Paylaş
Savcının Osman Kavala için hazırladığı iddianamede şöyle bir bölüm varmış:
“Şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede, 27.02.2016 tarihinde çekilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün bozularak sınırlarının yeniden çizildiğini gösteren fotoğraf ele geçirilmiştir.”
Bu ifadenin yanına bir de bu fotoğraf konulmuş.
*
“Vay canına” dedirten bir fotoğraf.
Fotoğrafa baktığınızda, gerçekten Türkiye bir sürü parçalara ayrılmış.
Gerçekten “Vay canına” ama “Vay canına...” dedirtecek şey, harita değil, savcının yaptığı...
*
Odatv’nin iddiasına göre bu fotoğraf gerçekten Türkiye’yi bölgelere bölen bir harita ama o bölgeler öyle Kürdistan şu bu değil.
Savcının dosyaya koyduğu fotoğraf, arıcılık çalışmaları yapanların yakından bildiği Prof. Dr. F. Ruttner’in 1988’de ilk basımını yapan “Balarılarının Biyocoğrafya ve Taksonomisi” adlı kitabında yer alan Ortadoğu’daki arı ırkları haritası...
Peki ya Türkiye’nin parçalanmış bölgelerini gösteren o harita?
Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplanan balarılarında yapılan analizde arı kolonilerinin İç Anadolu’da A.m. anatolica, Kuzey Anadolu’da A.m.caucasica, Güney ve Güneydoğu Anadolu’da A.m. meda ve Türkiye’nin Avrupa bölgesinde A.m. carnica olarak dört ana bölgesel grupta kümelenmiş olduğu kabul ediliyor.
*
Eğer Odatv’nin bu haberi doğruysa, ki doğru olmaması için hiçbir neden yok, bu demektir ki, FETÖ döneminde Balyoz, Kafes kumpas davalarının iddianamelerinde yapılan hataların aynısı tekrarlanıyor.
O zamanlar yazmıştım, bugün de yazayım. Sadece bu hata bile bu davaların düşmesine neden olabilir.
*
Einstein, yıllar önce şöyle bir şey söylemişti:
“Arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın 4 yıl ömrü kalır...”
*
Ben de diyorum ki...
Bir ülkede arı haritaları da böyle iddianamelerle insanları hayat boyu hapse mahkûm etmenin gerekçeleri haline getirilirse... Acaba o ülkede adaletin kaç yıllık ömrü kalır.
VERGİ BORCUNUZ VARSA KÖPEĞİNİZ HACZEDİLİR Mİ
BERLİN bugünlerde acayip bir olayı konuşuyor. Bir anne, felç geçirmiş bir baba ve üç çocuktan oluşan bir aile, köpek vergisini ödeyememiş. Eve gelen haciz memuru da ailenin Pug cinsi köpeğini haczetmiş.
Vergi dairesi köpeği eBay özerinden satışa çıkarmış ve 750 Euro’ya satarak parasını tahsil etmiş. Tabii şimdi olayın etik tarafı tartışılıyor. Vergi cezası için ev hayvanı sahibinden koparılıp satılır mı? Olayın ortaya çıkmasının hikâyesi de ilginç.
Köpeği eBay üzerinden satın alan polis memuru bir süre sonra hayvanın hasta olduğunu görmüş ve veterinere ödediği tedavi parasını vergi dairesinden istemiş. Gelişmiş ülkelerin böyle sorunları var işte...
BİR TÜRK ROCK’ÇISININ 312 PARSEL NO’LU MEZARI
DIGITURK, ilk Türk rock müzik belgeseli olan “Blue”yu gösterime soktu. Sertan Ünver’in yönettiği, yapımcılığını Suzan Güverte’nin yaptığı 2017 yapımı harika bir belgesel.
Çıktığında seyredememiştim, önceki akşam nefesimi tutarak izledim.
*
1991’de kurulan ve Türk rock’çılarının gözünde efsane sayılan Blue Blues Band’in genç yaşta ölen gitarcısı Yavuz Çetin ile davulcusu Kerim Çaplı’yı anlatıyor.
İkisi de olağanüstü müzisyenler.
*
Kerim Çaplı’nın, Amerika’da yaşadığı ilk yıllarında Jimi Hendrix’le tanıştığını, Monkees konserlerinde bir alt grup ile turnelere çıktığını öğrendim.
Yavuz Çetin 2001 yılında köprüden atlayarak intihar etti. Kerim Çaplı 2004’de beyninde oluşan ödemden dolayı öldü.
Filmden öğrendim. Yavuz Çetin, Beykoz’daki Yenimahalle Mezarlığı’nın 312 numaralı parseline gömülmüş.
Mezar taşının üzerine “Her Şey Biter” şarkısından şu dizeler yazılmış:
“Bir gün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasıl başladıysa öyle biter.”
*
312 parsel numaralı mezarın 15 metre ötesinde ise bir başka mezar var.
O da Kerim Çaplı’nın.
Ancak onun mezarı hâlâ yeni bir mezar gibi sadece toprakla örtülü.
Bir mezar taşı yok. Adını taşıyan bir plaka bile yok.
Bu belgesel 2017’de yapıldı.
Demek ki 13 yıl boyunca o mezar yapılmamış.
*
Bu çocuklar Türkiye’nin Jim Morrison’ları... Jimi Hendrix’leri...
Demek ki Türk rock’ı henüz kendi romantizmini ve geleneğini yaratamamış... Umarım bu film onu yaratır.
GÜNÜN ŞARKISI: BAHARA ÇOK HIZLI GİRMEK İSTİYORSANIZ
İŞTE yeni bir şarkı:
- Gesaffelstein& Pharrell Williams: “Blast Off”.
Acayip bir ritim... İnsanı yerine oturtmayan, daha ilk dinleyişte kafanıza takılan bir şarkı.
Eminim bu ilkbahar, yaz kulüplerde epey dinleriz.
Ama yüksek volümle dinleyin...
Arabadaysanız, gözünüz yolda olsun. Bir de dikkat...
Geçen aydan itibaren trafik ışığı olmayan yaya geçitlerinde geçiş önceliği yayaların...
BİR GAY FİLMİNDE NOEL BU KADAR MI GÜZEL ANLATILIR
ÖNCEKİ gece Netflix’te “Pose” dizisini izlemeye başladım. Gay’lerin, travestilerin, drag queen’lerin dünyasını anlatan harika bir dizi.
Senaryo mükemmel, oyuncular, kast olağanüstü...
Dizinin özellikle Noel zamanını anlatan bölümünde bol bol ağladım.
Bir kere daha anladım ki, samimi bir insan duygusu güzel anlatılınca film de güzel oluyor.
Ve Netflix, giderek vasatlaşan, hoyratlaşan ve güdükleşen bu popülizm çağında, insanlara harika vahalar açmaya devam ediyor.
Paylaş