Paylaş
“Ne dinlemiş millet” diye şöyle bir baktım da kulağım ayrı gözüm ayrı kanadı. Listenin tepesinde “Cıstak” isimli bir şarkı var. “İsimli” diyorum çünkü adını ve söyleyen grubu; Era7capone, Batuflex, Narco, ilk kez duydum. Sanmayın ki elitist bir tavır içindeyim, her gün caz ve klasik müzik dinliyorum.
Era7capone, Batuflex ve Narco’nun seslendirdiği “Cıstak” 2024 yılında en çok dinlenen şarkı oldu.
Ama listeye giren bazı şarkıların radarıma girmemesine pek sevindim. Zira küfür, hakaret, argo ve kaba sözlere melodi yazıp, şarkı yapmışlar. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığı, uyuşturucu madde ile mücadelenin her gün daha da zorlaştığı, paranın güzel ahlaktan önemli olduğunun düşünüldüğü bu yeni kültüre cuk oturmuş “Cıstak.” Peki, biz bu muyuz? Bu yeni anlayış kültürümüzün bir parçası olabilir mi? Gelin beraber düşünelim.
KADIN BEDENİNİ AŞAĞILAYAN ŞARKILAR KADINA AYRIMCILIĞI KÖRÜKLÜYOR
Tanıştım Bebek’te, adı Natasha,
Dedim, “Uzatma bebek, yat aşa”
Aldım marka, bakmıyo’m faturasına.
Adı Katarina, verdim tam arasına.
Kapladım vücut tattoo, sigarayı puff’ladım sağa, sola.
Hadi, cıstak, cıstak, cıstak
Manitalar ıslak, ıslak, ıslak, uf.
İçinde küfür, argo ya da cinsiyetçi kelimelerin geçtiği şarkılar hiç şüphesiz 20’li yaşlarımda, 1990’lar ve hatta öncesinde de vardı. Şebnem Ferah’ın “Ben şarkımı söylerken”, Gökhan Tepe’nin “Bayıldım” şarkısında olduğu gibi. Ama bu şarkıların hiçbiri çok dinlenen seçilmedi, sigara, uyuşturucu maddeye özendirme, para, araba ve hatta don markası ile övünmek gibi materyalist değerler üzerine de değildi.
PARA, KADIN, MARKA: FİYAKA BU MU
Şarkıcı Aydilge de benimle aynı noktada. İsyanını sosyal medyadan da yazdı: “Müzik ruhun gıdasıdır. Ama bazen gıda zehirlenmesi de olur. Kadın bedenin aşağılandığı, paranın, markanın ve bir şeyler tüttürmenin fiyakalı gösterildiği bu şarkılar çok dinleniyor. Kabul edelim ki bu, kültürümüzün bir parçası oldu. Gittikçe materyalistleşen ve kadını ‘seks aparatı’ gibi gören bir yanımız var. Bu şarkıların alıcısı ne kadar çok olsa da bizler, bunun kadına yönelik ayrımcılık ve maddeye tapınma dürtüsünün bir yansıması olduğunu anlatmaya ve eleştirme hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz.”
DEĞİŞİM DİLDE BAŞLAR
Hemen aradım. “En çok dinlenen şarkının bu olduğuna inanamıyorum! Belki melodisi insanları yakalıyor ama ya sözleri” diyor ve şöyle devam ediyor: “Söylediklerim bu şarkıların yasaklanmasını istediğim anlamına gelmiyor. Ancak ‘Bunlar sadece şarkı. Ne olacak canım? Kadın cinayetleri ve şiddet bu şarkı sözleri yüzünden olmuyor’ gibi bir düşünceyi de kabul etmem mümkün değil. Elbette kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için öncelikle yasaların harfiyen uygulanması, cezasızlığın önüne geçilmesi, çocuk ve gençlere yönelik eğitimler verilmesi şart. Ve pek tabii erkek şiddetinin tek sebebi bu şarkı sözleri de olamaz. Ancak kadın bedenini aşağılan bu şarkılar ataerkil ve cinsiyetçi düşüncenin güçlenmesi ve ayrımcılığın pekişmesi ile normalleşmesinde çok önemli birer araç. Zaten erkekliğin kutsandığı bir kültürden geliyoruz. Bir de bunun üzerine filmler, diziler ve şarkılar yani görsel ve işitsel medya yolu ile bu kültürün pekiştirilmesi çok tehlikeli. ‘Ben erkeğim. Her şeye hakkım var’ algısını yayıyor. Bu şarkıların dinleyici bulduğu alt kültürler hep vardı hep var olacaktır da. Ancak alkışlanması ve övgüye değer olmaları yeni. Oysa unutulmamalı ki değişim dilden başlar.”
ŞARKILARIN SÖZLERİ BUGÜNKÜ TOPLUMUN BİR İZDÜŞÜMÜ
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Yasemin Yüce, bu konuya “İyi de bu şarkıları dinleyenler kim?” üzerinden yaklaşıyor ve soruyor:
“Kadın bedeninin nesneleştirilmesi ve aşağılanması ilk değil. Benzer bir yaklaşım türkülerde de vardı mesela. Bu, erkek egemen bakışın, kadın bedenini erkeğin hizmetinde gören ataerkil zihniyetin bir tezahürü. Peki bunca zaman sonra bugün neden aynısını yaşıyoruz? Sorulması gereken bu. 1980’lerde yükselen arabesk müzikten örnek vereyim. Konu bir ‘sızlanış’ olarak ele alınmış ve köyden gelip, şehirleşmeye çalışan kesimin üzüntüsü, kızgınlığı ve yaşadığı eşitsizliği dile getirişi olarak yorumlanmıştı. Acaba rap müzik de yine bir kesimin (çoğunlukla gençlerin) kızgınlıkları ve kendilerini ifade edemeyişlerini anlatıyor olmasın? Çünkü şarkıların neredeyse hepsi para ve gücün esas olduğu, kadın ya da statünün satın alınabileceği üzerine şeyler söylüyor. Bu müziğin bu kadar çok dinlenmesi, gençlerin umutsuzluk içinde olduğu ve geleceğin güzel olacağına dair inançlarını kaybettikleri anlamına gelebilir mi?”
BİZE NE OLDU BÖYLE
Peki kim bu gençler? Sosyolog, Doç. Dr. Yüce’nin yanıtı şu: “Üniversitelerin sayısının hızla arttığı bir ortamda üniversite mezunu olmanın bir işe yaramadığı, para getirmediğini düşünen, mezun olsalar da iş bulamayan, dünyada otoriterleşme ve kutuplaşmanın yükseldiği, yalnızlaşmanın arttığı, politik dilin sertleştiği, toplumsal hareketlerin zayıfladığı bir dönemin gençleri. Eşitsizliklerin arttığı, güç ve paranın esas alındığı ve bunun sosyal medya ya da diziler eli ile insanın gözüne sokulduğu bu yeni toplum modeline kızgınlar. Bir önceki kuşağın okumak, iyi bir statü ve iş sahibi olmak gibi hayalleri vardı. Ancak bugün artık bir sınıf bilinci yok! Materyalist bir dünya var. Ortak hayal ‘zengin’ olmak. Ek olarak erkekler, ‘geleneksel’ erkeklik anlamında da kaybediş içinde. ‘Otur’ denince oturan, ‘sus’ deyince susan kadınlar yok artık! Dolasıyla erkekler, babalarının anneleri üzerinde kurdukları iktidara sahip değiller ve buna da kızgınlar. Bu sebeple ‘parayı basarım seni de satın alırım’, ‘seninle anlaşmak zorunda değilim’ gibi bir öfkeleri var ve bu öfke ile saldırıyorlar. Dolayısıyla şarkılardan önce ‘bize ne oldu’ diye sormak ve bunu yaratan dünyayı konuşmak ve değiştirmek gerekmekte.”
Paylaş