Beni davet edenler, Nobu’nun iç tasarımını yapan Mimarlık Holding’in kurucu ortaklarıydı.
Holdingin “Yoo Mimarlık” adlı bir şirketi var.
Bana göre Türkiye’nin “Gizli iç tasarım hazineleri”nden biri...
Louis Vuitton, Monclair gibi dünya markalarının mekân tasarımlarını ve projelerini yapıyor.
Dünyanın her yerinde yaptıkları çok önemli işler var.
Mete Buyurgan, Alparslan Özarpat, Alptekin Yıldız ve Orçun Özkan adlı dört arkadaş tarafından kurulmuş.
İkisi ODTÜ, biri İTÜ mezunu. Dördüncüsü ise mimarlık eğitimini Almanya’da almış.
Kendimi, Kabil’de oturan; okumak, o makus talihini kırmak isteyen bir kız çocuğunun yerine koymak istiyorum...
Koyamıyorum...
Hiç olmazsa ne hissettiğini anlamaya çalışayım diyorum...
Anlıyorum, anlıyorum da...
Hemen kaçıyorum, Hıristiyanıyla, Müslümanıyla, Yahudisiyle, Budisti, Hindusu ile birlikte yarattığımız o kolektif suç mahallinden...
*
Oysa o dünya ne alayla ne valayla girmişti Afganistan’a...
Dün akşam ilk defa sahaya çıkan Fenerbahçe bu yıl üç büyükler içinde en iyi transferi yapan takım değildi... Ama en iyi teknik direktör transferini yapan takımdı.
Takım üç gün önce sanal kramponları giymiş ve Türkiye’nin rekor ilgi gören ‘Kulüp Token’ı’ ile sahaya çıkmıştı. 24 saat içinde yarım milyar liraya yakın bir satış başarısı elde etmişti bu girişim.
Bir Fenerbahçeli olarak epeydir özlediğim başarı duygusunu bana ilk defa ‘Çubuklu Token’ı uçurarak Fenerbahçe taraftarı verdi.
Dün akşam ilk maçına çıkan Fenerbahçe için artık ‘başarılı bir startup’ diyebilirsiniz.
Fenerbahçe için ‘Türkiye’nin ilk Silikon Vadisi Kulübü’ de diyebilirsiniz.
Fenerbahçe A.Ş için artık Türkiye’nin ilk ‘Teknoloji Şirketi’ de diyebilirsiniz.
SEYİRCİLİ MAÇ DUYGUSU NEYMİŞ FAZLASIYLA HATIRLADIK VE YAŞADIK
Gelelim pandemi sonrası ilk gerçek seyircili maça...
1. Kitabın adı “Anılar Saçılmış, Odaya, Her yere”...
Metin Solmaz derlemiş.
Sevin Okyay önsöz yazmış... Ekip sıkı yani...
Şimdi gelelim asıl meseleye...
1. Aynı zamanda şahsi meselem de tabii.
Olay, sabah uyanıp dünya borsalarındaki kahve çekirdeği fiyatlarına bakmamla patladı...
Gözlerime inanamadım...
1.87 dolar yazıyordu...
Çok etkileyiciydi...
The Washington Post gazetesi gidip bu kızlarla konuşmuş.
Dün yazıyı ben de okudum...
Orada Sedat Ergin’in yazısında yer almayan çok önemli bir unsur vardı...
Kaçmayıp ülkesinde kalan kızların fotoğrafları...
Neden mi önemli bu fotoğraflar...
Çünkü, Taliban denen canilere açık hedef olacaklarını bile bile, kendi isimleri ile konuşmuş, yüzleri açık fotoğraf çektirmişler.
Önümüzdeki günlerde Türkiye ve Amerika’da bazı insanlara şu gördüğünüz davetiye gidecek. Ancak bu bir paralı katılım davetiyesi olacak. Davetiyenin altında iki ülkeden iki VIP kişinin imzası bulunacak.
Türkiye’den Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer... Amerika’dan ise HSBC Bankası’nın ABD CEO’su Michael Roberts...
Bu iki isim Amerikan Türk Cemiyeti’nin iki eş başkanı...
İngilizce adı American-Turkish Society olan kuruluş 26 Ekim akşamı New York’ta Ahmet Ertegün için bir gala yapıyormuş.
Bu yıl Ertegün’ün ölümünün 15’inci yılı...
Acaba MİT’te onun gibi kaç kadın eleman görev yapmaktadır...
Bugün size anlatacağım kitapta bu soru da soruluyor. Ama kitabın asıl konusu MİT değil, Dışişleri Bakanlığı...
Önce oradan başlayıp sonra başlıktaki soruya geleceğim.
Biri Özdem Sanberk...
Bugün 83 yaşında...
Türkiye’nin Madrid, Paris, Amman, Bonn, Londra gibi çok önemli merkezlerdeki temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görev yapmış...
Rahmetli