Dün buluştuğumuz Beymen Genel Müdürü ve Boyner Grup Başkan Yardımcısı Elif Çapçı önümüzdeki eylül ayı başında Bağdat Caddesi, Suadiye’de 5 bin metrekare üzerine açılacak yeni Beymen Mağazası’nın müjdesini verirken “Yakında caddenin rönesansına tanık olacağız” diyor.
Bu saptamasının nedeni, Beymen’in caddedeki 3. Büyük mağazasına komşu ünlü Fransız markası Chanel’in de gelecek olması.
Yeme içme markası Eataly’nin de yine eylül başında Zara’nın yıllardır boş olan yerine geleceğini hesaba katarsak Çapçı “rönesans” derken hiç haksız değil.
Caddedeki eski mağazanın hemen hemen dört katı bir alana yayılacak olan müstakil Beymen binası, sıfırdan İngiliz HMKM Mimarlık ofisinin projesiyle, Akiş GYO tarafından hayata geçirilmiş.
“Uzun yıllardan beri Bağdat Caddesi’nde bir yer peşindeydik” diyen Elif Çapçı, yeni mağazanın 25 milyon liralık bir yatırım olduğunu belirtiyor.
Beymen’in 2017 yılında yaptığı toplam yatırımın 50 milyon lira olduğunu düşünürsek bunun yarısının Bağdat Caddesi’ne yapılmış olması gerçekten “can çekişmekte” olduğu söylenen cadde için simgesel.
İNTERNET SATIŞININ PAYI BÜYÜYOR
Kerime Özbakar, Muğla’da atık su istasyonundaki kuyuda altı iş arkadaşıyla birlikte zehirlenerek ölen eşinin bilirkişi raporunda tali kusurlu bulunmasına da isyan ediyor.
“Eşimi o kuyuya indiriyor, elleriyle pisliği temizletiyorlardı. Acımasızlık, zalimlik bu. İlkel çağlarda bile böyle bir şey yok” diyor.
Maalesef çalışma hayatında ilkel çağlardan pek de uzak değiliz.
İsmail Saymaz’ın haberinin hemen altında yer alan kutucuktaki rakam da bunu kanıtlıyor zaten.
Haziran ayında iş kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısı 164.
Günde ortalama 5 kişinin hayatını iş kazasında kaybetmesi bu çağda ilkellik değilse nedir?
Öte yandan Kerime Özbakar’ın ilkel çağlara atıfta bulunması “zamanı gelince kullanırım” düşüncesiyle bir kenarda tuttuğum 2016 Küresel Kölelik Endeksi’ni aklıma getirdi.
Birleşmiş Milletler’
Hukukçu dostlarım dahi kararsız.
Önce belediyeye de emlak vergisi rayiçlerine itiraz için bir dilekçe verilmesini gerektiğini söyleyen avukat dostum daha sonra vergi mahkemesine başvurunun yeterli olacağını haberini verdi örneğin.
Bu arada ben Kadıköy Belediye Başkanlığı’na dilekçemi yazmış bulundum.
Sıkla yazdığım gibi, dünyada örneği olmayan bir kentsel facianın pençesindeki Kadıköy’de yıllardır çekilen çileyi dengelemek için emlak vergisi artışının fahiş olmamasını beklerdiniz değil mi?
Daha insaflı vergi artışlarının örnekleri var zira.
Şişli Belediyesi sadece yüzde 10’luk bir artış yapmış.
Şişli’de bir evi olan bir arkadaşımın sokağında artış yüzde 10 bile değil, yüzde 7.
Yalçın Bayer
Almanya’dan gelen turistlerin 5 milyon 600 bin ile zirve yaptığı yıllar geride kaldı. 2015 yılında turizmde ilk pazar olan Almanya şimdi Rusya ve Gürcistan’dan sonra üçüncü pazar durumuna düştü.
2016 yılında 3 milyon 890 bin olan Alman turist sayısı 2017 yılının Ocak-Mayıs ayları arasında 863 bin dolayında. Bu gidişle yıl sonunda 3 milyonu bulur mu belirsiz?
Hüseyin Baraner “En önemlisi, zengin, kültürlü Alman turistlerin çoğunu kaybettik” diyor.
Türkiye’nin 2000-2014 yılları arasında, Almanya’nın “üst segment turistlerini” ülkeye çekmek için ciddi bir çıkış yakaladığını söyleyen Baraner’e göre bu trend tersine dönmüş durumda.
“Üst segment için otelcilerin yaptığı yatırımlar, örneğin geceliği bin ila 2 bin euro olan lüks villalar boş duruyor. Son dakika satışlar sınırlı ekonomik koşullara sahip Almanlardan geliyor” diyor.
ÜÇ ÖNEMLİ NEDEN
Almanya ile Türkiye toplumları arasındaki dostlukta bir kayma olduğunu belirten Baraner’e göre bunun üç nedeni var.
Almanya’
İstanbul’u sular basmadan, insanlar şehrin ortasında sel sularında kulaç atmadan çok önce görüşmek için sözleştiğimiz İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, “Bu tür sel felaketleri dünyanın yeni normali” diyor.
“Dolayısıyla medyaya yansıyan ‘32 yılda bir görünen bir felaket’ gibi söylemler yanlış. İklim değişikliğiyle ilgisi olmayan söylemler bunlar” diye ekliyor.
Dünyanın yeni normalini şöyle açıklamak da mümkün:
Aşırı sıcakların ardından aşırı yağış ve aşırı kuraklık.
Meselenin ne olduğunu bir gün sonra gazetenin manşetinde okuduk.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mavişehir’in imar planındaki spor alanlarını yapılaşmaya açmıştı.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi veren dostum “sana esas güzel haberi vereyim” diyor.
18-27 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek İzmir Uluslararası Fuarı’nda Rusya’nın “partner ülke” olması nedeniyle Ruslar İzmir’e büyük bir çıkarmaya hazırlanıyormuş.
Kocaoğlu bununla ilgili “Rusya’nın Ekonomi Bakanlığı üst düzey yetkileri, iş insanları ve CEO’larla yapacağı büyük çıkarma sadece ekonomik işbirliğini değil, siyasi ve sosyal ilişkileri de güçlendirecek” diye konuşuyor.
Nitekim Rusya Ekonomik Kalkınma Bakan Yardımcısı Aleksey Gruzdev de İzmir fuarıyla ilgili bakın nasıl bir açıklama yapmış?
HASSAS KONULAR MASADA
“Fuarda yeni işbirlikleriyle ilgili temaslar olabilir. Ekonomi Bakanlığı’ndan meslektaşlarla iki ülke arasında geriye kalan tüm hassas konuları masaya yatıracağız”
Biri Bayburt’un Yoncalı (Orsor) köyünden Maliye Bakanı Naci Ağbal, diğeri Bayraktar (Baksı) köyünden sanatçı akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan.
İkisi de eski adlarıyla andıklarını köylerini, ait oldukları çoğrafyayı okumak, çalışmak için çok genç yaşlarda terk etmek zorunda kalmış.
Ne ki her ikisi de yürekleriyle, duygularıyla ve vicdanlarıyla doğdukları topraklara hep bağlı kalmış.
İkisi önceki gün , “Avrupa Konseyi En İyi Müze” ödülüne sahip Baksı Müzesi’nde, Prof. Hüsamettin Koçan’ın “Ayağımdaki Diken” sergisinin açılışı vesilesiyle bir araya geliyor.
Türkiye’nin bu prestijli listeye giren 17. kültür varlığı olan Afrodisias 2009 yılından beri geçici Dünya Mirası Listesi’ndeydi.
Bu müjdeli haberi uzun zamandır hepimiz bekliyorduk.
Unesco’ya Afrodisias dosyasını hazırlayıp veren Kültür ve Turizm Bakanlığı ekibini kutlarken, bu başarının arkasında büyük payı olan, Ömer Koç’un Başkanı olduğu Geyre Vakfı’nı unutmamak gerek.
Ömer Koç’un bayrağı, Geyre Vakfı’nın kurucusu ve en büyük bağışçılardan biri olan halası Sevgi Gönül’den devraldığını düşünürsek Afrodisias, Koç Ailesi’nin gözbebeklerinden biri.
Geyre Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeleri Sennur Hamamcıoğlu gibi vakfın gönüllü elçisi olan Yapı Kredi Kültür Sanat’ın başındaki Tülay Güngen, Unesco’nun giden dosya için vakfın madden ve manen yıllardan beri seferber olduğunu anlatıyor.
Dosyasının en önemli unsuru “Alan Yönetim Planı” vakıf tarafından Mimar Sinan Üniversitesi’nden Prof. Aykut Karaman’a yaptırılmış.
Geçtiğimiz eylül ayında,