıma geldi ve onu terk ettim.
İlk zamanlar belki çok zor oldu ama zamanla özgürlüğün beni ne kadar mutlu ettiğini anlamaya başladım. Kendimi sanki hapisten kurtulmuş gibi hissettim.
Yaşadığım o anları hatırladıkça ürperiyorum. Ondan ayrıldıktan sonra bir süre kimseyle yakınlaşmak istemedim. Sanki herkes onun gibi davranacakmış gibi düşündüm.
Ama şimdi yeni bir erkek arkadaşım oldu ama onunla beraberliğimin, eski erkek arkadaşımla yaşadıklarımla yakından uzaktan hiç alakası yok. O bana asla baskı yapmadı, eziyet etmedi...
Şimdi geçmişe dönüp baktığımda onunla geçirdiğim 2 yılı yaşamımdan kaybolmuş yıllar olarak kabul ediyorum.
Merhaba Güzin Abla, eşimle 6 aydır evliyiz... Ben 19 yaşındayım, onun yaşı ise 37... Evliliğimiz ilk günlerinde dünyada tek kadın benmişim gibi davranıyordu...
Herkese “karım bir tane” deyip duruyordu. Gel gör ki aradan bir ay bile geçmeden, Instagram uygulamasından kızların fotoğraflarına yazdığı yorumları yakaladım. Başta yanlışlıkla olduğunu söyledi. Sonra daha fazlası çıkınca özür dileyip ‘bir daha yapmayacağım’ dedi.
Ama gün geçtikte daha çok kızlarla iletişim kurmaya başladığını, hatta arabasıyla gezdirecek kadar ileri gittiğini öğrendim. Ona bir şans verdim. Ama hep daha sık yapmaya devam etti.
Sürekli internet üstünden kızlarla tanışıp onlara yazıyor, evden çıkıp çıkıp onlarla görüşüyor.
Dışarıdayken sürekli yanımızdan geçen kızlara bakıyor.
Gerçekten seviyorum onu, onun da bana karşı ciddi hislerinin olduğunu fark ediyorum ama neden böyle bir doyumsuzluk yaptığını anlayamıyorum.
Ailesi beni asla aldatmayacağını söylüyor. Sürekli bu konuları eşime karşı dile getiriyorum.
Merhaba Abla, ben 21 yaşındayım, 4 yıllık evliyim. Eşimle görücü usulü evlendik ve evlendiğimiz günden beri mutlu değiliz. Çünkü ben onu seviyorum, ama o beni sevmiyor. Eski sevgilisiyle mesajlarını yakaladım, onunla hâlâ görüştüğünü öğrendim.
Hâlâ da onu sevdiğini düşünüyorum, bana karşı çok ilgisiz. Bana hep kötü davranıyor... Bir de öğrendim ki eski sevgilisiyle annesi ona muska yapmışlar. Eşim için her şeyi yaptım, çok mücadele verdim, çok savaştım beni sevmesi için ama başaramadım...
Bundan sonra ne yapmalıyım, ne önerirsiniz...
◊ Rumuz: Sevgisiz
YANIT
Sevgili kızım, bırak şu muskaları, mesajları bir kenara... Anlaşılan şu ki, eşin aile baskısıyla evlendirilmiş. Bir başkasını severken, zorla görücü usulüyle seninle evlenmiş ve ailesine karşı gelememiş.
Ailesi hem senin, hem onun, hem de o ilk sevgilisinin hayatını karartmış.
Merhaba Güzin Abla, ben 20 yaşında genç bir kızım, üniversitede okuyorum. Benim gibi 20 yaşında bir sevgilim var. 2 seneden fazladır birlikteyiz.
Bu sevgilimden önce hiç gerçek bir ilişkim olmadı ama, çok genç yaşlarımda internet üzerinden çok kişiyle konuştum, görüştüm...
Bu konuşmalara sexting (bilgisayar veya cep telefonu aracılığıyla müstehcen içerikli mesajlar göndermek veya almak) denilebilecek şeyler de dahildi.
Ve sevgilim tüm bunları biliyordu, o zaman arkadaşım olarak hayatımdaydı, her şeyi onun gözünün önünde yaşadım. Böyle olmasaydı, hayatıma sonradan girmiş olsaydı da ona tüm detaylarıyla her şeyi anlatırdım.
Biz sevgili olduktan sonra, bunun üzerine bir sayfa çekip öyle devam etmiştik. İlişkimiz boyunca bu konuyu geriye dönüp hiç konuşmamıştık.
Şimdi sevgilim, internet üzerinden görüştüğüm kişilerle o eski yazışmalarımı okumuş ve bunları kabul edemeyeceğini söylüyor. Ondan hiçbir şeyi saklamadığımı, o yaşadıklarımın şu an bana da hiç mantıklı gelmediğini söylüyorum.
Ama onun için bir şey değişmiyor, bunları kaldıramayacağını, söylüyor.