Kent insanları, gençler, çocuklar, yaşlılar, dezavantajlılar, engelliler...
Herkes; park, bahçe, kent ormanı, spor, yürüyüş ve kreasyon alanlarından yararlanmalı.
Hem çağdaş belediyecilik hem kent yaşamı için bu tartışmasız bir zorunluluktur.
*
Keşke vakit ve imkân olsa, soluklanabilsek, yürüyebilsek, hareket edebilsek…
Çünkü bunlar sağlıktır.
İhtiyacımız var.
Enerjimizi bunun için seferber etmeli, elbirliğiyle gerçekleştirmeli.
Türkiye, büyük ve güçlüdür.
YENİ UFUKLARA DOĞRU
‘Yeni ufuklara doğru’ güçlü ve sağlam bir şekilde yürümeli,
Ter dökmeli çok çalışmalı,
Birleştirici dille konuşmalı,
Mutlu olan yok, bu net.
Öğrencinin, öğretmenin, anne babanın mutlu olmadığı, hatta gelecek için de ‹daha iyi olacak› diyemediği eğitim alanının iyileştirilmeye ihtiyacı var.
Toplum böyle düşünüyor.
*
Fiziksel olarak oldukça yakışıklı, güzel, sportif, bakımlı gençlerimizin zihinsel olarak bilgi, düşünce ve fikir yetersizlikleri yüreğimizi acıtıyor!..
Ders, not, sınıf geçme başarısı bir yana toplama, çıkarma, bölme ve çarpma gibi basit matematik işlemlerinde çaresizler.
Edebiyat, coğrafya, tarih, felsefe, folklor, sanat gibi temel alanlarda da iyi değiller…
Bir ramazanı daha bayramıyla birlikte uğurluyoruz.
Sanki biraz yavan, durgun, coşkusuz, monoton. ‘
Nerede o eski bayramlar’ özlemi bile dillendirilmeden, bayram gelmiş neyime der gibi.
Şehit haberleri, ekonomik ve politik sorunlar, geçimle ilgili yaşanan zorluklar mı neden oldu buna bilemem...
Bildiğim yaygın ve bulaşıcı bir mutsuzluk halinin üstümüze sindiğidir.
*
Acilen mutluluk ve başarı hikayelerine ihtiyacımız var;
Kentte yaşayanların büyük çoğunluğun ortak paydası, kimliğinin bir parçası, Türk futbolunun 5. şampiyonu Bursaspor için akıbet üç yıldan beri ‘geliyorum’ diyordu.
*
Kongrede işin ehli, liyakatli ve sporun içinden gelen, futbolun, taraftarın, kentin ruhunu bilen, sanayiciler, STK’ler, belediyeler, iktidarı muhalefetiyle, tüm kesimlerle etkili ilişkiler kurabilen, erdemli, mahir, rüştünü ispat etmiş kişiler yönetici seçilirse; yiğit düştüğü yerden kalkar, Süper Lige döner, yaşadıklarından ders alır, mücadelesine devam eder.
Bursaspor, Türk futbolunun önemli bir değeridir.
Liyakatli ellerle yönetilmelidir.
Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar diye ifade edebilir; hayat pahalılığı, işsizlik, geçim sıkıntısı, şiddet, cinayet, intihar, iş ve trafik kazaları olarak devam edebiliriz.
Konular bireysel olmaktan ziyade toplumsal boyut kazanıyor.
Yetkililer iyimser, etkili ve başarılı sonuçlar çıkarmak için gayret ediyorlar.
SAĞLAM KAFA, SAĞLAM VÜCUT
Karamsarlık ve mutsuzluk ikliminde en çok sağlık etkileniyor.
Sağlık neydi?
Adına ne dersek diyelim basiretsiz, aciz, yeteneksiz, ilimden fenden ve dünyadan kopuk, hayalci, sürekli laf üreten, baskıcı bir yönetimle ülkeyi idare etmeye çalışan Osmanlı Hanedanlığı ülkeyi yabancı ülkelerin yönetimi altına sokmuş, imzaladığı anlaşmalarla da esaret boyunduruğunu Türk milletinin boynuna takmıştı.
PAY-İ TAHT DÜŞÜNCE
Cihana hükmeden bir devlet ne acıdır ki yöneticileri eliyle işgal altına düşürülmüştü;
Donanma, ordu, asker bozulmuş,
Bozgun üstüne bozguna uğramış,
Bilim, eğitim, okullaşma ve okuryazarlıkta dibe vurulmuş.
Sanayi ve üretim kavramı gelişmemiş.
Müslümanlar için bu ayda farz olan oruç, farzların içerisinde de sağlıklı olan herkesin rahatlıkla yerine getirebileceği bir ibadettir.
*
Allah emrettiği için ramazan orucu tutulur.
Hac gibi, namaz gibi ibadetleri gösteriş ve çıkar için yapanlar oluyor ama oruç tutmanın söylenmediği takdirde gösterişi olmuyor, fark edilmiyor…
Orucun cakası olmuyor!
*
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kur ‘an-ı Kerim mealine göre oruç, Bakara Suresi, 183-184. Ayetlerde;