Anne-baba okuluna senede yüz binlerce lira para verir.
Altında araba... Aklı havada...
Kimisi var...
Anne-baba yemez içmez, okul masrafına yetiştirir.
O çocuk da zor okur. Okul asmak zevktir...
Ama kimisi var, işte böyle olur...
Uzaktan eğitim günlerindeyiz ya...
Sosyal medyaya düşen iddia, PKK terörünü işaret ediyor.
Yangının birkaç yerden çıktığı iddiaları da PKK şüphesini arttırıyor.
Önce Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sordum.
Bakan Bey bu sırada helikopterle yangın bölgesini inceliyordu.
Cevabının özeti şöyle:
“Şu anda bütün gücümüzle kontrol altına almaya çalışıyoruz. Yangının çıkışında bir terör olayı var mı? Tabii bu konuyla Süleyman Bey (Soylu) ilgileniyor. Bana gelen net bir şey yok.”
Ve dün de İçişleri Bakanlığı’ndan yetkililere sordum.
Bakanlıktan aldığım bilgi de şöyle:
Eline geçen Amerikan Güreş dergisi Wrestling’deki yazıyı okuyunca daha da ümitlenmişti..
Dergideki araştırmacı şöyle yazıyordu:
“Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği Portekiz’e 933 mil uzaklıkta bulunan Azor adası açıklarında batmıştı. Bir süre sonra Azor adası kıyılarına 20 yakın ceset vurmuştu. Cesetler arasında 2 metre civarında boyu, belinde uzunca bir kuşak bulunan bir kişi daha vardı. Bu kişi Amerika’da güreşle ünlenen Koca Yusuf olabilirdi. Bu cesetlerin adanın kilisesinin bahçesine gömüldüğü söyleniyor...”
Sertoğlu o dönemde çıkan Yıllar Boyu tarih dergisinde bir yazı yazdı ve çağrıda bulundu:
“Koca Yusuf gibi büyük bir cihan pehlivanının kemikleri memleketine getirilmelidir.”
1964’TE İLK DENEME
Sertoğlu’
Arayan eski bir dostuydu... Ve şöyle diyordu:
“Korkmaz, biliyorsun babam bir süredir Miami’de tedavi görüyor. Ama artık ölüm döşeğinde ve bana vasiyet etti. Türkiye’de ölmek istiyor.”
Karaca bu isteği hemen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletti.
Erdoğan, anında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdi:
“Son arzusu vatan toprağında ölmek olan bu değerli insanın isteğini yerine getirelim.”
Bakan yardımcısı Yavuz Selim Kıran devreye girdi.
Ve son arzusu vatan toprağına defnedilmek olan “Türkiye çınarı”, kendi evinde huzur içinde gözlerini kapattı.
Peki, Cumhurbaşkanı
Apartman yöneticisi Okan Dağlı da şaşırmış.
Hangi şapşal böyle bir hırsızlık yapar diye...
Sonra fotoğrafa baktım.
Yine inanamadım...
Ankara Tuzluçayır’da bir apartmanın yöneticisi sabah uyanıyor.
Ve bir bakıyor ki...
Güvenlik kameraları yerinde yok...
Sırt çantaları ve ellerinde haritalarıyla at sırtındaki bu kızları macera düşkünü birer gezgin zannedebilirsiniz.
Antalya Çıralı’da ata binen “turistler” gibi.
Kapadokya mı desem, Göbeklitepe mi?
Hiçbiri...
Özeti şudur:
“Önümüzdeki kritik dönemde ve seçimler sonucunda, bizimle uyum içinde çalışacak bir KKTC Cumhurbaşkanı beklentimiz var.”
İlk bakışta normal ve diplomatik olan bu cümlenin derinlerinde çok önemli bir mesaj var.
Önce soralım:
Hangi seçim?
Söz konusu olan, 11 Ekim’de KKTC’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Yani...
Bu seçim...
Anlatayım...
Saniye Hanım, tam 20 yıldır aynı pencereden bakıyordu...
Birkaç seyrek ağaç... Çoğu zaman kapalı bir hava...
Sonra duvarlar...
En sevindiği an, güneş açtığında onu bahçeye çıkardıkları andı...
Emektar hemşiresi, yavaşça gelip kolundan tutardı...
Sonra gökyüzü...