Merhaba Güzin Abla ben 34 yaşımda genç bir kadınım. Eşim ise 41 yaşında...
Eşimle iki yıl sevgili kaldıktan sonra evlendik. Babam bu evliliğe karşı çıktı. Çünkü eşim daha önce evlenip boşanmıştı, üstelik iki çocuğu vardı. Aileme rağmen evlendim.
Evlenince sorun yaşadığım işyerimden tazminatımı alarak ayrıldım. Ancak evlendikten sonra eşimin çok cimri olduğu gerçeğiyle yüzleştim. Sevgiliyken parayla ilgili bir problem yaşamamıştık.
Ben de zaten çok fazla talepkâr bir insan değilimdir. Hatta tatile bile çıkarken bana düşeni ona öderdim. Bu bana garip gelmezdi...
Annem evlenmeden önce beni uyarmıştı, ‘bu adam cimri’ diye... Ama ben üzerinde durmadım. Şu anda 5 aylık evliyiz. Eşimin maddi durumu iyi, işadamı statüsünde biri... Buna rağmen daha bir gün bana ‘neye ihtiyacın var’ diye sormamıştır.
Eşim üstelik işi gereği sık seyahat ediyor. Ben de o gitmeden para istemeye utanıyorum.
Bazı eğitimlere katılıyorum, bunlar için para gerektiğini hatırlatınca, “düğün altınlarını bozdurup harcayabilirsin” dedi.
Merhaba Ablacığım, 30 yaşında genç bir kadınım... 6 yıllık evliliğim, 5 yaşında bir kızım var. Eşimle severek evlendik.
Ancak ailesinin yanında yaşadığımız için annesi yüzünden çok kavga ediyorduk. Annesi sürekli eşime ‘boşan’ diye baskı yapıyordu...
Kendi evimize çıkınca bir süre her şey yoluna girdi. Ancak bu sefer de eşim işyerinde problem yaşamaya başladı. Ev sahibimiz de bizi evden çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
6 ay kiralık ev bulamadık. Ben de çalışıyordum ama maddi bakımdan zor günler geçiriyorduk. Her şey üst üste gelmeye başladı.
Eşimin çocukluğu da çok kötü geçmiş. Annesi her ay babasına küser, evden gidermiş sonra geri döner barışırmış. Yıllar boyunca bu böyle olmuş...
Psikolojisi iyice bozulan eşim, aramızda bir şey yokken “Ben kendimi iyi hissetmiyorum, boşanalım” deyip annesinin evine gitti.
Annesi de onun boşanma kararını destekledi. Ancak eşim 4 gün sonra evimize dönüp “Senin bir suçun yok, psikolojim çok kötü. Tedavi olmak istiyorum” dedi. “Tamam” dedim ama ertesi gün anladım ki, beni aldatmış, cebinden prezervatif çıktı...
Sürekli aşağılayıcı konuşuyor, beni istemediğini söylüyor ve çok rahat hakaretler edebiliyordu.
Geçtiğimiz günlerde evine gitme şansım oldu. Bir ara odasına girdim ve eşyalarını karıştırdığımda pek çok katlanmış kağıt buldum.
Ayrıca muskalar da vardı arasında. Hepsi benim adıma yazılmıştı, annemin adıyla birlikte. Onu seviyordum.
Tanıdığımız bazı hocalarla görüştüm ne olduğunu anlamak için... Bana bağlama büyüsü yaptırmış.
Hem de defalarca başka başka. Onu sevmediğimi düşünüyormuş ama onu çok seviyordum.
Bunları bulduğumu söylemedim. Sürekli özür diliyor, ilgi gösteriyordum ona. Ama aynı şeyleri ondan göremiyordum.
Ben artık konuşmak istediğimi söyledim.
26 yaşında, 2 yıllık evli bir genç kadınım. Bir de bebeğimiz var. Eşimle çok güzel geçiniyorduk, herkesin örnek gösterdiği bir çifttik.
Bir lafımı iki etmezdi ama 5-6 aydır sürekli “Ben erkeğim, ne dersem o olacak” diyor. En ufak şeyden kavga çıkarıyor. Eczaneye gittik, arabadan ondan önce indim.
Arabanın önünden dolandım diye bana sokakta avaz avaz bağırdı. “Sus” dedikçe bağırdı. Arabaya bindim, camdan içeri bağırdı.
Ufak tefek her şeye sinirlenir oldu. Sürekli “Sen kadın değilsin. Kadın nazlı olur” diyor. Sürekli tartışma halindeyiz. Bağırmak ve hakaret etmek için fırsat arıyor sanki...
Annesini markete götürmeye gittik. Babası “Neden bizde kalmıyorsunuz” dedi. Ben de eşime, “Bebek beşiksiz uyumuyor. Düzeni bozuluyor” dedim.
Bana küfürler ederek bağırmaya başladı. En basit bir tartışmada “Sakın konuşma, sus” diye bağırarak üzerime geliyor. Odasını ayırıp yatıyor.
Sırf sussun diye sesimi çıkarmayıp cevap vermiyorum.
Sevgili Güzin Abla, ben Almanya’da yaşayan ve 10 yıldır evli bir genç kadınım.
Görücü usulüyle evlendirildim. Babam beni Almanya’da yaşayan ve burada iyi para kazanan bir akrabamızla evlendirdi, ancak evlendiğim bu adamın maalesef çocuğu olmuyor. Çocuk hasretiyle 10 yıldır bu evliliği yürütmeye çalışıyorum fakat artık dayanacak halim kalmadı.
Çünkü kısırlığı bir yana benim varlığımın farkında bile olmayan bir adamla yaşıyorum.
Eşim, evde var mıyım yok muyum farkında bile değil.
Hafta sonları bile bir bahaneyle evden çıkıp gider. Bana zar zor geçinecek kadar para bırakır ama bir isteğim var mı, bir yere gitmek ister miyim diye sormaz bile.
Ben bu arada ufak tefek evde işler yaparak, dikiş dikerek kendime göre bir miktar para kazanmaya çalışıyorum. Harçlığımı çıkarıyorum.
Genç yaşta hiçbir eğlencesi olmayan hayatının çoğunu evde kapalı şekilde geçiren bir kadın olarak çok mutsuzum. Artık bıktım, gençliğim elden gidiyor.
Merhaba Güzin Abla, ben şu an 25 yaşındayım. 19 yaşındayken, üniversitenin ilk yıllarında biriyle tanıştım. O benim ilk sevgilim, ilk aşkımdı...
Her şey çok güzel gidiyordu. Ama 2 yıl sonrası ailevi sorunları olduğunu söyleyerek benden uzaklaşmaya başladı. Ben de ilgisizliğe sevgisizliğe dayanamayıp ayrılma kararı aldım.
Bu kararımdan pişman olup onu defalarca aradım ama telefonlarımı bile açmadı. Daha sonra o barışmak için bana ulaşmaya çalıştı ama bu defa ben istemedim.
Aradan bir yıl geçti. Onu unutmak için yeni birini hayatıma aldım. Onunla ilişkimizin evliliğe doğru ilerlediğini düşündüm. Ona güvenerek birlikte oldum. Sonrasında beni çok kısıtlamaya başladı.
Sürekli tartışıyorduk, ondan da bu sebepten ayrıldım.
Aradan aylar geçti... İlk aşkım yine aradı beni unutamadığını ve barışmak istediğini söyledi. Konuşmaya başladık, evlilik hayalleri kurup duruyordu. Fakat ben yaşadıklarımı ona nasıl söylerim diye kara kara düşünüyordum.
İlk buluşmamızda tüm cesaretimi topladım, söyledim. Sadece “biz artık birbirimize acıdan başka bir şey vermeyiz, git kendine yeni bir hayat kur” dedi. Benim ondan başkasıyla beraberlik yaşamama dayanamamıştı.
Bu olayın ardından bir yıl geçti... Ben hâlâ son sözlerine takıldım, nasıl içimi yaktı anlatamam... Kendime yeni bir hayat kurdum ama hâlâ o ilk aşkımı unutamadım. Kendi ellerimle hayatımı mahvettim sanki...
Belki hatırlarsınız, belki o dönemi yaşayanlardansınızdır... Fransızların efsane starı Brigitte Bardot, onu dünya çapında üne kavuşturan “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminden sonra, onlarca gişe rekoru kıran esere imza attı.
Yaşlılığı kabullenemeyen pek çok yıldızın aksine, henüz 40 yaşlarındayken, bir anda sinema dünyasını terk etti...
Dünyanın en güzel kadınlarından biri olduğu halde, henüz genç sayılabilecek bir yaşta, oyunculuktan vazgeçti, kendini Saint-Tropez’deki malikanesine kapadı ve sadece çok sevdiği hayvanlarıyla yaşamayı seçti.
O günden beri de sadece hayvanlar için çabaladı, onlara kendini adadı ve tüm servetini onlara harcamayı sürdürdü.
Bugün de en büyük hayvan hakları savunucularından biri olarak tanınıyor.
Asla estetik yaptırmadı, yaşadığı fırtınalı aşklara nokta koydu.
Yaşlılığı olduğu gibi kabul etti ve asla isyan etmedi. Yabani ve evcil hayvanların korunması için Brigitte Bardot Vakfı’nı kurdu.
Merhaba Güzin Abla, hayatım bir süre öncesine kadar gayet güzeldi, kendimi iyi hissediyordum.
Ancak nişan atmak zorunda kaldım.
Bu olaydan sonra kendimde büyük değişiklikler gördüm ama bunu pek dışarı yansıtamadım.
Çevremdeki insanlar bana “Çocuk gibisin, sürekli gülüyorsun, bu enerjin ne böyle” derken iş çıkışı bohem bir havaya bürünüyordum.
Sanki iki tane ben varmış gibi.
Şu sıralar yeni biriyle tanıştım.
Tanışalı 1 hafta oldu, kendisiyle kalabalık bir ortamda yüz yüze de görüştüm.