Ve kafamıza soktuğu o şey mutlaka millet olarak ortak bir alışkanlığımızı anlatır.
*
Bundan önceki şovunda bütün Türkiye’nin kafasında “ortaya karışık” esprisi kalmıştı.
Hani birçoğumuzun restoranlarda, meyhanelerde iki elimizi daire şekline getirerek, servis elemanlarına söylediğimiz o söz:
“Sen şöyle ortaya karışık bir şey getir...”
*
Geçen cumartesi akşamı Londra’da başladığı yeni şovunun yemek kültürü ile ilgili esprisi de şu oldu:
“Mezelerle doymayalım...”
SADECE 20 MİLYON TÜRK LİRAMIZ VAR
Yeşilay, elindeki bütçenin en büyük kısmını neyle mücadeleye ayrılıyor?
“Çok kısıtlı bir bütçemiz var. Bütün bu yaptıklarımızı neredeyse 20 milyon liraya yakın bir parayla yapıyoruz... Kızılay gibi bir gelirimiz, mal varlığımız, bir kan bankamız yok. Bazı bağışlarımız var...”
TÜRKİYE’NİN İLK DÖRT BÜYÜK SALGINI NEDİR
BİRİNCİSİ çok ciddi anlamda sigarayla ilgili sıkıntımız var.
Ve kötü haber şu: Bu konuda birçok ülkeden çok kötüyüz.
*
İKİNCİ
1987 yılında, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın ABD gezisini izliyordum.
Rahmetli Özal henüz
Çankaya Köşkü’ne çıkmadığı için benim adım da henüz
“Özköşk”e çıkmamıştı ama klasik gazetecilerin gözünde bir “liboş” olmuştum bile...
*
O günlerde Cumhuriyet gazetesinde çalışan Sedat Ergin’le Washington’a giden gazeteciler içindeydik.
Benim gazeteci olarak ilk dış seyahatimdi ve genel yayın yönetmeni de Çetin Emeç’ti...
Haber atlamaya tahammülü olmayan, haberi atlayan gazeteciye ise hiç tahammülü olmayan gazeteci yani...
9) “MANGAL POLEMİĞİ”: ‘Cumhur ittifakı’nın adayı Nihat Zeybekci’nin İzmir’de “Bostanlı’daki hanımefendinin asıl sıkıntısı Bayraklı’dan gelecek insanın orada mangal yapması” açıklaması ile İzmir tarihinin ilk mangal polemiğini başlatması.
(8) “MELİH ALINGANLIĞI”: ‘Cumhur ittifakı’ Ankara adayı Mehmet Özhaseki’nin “Ben kendimi anlatıyorum, Melih üzerine alınıyor” açıklaması ile bu seçimde “Gökçek efekti”ni kırması.
(7) “YAVAŞ’IN HIZLI ANKETİ”: ‘Millet ittifakı’ Ankara adayı Mansur Yavaş’ın anket sonuçlarında en hızlı sonuç alan aday olması.
İlk bakışta insana oksimoron gibi geliyor.
Neden derseniz cevabı basit...
Görsel estetiğe, fotoğrafa dayalı bir sinema... Arada hiç konuşma geçmeyen uzun sekanslar... Ama çok güzel bir sinema... Göremeyen bir insana da anlatılacak kadar güzel...
Bu ülkede bazı insanlar ve sivil toplum örgütleri, bunu kendilerine görev edinmişler...
Görmeyen bir insana sinema salonunda oturup bu filmi izleyebilmeleri için bir uygulama hazırlamışlar.
Görmeyen insan bunu cep telefonuna yüklüyor ve film sırasında, sesli bölümleri filmdeki sesten, sessiz bölümlerdeki betimlemeleri de uygulamada anlatandan dinleyerek filmi izliyor.
Bu uygulamayı geliştiren STK’nın adı “Young Guru Academy” (YGA)...
Yani
Savcının Osman Kavala için hazırladığı iddianamede şöyle bir bölüm varmış:
“Şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede, 27.02.2016 tarihinde çekilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün bozularak sınırlarının yeniden çizildiğini gösteren fotoğraf ele geçirilmiştir.”
Bu ifadenin yanına bir de bu fotoğraf konulmuş.
*
“Vay canına” dedirten bir fotoğraf.
Fotoğrafa baktığınızda, gerçekten Türkiye bir sürü parçalara ayrılmış.
Gerçekten
İZMİR YAŞAM KÜLTÜRÜNDE DÜRTMEK DİYE BİR ŞEY YOK
- Rakibiniz diyor ki: ‘İzmir sadece hayat tarzı üzerine konsantre olmuş bir şehir. Ama burada bir hayat kalitesi sorunu da var. Vatandaşın alacağı hizmetle ilgilenilmiyor.’
“Öyle bir şey yok. Ama önce bir kavramı düzelterek başlayım. Buna sadece hayat tarzı demek doğru değil. Bu bir kültür. Bir yaşam kültürü. Tabii ki o kültür içinde sokaktaki hayat kültürü de var, arıtma tesisi de var. Ama Sayın Zeybekci’nin dediği gibi ‘dürtmek’ yok.”
- Ama o bunu Nobel almış bir ekonomistin bulduğu kavram olarak kullanıyor. Bir de Facebook terminolojisi bu. Yani genç bir kavram...
“Olabilir ama o konuşmalara nereden bakarsanız bakın, bu üslubun arkasında bir tektipleştirme planının izleri var. Burası İstanbul mayasının veya bir başka şehrin mayasının tutacağı yer değil. Yani seçim kazandıkları bütün kentleri tek tipleştirme eğilimleri var. Uygulamalarına bakın bunu açıkça görürsünüz. Türkiye bir merkezden dizayn edilebilecek bir ülke değil.”
NE BOSTANLI NİŞANTAŞI’DIR NE BAYRAKLI SULTANBEYLİ
-
Hepsini göze alarak yazıyorum.
En geç önümüzdeki aralık ayında bütün buraları sular altında kalacak.
Buraya ilk gittiğimde meğer hiçbir şey görmemişim.
Asıl görünecek yerler, ilçenin üzerindeki dağın tepesinde bulunan Artuklu şehriymiş.
*
Baraj inşatı nedeniyle o bölge artık ziyarete kapalı.