Devlet dersinde sınıfta kalan 27 yıllık bir hikâye

Önceki gece sabaha kadar Milas’ın Ören ilçesine yaklaşan yangınla ilgili gelişmeyi izledim...

Haberin Devamı

Oraya çok yakın Akbük’te evim var...

Ama endişem katiyen evimiz değildi...

Neticede evler yanar, yıkılır, yeniden inşa edilir...

Endişem Ören’deki Kemerköy Termik Santralı’ydı...

Devlet dersinde sınıfta kalan 27 yıllık bir hikâye

Yangının, her yıl onlarca defa önünden geçtiğim o santrale girmesi, telafisi mümkün olmayan bir doğa felaketine yol açabilirdi...

*

Haberleri izlerken, gerilere döndüm...

Yirmi yedi yıl öncesine...

1984 yılında, henüz gazeteci değildim.

Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesiydim.

12 Eylül’ün ertesiydi...

Rahmetli Turgut Özal bir yıllık başbakandı ve solcu bir öğretim üyesi olarak tabiatıyla ona da karşıydım...

*

Aradan geçen yıllar beni değiştirdi, artık rahmetli Özal’a, bu ülke için yaptığı büyük hizmetlerden dolayı minnet duygularıyla bakan bir insanım.

Ama bir konu var ki...

Haberin Devamı

O konuda hâlâ Özal’ın yanlış yaptığını düşünüyorum...

Gökova’nın tam ortasına diktiği bu termik santral...

*

O günlerde çok sayıda solcu aydın Gökova’ya böyle bir ucubenin yapılmasına karşı çıkıyordu...

Üstelik linyitle çalışan, geri teknolojiye sahip bir santraldi bu...

Mesela Milliyet yazarı rahmetli Hasan Pulur’un yazılarını hatırlıyorum...

O bölgeye gidip direnen insanları...

*

Türkiye’nin yeni siyasi eliti, o insanlara “Gelişmeye karşı çıkan geri zekâlı solcu” muamelesi yapıyordu o günlerde...

Muazzam bir kibir rüzgârı esiyordu o kanatta...

*

O santral 1993 yılında üretime geçti...

Önce çevredeki bütün bitki örtüsünü mahvetti.

Sonra büyük yatırımlarla bacalarına filtreler takıldı...

Ama o günlerde bu tarihi kararı alanların hiçbirinin düşünmediği bir şey vardı.

Yaşadığımız şu muazzam yangın felaketi...

*

O felaket önceki gece itibarıyla santralin kapısına dayandı...

Elbette bu ucubenin sorumlusu şu anki işletmeci firma değil...

Neticede onlar özelleştirmeden bir santral aldılar.

Üstelik filtreler için gerekli yatırımları yaptılar.

Yangına karşı canla başla çalışıyorlar.

Sözüm bugüne değil, geçmişe...

*

Diyeceğim bu ucubeden alınacak derslerimiz var...

Haberin Devamı

Bugün HES’lere, çevre konusunda duyarlı insanlara kibirle bakıp hâlâ “her türlü gelişmeye karşı geri zekâlı solcu” muamelesi yapanlaradır sözüm.

Deresini, ormanını, tabiatını korumaya çalışan insanlara iyi kulak verin...

Çünkü tarih her defasında onları haklı çıkarıyor...

UMUTSUZLUĞA KAPILMAYIN, İŞTE SİZE UMUT VERECEK BİR KARE

Devlet dersinde sınıfta kalan 27 yıllık bir hikâye


GÖRDÜĞÜNÜZ
bu koy, şu an Milas’ta yanmakta olan Ören bölgesine 15 kilometre uzaktaki Akbük Koyu...

Karşıdaki yemyeşil orman 2001 yılında gözümüzün önünde yanıp, yarım saatte kül oldu.

Binlerce endemik Halep çamı bir anda yok oldu...

Mahvolduk...

Ama yılmadık...

*

Bugün orası eskisinden de sağlıklı bir orman...

Evet şu gerçek de var...

Yirmi yılımızı aldı bu çaba...

Ama tabiat ana çok cömert.

Haberin Devamı

Ona saygı gösterirseniz, o yeşil vatanı size geri veriyor...

Yani umutsuzluğa kapılmayın...

*

Gençler... Üzülün ama yıkılmayın...

O cennet bölgelerimizde yine ormanların arasından geçerek Gökova’ya, Hisarönü’ne, Marmaris’e, Datça’ya, Manavgat’a gideceksiniz...

ORMAN BAKANININ HATIRASI HÂLÂ BU ORMANDA YAŞIYOR

AKBÜK
2001 yılında yandığında Orman Bakanlığı koltuğunda DSP’li Nami Çağan oturuyordu. Benimle aynı yılda, 1947’de doğmuş bir siyasetçiydi.

Yangından bir hafta geçmeden orada sembolik bir fidan dikme töreni düzenledi...

Sonra toprak kendine gelince, onunla yan yana, omuz omuza gerçek fidanları diktik.

Ormanın çevresi çitle çevrildi.

*

Bugün ormanın girişinde sürekli bir arazöz duruyor.

Haberin Devamı

Köyde yaşayan herkesin gözü bir tarassut kulesi...

Gecelerdir bütün köy yine yeşil vatan nöbetinde... Altaş’ın Öner, öteki gençler hepsi Ören’deki santralın önünde siper kazıyor...

Çünkü onlara o ormanın hikâyesini anlattık. Yirmi yıl savaşarak kurduk bu ormanı yeniden...

Şimdi yeni nesil savunuyor...

*

Nami Çağan’ı 2017 yılında kaybettik...

Ama onun aziz hatırasını ormanımızda yaşatıyoruz...

HBO DİZİSİNDE BİR ÇOCUĞUN EN ÇOCUKÇA SORDUĞU SORU

STREAMING platformlarına konan yeni bir HBO dizisi var...

Henüz 4 bölümü yayınlandı.

Oray Eğin “Televizyon tarihinin en iyi dizilerinden biri” demiş.

*

Bir kere daha anladım ki HBO, televizyon tarihinin en devrimci yapım şirketi...

Haberin Devamı

Mükemmel bir senaryo...

Devlet dersinde sınıfta kalan 27 yıllık bir hikâye

Birbirinden çarpıcı karakterler...

Her sekansı dolu diyaloglar...

Tam anlamıyla bir “Post-MeToo”, “Post-Black Lives Matter” ve “Post-Pandemi” filmi...

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenlere her zaman katılmıyorum.

Ama bu cümleyi “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı” diye hafifçe çevirirseniz tamamen katılıyorum.

*

Dizinin dördüncü bölümünde, tatile giden ailenin biraz durgun çocuğu tipik bir Amerikalı olan babasına sitemkâr biçimde şunu soruyor:

“Avustralya’daki yangında 1 milyar hayvan öldü...

Bütün bu acılar nereye gitti...”

*

Günlerdir yanan yeşil vatana baktıkça ben de aynı soruyu soruyorum:

Bütün bu acılar nereye gidecek...

BU FLU FOTOĞRAF 58 YIL ÖNCE ORADA ÇEKİLDİ

PARLAK bir fotoğraf değil...

58 yıl önce babamın aldığı basit bir makineyle çekilmiş.

*

Hayal meyal görünüyoruz...

Devlet dersinde sınıfta kalan 27 yıllık bir hikâye

İzmir Namık Kemal Lisesi öğrencileri...

Eski bir savaş uçağının önündeyiz...

En solda ayağını yakıt bidonunun üzerine koymuş olan çocuk benim...

*

Yıl 1963...

Lise ikinci sınıftayım.

Bir grup öğrenci Türk Hava Kurumu’nun davetlisi olarak Ankara’ya gitmişiz...

Türk Hava Kurumu’nun binasında hayatımda ilk defa kaloriferli bir odada uyumuşum.

*

Bize havacılıkla, uçaklarla ilgili çok güzel ve eğlenceli bilgiler veriyorlar.

Unutamadığım bir yıldı o...

Türk Hava Kurumu işte o nedenle gözümde hâlâ bana gökyüzü ile, uzay ile, uçmak tutkusu ile ilgili o çocuk rüyalarımı veren kurumdur...

*

Ne olur Cumhuriyet’in kurduğu bu olağanüstü kurumu yok etmeyin....

Tam aksine geliştirin...

Yazarın Tüm Yazıları