TÜRKİYE, G-20 Başkanlığı döneminde önemli bir girişime imza attı.
Kadının ekonomideki yerinin güçlenmesi ve cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanması için W-20 (Kadın 20) oluşumunu resmen hayata geçirdi.
B-20 nasıl ki G-20 çatısı altında uluslararası iş dünyasının sesini temsil ediyor ise W-20 de “kadının sesi” olacak.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, W-20 Türkiye Organizasyon Komitesi Başkanlığı görevini KAGİDER ( Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) Başkanı Dr. Gülden Türktan’a verdi.
Babacan’ın New York’tan arayarak W-20 Başkanlık görevini bildirdiğini aktaran Türktan “bu iş için ciddi bir lobicilik yaptık” diyor.
Türktan, W-20 fikrinin Avustralya’nın G-20 Başkanlığı sırasında ortaya atıldığını ancak bu ülkenin başkanlığı döneminde W-20’yi hayata geçiremediğini belirtiyor.
Türktan “ Yerli ve uluslararası kadın örgütlerini, düşünce kuruluşlarını davet ederek bir danışma kurulu kurucağız” diyor,
Londra’da ‘altın sponsoru” olduğu ‘Türkiye’ye Yatırım Forumu’ nedeniyle bir araya geldiğimiz Mehmet Kutman, ekonominin frene bastığı günlerde iyimserliğini koruyor ve “Türkiye’nin önü çok açık” diyor. 4.2 milyon yolcuyla dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi olan GLİ, Akdeniz’in en büyük limanı Barselona’yı portföyüne kattıktan sonra şimdi Venedik’in ihalesine hazırlanıyor. Çoğu İtalya’da 8 liman ( Venedik, Brindisi, Catania, Cagliari, Livorno, Dubrovnik, Malta, Riga) için teklif verdiklerini belirten Mehmet Kutman “Bunların arasında Venedik hem şirketimiz, hem Türkiye’nin prestiji açısından en önemlisi. Süreç şeffaf işlediği takdirde şansımız büyük” diyor. Yılda 1.8 milyon yolcu alan Venedik kruvaziyerlerin mutlaka uğradıkları efsane liman. O güzelim Venedik lagunası hızla suya batsa da turizmin gücüne kimse karşı koyamıyor. Sadece 5 bin yolcu taşıyan kruvaziyerlere yasak gelmiş ve bu sayı 3 bin 500’e çekilmiş.
PETROL YERİNE KRUVAZİYER
GLİ Venedik ihalesini kazandığı takdirde Venedik’in kurtulması ihtimali de var. Hatırladığım kadarıyla, GLİ Genel Müdürü Saygın Narin, ihaleyi aldıkları takdirde Venedik’teki kruvaziyer limanının ana adanın dışına tanışması projesine katılmak istedikleri söylemişti. Bu arada kruvaziyer turizminin geleceğine inanan Mehmet Kutman elindeki tüm petrol hisselerini satarak “emekliliği” için kruvaziyer hissesi almaya başlamış. Rahat bir emeklilik isteyenlere bir tüyo. Ancak Kutman ile sohbet liman, kruvaziyer üzerinde yoğunlaşmış olsa da anlıyoruz ki Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı’nın gönlünde yatan aslan enerji. Global Enerji Grubu’nun başındaki kişi ise uzun yıllarını İngiltere’de geçirmiş olan, British Gas Business’ın eski CEO’su Kanat Emiroğlu. Londra’daki “Türkiye’ye Yatırım Forumu”nun açılış konuşmasını yapan Emiroğlu, aynı zamanda Boston Consulting Group’un enerji konusunda ABD, Avrupa ve Asya için kıdemli uzmanı. Özetle, özel sektörün Fatih Birol’u. Emiroğlu “Önümüzdeki 10 yıl zarfında dünya petrolden doğal gaza dönenecek” derken Mehmet Kutman onaylıyor.
NATURELGAZ EN DEĞERLİ ŞİRKET
Muhalefet partisinden nükleer karşıtlarını sevindirecek bir adım.
Hafızam yanıltmıyorsa CHP geçen seçimlerde “nükleer enerji” sorulduğunda net bir tavır sergilememişti.
Geçen hafta Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelini atan Enerji Bakanı Taner Yıldız a göre, santral “Türkiye’nin en güvenli, en sağlam yapısı” olacak.
Ne yazık ki, nükleer santrallar ne yaparsanız yapın asla yüzde yüz “güvenli” olamaz.
En taze örnek Fransa’dan.
Nükleer santral konusunda en uzmanlaşmış ülkeden.
Birkaç gün önce, Fransa’da yapımı 2007 yılından beri devam eden yeni nesil “prototip” EPR nükleer reaktörün “çelik basınç kazanının” kusurlu ortaya çıktı.
Geçen akşam 27 Nisan-28 Nisan tarihlerinde 14. kez düzenlenecek Forum İstanbul nedeniyle buluştuğumuz TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de imaj meselesine değiniyor.
Büyükekşi “Türkiye’nin imajını arttırarak ihracatçımızın mallarını yurtdışına nasıl daha yüksek satabiliriz? Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz” diyor.
Malımızı satmak için de, turist çekmek için de, uluslararası siyaset sahnesinde sözümüzü geçirmek için de “güçlü imaj” olmazsa olmaz koşul.
Ülkelere, kurumlara ne kadar “efelensek” de gerçek böyle.
Dolayısıyla imajın hayli zedelenmiş olduğu bir dönemde kısa adıyla ONE (Ortak Nesiller Entegresyonu) Derneği’nin üstenmiş olduğu misyon önemli.
Neredeyse birinci yılını geriden bırakan derneğin neler yaptığını Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan ve kurucu üyeler Sedef Korkmaz ve Tilda Tezman ile konuştuk.
Sözünü ettiğim Vitra’nın geçtiğimiz günlerde kadın voleybol takımı Avrupa şampiyonu olan Eczacıbaşı VitrA ile hiçbir ilgisi yok.
1950’lerde İsviçre’de Birsfelden’de Fehlbaum ailesi kurulmuş olan Vitra dünyada tasarım mobilyanın en önde gelen markalarından biri.
İsim benzerliği nedeniyle vaktinde iki Vitra arasındaki bazı davalar açılmış olsa da bugün Bülent Eczacıbaşı ile CEO’luk görevini birkaç ay önce daha genç bir aile bireyine devretmiş olan Rolf Fehlbaum iyi dost.
“ Çağdaş Mimarlığın Cenneti” diye hep duyduğum Vitra kampüsünü görmek İstanbul’da Mozaik Design’in sahibi Yaman Erturan’ın daveti üzerine nasip oldu.
Erturan, tasarım dünyasının yakından tanıdığı bir isim.
İstanbul’daki beş mağazasında, Vitra dahil dünyadaki ünlü tasarım markalarının temsilciliğini yapan Erturan, İstanbul’da pek çok ünlü patronların ofislerini döşemiş.
20 yılı aşkın deneyimiyle tasarım yarışmalarının, tasarım panellerinin vazgeçilmez ismi.
ALMANYA’da dünyaya gelen çocuklarının organik beslenmeleri için önce organik tavukçuluğa başlayan ODTÜ mezunu gıda mühendisi Muhammed Doğan Türkiye’de gerçek bir “organik devrim” peşinde.
Hikayenin en başından başlayalım.
Doğan, Unilever, Ülker gibi şirketlerde çalıştıktan sonra Almanya’nın yolunu tutuyor.
Gıda sektöründeki deneyiminden yola çıkarak Türkiye’nin ünlü gıda markalarını marketlere dağıtma sistemi kuruyor.
Çocukları nedeniyle Almanya’da organik ürünlerle tanışıyor ve bu pazarın büyüklüğünü gözleriyle görüyor.
Sıklıkla Türkiye’den organik ürün talepleriyle karşılaşıyor.
Birkaç yıl sonra ailece
Bilim kadını olmak ise iki kat zor.
Çok uzun saatler laboratuarda çalışan bilim kadınlarımız için normal bir aile yaşamı sürdürmek öyle kolay değil.
Dolayısıyla, Unesco’nun işbirliğiyle L’Oreal Türkiye’nin her yıl 6 bilim kadınına sağladığı 15 bin dolarlık burs hem maddi, hem manevi bir destek.
Manevi destek çünkü Unesco ile L’Oreal gibi bir kozmetik devi yaptıkları çok değerli işin farkında ve ödüllendiriyor.
Nitekim dün, L’Oreal Türkiye CEO’su Claude Rumpler ve Bilim Direktörü Fügen Soykut ile birlikte bu yıl bursu alan bilim kadınlarını kısa bir filmde izlerken “manevi desteğe” vurgu öne çıkıyor.
Keşke bilim kadınlarımız medyada yaptıkları çalışmalarla daha fazla ön planda olabilseler.
Bu yüzden hemen her yıl L’Oreal Türkiye’nin bursuna dikkat çekmeye çalışıyorum.
TEKNOLOJİ devi Cisco Genel Müdürü Cenk Kıvılcım ile “Akıllı Şehirler” sohbeti için bir araya gelmiştik ama baktık Türkiye’ye karanlıkta bırakan elektrik kesintisini konuşuyoruz.
Cenk Kıvılcım neredeyse 20 yıla yakın bilişim sektöründe.
15 yıla yakın Alcatel Lucent, daha önce ise Siemens’ta çalışmış.
Tübisad üyesi ve daha yeni Bilişim Vakfı’nın yönetim kuruluna seçilmiş.
Bu satırları yazdığım dakikalarda nedeni araştırılmakta olan elektrik kesintisiyle ilgili Kıvılcım “ Bilişim teknolojisi daha iyi kullanılarak bu kesinti önlenebilirdi” diyor.
Aynen Soma maden kazasının önlenebileceği gibi.
Aynen, trafik sıkışıklığında dünyanın birincisi olan İstanbul’un rahatlatılacağı gibi.