İLK GÜNDEN BUGÜNE... TÜRK SİNEMASININ SULTAN’I
İlk Altın Kelebek, gazetenin yayın hayatına başladığı yıl; 1972’de yapıldı. Bir farkla! O yıl sadece “en iyi sinema sanatçıları” belirlendi. Halk oylarıyla yapılan yarışmanın “En iyi erkek oyuncu” dalında ilk kazananı Tarık Akan olurken, Altın Kelebek’in 50. yılında, “Türk sinemasının efsaneleri” ödülünü alan Türkan Şoray ise “En iyi kadın oyuncu” seçilmişti. Hatırlatayım! Türk sinemasının Sultan’ı oynadığı 222 film ile Türk sinemasının en çok film çeviren kadın oyuncusu olmasının yanı sıra “en çok ödül alan kadın sanatçısı” unvanına da sahip.
Sahnede hayli duygulanan Şoray konuşmasına
“Ne dinlemiş millet” diye şöyle bir baktım da kulağım ayrı gözüm ayrı kanadı. Listenin tepesinde “Cıstak” isimli bir şarkı var. “İsimli” diyorum çünkü adını ve söyleyen grubu; Era7capone, Batuflex, Narco, ilk kez duydum. Sanmayın ki elitist bir tavır içindeyim, her gün caz ve klasik müzik dinliyorum.
Era7capone, Batuflex ve Narco’nun seslendirdiği “Cıstak” 2024 yılında en çok dinlenen şarkı oldu.
Ama listeye giren bazı şarkıların radarıma girmemesine pek sevindim. Zira küfür, hakaret, argo ve kaba sözlere melodi yazıp, şarkı yapmışlar. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığı, uyuşturucu madde ile mücadelenin her gün daha da zorlaştığı, paranın güzel ahlaktan önemli olduğunun düşünüldüğü bu yeni kültüre cuk oturmuş “Cıstak.” Peki, biz bu muyuz? Bu yeni anlayış kültürümüzün bir parçası olabilir mi? Gelin beraber düşünelim.
KADIN BEDENİNİ AŞAĞILAYAN ŞARKILAR KADINA AYRIMCILIĞI KÖRÜKLÜYOR
Tanıştım Bebek’te, adı Natasha,
Dedim, “Uzatma bebek, yat aşa”
Aldım marka, bakmıyo’m faturasına.
İki toplumun ortak acılar üzerinden filizlenen tanışıklığı ise 1915 Çanakkale Savaşı’na dayanıyor şüphesiz. Çanakkale’de ebedî istirahatgâhlarında Türk ve Anzak askerleri yan yana yatıyor.
İki millet de ortak acılarına gösterdikleri anlayışla kucaklaşmış durumda. Ve bu kucaklaşma, Türk Hava Yolları’nın ilk Sidney uçuşu ile daha da samimi artık. Bu ilk uçuşla, Avustralya Türk toplumunun 33 yıllık bir hayali de gerçekleşmiş durumda. Gelin detaylara bakalım.
33 YIL SONRA GERÇEKLEŞEN BİR HAYAL
Avustralya’ya kitlesel Türk göçü, 5 Ekim 1967’de Türkiye-Avustralya arasında imzalanan anlaşmanın ardından, Sidney’e inen ilk uçakla başladı. Avrupa’da da olduğu gibi Avustralya’ya göçen Türklerin ilk hedefi, belli bir ekonomik seviyeye ulaştıktan sonra anavatanlarına dönmekti ancak göçün 57. yıl dönümünde sayısı 150 bini geçen bir Türk toplumu var artık.
1970’lerde işçi olarak kıtaya gelen Türk toplumunun gelişimi 1990’larda hızlandı. Eğitim, ibadet, spor kurumları yaygınlaşmış. Öyle ki rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bu hızlı gelişimi, 1991’de Auburn Gelibolu Camisinin inşaatına yaptığı bir ziyaret ile taçlandırdı ve “Türk Hava Yolları (THY) charter seferlerine başlayacak...” sözü verdi.
EN ÇOK KULLANILAN MADDE METAMFETAMİN: UCUZ VE HER YERDE
“Bağımsızlık Seferberliği”nin detaylarına geçeceğim ancak öncelikle ne ile mücadele ettiğimizin daha iyi anlaşılabilmesi adına rakamlara bakalım. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı tarafından yayınlanan ve 126 sayfadan oluşan “Türkiye Uyuşturucu Raporu: Eğilimler ve Gelişmeler, 2024” başlıklı rapora göre Türkiye’de sentetik uyuşturucu kullanımı artmakta.
Bağımlılık başvurularında metamfetamin yüzde 37 ile ilk sırada. Buna bağlı tedaviler için yapılan başvurular 100 bin, yakalanan metamfetaminin miktarı ise 21 tonun üzerinde.
EROİN VE TÜREVLERİ DÜŞÜŞTE
Haşhaş ekimi ve afyon türevlerinin üretimi konusunda başı çeken Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, 2022’de her türlü yasadışı uyuşturucu ekim ve üretiminin yasak olduğu bir fetva yayınladı. Buna bağlı olarak Türkiye’de yakalanan eroin miktarı 2021’de 22 bin 202 kilo iken, 2022’de 7 bin 972, 2023’te 3 bin 314 kiloya düştü. Eroine ve
türevlerine bağlı tedavi alanların sayısı ise yaklaşık 83 binde kaldı.
BALKAN ROTASI
CAMİLER, HAVRALAR GİBİ BU KİLİSELER DE İBADETHANEDİR
Önce, Mor Yuhanon Dilimoyo Kilisesi hakkında biraz bilgi vereyim. Mardin’in Savur ilçesinin yaklaşık 7 km. doğusunda, çoğu kaderine terk edilmiş taş, çatısız evlerin yan yana sıralandığı, şimdiki adı ile Dereiçi eski adı ile Kıllıt olan bir Süryani Köyünde. Bir zamanlar nüfusu 300’ü bulan köydeki Süryani nüfusunun çoğu Avrupa ülkelerine göç etmiş. Şu an köyde sadece bir Süryani aile yaşıyor.
KAPI FİLMİ ORADA ÇEKİLDİ
Yeşilçam’ın 2 usta oyuncusu Kadir İnanır ve Vahide Gördüm’ün başrolünü oynadığı, “Kapı” filmi de burada çekilmiş. 2006’da restore edilen Mor Yuhanon Dilimoyo Kilisesi’nin ise M.S. 4. yüzyılda inşa edildiği düşünülmekte. Geçtiğimiz eylülde 1700 yıllık bu kilisede, yurtdışından Süryanilerin de katıldığı, önemli bir ayin düzenlenmiş. Yani kilise, papaz yetersizliğinden dolayı sık olmasa da aktif durumda.
ANAHTARI GÖREVLİ VERMİŞ AMA...
Kendisi de bir Mardinli olan İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Kenan Gürdal’ı aradım. Böylesi tarihi bir kilisede yoga yapılmasına nasıl izin verildiğini sordum. İznin maalesef kendilerinden yani vakıftan değil kiliseye bakmakla görevli kişiden alındığını söylüyor.
Kenan Gürdal
Devamını kendisi anlatsın: “
Dahası Birleşmiş Milletlerin Roma Statüsü’ne imza atarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına uyma sözü veren 124 ülke içindeki, 27 Avrupa Birliği ülkesi içinden Belçika, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkeler de uluslararası yargı kararına saygı duyacaklarını açıkladı.
Yani İsrail Başbakanı Netanyahu artık sanık sandalyesine oturtulmak üzere resmen aranıyor. Peki karar gerçekten uygulanır mı? İsrail’in dokunulmazlık zırhı delindi mi? Siyaseten tavır değişikliği olur mu? Sordum.
İSRAİL’İN ’DOKUNULAMAZ’ STATÜSÜ ÇÖKMÜŞTÜR
Her ne kadar Macaristan, “Netanyahu’yu davet edeceğiz” diyerek, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kararına meydan okusa da AB üyesi 27 ülkenin tamamının taraf olduğu Roma Statüsü’ne aykırı davranması teoride pek mümkün değil. Yani Netanyahu’nun AB ülkelerinden ve hatta AB üyesi olmadığı halde karara saygı duyduğunu açıklayan İsviçre gibi ülkelere gitmesi halinde tutuklanması olası. Gerçekten tutuklanır mı? Bu, AB ülkelerinin kararla ters düşmemek için nasıl bir strateji uygulayacağına bağlı. Ama uzun vadede bu, şu anlama geliyor: “İsrail, uluslararası hukuku dinlememenin bedelini Avrupa başta dış dünyadan yalnızlaşarak ödeyecek.”
TARİHTE İLK
Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. Selami Kuran, bu karar için “Dönüm noktası” derken, İsrail’in uluslararası hukuk- siyaset açısından “dokunulamaz” statüsünün çöktüğü yorumunu yapıyor: “Tarihte BM Güvenlik Konseyi’nin, İsrail aleyhine aldığı bazı bağlayıcı kararlar var. Ama başta ABD, İngiltere ve Fransa’nın vetosu nedeniyle BM, İsrail’e yönelik hiçbir yaptırımı işletemedi. Ekim 2023’ten itibaren devam eden Gazze işgali sürecinde de ABD’nin sistematik vetosu sebebiyle, BM Güvenlik Konseyi’nden yine bir karar çıkmadı. Sadece bir kez geçici ateşkes konusunda çağrı yapıldı, ona da İsrail uymadı. Şimdi bu kararla, İsrail’in ‘dokunulmazlık’ zırhının delinmesi için ilk kez bir umut doğdu.”
İKİ BAĞIMLILIK BİRBİRİNE KARIŞMIŞ DURUMDA
- Bağımlılık denilince aklıma önce uyuşturucu madde geliyor ama ne düşünmeliyiz?
Online oyun- kumar gibi ‘davranışsal’, yanı sıra uyuşturucu madde, alkol, sigara gibi ‘kimyasal’ bağımlılıklar var, ki davranışsal bağımlılıkların tespit ve önlenmesi çok daha zor. Dolayısıyla bağımlılık meselesi tek yerden değil, erken yaşlardan itibaren, bütüncül olarak düşünülmeli. Zira kimyasal ve davranışsal bağımlılıkların birbirine geçişi çok kolay, bu sebeple şu an hepsi karışmış durumda. (Kişinin aynı anda alkolik, oyun ve uyuşturucu madde bağımlısı olması gibi.)
‘ENDÜSTRİ’ EL ELE
“Davranışsal bağımlılıklara parantez açalım. Dijital oyunlara karşı değiliz. Ancak süresi ve içeriği denetlenmeyen oyunların bağımlılık riski çok yüksek. Çocuk yaşta başlayan oyun bağımlılığının, yetişkinlikte kumara dönmesi de muhtemel. Bugün, sosyal medyadaki oyunların yüzde 53’ünü kumar endüstrisi fonluyor. Bu oyunların içeriği ya kumar ya da kumara geçişi kolaylaştırıyor. Buradan da sigara, alkol, madde bağımlılığına geçiliyor. ‘Endüstri’ el ele. Birinden yakalayamazsa ötekinden...
DERİN BİR DALGA GELİYOR
“Bu yıl, Yeşilay’a başvuranların yüzde 37’si sadece kumar bağımlılığı için yardım istedi, ki bu oran neredeyse uyuşturucu madde bağımlılığı ile başa baş.
Yanlarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak da vardı.
Uzun bir aradan sonra ilk kez yüzler gülmüş, eller birleşmişti.
Akyürek ve Ertuğrul’u aradım. Hem durumlarını sordum hem de bu süreçleri yaşayan bir aile olarak madde bağımlılığın önlenmesi için ne yapılması gerektiğini…
BİR BAĞIMLININ TEK BAŞINA İRADE KOYMASI ÇOK ZOR
Umut Akyürek