Bomboş...
Yok yok ıssız bir koridorun ucunda oturuyorum.
Bir zamanlar Amerika’ya gidecek uçakların bulunduğu 202 numaralı köprülere giden, otoyolu andıran o koridor şimdi bomboş...
*
Bir ucuna oturup sanki normalmiş gibi yapmaya çalışıyorum...
Elimdeki telefonun ekranıyla oynuyorum...
Uçak bekler gibi...
“Sizleri 29 Nisan günü açılacak yeni YouTube kanalımızın tanıtımına davet ediyoruz...”
*
Buraya kadar normal... Ama tanıtımı yapılan YouTube kanalının kompozisyonu çok mu çok ilginç.
Dünyanın en büyük yayın kuruluşlarından İngiltere’nin BBC’si, Almanya’nın Deutsche Welle’si, Fransa’nın F24’ü ve Amerika’nın VOA’sı, yani Amerika’nın Sesi kuruluşu...
Bu 4 kuruluş bir araya gelmiş ve Türkiye’ye yönelik Türkçe bir YouTube haber kanalı açıyor...
Üstelik açılışa bu 4 kuruluşun en üst düzey yetkilileri katılıyor.
*
Bana çok ilginç göründü...
O adamların birliğimize, beraberliğimize, vatanımıza kasteden saldırı ile yaratmak istedikleri kargaşa...
İşte o karanlık adamların girişimi püskürtüldü dedim ya...
Haklıymışım...
*
Dün Genç İmam Hatipliler Derneği’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettiği haberini okuduğum an, içimden bu cümle fışkırdı.
Ey karanlık adam...
Bizi bölmek istiyordun birleştirdin.
Karıştırmak istiyordun, sakinleştirdin.
İnsanların cayır cayır yakıldığı, evlerinin kapılarına çarpıların konulduğu, hepimizi milletçe kahreden, utandıran olaylar tekrar canlandı kafamda...
*
Ama görüyorum ki bu defa ters tepti...
Kılıçdaroğlu’na saldıran o melun suratlı adamın provokasyonu, üç-beş fanatik dışında kabul görmedi.
Oradan, tarihimizin hepimizin unutmak istediği felaketlerden birini daha imal etmek isteyen karanlık adamlar püskürtüldü.
O meymenetsiz surat aradığını bulamadı, istediğini yapamadı.
*
Ülkemizin aklı başında insanları, ama falan demeden tepkilerini dile getirdiler.
Önce ilginç bir bilgi ile başlayayım.
Epeydir merak ettiğim bir sorunun cevabını, Makas dergisinde Şeref Oğuz’un “Sana kullanılmış bir gök getirsem” başlıklı yazıda okudum.
*
Cevabını merak ettiğim soru şuydu:
“Türkiye’de günde kaç kahve falı açılır?”
Yazıdaki o bölümü aynen aktarıyorum:
“Mültecisi, turistiyle 90 milyonluk Türkiye’de günde 2 milyon kahve falı boşuna açılıyor...”
*
“Hukuk insanlığın nefesidir.”
“Azınlık kelimesinin Türkiye gündeminden çıkmasını istiyorum.”
*
“Gönül kazanmak her şeydir. Bir gönül kazanmak için çok çaba sarf edersiniz ama bir kelime ile binlerin gönlünü kırarsınız.”
*
“Bana samimiyet lazım, bırakın ideolojiyi.”
*
Cebinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ona verdiği kimlik kartını taşıyor.
TC kimlik numarası 1994 rakamları ile başlıyor.
Basit bir tesadüf ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı seçildiği yıl.
*
Bayanlar baylar...
31 Mart günü yapılan seçimde, gizli oy açık tasnifle, İstanbul Belediyesi başkanlık koltuğuna oturan insan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.
Kendisi o koltuğa geçerli oyların yüzde 48 küsurunu alarak seçilmiştir.
Yani Cumhurbaşkanı
Bunun 500 milyon Euro’sunu ülkenin 3 zengini veriyor.
Üçünün ortak noktası, dünyanın en ünlü lüks markalarının sahibi olması.
DİOR’UN SAHİBİ KAÇ PARA VERDİ
- Bernard Arnault: LVMH Louis Vuitton, Moet-Hennessy markalarının baş harflerinden oluşan grup.
Altında şu markalar var: Dior, Celine, Marc Jacobs, Fendi, Kenzo, Givenchy, Bulgari, Guerlain, Chaumet.
Ayrıca, Chateau d’Yquem’in de aralarında bulunduğu 70 çok ünlü şarap markası, Glenmorangie viskisi.
Sephora güzellik ve bakım ürünü dağıtım şirketi...