Paylaş
John Lennon’ın öldürülüşünden 3 gün sonraydı...
Tunus Havalimanı’ndan uçağa binip Yeşilköy Havalimanı’na inmiştim.
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 3 ay geçmişti.
Tunus Havalimanı bana Paris Orly Havalimanı’nın küçük bir versiyonu gibi görünmüştü.
Sonra Yeşilköy’e gelmiş ve uçağın merdivenlerinden inmiştim.
Gördüğüm manzara şuydu:
Loş ve uzun bir koğuş... Bir cezaevi koğuşu gibi...
Tepeden sarkan sarı lambalar...
Etrafta elinde makineli tüfeklerini gelen yolcuya çevirmiş askerler...
*
O an içimden şunu demiştim:
“Allahım... Tunus bizi ezip geçmiş...”
Kapkara bir askeri diktatörlük bana, genç öğretim üyesine, “Cehenneme hoş geldin” diyordu...
Bülent Ecevit 21 Şubat 1981 günü “Arayış” dergisini çıkarmaya başladığında, gönüllü olarak orada çalışma kararı almamda, 11 Aralık gecesi o havalimanında gördüğüm manzara da etkili olmuştu.
*
Oysa o havalimanı, gümüş ekranın tonton patronu Hulusi Kentmen karakterlerinin, şımarık kızlarını Avrupa’ya uğurladığı harika Yeşilçam filmlerinin kareleriyle hayatımıza girmişti.
Dakota uçaklarının kapısında poz veren güzel ve modern hosteslerin platosuydu sanki...
İşte o yüzden rahmetli Özal, Atatürk Havalimanı’nı inşa ettirdiği zaman müthiş gurur duymuştum.
*
Geçen hafta tarihe karışan Atatürk Havalimanı, Türkiye’nin kapısındaki 12 Eylül fotoğrafını yırtıp atan yeni fotoğrafıydı...
Büyük reformcu Özal yıllarının mücevheri, onun “çağ atlama” sloganının vücut bulduğu yerdi.
Yap-işlet-devret modelinin ilk başarı hikâyesiydi.
*
Türkiye o havalimanında bir başka büyük başarı hikâye daha yazdı...
Bir yönetim başeseri yarattı...
*
TAV ve onun başındaki Sani Şener havalimanı işletmeciliğine yıllar önce başlamış Londra, New York, Paris, Amsterdam, Atlanta havalimanlarını sollayan, İstanbul’u dünyanın en başarılı hub’larından biri haline getiren bir yönetim modeli ve performansı gerçekleştirdiler.
*
İşte bu nedenle her Türk o havalimanı ile gurur duydu.
BU AKŞAM ORADA HARİKA BİR SON YEMEK VAR, BU DA KATILANLARA BENİM MESAJIM
Bu akşam Atatürk Havalimanı’nın boş terminalinde bir son yemek düzenleniyor.
TAV CEO’su Sani Şener gazeteci dostlarına bir yemek veriyor.
Yemeğe ben de davetliydim.
Ancak Kültür Bakanı Mehmet Ersoy’la birlikte Tokyo’da Fazıl Say’ın konserinde olacağım için katılamayacağım.
Ama kalbim orada bu büyük Türk başarısına imza atan Sani Şener ve arkadaşlarıyla birlikte.
*
Sana ve ekibine çok teşekkür ediyoruz sevgili Sani...
Bunca yıl milyonlarca insana harika bir hizmet verdiniz orada.
Türkiye’nin çıtasını iki-üç değil, üç-beş yukarı çektiniz.
Havalimanına ismini veren Atatürk’ü aslanlar gibi temsil eden bir başarı hikâyesi yazdınız.
TAV markasını dünyanın her yerinde tepelere çıkardınız.
Yaşayın, var olun...
Siz yapmaya devam edin...
Bizler de sizin bu başarılarınızı alkışlamaya devam edelim.
Lütfen bu mesajımı akşam oradaki arkadaşlara da okuyun.
Eminim onlar da alkışlayacaktır sizi...
BİR EGE KASABASINDAN ÇOK İLGİNÇ RAKAMLAR
AKHİSAR, Kırcaali’de doğan rahmetli annem ve babamın Türkiye’deki ilk memleketiydi.
Dedem, anneannem, kaybettiğim teyzelerim orada gömülüdür.
Kavalık’ta, Reşat Bey Mahallesi’nde, top sahalarında göçmen çocuklarının ağzından “Mayka da piçka” küfürleri dahil çok hatıram vardır.
*
İlçemizi 3 dönemdir AK Partili başkanlar yönetti.
Bu defa ‘millet ittifakı’nın CHP’li adayı Besim Dutlulu hem de yüzde 55 oyla aldı.
AK Parti adayı yüzde 42’de kaldı.
Bundan önceki seçimde AK Parti adayının aldığı oy yüzde 36’ydı.
MHP’li aday da yüzde 27 oy almıştı.
CHP’li adayın oyu ise yüzde 33.7’ydi.
Yani ‘cumhur ittifakı’nı oluşturan iki partinin oy toplamı yüzde 63’tü...
Yani belediyeden belediyeye ‘cumhur ittifakı’ 21 puan gerilemiş.
24 Haziran genel seçiminde ise ‘cumhur ittifakı’nı oluşturan iki partinin toplam oyu 49.4’müş.
‘Millet ittifakı’nı oluşturan iki partinin oyu ise yüzde 47’ymiş...
Demek ki genel seçimden bu yana da ‘cumhur ittifakı’ 7 puan kaybetmiş.
Yeni başkan ise oyunu 7 puan arttırmış.
ATA DEMİRER GİBİ SEMPATİK BİR CHP’Lİ AKHİSAR’I NASIL KAZANDI
Bu seçime damga vuran slogan AK Parti İzmir adayı Nihat Zeybekci’nindi...
Lafı da şuydu:
“Ben İzmir’i Ak Partilileştirmeyeceğim, AK Partiyi İzmirlileştireceğim...”
Bence başardı da...
Seçimin ertesi gün onu aradığımda bana şu söyledi: “Sizce Ankara’yı kim kazandı? İstanbul’da kim önde? Birinde Ankaralı CHP, ötekinde İstanbullu CHP...”
Çok doğru söylüyordu. İki aday da CHP’nin eski statükocu damarından çok farklı adaylardı.
CHP Akhisar’ı da böyle bir adayla aldı.
Yeni başkan Besim Dutlulu eczacı bir anne-babanın eczacı oğlu.
Ailesi aynı benim ve birçok Akhisarlı ailenin olduğu gibi bir yanıyla Kırcaali, öteki yanıyla Yunanistan’ın Gümülcine’sinden.
Babası daha önce Doğru Yol Partisi’nden belediye başkanı seçilmiş.
Dutlulu 1979 doğumlu. Yani 40 yaşında.
CHP’ye 2014 yılında katılmış. Yani siyasette yeni.
Anlayacağınız klasik bir CHP adayı değil... Ege’nin Demokrat Parti damarından geliyor. Onun için de “Akhisarlı CHP” diyebilirsiniz...
AK Parti henüz farkında değil ama yeni CHP’nin en büyük özelliği işte bu...
Bir zamanlar Özal’ın “Dört eğilim” dediği ortadirek Türkiye’ye açılan ve kucaklayan, klasik merkezi Jakoben yapıdan çıkıp yerelleşmiş yepyeni bir parti bu...
Küllerinden doğdu da diyebilirsiniz.
ŞİMDİ ANLADINIZ MI ADAYLIK SÜRECİ NİYE O KADAR ZORMUŞ
Seçim öncesinde şöyle yazmıştım:
“CHP’ye vur gitsin...
Nasılsa, ne iktidar trolünden dayak yeme riskin var...
Ne de şu an bütün enerjisini Maduro’yu kurtarmak için harcayan sol trolünden...
*
Ama bir dakika...
‘CHP’de adaylık süreci neden bu kadar karıştı’ sorusunu sorduktan sonra,
şöyle bir soluk alıp meseleye bir de şöyle baksan...
Acaba birçok yerde ‘millet ittifakı’nın kazanacağı duygusu önceki seçim öncesinden daha fazla da...
İşte ondan dolayı bu kadar büyük çekişme yaşanıyor olmasın...”
*
Anladınız mı şimdi niye o kadar zor ve çekişmeli geçmiş o adaylık süreci...
Ve Kemal Kılıçdaroğlu nasıl yepyeni bir vizyonla ve anlayışla hem CHP’yi halklaştırmış...
Hem de neredeyse bütün büyük şehirleri kazanmış...
Hem de Anadolu’ya ve Karadeniz’ girmiş...
*
Hepiniz bir özür borçlusunuz o sakin insana...
DÜZELTME
Dünkü yazımda Japon çiçeklerini anlatırken ünlü piyanist Lang Lang’ı da Japon olarak yazmışım. Tabii ki Çin’de doğmuş bir sanatçı. Özür dileyerek düzeltiyorum...
Paylaş