Erman Toroğlu

Hadi kovsana

13 Ekim 2010
BİR Futbol Federasyonu var, muazzam. O kadar ufak işlerle uğraşıyor ki, bu kadar ufaklarla uğraşanlar büyüklere oynayamazlar. Düşünün, yıllardır milli takımlarda görev yapan iki tane masörü uzaklaştırıyorlar, Altay’ın masörünü alıyorlar. Yahu kardeşim, biz yıllarca Haluk Ulusoy’a sinirlendik. Dedik ki; “Hep Trabzon’a koltuk çıktı” Haluk gitti, Mahmut geldi hiçbir şey değişmedi. Bu sefer de İzmir ihya olmaya başladı, her şeyiyle. Diyeceksiniz ki; “Milli maçla bunun ne alakası var?” Çok alakası var.

“Milli takımda hiyerarşi bitti” dedik, bir türlü anlatamadık. “Milli takımda profesyonellik bitti” dedik, anlatamadık. Başkanın yanında yağcılar var; “sen en büyüksün” diyen. Sistem yürüdü...

Bizimkiler sahte oynadı

Bakınız Azerbaycan’la oynuyoruz, maçtan bahsetmiyorum. Neden? Çünkü, bir takımın aynası onu yöneteni gösterir. Yani bu bir kulüpse, yönetim kuruludur, milli takımsa Futbol Federasyonu’nu gösterir. Dün gece 4-3-3 oynamışız, 6-1-10 oynamışısz, 1-1-8 oynamışız hepsi hikaye. Dünkü maçın özeti, Azerbaycan canı gönülden oynadı. Bizimkiler sahte oynadı. İşin daha da enteresan tarafı, Azerbaycan bu maçı kaybetseydi, Alman teknik direktör Vogts kovulacaktı.Ama bu sonuçtan sonra bizim Hiddink’i kovabilecek misiniz? Kesinlikle hayır. Çünkü Hiddink gelmeden evvel her türlü hava kaçıracak muslukları kapatmış. Rap dersen tazminat, rup dersen tazminat var. Hadi kovsana. Hiddink’e ne veriyorsun? Hiddink’ten ne istedin? Veya Hiddink hangi şartlarla geldi?

Haluk Ulusoy’dan sonra geldiniz, rahmetli Hasan Doğan’ın mirasına kondunuz. Ama Hasan Doğan’ın düşündüklerinin hiçbirini yapmadınız. Hala da yapmıyorsunuz.

Azerbaycan’a karşı üç tane gol pozisyonuna girdik. Adamlar bizden fazla girdiler. Maça baktığın zaman teknik-taktik hepsi hikaye. Neden? Çünkü Futbol Federasyonu’nda otorite denen bir şey kalmadı. Futbolcular ayrı telden, Hiddink ayrı telden yardımcı ayrı telden, Mahmut ve yardakçıları ayrı telden çaldılar. Ve buraya geldik. Hepinize hayırlı olsun, hepinize kutlu olsun. Ama dua edin Almanlya’ya 6-0 yenilmedik, Azerbaycan’dan 3-0 mağlubiyetle dönmedik. Bu çok büyük bir başarıdır. Hiddink 28’incilikten bahsediyor, sıralamadan bahsediyor. Ben kişilikten, ülke şahsiyetinden bahsediyorum. Hiddink Hollandalı’dır beni fazla anlamaz. Ben onu hiç anlayamadım ki...

BEĞENDİM
Futbol Federasyonu’nun Hiddink’e tam teslimiyetini çok beğendim...

BEĞENMEDİM
Futbolcuların milli takım mücadelesini beğenmedim dersem, ‘beğenmedim’e ayıp olur.
Yazının Devamını Oku

Hesap soruyorum

10 Ekim 2010
Bu görüntüler, bir kulüp takımında olsaydı beni fazla ilgilendirmezdi. Ama Milli Takım olunca, beni ilgilendiriyor. Sonuna kadar da hesap sorarım. Futbol Federasyonu kimsenin babasının çiftliği değildir.

Berlin’de bir büyük takım amigosunun eline 100, 150 arası bileti kim nereden ve nasıl verdi ya da ulaştırdı?

Milli Takım futbolculuğu, senatörlük değildir. İyi oynayan, formayı hakeden isimler neden kadroda yok?

Neden Mesutları bulma çabasına girmeyip, Almanların arka bahçesinde onların fidelerini koparmaya çalışıyoruz?

TÜRKİYE’de futbol geriliyor. Bu kelimeyi futbolun geri gitmesi olarak da algılayabilirsiniz, tribün olarak da. Aslında bu Futbol Federasyonu, Hasan Doğan’dan emaneti aldıktan sonra rahmetlinin düşündüklerinin tam tersini uygulamaya başladı.
“Rekabeti ortadan kaldıralım. Hiç kimse aleyhimizde konuşmasın. Öyle bir sistem kuralımki istediklerimizi, istediğimiz yerlere getirelim. Milleti aptal yerine koyalım. Sonra da devam edelim” zihniyetini benimsediler.
Bunu nasıl yapacaklardı? Bir zamanlar Haluk Ulusoy’un yaptığı gibi kongrede oy kullanacakları araklayacaklardı. O işi yaptılar. Amerika’ya götürdüler. Güzel güzel de para harcattılar ve döndüler. Uzun vadeli işi hiç düşünmediler. Eğer düşünselerdi Rusya’nın kovduğu Guus Hiddink’i almazlar, Rusya’nın aldığı bir diğer Hollandalı teknik adam Dick Advocaat’ı alırlardı. Çünkü, o uzun vadeli çalışan bir teknik direktör.
Biletleri kim verdi?

Yazının Devamını Oku

Terim aklandı

9 Ekim 2010
YENİLDİĞİMİZ takım öyle aman aman bir takım değil. İçlerinde bir tek Mesut Özil var. Topu çok değişik yönlere çevirebilen ve oynayabilen bir oyuncu. Yani meşin yuvarlak ona gelince daha bir farklı oluyor. Diğerlerinin hepsi asker. Yüzde yüz oyun disipliniyle oynuyorlar. Fizik güçleri de iyi. Daha da önemlisi sahayı parselliyorlar. Mümkün olduğu kadar da boşa çıkıp arkadaşlarına yardım ediyorlar.

Almanlar bu kadar. Peki bizim takım nasıl? Nasıl olduğunu söylemek için önce federasyona bakacaksınız. Çünkü federasyonlar, milli takımların aynasıdır. Zaten federasyonları yıkan iki şey vardır. Biri milli takım, diğeri hakemler. Bizim takım ne yaptı? Bol bol yan top yaptılar. Arada yakan top oynadılar. Herkes kendine oynamaya kalktı. Hep sahte bir oyun. Yardımlaşma sıfır.

Göstere göstere attılar

Düşünün, Volkan 20. dakikada vakit geçirmek için topa basıyor, rakip santrforu bekliyor. Bu; “Biz buradan beraberlik almaya geldik” demek. Olabilir. Düşünebilirsin ama bunu daha bu dakikada rakibe göstere göstere kopya vermezsin. Adamların en büyük özellikleri duran top, yan top. Kuleleri gönderiyorlar geriye, seken toplardan da gol yapıyorlar. Adamların bir tane kulesinin bir duran topta önünde Ömer, arkasında Servet var. Alman gene kafayı yapıştırıyor, biz golü yiyoruz. Tabi diğerleri de fotoğraf çektiriyorlar, onlar da pozisyonu takip etmiyorlar. En az 6 yan tapton 6 tehlike yarattılar. Dua edelim Alman milli takımı ilk yarıyı 2-0 önde kapatmadı. Yoksa tarihi fark yerdik.

Milli takım seçimi doğru muydu? Kesinlikle yanlış. Sabri’den solbek çıkarıp oynatırsan Türkiye’deki bütün solbeklerin futbolu bırakması lazım. Bunu Sabri’yi kötülemek için söylemiyorum. Onu sağbek oynatırsın ama solbek asla. Çabuk diye oynatırsan dün gece gördük çabuk mu ağır mı?

Yıllar sonra Fatih Terim aklandı. Mesut Özil milli takımı hiç düşünmediğini söyledi. Ama biz maalesef bazen çok şartlıyız. Fatih’i sevmeyenler Mesut Özil yükseğe çıktıkça Fatih’e salladılar. İşin arka tarafını bildiğim için ben de bir açıklama yaptım ama bazı basın mensupları ona bile gıcık aldılar.

Hakem derseniz, adam zorlanmadı bile. Çünkü biz futbol oynamayınca İngiliz fındık, fıstık, leblebi maç yönetti. İnsan üzülüyor. Bu kadar paralar verip teknik direktör götürüyorsunuz, otoriteyi kuramıyorsunuz. Türkiye’deki 70 milyonla dün gece bu stadı dörtte üç dolduran Türk insanına yazık ediyorsunuz. Ben Futbol Fedekasyonu’nun yerinde olsam dün gece Berlin Stadı’na gelip maç izleyip kahrolan seyircilerden kura çekerim 200 tanesini Amerika’ya moral seyahatine götürürüm. ayrıca onlara 2 milyon dolar ekstra para harcama yetkisi harcama kıyağı yaparım. 

BEĞENDİM
Alman Milli Takımı’nın oyun disiplinini ve stadı dolduran Türkleri...

BEĞENMEDİM
Türk Milli Takımı’nın dizilişinden oyununa, mücadelesine kadar her şeyini...
Yazının Devamını Oku

Olaylara Fransız Futbol Federasyonu

7 Ekim 2010
YENİ dönemde Futbol Federasyonu bünyesinde Levent Kızıl’ın olmayacağı söyleniyor. Kendi mi istemiyor, yoksa ekip mi? Bu zaman içinde belli olur. Ama Milli Takım’da bir şeylerin iyi gitmediği kesinlikle belli.

Astana’da otelde yaşanan Arda-Tuncay oda olayı, Kazak polisinin milli takım futbolcularını aramak istemesi ve Hiddink’in araya girmesi, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’in Yeşilköy’de, Kazakistan dönüşü polisle yaşadığı olay. Almanya seyahatinde bir futbolcunun yine bir oda değiştirme olayı ve en sonunda da en önemlisi Arda’nın sakatlığı.
Bir tarafta yabancı Hiddink bir tarafta yabancı Rijkaard. Bir tarafta da olaylara Fransız Türk Futbol Federasyonu. Arda bir aydır kendi takımıyla antrenmanlara çıkmıyor. Hiddink’e göre Milli Takım’da kurtarıcı olacak. Rijkaard ile konuşuyorlar ama yine Arda sakatlanıyor. Belki de onun sakatlığı çok daha uzun sürecek. Acaba Hiddink, Berlin’de yaşanabilecek çok kötü bir neticenin kılıfını mı hazırlıyor. “En büyük silahım Arda yoktu, ben ne yapayım mı?” diyecek?
Artık Türkiye’de bunları yiyecek olanları zannetmiyorum. Zaten Hiddink de söylüyor, “Türk Mili Takım hocalığı benim son durağım.” Futbolcular, Türkiye’ye son duraklarında geliyorlardı. Demek ki bundan sonra antrenörler de Hiddink gibi son duraklarında gelecekler.
Ben, Milli Takım’da da seçimlerin çok sağlıklı yapıldığı fikrinde değilim. Zar zor, ite kaka Bursaspor’un kaptanı Ömer’i kadroya aldılar. O da faydalı oluyor. Ama belki de şu an ligin en etkili adamı Bursaspor’u sırtlayan Volkan Şen kadroda yok. İspanya’da Valencia’da oynayan Mehmet Topal da yok. İkisi de ülkelerinde lider takımların oyuncuları. Bu Hiddink ile Futbol Federasyonu’nun sorunu.
Herşeyin üstü kapatılıyor
Futbol Federasyonu’nun çok konuda iyi gitmediği kesin. Mesela bir Ahmet Güvener olayı oldu ve şu anda olay kapandı gözüküyor. Hem Ahmet Güvener’in hem de Futbol Federasyonu’nun birbirlerini mahkemeye vermeleri gerekirdi. Veyahut Ahmet Güvener’e Federasyon’un zimmet çıkarması gerekirdi. Federasyonda herşeyin üstü kapatılmaya başlandı. Şimdi düşünüyorum da Haluk Ulusoy’un üzerine neden o kadar çok gidildi.
Sahalardaki hakem olayları derseniz, tam bir faciaya dönüşmeye başladı. Hakemler akıllı adamlardır. Durumdan kendilerine hemen vazife çıkarırlar ve gereğini yaparlar. Maç satan hakem olayı iğrenç bir olaydır. Ben hakemlerin o konuda temiz olduklarını düşünüyorum. (İnşaallah yanılmam.) Çünkü bir hakemin maç satmasıyla, ailesini satması arasında hiçbir fark yoktur. Ama bir hakemin eyyam yapması, rüzgara göre maç idare etmesi ve daha da önemlisi korkaklığı en az maç satmak kadar tehlikelidir. Bu da dengeleri değiştirir.

Yazının Devamını Oku

Yerliye güven

4 Ekim 2010
BİRBİRİNE benzer stilde oynayan iki takım... İkisi de çok geriye gelmeden oynayan, mümkün olduğu kadar pres yapmaya çalışan iki takım...

Öyle olunca da heyecanı yüksek, mücadelesi yüksek bir maç oldu ama kalite derseniz, çok iyi değil. Çünkü futbolcuların oyunu okuma şekilleri ve kaliteleri belli. Mesela bir Guti, istediği şekilde topu kullanıyor, yönlendiriyor. Ama bir Engin, çok kabiliyetli olmasına, çok iyi bir kumaş olmasına rağmen bazen gereksiz sinirlenerek oyundan kopuyor. Mesela Burak... İyi meziyetleri var ama aklı fikri şeytanlıkta. Nasıl düşerim, hakemi aldatırım havasında. Bazen harbiden de tekme yiyor ama bu sefer de inandıramıyor.
İki takım da defans anlayışında rakip kontratağı çok rahat yedikleri için bu sefer taktik fauller yapıyorlar. İşte burada hakemlerin sahneye çıkması, bu taktik faulleri yapanları cezalandrıması lazım. Eğer bunları sarı kartsız geçirirseniz, güçlü ve kabiliyetli olanın hakkını yersiniz.
 Düzgün santrfor lazım
Ben, Bernd Schuster’in yerinde bu maça Bobo ile başlardım. Çünkü Nobre, bu tarz rakiplere karşı özellikle deplasmanda faydalı değil. Bunu da Schuster’in anlaması lazım. Bu sefer Bobo’yu alınca orta sahadan oyuncuyu çıkarttı. Öyle olunca da Trabzonspor orta alanda sahneye çıktı. Yani Schuster, Trabzonspor’un ekmeğine yağ sürdü. Trabzonspor’a düzgün bir santrfor lazım. Bu bas bas bağırıyor. Yoksa, böyle yukarılarda tutunamazlar.
Türk futbolunda bir hastalık var; yabancı oyuncu hayranlığı. Stoper alıyorlar, libero alıyorlar, orta sahada koşan adama yabancı hakkı kullanıyorlar. Ondan sonra alt yapılarımız çok iyi işliyor diyorlar. İşte dün bir çocuk çıktı, Trabzonspor’un alt yapısından. Yabancılardan bir farkı var mıydı?
Yattara’nın torunları
Kuddusi, sarı kartlarda hatalar yaptı. Mesela, 61’de Hilbert’e Engin’e yaptığı hareketten dolayı kesin sarı kullanması gerekirdi. 63’te Burak’a hakemi aldatmaktan dolayı yine sarı kullanması gerekirdi. Gerekli yerlerde kartı kullanmazsan, maçı kendi ellerinle zora sokarsın.

Yazının Devamını Oku

Alex'siz olmaz

3 Ekim 2010
DÜN geceki maç Fenerbahçe için skordan ve galibiyetten de öte başka bir olayı gösterdi. Neydi bu? Aykut’un artık Alex’ten kurtulma olayı kapandı.

Onun yapacağı bir şey var; Alex’le çok iyi geçinecek ve takımın bütün şeklini ona göre kuracak. Neden? Dia ile Niang’ın gelmesi Alex’i bu takımda şart haline getirdi. Çünkü bu iki oyuncu hem çabuk hem de süratliler. İlk çıkış, yani patlamaları da iyi. Bu özelliklere sahip oyunculara kim top atar Fenerbahçe’de? Alex.
Şimdi Fenerbahçe’nin yapacağı başka bir şey var; arkada oynayacak çift savunmacı oyunu sıkıştırmalı. Yani takımı ileri çıkarmaları ve geriye kaçmamaları lazım. Böyle olunca Alex de daha başarılı olacak... Dia da Niang da. Ama bu maç Fener’i aldatmasın çünkü Gençlerbirliği eski Gençlerbirliği değil. Böyle olduğu halde bile 70. dakikaya kadar Niang ve Dia’ya arkadan gerekli destek gelmedi. Ama iş bittikten sonra bu sefer rakip ceza alanında Gökhan Gönül ile Andre Santos’u gördük. Aslında bu üçüncü gol, Fenerbahçe için iyi bir işaret. Takımın hırslı olduğunu gösteriyor.
Hepsi Alex’i istiyor
Aykut kadroyu iyi kullanabilirse, Fenerbahçe bu sene iş yapacak. Orada tek olay; Emre-Alex liderliği. Gördüğüm kadarıyla futbolcuların çoğunluğu Alex’i seviyorlar. Daha da önemlisi Fenerbahçe seyircisi Alex’i çok seviyor ve özellikle de sahip çıkıyor. Bence de doğru yapıyorlar. Çünkü Alex, oyunculuğuyla, insanlığıyla ve saha içi davranışlarıyla hakikaten örnek bir adam. Ama onu son 2-3 aydır gereksiz yere üzdüler. Seyirci de bu işin farkına vardı ki, tepkisini Alex’ten yana koydu.
Fenerbahçe’de düzelme var fakat Gençlerbirliği takımında bozulma devam ediyor. Ankaralılarda bir sakatlık var ama nerede? Geçen hafta kazanılan Ankaragücü maçından sonra İlhan Cavcav, teknik direktör Thomas Doll’un arkasında olduğunu söylemişti. Bu demektir ki, böyle giderse Thomas Doll yolcu. Çünkü İlhan Abi bazen öne geçer bazen arkaya, ama kesin işi bitirir. Görüntü de o.

BEĞENDiM

Fenerbahçe’nin kazanma hırsını ve oyunu daraltmasını...

BEĞENMEDiM

Yazının Devamını Oku

Faturalar sahte

2 Ekim 2010
TSYD’nin Ankara şubesi ile ilgili yazdıklarıma bazı yorumlar yapılıyor. Bu da doğal. Bazı Ankaralı yazarlar beni tanımalarına rağmen yazdıklarım için hala kulaktan dolma iddia diyebiliyorlar. Bir şeyler eğer varsa, yerine gider araştırırım. Gittim, araştırdım. Mışla muşla yazmam. Ben diyorum ki; “Daha arkadan gelecek faturalar var. Onların da bir kısmının sahte çıkması muhtemel.” Siz hala diyorsunuz ki; “Biz doğru işler yaptık...”
Soruyorum...
Size net bir biçimde soruyorum: “Derneğe dergiler bastırmışsınız, bastırdığınız bu dergilerin faturalarını bastırdığınız firmadan almanız gerekirken gitmişsiniz çok değişik firmalardan almışsınız. VE ALDIĞINIZ BÜTÜN BU FATURALAR SAHTE...
Bakınız ben fazla uzatmıyorum, sahteymiş, araştırılıyormuş, mış, muş demiyorum. Aldığınız bu konudaki bütün faturalar sahte.

İşte size fırsat; Mahkeme

Madem Erman bunları kulaktan dolma yazıyor, doğru değil, yazdıkları yalan yanlış şeyler... O zaman sizin için mükemmel bir fırsat doğuyor. Nedir bu fırsat? Mahkeme.

Yol ayrımındasınız

Şimdi size bir görev düşüyor. Benim bu suçlamam önemli. Bana birisi böyle bir suçlama yazsa veya konuşsa, bir dakika durmam, mahkemeye giderim. Nitekim hayatımdaki bu tarz bütün olaylarda yazanlarla ve konuşanlarla anında görüşürüm. Onlara sorarım, sorularını yanıtlarım. Ve hala düzeltmezlerse, tatmin olmazlarsa, anında mahkemeye giderim. Veriyorum deyip, işi uzatıp, sulandırmıyorum. Siz şimdi ne yapacaksınız bakalım. Beni mahkemeye verebilecek misiniz? Verirseniz bu evrakların hepsi mahkemelere taşınacak. Orada ne yapacaksınız! İşinize gelir mi bilmem.Yani yol ayrımına geldiniz. Ya beni mahkemeye vereceksiniz, ya da susup oturacaksınız, vıdı vıdı yapmayacaksınız, sağdan soldan ateş ettirmeye kalkmayacaksınız.

NOT

Sevgili Ankaralılar, maliyenin bu araştırdığı evraklardan dolayı Cumhuriyet Savcılığı’na verilmediğinize yatıp, kalkıp dua edin. Belki de araştırmayı yapan ya da yapanlar, hani siz kamu yararına dernektiniz, hani sizde devlete karşı vergi sorumluluğu yoktu ya, belki de ondan dolayı pembe baktılar. İşin öteki tarafını düşünmediler veya düşünemediler herhalde. İyi niyetli insan veya insanlarmış.

Uçaklar tersten gidiyor

FUTBOL Federasyonu’nda enteresan işler oluyor. Haluk Ulusoy döneminde bazı işleri eleştiriyordum, kimileri kızıyordu, kimileri koçum diyordu. Şimdi aynı görüntüler bu federasyonda olmaya başladı. Haluk Ulusoy, G. Kore’ye uçak kaldırmıştı, hadi o Dünya Kupası finalleri idi. Ama yine de haklı olarak ağır şekilde eleştirmiştim. Bu Futbol Federasyonu, aynı uçağın bir benzerini Amerika’ya kaldırdı. Niçin? Fındık, fıstık için. Tam turistik. Harcamalar inanılmaz. Fatih Terim’in aldığını günlerce konuşanlar herhalde düzene alışmış olsalar ki, hiç ses çıkartmıyorlar. Fatih Terim hiç olmazsa kendi evinde kalıyordu, Hiddink’in kaldığı otelde değil. Tamam, milli takım teknik direktörü iyi yerde kalacak ama, o oteldeki liste fiyatından kalıyorsa, yandık. Federasyon bu konuda bir açıklama yaparsa memnun oluruz. Zaten 15-20 gündür federasyonun içinde kemer sıkma politikası başladı. Ama hala uçaklar tersten gidiyor.

İşler böyle yürümez

Arda’yla Tuncay’ın Astana’daki otel odası olayını yazdığımda federasyondan yalanlama gelmişti. Haberin doğru olduğunu bizzat Federasyon Başkanı Mahmut Özgener, Mümtaz Karakaya ve antrenör Oğuz Çetin biliyordu. Çünkü olayın içinde Hürriyet’ten muhabir arkadaşım Atilla Türker de vardı. O maça gidildiğinde Kazakistan polisi, milli takım futbolcularını aramaya kalktı, araya Hiddink girdi, belki de çıkacak büyük bir skandal önlendi.Çünkü arama yapmak isteyen Kazak polislerden birine, bizim futbolculardan biri hareket yapabilirdi ve karşılıklı sıcak temas yaşanabilirdi. Neyse ki orada olay olmadı, bu sefer o dönüş yolculuğunda Futbol Federasyonu Başkanı ile bir kadın polis, Atatürk Havaalanı’nda tartıştı, hiç gereksiz yere. Bunların hepsi federasyondaki yetki karmaşasını gösterir. Yani her şey suyun akışına göre gidiyor demektir. Maalesef bunları yazdığımızda önlem alınacağına Federasyon Başkanı sinirleniyor. Başka yollara giriyor. Bu işler böyle yürümez. Sonra işler ters gittiğinde hepimiz üzülürüz.

Yersen sistemi!

Türkiye liginde maçlardan sonra yayıncı kuruluşların haricindeki televizyonlar için röportaj sıkıntısı başladı. TRT, Bank Asya 1.Ligi’nde de bu konuda kontrolsüz işler oluyor. Diyeceksiniz ki, Türkiye’de kontrol var mı? Bakınız yayın ihalesi yapıldı, üç dakikalık haber amaçlı görüntüler için ihaleyi kazanan TRT bunun koşulları nedir, nasıl verecek, hangi şartlarda verecek, kaç paraya verecek, sabaha karşı mı verecek, akşam mı verecek, daha hala bir açıklama yapmadı. Yani sistem ne? Yersen sistemi.

Tramvayı kullanalım

Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde kesinlikle tramvay kullanılmalı. Bu hem toplu taşım için önemli, daha da önemlisi bu büyük kentlerdeki merkezi caddelerde sağ iki şeridi iptal eden sarı taksiler için önemli. Çünkü tramvayın gelmesi bu sarı taksileri kesinlikle devre dışı bırakır.
Yazının Devamını Oku

Çakmalar kaybetti

1 Ekim 2010
BİZİM Türkler, öteki Türkleri yendi. Beşiktaş’ta 3 Türk oyuncu vardı, Rapid’de de 3 Türk oyuncu. Yani, sahadaki 6 yabancıdan yerlileri kazandı. Çakmaları kaybetti. Bu bir yerde espri. İki takım arasında kalite olarak fark var. Beşiktaş, Rapid’e göre daha iyi bir takım. Rapid’in stadı çok güzel. Ulaşımı mükemmel. Her şeyi iyi ama ruhu yok. Kim bu ruh? Seyirci. Seyirci bu stada, bu takıma havasını veremiyor.
Beşiktaş dün gece kopya kağıdı gibi üç pozisyona girdi, birini gol yaptı ve güle oynaya kazandı. Çok daha farklı olması lazımdı. Şimdi bazı şeyleri daha iyi görmek lazım. Guti varsa, sorun yok. Topu aldığı zaman her şeyi ile orkestra şefi gibi. Daha da önemlisi araya attığı toplar zamanlamasıyla, yeriyle tam öldürücü. Bakın öldürücü diyorum, bayıltıcı demiyorum. Peki bu toplardan Beşiktaş hücumunda faydalanabilecek oyuncu kim var? Biraz Bobo, çok daha önemli ve çok daha öldürücü Holosko.

3-1 olsa farka giderdi

Schuster, bu üçlüyü tahmin ediyorum bu maçta çok daha fazla anlamıştır ve çözmüştür. Çünkü bu üçlü, Türkiye ve Avrupa’da çok takımın kilidini maymuncuktan da kötü bozar ve çözer.
Dün gece maç 3-1 olsaydı, farka giderdi. Hakan daha önceki maçlarda yaptığı büyük hataların üzerine çok can alıcı yerde öyle iki kurtarış yaptı ki, belki de yaptığı hataları affettirdi.

Guti daha faydalı

Quaresma, zaman zaman “ben tek başıma da iş bitiririm” havasında. Onun için de kendini zorluyor. Ama futbol maçı 11’e 11 ve yardımlaşarak oynanıyor. Bence Guti’nin Quaresma’ya göre daha az vitrini var ama şu görüntüye göre çok daha faydalı. Çünkü futbol tek başına oynanmıyor ama tek başına şov yapılıyor.

BEĞENDİM
Beşiktaş’ta herkes birbirine yardım ediyor ve açığını kapatmaya çalışıyor.

BEĞENMEDİM
Quaresma’nın takımdan ayrı seyirciye şov yapmasını.

DİKKAT
Çok rahat da olsa skoru açıp garantiye alacaksın. Hakan o iki hareketi yapmasa maç berabere biterdi.
Yazının Devamını Oku