Yarın Nilüfer TOFAŞ Spor Salonu’nda yine aynı saatte bu kez Olağanüstü Seçimli Genel Kurul toplantısı yapılacak.
Hafta sonu boyunca Bursaspor’un yakın süreçteki mali, idari ve sportif durumu masaya yatırılarak, seçime tek aday olarak giren Ömer Furkan Banaz ve ekibi, toplantının ardından Timsah’ın yeni yönetimini devralacak.
Öncelikle bugün; Bursaspor’un son olarak geldiği noktada içerdiği mali kriz ve yapılan/yapılamayan ödemeler ile ilgili bilgiler verilecek.
Son yönetimin transferleri, camia tarafından yoğun eleştiri yağmuruna tutulurken, Bursaspor A Takımı’nda oyuncu alacakları ve kulübün toplam borcuna ilişkin detaylar paylaşılması bekleniyor.
Akabinde, seçimli genel kurul ile yeni yönetim bayrağı devralacak.
YENİ YÖNETİM NE YAPMALI?
Peki bundan sonra Bursaspor Kulübü’nün neler yapması gerekiyor?
‘Takım’ olma bilincini kaybederek ilerlediği haftalarda yeni bir fırsat niteliği de taşıyabilirdi.
Nitekim ilk anlardaki istekli oyuna bakıldığında; takımın da ‘diriliş’ mücadelesine çevirmek istediğine şahitlik ettik.
Ancak dakikalar geçtikçe oyun hakimiyetini kurmak isteyen ev sahibi, orta saha üstünlüğünü ele geçirerek kalede tehlikeler oluşturdu.
BURSASPOR DOĞRU TERCİHİ YAPAMIYOR!
Bursaspor, bu sezon özellikle geçiş oyunlarını savunmada oldukça sıkıntı yaşıyor...
Savunma tandeminde bir türlü istikrarın yakalanamaması, orta saha dinamizminin de yeterli düzeye gelememesi, çabuk oyunu benimseyen ekiplerin adeta ekmeğine yağ sürüyor.
Bununla beraber; Ankara deplasmanının da belirli bölümlerinde olduğu üzere, sezon genelinde yaşanan sorunlardan bir tanesi hücum aksiyonlarında çabuk çoğalabilen takımın, son tercihlerde uygun pozisyonu oluşturamaması...
Temsilcimiz, bu mücadelenin ardından 10 galibiyet ve 10 mağlubiyet ile birlikte play-off’u zorlayan bir konumda yer alıyor.
Muhakkak ki sonuçtan bağımsız olarak öncelik mücadeleye dikkati çekmek olacaktır.
Takım özellikle iç saha maçlarında ortaya koyduğu direnç ve azim ile birlikte, mücadele düzeyini daha önceki haftalara nispeten artırmış durumda.
Daha keskin hücumlar, organizasyonla dayalı bir basketbol görüyoruz parkede...
Bununla beraber birkaç oyuncuya dayalı hücum/savunma potansiyeli de, çeşitlenmiş durumda.
Bu durumun en bariz örneği skora verilen katkılar olduğu gibi, savunmada oldukça disiplinli bir görüntünün sunulması.
KAYBETSE DE ARZU VE İSTEĞİ DİKKAT ÇEKİYOR
İstanbul’daki mücadele her ne kadar kaybedilse de, takımın dış sahada da gerektiğinde arzu ve isteğini ortaya koyabileceğini gösterdi.
Camiaya nefes aldıran galibiyet geçtiğimiz hafta sonu gelirken; aynı zamanda kenetlenmenin de ilk adımlarını gördük.
Pek çok eksiğe rağmen ortaya konan mücadele ve inanç, bu kez tabelaya da yansıdı.
Tüm atmosferin, transfer engelinin kaldırılması ile birlikte daha olumlu bir havaya dönüşeceğini de düşünürsek, yeni dönemde Bursaspor’u kritik bir direniş bekliyor olacak.
Bunun içinse en önemli nokta; temkini elden bırakmamak.
GELECEĞE DÖNÜK BİR KADRO KURULMALI
Daha önce de takım, oyunsal bazda iyi izlenimler vermesine rağmen sonuca gidememiş yahut sükseli bir galibiyet sonrasında bir anda ‘şampiyonluk’ havasına girmişti.
Kulübün ‘anka kuşu’ misali yeniden doğuşu ise kentin ellerinde.
Şöyle bir dışarıdan baktığımızda güvensizliğin hakim olduğu bu süreçte, ciddi endişeler ve tedirginlikler yaşanmasına karşın, bir noktada ayağa kalkabilmek inancını da beraberinde getiriyor.
TEK BİR VÜCUT OLUNMALI
Zira sloganda olduğu gibi, ‘Başka bir Bursaspor yok.’
Kulüp yakın zamanda yeni bir seçim arefesine girdi, bu ayın sonunda gerçekleşecek olan seçim geleceğe direkt olarak etki edecek.
Kişiler ve kurumlardan bağımsız olarak herkesin tek bir vücut olarak, el ele vererek Bursaspor için çaba göstermesi şart.
KURTULUŞ ‘ÖZ’DE
Bu cümleleri, uzun yıllardan beridir dile getiriyoruz ancak ok yaydan çıktı, sonraki süreçler geri dönüşü olmayan bir yola sokabilir.
Batuhan Kör, Kerem Şen, Taha Altıkardeş ile birlikte Tim Matavz ve Cristobal Jorquera’nın ayrılıkları; Luka Capan’ın yanı sıra Elton Acolatse ile Massimo Bruno’nun sakatlıkları derken, oldukça dar bir rotasyonda çalışmalar gerçekleştiriliyor.
Takımın, son günlerde meydana gelen süreçlerden etkilenmemesi olanaksız ancak, bunu da bir kenarda tutacak olursak; takviyeler gerçekleşmediği takdirde içinden çıkılması imkansız bir zaman bekliyor.
Mevcut puan cetvelindeki noktanın tedirginliği ile birlikte yönetim kanadında yaşanan yüksek gerilimler, camia içerisindeki çatışmalar yakın süreçte son bulamayacak gibi.
Diğer bir taraftan da oyuncu ödemelerinde gecikmeler söz konusu…
Buna bir de takımın sportif direktörünün, bazı oyunculara yönelik ‘Ben burada olsaydım, bu oyuncular olmazdı.’ açıklamaları da cabası.
Yönetimdeki ciddi kaos, belli ki takım içerisinde de kendini gösteriyor.
Her ne kadar teknik heyet ve sportif direktör kanadından birlik ve mücadele mesajları yansıtılsa da, bazı oyuncuların gidiş şeklinden tutun takımda bulunmalarına kadar pek çok noktada fikir ayrılıkları, çok rahat bir şekilde kamuoyuna yansıtılabiliyor.
Bu şüphesiz; ancak diğer yandan tehlike sinyallerinin kulakların içinde çınladığı bir andayız.
Sorunu yalnızca tabelada aramak, buz dağının görünen kısmına dikkati çekmek olacaktır.
Daha derininde, daha kökeninde bir problem var ki; o da takım karakterini, mücadeleci kimliğini kaybetmesi...
Temelde öylesine bariz bir iletişim, bariz bir felsefe sorunu var ki saha içerisinde oyuncular da özgüvensiz, evvela ilk adım attıklarında dahi bir şeylere inançlarının kalmadığı gün gibi aşikar.
Konsantrasyon dediğimiz şey de budur zaten, yüksek motivasyonların istisnalarda zarar getirdiği görülse de düşük motivasyonların da temelinde hataya yönelim vardır.
UMUTLAR SAMAN ALEVİ GİBİ SÖNDÜ!
Birbirlerine inanmayan oyuncu grubunu gördük yine bir İstanbul deplasmanında...
Tamer Tuna’nın ilk ismi geçtiğinden itibaren, camiada bir heyecan oluştu.
Hayal kırıklarıyla dolu bir sezonda, yeni bir umut kapısı adeta...
Deneyimli teknik direktörün, hem iletişim yönündeki doğallığı, hem oyuna olan ilk etaptaki dokunuşları, umudu güçlendiren etkenlerden.
Tuna, geldiği günden itibaren camianın kara bulutlarını kısmen dağıttığı gibi, takımı da yeni bir oluşum etrafında toplamayı başardı.
VAR OLANI GELİŞTİREREK KÜÇÜK DOKUNUŞLAR YAPTI
Bu durumun neticelerini ikinci yarı ile birlikte göreceğiz ancak sözleşmenin uzun vadeli yapılması ve kendisine duyulan bu noktada güven de devam ettiği sürece, Bursaspor’da uzun süreden beridir oluşamayan o istikrar, teknik altyapı ve iletişim de kendini gösterecektir.
Sinyallerini de hem son lig maçında, hem de kupa mücadelesinde gördük.