Paylaş
Çok etkileyiciydi...
The Washington Post gazetesi gidip bu kızlarla konuşmuş.
Dün yazıyı ben de okudum...
Orada Sedat Ergin’in yazısında yer almayan çok önemli bir unsur vardı...
Kaçmayıp ülkesinde kalan kızların fotoğrafları...
Neden mi önemli bu fotoğraflar...
Çünkü, Taliban denen canilere açık hedef olacaklarını bile bile, kendi isimleri ile konuşmuş, yüzleri açık fotoğraf çektirmişler.
*
İşte o nedenle sizleri bu kızlarla tanıştıracağım ve sonunda da bir soru soracağım.
‘SENİ ÖLDÜRECEKLER, NİYE OKUMAYA DEVAM EDİYORSUN?’ DİYE SORANLARA
BELQEES Niazi... 17 yaşında...
Birçok insan ona, “Seni öldürecekler, niye okumaya devam ediyorsun?” diye soruyormuş.
O ise hep aynı şeyi söylüyor.
“Mimar olacağım... Binalar tasarlayacağım...”
Belki de Taliban’ın yıkacağı binalar...
DIŞARI GİTMEK ÇÖZÜM DEĞİL, BURADA KALIP SAVAŞACAĞIZ
SAFİA Hussein... 18 yaşında...
Ekonomist olmak istiyor.
Diyor ki:
“Çocukluğumdan beri bu ülkede yaşamayı düşündüm. Dışarıya gitmek çözüm değil. Burada kalıp bu yolsuzluklarla mücadele edip, yeni bir vatan kurmalıyız...”
Son cümlesi şu:
“Kadına ne kadar baskı ve zulüm uygularsan, onun mücadele azmini o kadar arttırırsın...”
BURADA KALIRIZ VE ASLA VAZGEÇMEYİZ
BEHİSHTA Amini: 18 yaşında... İngilizce tercüman olmak istiyor...
O da diyor ki:
“Taliban buraları da alırsa eğitimime devam edebilir miyim bilmiyorum...
Ama şunu iyi biliyorum:
Erkekler silahlarıyla savaşır, biz kadınlar fikirlerimizle, düşüncelerimizle...”
Kaçmayıp ülkesinde kalan genç kız sözünü şöyle tamamlıyor:
“Ve asla vazgeçmeyiz...”
TALİBAN ONLARA İKİSİNDEN BİRİNİ SEÇ DİYECEK: ‘YA BURKA... YA ÖLÜM’
BUYURUN size farklı bir Afganistan gerçeği... Bir yanda dalgalar halinde Türk sınırına dayanan, eli silah tutacak yaştaki Afgan erkekleri...
Öte yanda bu kızlar...
Ülkesini terk etmeyip direnen bu genç kızlar...
Kalıyorlar ama Taliban denen vahşiler oraya geldiğinde kendilerine şu ikisinden başka bir hak tanınmayacağını da çok iyi biliyorlar:
Ya burka... Ya ölüm...
2020’DE DÜNYADA EN ÇOK İNDİRİLEN ALTINCI OYUNU ONLAR YARATTI
RUBY Games’in rakamlarına bakınca dünya klasmanı için küçük sayılabilir.
2021 yılının ilk 6 ayında 7.8 milyon dolar gelir elde etmiş. Ama EBITDA marjı yüzde 45. Oldukça büyük yani...
Asıl büyüklüğü ise yaratıcılığı ve son yıllardaki atılımı...
Ruby Games’in elinde oldukça geniş bir oyun portfolyosu var.
Başarılarını alt alta yazarsak:
Ürettiği oyunlar 600 milyon kere indirilmiş.
Sadece 2018 yılında 13 oyun çıkarmış. Bunların 8’i ABD gibi dev bir pazarda ilk 10’a girmiş, 3 oyunu 1 numaraya kadar çıkmış.
En başarılı oyunlarından biri olan “Hunter Assassin” 2020 yılının dünyada en çok indirilen 6’ncı oyunu olmuş.
Sadece 2020’de 4 yeni oyun çıkarmış. 2022 için 3 yeni oyun planlamış.
Son oyunu “Streamer Life” Amerika Birleşik Devletleri’nde bu temmuz sonunda en çok indirilen oyun olmuş.
Yani ekonomik rakamlara göre küçük bir şirket ama geliştirdiği markalar ve yaratıcılık açısından çok daha büyük.
‘ANGRY BİRDS’Ü YARATAN ŞİRKET NEDEN BİR TÜRK KULUÇKASINI ALIR
ROVIO aslında çok büyük bir şirket değil. 9 Ağustos 2021 günü yayınlanan finansal raporuna göre bu yılın ilk 6 ayındaki geliri 135.9 milyon Euro.
Aynı dönemde operasyonel kârı 16.2 milyon Euro.
Yani dünyadaki büyük oyun şirketleriyle karşılaştırırsanız, orta boy bile sayılmayacak bir şirket.
Elinde Angry Birds gibi çok kuvvetli bir marka var. Ancak yıllardır Angry Birds’ün versiyonları etrafında dolaşıyor.
Bu rakamları şundan dolayı yazıyorum.
Rovio’nun İzmirli Ruby’yi alması, onun portföyüne çok büyük bir katkı getirecek.
Bu katkı sadece internette indirilme sayıları ile ilgili değil.
Asıl Ruby Games’in yeni oyun çıkartma konusundaki yaratıcılığını kendi bünyelerine katıyorlar. Diyeceğim Rovio stratejik açıdan çok yerinde ve isabetli bir karar almış...
Operasyonel kârı 6.2 milyon Euro.
İZMİR KULUÇKA MERKEZİ’NDEN ‘ANGRY BİRDS’ÜN YUVASINA
DÜN sabaha dünyanın önde gelen oyun şirketlerinden “Rovio Entertainment” grubunun bir duyurusuyla başladık.
Grup “Ruby Games” isimli bir oyun şirketinin yüzde 100’ünü satın almak için bir anlaşma yaptığını açıklıyordu.
*
Peki kimdi, neydi bu Rovio Ent. şirketi?
Çok tanıdık biri...
Finlandiya merkezli bir şirket. Dünya onu, ünlü “Angry Birds” oyunu ile tanıdı ve büyük bir servet yaptılar.
*
Ya satın alacakları Rubio Games...
Özellikle son 2 yılda bilgisayar oyunları dalında büyük başarılara imza atmış bir şirketti. Bilgisayar oyunlarının en hızlı büyüyen kesimi olan “Hyber casual market”te çok ileriler.
Yani kolay oynanan, öğrenmek için fazla çaba istemeyen, kısa süreli, cep telefonunda da oynanabilen oyunlar bunlar.
*
Angry Birds’ün yaratıcısı Rovio Ent. tarafından dün sabah yapılan açıklamanın ilk cümlesinde ise, satın aldıkları Ruby Games ile ilgili şöyle bir ayrıntı vardı:
“İzmir’de kurulu bir şirket...”
Tabii ki gözüm hemen ona takıldı ve bu güzel haberin derinlerine daldım.
Kimdi bu İzmir’in teknoloji alanındaki ilk büyük markasını yaratanlar...
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ’NDEN ÇIKMIŞ İZMİRLİ BİR KULUÇKA
RUBY Games’in arkasında Egeli iki Türk genci var...
Biri Mert Can Kurum...
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun.
2018 yılında Ruby Games’i kuruyor.
Şirket, TÜBİTAK’ın desteği ile Ege Üniversitesi tarafından Teknopark bünyesinde yaratılan nüvEGE adlı “Kuluçka Merkezi”nde başlıyor işine...
Daha sonra internetten tanıştığı bilgisayar mühendisi Zeren Tolga Kaçar’la birlikte 10 farklı oyun geliştiriyor....
Ruby Games, İzmir’in teknoloji parkındaki kuluçka merkezinden çıkan ilk küresel şirket oluyor...
İzmir’i bir “Silicon” bölgesi haline getiriyorlar.
Belki bu iki Türk genci için küçük, ama hem İzmir hem Ege hem Türkiye için büyük bir adım...
BU KİTAP SAYESİNDE KENDİNİZE MİCHELİN YILDIZI VEREBİLİRSİNİZ
GÜNLERDİR elimden ve gözümden düşmeyen bir kitap var önümde...
Mehmet Yalçınkaya’nın “Denizden” adlı kitabı bu...
Deniz ürünlerinden yapılan yemekleri anlatan, tarif eden ve gösteren harika bir çalışma...
Deniz ürünü denen şeyi “Balık ızgara”, “Kalamar tava”, “Ahtapot salata” Bermuda üçgeninden kurtarıp özgür bırakan, okyanuslara açan bir kitap.
Tarifleri okuyorum...
Ama ondan çok deniz ürünüyle yapılan yemeklerin olağanüstü sunum estetiğine takılıyorum.
Hande Göksan’ın “Eat Drink Shoot Studio”sundan çıkmış, gusto fotoğrafçılığının çok güzel örnekleri...
*
Bana göre kitabın en önemli özelliği şu:
Michelin yıldızlı şeflerin masasında görebileceğimiz yemekleri bizim de masamıza getirebileceğimizi anlatıyor...
Yalçınkaya kitabın YouTube tanıtımında “Deniz ürünlerinden bu yemekleri yapmak hiç de zor değil” diyor ya, anında karar verdim...
“Michelin yıldızı alana gidemiyorsan, Michelin yıldızı veren ol...”
Yani, elime bu kitabı alıp, kendi kendime Michelin yıldızı vermeyi deneyeceğim...
*
Hele hele Michelin yıldızlı restoranlar, hem pandemi hem fiyat bakımından görüş ve cep menzilimizden çıktıktan sonra...
Mutfakta eğitim şart...
MEHMET YALÇINKAYA: “Denizden: Balığın İade-i İtibarı” Alfa Yayınları, Temmuz 2021
İLK OLARAK ŞU TARİFLERİ PİŞİRMEYİ DENEYECEĞİM
Mesela “Yüzgeç külü kırlangıç yanağı çorbası...”
Mesela “Demre” adı verilen “Mavi Yengeç” yemeğinin olağanüstü sunumu..
Mesela sakızlı sosla yapılan deniz tarağı...
Mesela siyah mürekkepbalığı sosu ile yapılan gnocchi ile sunulan ıstakoz...
Mesela Lagos’la yapılan “Ayas Beyazı”...
Mesela karides pide ve lahmacun...
Mesela kum midyesi ile yapılan “Vongole çorba”...
Mesela Bolu kızılcık tarhanalı levrek...
Mesela köz istiridye...
Mesela beyaz şarapla yapılan iskorpit Mahara...
KOBAY
DÜNYA LİSTELERİNE GİREBİLECEK KALİTEDE BİR ASPOVA ŞARKISI
ŞURASI kesin...
Türkiye’nin hip hop’çıları hızla küresel sanatçılar olmaya koşuyor...
Geçen cuma streaming platformlarına konan Aspova’nın “Kobay” adlı şarkısı ABD dahil dünyanın her yerinde küresel listelere girecek nitelikte bir şarkı.
Yorum, müzik altyapısı, müzisyenlerin kalitesi dört dörtlük...
Asıl adı Muhammed Kılıçaslan. 1995 Ankara doğumlu bir sanatçı.
Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu...
“Susamam” adlı çok konuşulan şarkıyı söyleyen sanatçılardan biri de oydu.
Tabii kulaklık ve yüksek sesle dinlenmeli... Sözler acayip muhalif...
YENİ ŞARKI
JAKUZİ DE HARİKA BİR RİTİMLE DÖNDÜ
HAFTANIN bir başka güzel ve yeni şarkısı da Jakuzi’den “Hiç Işık Yok”...
Çok güzel bir ritim...
İnsanı oturduğu yerde bile dans ettiriyor.
Zengin ve derin bir enstrüman dengesi...
Banko bu haftanın en iyilerinden...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Şebnem Nuraydın
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş