Paylaş
Acaba MİT’te onun gibi kaç kadın eleman görev yapmaktadır...
Bugün size anlatacağım kitapta bu soru da soruluyor. Ama kitabın asıl konusu MİT değil, Dışişleri Bakanlığı...
Önce oradan başlayıp sonra başlıktaki soruya geleceğim.
Biri Özdem Sanberk...
Bugün 83 yaşında...
Türkiye’nin Madrid, Paris, Amman, Bonn, Londra gibi çok önemli merkezlerdeki temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görev yapmış...
Rahmetli Özal’ın dünya politikasında devleştiği yıllarda dış politika danışmanı...
Sonraki yıllarda Türkiye’nin Avrupa Birliği nezdindeki “Büyükelçi Daimi Temsilcisi” olmuş...
Onu Dışişleri Müsteşarlığı görevi izlemiş......
Ve bu ülkeye son resmi hizmeti ise, Gazze’ye yardım filosuna yapılan saldırıyı incelemek üzere kurulan Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu’nda Türkiye’yi temsil etmek olmuş...
*
Öteki Sönmez Köksal...
81 yaşında...
Dışişleri kariyerinde hep uluslararası kuruluşlarda önemli görevler var...
Saddam’ın en kritik yıllarında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği görevini yapmış...
Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilciliği görevini yüklenmiş...
Paris’te büyükelçilik görevi yapmış... Ve sonra 1992 ile 98 yılları arasında MİT yani Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı gibi çok kritik bir göreve getirilmiş... Bir anlamda, MİT’in yeni bir anlayışla modernleştirilmesi ve sivilleştirilmesi sürecini başlatmış...
MİT Müsteşarlığı yapmış eski birçok üst düzey komutanın deyişiyle, attığı modern- leşme adımları “Yeni sivil müsteşarın marifetleri” olarak görülmüş bir yenilikçi.
*
Bir de çok takdir ettiğim bir akademisyen...
Memduh Karakullukçu...
Yanında genç bir araştırmacı...
Gökberk Kızıltan...
Özdem Sanberk ve Sönmez Köksal’la uzun bir tartışma ve söyleşi yapmışlar...
Bunun sonucunda da çok özel bir kitap çıkmış...
Belki bazı okura fazla teorik gelebilecek bir kitap...
Ama bugünün Türkiye’sine derslerle dolu hatıralar, olaylar ve değerlendirmeler var...
Bugün size o kitaptan bazı bölümler aktaracağım.
*
Özdem Sanberk, Sönmez Köksal, Memduh Karakullukçu: “Değerler, Çıkarlar ve Dönüşüm: Nesiller arası bir söyleşi”, Konuk: Filiz Akın, Editör: Gökberk Kızıltan, Doğan Kitap, 2021.
KİTAPTAN
1) KRİTİK BİR MİT SORUSU VE ÇOK KRİTİK CEVABI
MEMDUH KARAKULLUKÇU: Sizce istihbaratın sadece bilgiyi toplamak işi olmadığı, devletin hızlı hareket etmesi gereken durumlarda Silahlı Kuvvetler’in alternatifi olduğu bir döneme mi girildi?
SÖNMEZ KÖKSAL: Türkiye’de bir değişiklikle, eskiden sadece pasif olarak istihbarat tanımı göreviyle yetkili olan Teşkilat’a, şimdi gerektiğinde sağladığı istihbaratı yurtdışında anında operasyona dönüştürme yetkisi de verildi. Bu uygulama dünya çapında yaşanan eğilime de uygun.
KİTAPTAN
2) ÇOK KRİTİK BİR DEMOKRASİ SORUSU VE ÇOK KRİTİK CEVABI
MEMDUH KARAKULLUKÇU: (Uzunca bir soru, ben özetliyorum) Terörün uluslararası boyut alması ve hem içeride hem dışarıda terörle mücadelenin bazı gerekleri nedeniyle, ülkelerin iç hukukunda da etkili olduğu ve bazı demokratik hakların zayıfladığı bir dönem mi başlıyor? Demokrasilerin ve insan haklarının geleceği ne olacak?
SÖNMEZ KÖKSAL: Sorduğun sorunun cevabını önümüzdeki 10-20 yıl içinde dünya siyasetine hangi aktörlerin ve paradigmaların hâkim olacağı verecek. Çin gibi ülkeler, içeride güçlü politikalar uygulayarak ‘dijital otoriter’ veya ‘otoriter kapitalizm’ kavramlarıyla devam ederse bireyi mutlak kontrol altına almayı hedefleyen yaklaşım dünyayı da etkileyebilir. Yani demokrasi, insan hakları gibi kavramlar zayıflayabilir.
KİTAPTAN
3) BU OTORİTER PANDEMİ BİR GÜN SONA ERECEK Mİ
SÖNMEZ KÖKSAL: (Demokrasilerin yaşaması için) Demokratik değerleri savunacak küresel liderlere ve güçlere ihtiyaç var. Bölgesel güçlerin tek başlarına böylesine bir görev üstlenmeleri veya liberal olmayan bir dünyaya tek başlarına direnmeleri oldukça zor görünüyor.
DIŞİŞLERİ PERSONELİ
4) İMTİHANI KAZANAN 20 KİŞİDEN 15’İ KADIN OLUNCA SIKINTI OLDU
GÖKBERK KIZILTAN: Dışişleri’nde kadın büyükelçi sayısının az olduğu söylenir, doğru mu?
ÖZDEM SANBERK: Aslında oldukça fazla. 2010 yılına kadar imtihanı kazanıp Dışişleri’ne girenlerin arasında kadınların sayısı erkeklere göre fazlaydı.
SÖNMEZ KÖKSAL: Hatta bir ara sorun oldu. Yirmi kişi alınacaktı, 15’i kadın olan listeler oluşmuştu. O dengesizlik de ciddi sorun oluşturur diye düşünülüyordu. Çünkü o dönem Suudi Arabistan gibi bazı İslam ülkeleri kadın diplomat kabul etmiyordu.
ÖZDEM SANBERK: Dolayısıyla Bakanlık’ta kadın erkek eşitliği konusunda bir sıkıntı yok.
CARRIE MATHISON
5) MİT’TE KADIN ÇALIŞAN ORANI NEDEN DÜŞÜYOR
GÖKBERK KIZILTAN: Milli İstihbarat Teşkilatı’nda kadınların durumu nedir?
(Soruyu, bu yazıların başlığındaki soruyla ben şöyle tamamlayayım. MİT’te çalışan kaç Carrie Mathison var? Yani “Homeland” dizisinde Claire Danes’in canlandırdığı Amerikan istihbaratı elemanı kadın istihbaratçı gibi.)
SÖNMEZ KÖKSAL: Teşkilatta çalışan kadın konusuna önemle eğildim. Ayrıldığımda izlenen insan kaynakları politikasıyla kadın çalışan oranı yüzde 30 civarına yükselmişti. Beraber çalıştığımız bir kadın memurun daha sonra müsteşar yardımcılığına yükseldiğini açık haberlerden memnuniyetle okudum.
(Kitapta bugünle ilgili bilgi yok. İstihbarat örgütleri böyle konularda ketum. Bulabildiğim tek bilgi, 2011 yılına ait. MİT’e sorulan sorular arasında bu da varmış ve çok ilginç bir bilgi var.
Sönmez Köksal’ın verdiği yüzde 30 rakamı, 1 Ocak 2011 tarihinde yüzde 19.2’ye inmiş. Ondan sadece 7 ay sonra ise 18.9’a gerilemiş.)
KİTAPTAN
6) DIŞİŞLERİ’NDE ADI KONMAMIŞ BİR ANAYASA İHLALİ VAR
GÖKBERK KIZILTAN: Dışişleri’nde dini azınlıkların temsili nasıldır? (Yani gayrimüslim memur var mı?)
SÖNMEZ KÖKSAL: Gayrimüslim yok. Hayır.
MEMDUH KARAKULLUKÇU: Bu Anayasa’ya uygun mu?
ÖZDEM SANBERK: Bu pek adı konulmamış bir ihlal ama kimse açıkça söylemiyor bunu. Fakat pek de uzun olmayan bir zaman içinde bu sorunun aşılabileceğini düşünüyorum.
SÖNMEZ KÖKSAL: Bizim yıllardan beri İstanbullu bir Yahudi arkadaşımız var. Fransa’da nükleer fizik okumuş. Mezun olduktan sonra heyecanla müracaat ettiği Atom Enerjisi Komisyonu’na Yahudi olduğu için alınmadığını hâlâ söyler.
KİTAPTAN
7) SOLCULAR VE KÜRTLER DIŞİŞLERİ’NE GİREBİLİR Mİ
GÖKBERK KIZILTAN: Etnik kökenin Bakanlık’a girişte bir etkisi olduğunu söylemek mümkün mü?
SÖNMEZ KÖKSAL: Etnik kökenin bir etkisi yoktu. Bizim Bakanlık’ta olduğumuz dönemde zaten etnik köken, mezhep, inanç, iman gibi konular söz konusu olmayan hususlardı. Tek kriter, Cumhuriyet değerlerine sahip ol. Bir dönem solcu damgasıyla sorun yaşayan bazı arkadaşlar oldu ancak bu da aşıldı.
KİTAPTAN
8) KARDAK KRİZİ’NDEN SONRA BİR BÜYÜKELÇİ ‘AMAN’ DEDİ
MEMDUH KARAKULLUKÇU: Lider iradesi toplumun yönünü ve değerlerin istikametini değiştirebilir mi?
ÖZDEM SANBERK: Elbette. Mesela Atatürk... 600 yıllık bir imparatorluğun külleri üzerine milletiyle beraber modern bir Cumhuriyet kurdu.
SÖNMEZ KÖKSAL: Liderlerden bahsederken bazen onların da her insan gibi duyguları olduğunu unutuyoruz... Örneğin bazı yorumlara göre, Obama’nın Rusya Federasyonu’nu ‘bölgesel güç’ olarak tanımlayıp aşağılamasının Putin’de yarattığı duygu 2014’te Kırım’ın ilhakına ve Ukrayna ile Suriye’nin müdahalesine zemin hazırladı... Aynı şekilde Kardak sonrası rastladığım Batılı bir büyükelçinin ‘Yunanistan’ın yaşadığı hezimeti aman aşağılamaya dönüştürmeyin’ tavsiyesi hâlâ kulaklarımdadır.
BİR HATIRA
9) İÇERİDE FIRÇALANAN BÜYÜKELÇİNİN KULAĞINA KAPIDA NE FISILDANDI
YIL 1979 veya 80...
Iraklılar sınırda 30 Türkiye vatandaşını öldürmüş.
Dönemin Dışişleri Müsteşarı Özdemir Yiğit, Irak’ın Ankara büyükelçisini makamına çağırıyor.
Orta Doğu Dairesi Başkanı Sönmez Köksal’a “Sen de gel” diyor. Köksal elinde not defteri ile gelince genel sekreter, “Not defterini bırak, not almayacaksın” diyor. İçeride Iraklı büyükelçiye diplomatik dilde söylenebilecek en ağır ifadelerle bir güzel “giydiriyor” ve sonra karşılık vermesini beklemeden kapıyı gösteriyor. Ancak tam kapıda büyükelçinin kulağına şunu fısıldıyor: “Biz meslektaşız, profesyoneliz. Bu kullandığım ifadeleri Bağdat’a iletmeniz için söylüyorum ama biz sizi takdir ediyoruz. Görevinizi çok iyi yapıyorsunuz.”
Zarafetle diplomasi yapmak herhalde böyle bir şey olsa gerek...
ŞAHSİ BİR NOT
10) BUGÜN DIŞİŞLERİ’NİN İNTERNET SİTESİNİ AÇTIĞINIZDA KARŞINIZA NE ÇIKAR
BUGÜN Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı internet sitesini açarsanız, karşınıza dalgalanan bir Türk bayrağı, çok güzel bir Atatürk portresi ve şu cümle çıkar:
“Yurtta sulh, cihanda sulh...”
Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğimizin internet sitesi ise bu şiarın daha da büyük yazılmış bir haliyle açılıyor.
Yani Türk diplomasisinin dünyaya verdiği ilk mesaj hâlâ budur...
Atatürk’le başlayan Türkiye Cumhuriyeti diplomasi tarihinin şiarı budur. Bunun son 75 yılında iki profil vardır.
BİR: Feridun Cemal Erkin, Fatin Rüştü Zorlu, Selim Sarper, Muharrem Nuri Birgi, Numan Menemencioğlu, Münir Ertegün, Coşkun Kırca, Hasan Esat Işık, İlter Türkmen, Oğuz Gökmen gibi “Hariciye” döneminin, her biri prenslikler gibi özerk hareket edebilen “Efsane sefirler” dönemi.
İKİ: Sonra başlayan “Dışişleri” döneminin “Büyük Büyükelçileri...”
Bir Hariciye düğünü: Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın kızı dönemin büyükelçilerinden Fatin Rüştü Zorlu ile evleniyor. Şahit Atatürk
Bunlar arasından şahsen tanıdıklarımın adlarını vereyim:
Özdem Sanberk, Sönmez Köksal, Kamuran Gürün, Cem Duna, Volkan Vural, Gündüz Aktan, Ümit Pamir, Tanşuğ Bleda, İnal Batu, Şükrü Elekdağ, Onur Öymen, Yalım Eralp, Murat Sungar...
“Efsane sefirler” ve “Büyük büyükelçiler” dünyanın son 75 yılında Türk diplomasisini işte Atatürk’ün bu şiarı ile başarılı bir şekilde temsil ettiler.
İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, duvarların yıkılıp, devletlerin dağıldığı fırtınalar, kasırgalar yüzyılında Türkiye’yi bölgesinde bir barış adası olarak yaşatan bir diplomasiyi sürdürdüler.
Ne yazık ki her dönemde bazıları çıkıp bu insanları “Monşer” gibi lakaplarla küçültmeye, alay etmeye çalıştı... Ama geçen her yıl, Türk Hariciyesi’nin bu sağlam nesillerinin önemini daha da açık biçimde ortaya koyuyor.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Şebnem Nuraydın
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş