31 Mart seçimi, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçişinden sonra yaptığı ilk seçimdi...
Yani yeni sistemin nasıl çalışacağına dair bütün millete ve dünyaya ilk izlenimi verecek siyasi işaret...
*
Böyle olunca da aklıma şu soru takıldı. İstanbul sonuçlarını bu kadar zorlamak, AK Parti’nin kendi bazı üyelerinin bile tepkisini çekecek mecralara taşımak, yeni sistemin oturma süreci için yararlı bir strateji midir?
*
Bir de şunu hatırladım.
2017 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş referandumunda da İstanbul “Hayır” demişti. Evet oyları yüzde 48.65’de kalmıştı.
Ankara da
Olayın başlangıcı 3 yıl öncesine gidiyor.
1 Mart 2016 günü, bir astronot uzay misyonundan geri döndü.
Adı Scott Kelly’ydi ve 340 gündür uzayda yörüngeye oturtulmuş bir uzay aracında kalmıştı.
*
Bu 340 gün boyunca özellikle vücudu ile ilgili çeşitli deneyler yapmıştı.
Sürekli olarak kendi aldığı kanının tahlillerini yapmış, vücudundaki bakterilerin, hücrelerin değişimi ile ilgili çeşitli örnekler toplayıp geri dönmüştü.
Dönüşünden sonra birçok ekip, ondan gelen bilgileri incelemeye başlamıştı.
Ancak bir süre sonra
Biraz sonra tam karşımızda Fuji Dağı’nı görüyoruz.
Bir saat sonra Tokyo’da bir zamanlar seçkinlerin yaşadığı Tama kasabasındayız.
Devasa binaları bitmiş, yerini tek katlı, iki katlı evler almış.
Ve beş dakika sonra yıllardır gitmek istediğim yerdeyiz...
Tama Mezarlığı...
*
Burası hayatım boyunca beni en çok etkileyen yazarlardan biri olan Yukio Mişima’nın mezarının bulunduğu yer...
Mezarlığın etrafında duvar yok...
Sakura mevsimiydi... Yani kiraz çiçekleri açmıştı.
Yolun iki yanı kiraz ağaçlarıyla kaplıydı.
Hafif bir rüzgârda o ağaçların altında yürüdüm.
*
T.S. Eliot, “Nisan ayların en zalimidir” diyordu...
Zalimdir çünkü bazı insan vardır ki... Ona nisan ayında doğmak yakışır... Bazısı da vardır, ille ölecekse, ki ölecektir, ona nisan ayında ölmek daha yakışır.
Sabah Tokyo uçağından kafamda sakura fotoğraflarıyla inmiştim ki o haber geldi...
İnsanoğlu, yıllardır konuşulan ve “karadelik” denilen “şey”in fotoğrafını çekti.
Siz buna “Öteki dünyanın kapısı” da diyebilirsiniz.
*
Ancak bu haber sadece Washington’da değil, dünyanın 6 yerinde daha aynı anda açıklandı.
Çünkü bir yıldızın karadelik içinde yutulma anını görüntülemek için dünyanın 6 ayrı yerine konan devasa teleskoplar aynı anda aynı yere odaklanarak, bir anlamda dünyadan bile büyük bir teleskop yarattılar.
Buna “Olay ufku teleskopu” adını verdiler.
Son veri de 2017 yılında Güney Kutbu’ndaki teleskoptan geldi ve bu veriler birleştirilerek, bir karadeliğin muhteşem fotoğrafı çekildi.
Türkiye versiyonu da yapılmış bir televizyon dizisiydi.
Dizideki kadın karakterlerden biri Lynette Scavo’ydu...
*
Scavo, dizide önceleri işini iyi yapan bir kariyer kadınıydı.
Sonradan kariyerini bırakıp iyi bir ev kadını ve anne olmaya karar vermişti.
Zaman zaman pişmanlık duysa da çocuklarını sevmektedir ve onlar için büyük fedakârlıklar yapmaktadır.
Dizide bu karakteri
John Lennon’ın öldürülüşünden 3 gün sonraydı...
Tunus Havalimanı’ndan uçağa binip Yeşilköy Havalimanı’na inmiştim.
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 3 ay geçmişti.
Tunus Havalimanı bana Paris Orly Havalimanı’nın küçük bir versiyonu gibi görünmüştü.
Sonra Yeşilköy’e gelmiş ve uçağın merdivenlerinden inmiştim.
Gördüğüm manzara şuydu:
Loş ve uzun bir koğuş... Bir cezaevi koğuşu gibi...
Ben de bunu İstanbul’da önde giden Ekrem İmamoğlu’na telefon açıp sorabilirdim.
Ama açık bir yazıyla sorayım, belki o da açık bir cevap verir diye düşündüm.
*
Soru şu:
“Sayın İmamoğlu, mazbatanızı aldıktan sonra...
Mesela Yavuz Bingöl bir konser için belediyeye ait bir mekânı istese verecek misiniz?”
Bu arada Yavuz Bingöl bir ameliyat geçirdi, ona geçmiş olsun diyorum.
Onun adını verdiysem, çok sembol bir isim olduğu için...