Paylaş
Olayın başlangıcı 3 yıl öncesine gidiyor.
1 Mart 2016 günü, bir astronot uzay misyonundan geri döndü.
Adı Scott Kelly’ydi ve 340 gündür uzayda yörüngeye oturtulmuş bir uzay aracında kalmıştı.
*
Bu 340 gün boyunca özellikle vücudu ile ilgili çeşitli deneyler yapmıştı.
Sürekli olarak kendi aldığı kanının tahlillerini yapmış, vücudundaki bakterilerin, hücrelerin değişimi ile ilgili çeşitli örnekler toplayıp geri dönmüştü.
Dönüşünden sonra birçok ekip, ondan gelen bilgileri incelemeye başlamıştı.
Ancak bir süre sonra Scott Kelly kendilerine başvurup öyle bir teklif yaptı ki, bu araştırma birden bambaşka bir alana yayıldı.
*
Kelly NASA yetkililerine şunu söylemişti:
“Benim bir tek yumurta ikizim var ve sizin onun üzerinizde de araştırma yapmanızı kabul ediyor...”
Böylece uzayda geçen 340 gün boyunca ikisinin metabolizmasında meydana gelen değişimi karşılaştırmalı olarak daha sağlıklı inceleme fırsatı doğmuştu.
NASA o an bunu incelemek için 10 ayrı ekip oluşturdu.
Ve o ekiplerin ilk bulguları dünkü New York Times gazetesinde yayınlandı.
Bakın o ekipler hepimizi ilgilendiren neler buldular.
2- ÖNCE KÖTÜ HABER... ALLAHIM ADAM UZAYDAN BİR ‘YARATIK’ MI GETİRDİ
- BİR: Uzaydaki bir orbitte bir yıl yaşayan insanın DNA’larında bazı mutasyonlar oluyordu. Yani Evrim Teorisi’ni doğrulayacak bazı gelişmeler yaşanıyordu.
*
- İKİ: İnsanın bağışıklık sisteminde daha mücadeleci bir durum oluşuyordu.
*
- ÜÇ: İnsanın “mikrobiyom”unda yeni bazı mikrop ve bakteriler oluşuyordu.
*
Yine de bunlar, “Alien” (Yaratık) filminde seyrettiğimiz gibi tehlikeli şeyler değil.
Ancak ikiz kardeş incelemesi başlayınca, araştırmacıları hayretler içinde bırakan bir yeni değişiklik daha ortaya çıktı.
3- İYİ HABER... İKİZİ 340 GÜNDE 1 YAŞ BÜYÜDÜ AMA UZAYDAKİ NE KADAR YAŞLANDI
SON yıllardaki en büyük buluşlardan biri, canlıların DNA’larının ucundaki “telomer” denilen koruyucu kılıflardı.
Bunlar ayakkabı bağcıklarının ucundaki dağılmayı önleyen kılıflara benziyordu.
Yaşlanma dediğimiz şey DNA’ların ucundaki bu telomerlerin kısalmasıyla gerçekleşiyordu.
Uzayda 340 gün kalıp yeryüzüne dönen Scott Kelly’nin telomer testi yapıldığında şu gerçek ortaya çıktı.
O 340 gün boyunca yeryüzünde kalan ikiz kardeşinin telomerleri kısaldığı halde, uzaya giden kardeşinki tam aksine uzamıştı.
Yani adam resmen gençleşmişti...
Peki ne kadar gençleşmişti?
Araştırmacılara göre yeryüzündeki kardeş 1 yıl yaşlanırken, uzaydaki kardeşi aynı süre içinde sadece 6 ay yaşlanmıştı.
Bu da Christopher Nolan’ın “Interstellar” filminde anlattığına benzer bir şeydi.
Peki uzay ebedi hayatın sırrı mı:
Hayır, şimdilik kötü bir haberim daha var.
Scott Kelly’nin uzayan telomeri, yeryüzüne dönüşünden 48 saat sonra tekrar kısalmış ve kardeşininkinin normal haline gelmişti.
Bu durumda hayatın uzaması ne olacak?
Sonsuza kadar uzayda kalırsanız, belki...
21’İNCİ YÜZYILIN ÇÖZDÜĞÜ İLK BÜYÜK SORUN NE OLDU
BİR gün, hayatımın sonuna doğru, belki de bugünlerde, biri çıkıp bana “Ey arkadaş, bunca yıl yaşadın, şu fani hayatında insanlara yararlı ne iş yaptın” diye sorsa...
Cevabım şu olurdu: “Kırk yaş kadınına özgüvenini verecek bir kitap yazdım...”
Adı da “Kırk7” idi...
Pazar günü Kelebek’te Barbaros Tapan’ın Milla Jovovich’le yaptığı mülakatı okuyunca, bu inancım daha da pekişti.
Jovovich diyor ki: “Kırk üç yaşındayım ve 30’lu yaşlarıma göre daha iyi görünüyorum, daha mutluyum...”
Evet arkadaşlar, 21’inci yüzyılın ilk büyük başarısı bu oldu.
Kadının 40 yaş sorununu çözmek...
Ve şimdi ben “50 yaş kadınına aynı özgüveni verecek kitabı yazmaya başladım...”
TUBA’NIN SÖYLEDİĞİ ŞEY ‘ARKADAŞK’ OLABİLİR Mİ
LE Figaro gazetesi pazar günü ilginç bir yazı yayınladı.Yazı şu soru ile başlıyor: “Günümüzde bazı durumları ve duyguları anlatmak için yeni kelimeler icat edilebilir mi?”
Buna örnek olarak da Fransızca “amour” (aşk) kelimesi ile “L’Amitie” (arkadaşlık) arasındaki durumu anlatmak üzere yeni bir kelime icat etmişler.
“L’Amourite”... Okurken, Tuba Ünsal’ın geçen hafta birlikte görüntülendiği erkek için gazetecilere söylediği şu sözler aklıma geldi
“Şimdilik arkadaşız, ama arkadaşlığımızın nereye evrileceğini bilmiyorum...”
Demek ki onlar için de “Arkadaşlık’tan epey ileri, aşk’tan biraz geri” durumu anlatmak için Türkçe bir kelime icat etmek gerekecek. “Arkadaşk” olabilir mi...
KHALEESİ’NİN EKSİK YAPTIĞINI DAVUTOĞLU TAM YAPSAYDI
YENİ sezonu geçen pazartesi gecesi Türkiye’de de yayına sokulan “Game of Thrones” dizisinde Khaleesi olarak tanıdığımız Emilia Clarke Hürriyet Pazar’dan Çınar Oskay’a konuşmuş.
*
Bu diziye başlarken, “Game of Thrones” kitabını, altını çize çize 6 kere okumuş. Bir de “Arabistanlı Lawrence” filmini seyretmiş.
Diyor ki...
“Bütün mesele güç ve iktidar. Gerçek bir güç sahibi olmak ve evrensel olarak doğru kabul edileni yapabilmek...”
*
Doğru söylüyor.
Güç çoğu kez kirletir ve bozar...
*
Emilia Clarke’la ben konuşsaydım, ona “Keşke bir de Lawrence’ın filmde anlatılan o savaştan 8 yıl sonra yazdığı kitabı da okusaydınız” derdim.
“Bilgeliğin Yedi Sütunu” diye Türkçeye çevrilen kitapta Lawrence on binlerce Türk’ün hayatına mal olan o pis savaş için şunu söylüyor: “Bütün Arap vilayetlerinin tamamı, bir tek İngiliz askerinin canına değmezdi...”
*
Sadece Khaleesi değil, Türkiye’nin Ortadoğu politikasını belirleyenlerin de bu kitabı okumasını çok isterdim.
Çünkü iyi okusalardı bugün belki ülkemizde 4 milyon Suriyeli sorunu olmazdı.
Paylaş