Yangından evvel bu salonda bir sanat sergisi vardı. Felaketle birlikte, yardım depolama ve dağıtım merkezi haline dönüştürüldü.
*
İtiraf edeyim dememe bile gerek yok.
O gün, New York Times gazetesinin Kahire bürosundaki gazeteci Vivian Yee, merkezden şu talimatı aldı:
“Hemen Tunus’a geçip olayı oradan takip edin...”1. ERTESİ SABAH İLK UÇAKTAN İNER İNMEZ BAŞINA GELEN
- VIVIAN Yee ertesi sabah ilk uçakla Tunus’a uçuyordu.
Yanında iki yardımcı daha vardı.
1. Ağustos ayının en sıcak günlerinden biri...
İslam ülkeleri başkanları Müslüman aleminin en kutsal mekânına bakan bir otelin geniş salonunda bir araya gelmişler.
*
Ramazan ayı olduğu için toplantı iftardan sonra başlıyor. Açılış oturumunda çok ilginç bir manzara var.
Yangın o zamana kadar çok az insanın bildiği bir olayı gün yüzüne çıkarmıştı.
Dünyaca ünlü Notre Dame Kilisesi’nin çatısında gizli bir canlı kolonisi yaşıyordu.
Üç kovan ve 200 bin arıdan oluşan bir koloniydi bu.
*
Yine yangın sayesinde öğrendik ki, bu arıların Nicolas Geant adlı bir de bakıcısı vardı.
Geant, Paris’teki arı nüfusunu arttırmak için başlatılan proje kapsamında 2013’te çatıya arı kovanları yerleştirmişti.
O devasa yangında herkes binaya ağlarken Geant arılarına ağlıyordu.
Oraya çok yakın Akbük’te evim var...
Ama endişem katiyen evimiz değildi...
Neticede evler yanar, yıkılır, yeniden inşa edilir...
Endişem Ören’deki Kemerköy Termik Santralı’ydı...
Korlar hâlâ kızgın...
Bir türlü ruhumuzu soğutma aşamasına geçemiyoruz...
*
Savaş sonrası enkaza dönmüş bu ormanın içinden yine de bana umut veren öyle şeyler geliyor ki...
Kurtuluş Savaşımızda mermi taşıyan kadınlarımız yine cephede...
Bu defa su hortumu taşıyorlar...
Dünyanın en büyük insanlık zinciri kurulmuş...
Göz yaşartıcı bir imece...
Saçları iyice kırlaşmış, sakalı ise iyice beyazlaşmış...
Bu yüz benim kuşağımın en tanıdık yüzlerinden biri...
*
Gerisinde onca eğlenceli şeyler var ama...
Ne yazık ki artık o insanı işte bu hüzünlü fotoğrafı ile hatırlayacağız...
Bu iki kare ile...
Biri, ülkesinin adaletine hâlâ duyduğu saygı nedeniyle, gardrobunda artık pek giymediği bu eski kruvaze takım elbisesi ile mahkemeye giderken...
Ama size önce bu serginin açıldığı mekânı anlatayım.
Tempelhof Havalimanı bugün boş ve neredeyse metruk devasa bir bina...
1923’te inşasına başlanmış ama Hitler döneminde totalitarizmin anıtsal bir binası haline gelmiş. Yani Nazi ruhunun dolaştığı hayalet bir hangar burası...
İşte burada “Diversity United” isimli, Türkçe’ye “Birleşik Farklılık” olarak çevrilebilecek bir sergi açıldı.
Daha doğrusu sınırlı bir bienal diyebilirsiniz.
*
Avrupa’nın 34 ülkesinden 90 sanatçının eseri sergileniyor.
Aralarında